Yazarlar

Hüseyin Şimşek’ten mektup var

post-img
Hiç kimse hayatını dilediği gibi seçemiyor. Doğduğunuz yer, yaşadığınız bölge, yakınlarınız… Bu gün cezaevlerinde annesiyle beraber hapis yatan o kadar çok çocuk var ki mesela memlekette, hangisinin kararı, hangisinin tercihi oralarda olmak? Hüseyin Şimşek’in de kaderini belki İnegöllü ünlü kabadayı Benli Halil’in yeğeni olması belirledi; kim bilir? Şu anda Elazığ’da yüksek güvenlikli cezaevinde kendisine verilen müebbet hapis cezasını çekiyor Hüseyin Şimşek. Eğer bu arada bir af çıkmazsa ömrünün sonuna kadar da orada kalacak. Kaderini belirleyen bir başka husus da “Glock” marka tabanca taşıyor olmasıydı! Avusturya malı olan bu ünlü silahın en önemli özelliği mermi çekirdeğinin namludan çıkış hızının çok yüksek olması. Başka marka bir tabancayla sıkmış olsaydı Bursa Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Hikmet Şahin’in bacağına ki, bu işi bilenler öyle söylüyorlar… Çekirdek üzerine geldiğinde damar sağa ya da sola doğru esneyerek yırtılmaktan kurtarırmış kendisini! Ancak markası Glock olunca Şahin’in bacağındaki atar damar parçalanıyor ve rahmetli bir hafta sonra aşırı kan kaybından dolayı ölüyor. Diğer taraftan Hüseyin Şimşek’in öldürme kastıyla hareket etmediği de iddialar arasında. “Eğer bunu dilese, belden yukarısına hatta başına doğru ateş etmesi gerekirdi” diyor insanlar. Asıl niyeti artık nedense, Hikmet Şahin’e gözdağı vermek bu durumda? Dedim ya… Kader ağlarını artık bir yerlerde örüveriyor böylece. “Allah kurtarsın” demekten başka bir şey gelmiyor elden. Önümüzdeki ay itibarıyla tam 10 yıldır ağır koşullarda hapis yatmış olacak Hüseyin Şimşek’le bir süredir yazışıyoruz. Onu tanıyanların tümü “mert, yiğit ve hayatının yükünü olanca vakarıyla taşıyabilecek kadar yaşanmışlıkları olan bir insan” diye tanımlıyor Şimşek’i. “Muhterem Mehmet Ali Yılmaz” diye başlamış son mektubuna, ardından devam etmiş: “İnşallah iyisinizdir. Ben de çok şükür iyiyim. Göndermiş olduğunuz değerli mektubunuzu ve yayımladığınız yazınızı aldım. Çok memnun oldum. Mahkumun tüm gıdası moraldir. Şiir gibi mektubunuz ve yazınız çok güzel moral oldu, teşekkür ederim…” Ne güzel! Buradan çok uzakta bir hücrede kaderinin mahkumiyetini yaşayan bir “insanı” tuz tanesi kadar bile olsa mutlu edebilmek ne hoş. Ben de çok memnun oldum Hüseyin Şimşek; aynı havayı soluduğunuz arkadaşlarınıza da İnegöl’ün artık kırmızı ve kahverenginin bin bir tonunun yaşandığı ormanlarından bu sonbahar gününde sonsuz selamlar. Umarım günün birinde Oylat’ın eski hamamındaki, daima 41 derece sıcaklıkta gürül gürül akan suyun doldurduğu havuzun aslanağzında buluşursunuz hepiniz. Devam ediyor Hüseyin Şimşek: “On sene evvel hayatımın en sıkıntılı günlerinde ailemin ve beni seven toplum önünde itibarlı dostlarımın bana güvendiklerinden dolayı yaşadığım olayın, geçmişimde yaşadıklarımla birleştirilmesi sonucu olay çok farklı bir yere çekildi. Dostlarım da zor durumda kaldı. Bundan son derece üzüntü duymuştum. Sizin yazdığınız son derece doğruluk içeren yazınız ateş gibi yanan yüreğime su serpmişti. Sizi zaten dost olarak yüreğimize yazmıştık…” (O yıllarda Hikmet Şahin’in ölümünün perde arkasını anlatan bir dizi yazı kaleme almıştım.) “Keles ve çevresi mert insanların yaşadığı çok güzel bir bölgemizdir. Yoksa çok güçlü, kibirli zorbaların ve zalimlerin tepkisini ve düşmanlığını kazanmak bahasına kalemini en sert şekilde çeşitli defalar hiçbir çıkarı olmadan kullanmak her yiğidin harcı değil. Gerçek kabadayılığa gelince… İşin başı haddini bilmek… Haddini bilince insan kendini bilir. Kendini bilince insan Rabbini bilir. Rabbi bilince neleri bilmez ki?” Şimdi işin yürek yakan kısmına geliyoruz sevgili okur. Ben düşmanım bile olsa kıyamam, dayanamam insanların acı çekmesine. “Ölüm Allah’ın emri de ayrılık olmasaydı” diyor bir Çanakkale türküsü… İnsan bir defa ölür, mahkumsa her gün! Bu gerçek olanca çıplaklığıyla çarpıyor yüzünüze Hüseyin Şimşek’in şu sözlerinde: “Neyi çok özlediğimi soracak olursanız?.. Berrak bir gecede gökyüzünde pırıl pırıl parlayan binlerce yıldızı nefesim kesilerek seyretmek, bu muhteşem manzaranın karşısında Allah’ın C.C. sonsuz kudretini iliklerime kadar hissedip, kulluk bilincine varmak ne güzel olurdu. Çünkü hiçbir cezaevinden yıldız göremezsiniz! Geceler de gündüz gibi aydınlıktır! Her yere çevrilmiş projektörlerden ötürü. Sevgi ve selamlar. Hüseyin Şimşek”

Diğer Haberler