Yazarlar

İbrahim Burkay'a açık çağrı

post-img
Yaklaşık üç senedir düzenli olarak haftada en az bir kez kıra bayıra, pikniğe gideriz. Mangal ateşimizi yakıp, keyfimize bakarız orada. Etraftan dumanı gören 5-6 köpek sürekli misafirimiz olur. Bursa'dan çıkışta aldığımız ekmekleri ve hafta boyunca evde biriken yiyecek artıklarını tüketirler iştahla. Koştura koştura gelirler keratalar. Hepsine bir isim koyduk. Yavrularını emziren, memeleri dolgun bir hatun var mesela, adı "Sütlaç"!.. Zıp zıp havalara zıplayan bir Çingene panisi var; adı "Zıp Zıp"!.. Daha iri olan çoban köpeğinin adı "Efe" örneğin... "Kocabaş" var, ilaveten koca kulaklı minik bir tarla faresi olan "Kerimcan" var, var da var... Hepsi koştura koştura gelirler ama "Naciye" bunu yapamaz!.. Arka ayaklarını sürüyerek, yavaş yavaş ulaşır yanımıza... Ya bel çıkığı var ya da omuriliğinde, merkezi sinir sisteminde bir sorun! İçimiz acır Naciye'yi görünce, o da Çingen panisi, ufak bir hayvan... "Dur ya" dedim bir gün, "ben Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem'i bir arayıp, rica edeyim..." "Turgay Erdem" çünkü, Nilüfer Belediyesi'nin kurduğu hayvan hastanesi ve içindeki teçhizat Türkiye'nin hiçbir yerinde yok... Sağ olsun eski başkan Mustafa Bozbey olağanüstü bir işin temellerini attı orada; Turgay Erdem de özenle sürdürüp büyütüyor. Lakin, bundan daha da önemlisi hayvan hastanesinde küçük bir ameliyatla Naciye'yi tekrar dört ayak üstüne kaldırabilecek, alanında uzman Veteriner Hekim Ayşe Yazıcı da görev yapıyor... Çok güvenirim Ayşe'nin doktorluğuna. Rahmetli "Ayça" ve "Beyaz'ın" ve dahi "Kezban'ın" kahrını az çekmedi Ayşucuğum. "Bi de Naciye'ye bakıversin" dedim. Dedim de... Önce Başkan'dan onay almak gerek. Sağ olsun kırmadı Turgay Erdem. Hemen sözünü ettiğim bölgeye bir ekip gönderdi ve Naciye'yi elleriyle koymuş gibi bulup, Nilüfer Belediyesi Hayvan Hastanesi'ndeki beş yıldızlı özel odasına getirdi görevliler... Radyolojik çekimler, tahliller filan derken, Ayşe Yazıcı aradı bir gün. "Üzgünüm" dedi, "sorun omurilikte görünüyor ve kronik hale gelmiş. Ameliyata alırsam hayatını kaybedebilir!.." -Aman Ayşe, sakın ölmesin! Dağlarına geri dönebilsin Naciye kızımız. "İşte onun için de sinirlerini güçlendirsin diye bir hafta boyunca vitamin ve ilaç tedavisi uygulayacağım." Hayvan tam anlamıyla iyileşemedi ama bir hayli düzelme sağlanıp, Nilüfer Belediyesi tarafından yaşadığı doğal ortama kadar götürülüp bırakıldı yeniden. Sağolasın Turgay Erdem. Bu arada "babalık" da çok yakıştı başkana. Maşallah oğlu "Han Bilge Erdem" geldi dünyaya. İşittiğime göre Eski Karağaç'ta "Yaren leylek" tarafından teslim edilen oğlan babasını görünce "Aguu" demiş! Allah analı babalı büyütsün. Nilüfer Belediyesi yangın bölgelerine derhal tırlar dolusu ihtiyaç malzemesi gönderdi. Başkan Yardımcısı Doktor Sibel Özer'in koordinasyonuyla yıldırım hızında ulaştı araçlar. Fakat kimsenin yapmadığı bir ilki daha gerçekleştirdi Turgay Erdem... Ormanlarda yanan, yaralanan hayvanların tedavisi için veteriner hekimlerden oluşan birer ekip de ulaştı Bursa'dan oralara. Sadece insana değil, doğada yaşayan diğer canlılara da dokunan bu anlayış her türlü övgüye değer. Sağolasın Turgay Erdem. Sadece Nilüfer değil, görebildiğim Yıldırım, Osmangazi ve İnegöl Belediyeleri de bu işten "yıldızlı pek iyi" aldılar. Nalet hainlere nispet, tam bir birlik ve beraberlik görüntüsü vardı dağlarımızda. Hele hele Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin hızlı koordinasyonuyla gerçekleşen ilk etapta 6 tırlık acil yardım girişimi de alkışlanmaya değerdi. Bursa'nın büyüklüğünü yine gösterdi Başkan Alinur Aktaş. İlaveten itfaiyeden hemen 13 araçlık bir konvoy daha gönderdi. En hoş ve sıra dışı olanı neydi biliyor musunuz? Tarım AŞ vasıtasıyla yangında hayvanları telef olan insanlar için oralara giderken yanında götürdüğü koyunlar olağanüstü derecede güzel bir anlam ifade ediyordu. Yaşanan acıları bile siyasi malzemeye dönüştürmek isteyen, yaşanan felaketten "kalkışma" çıkarmaya çalışanların hevesleri kursaklarında kaldı!.. Türk halkının genlerine işlemiş hayırseverlik duygusu yine tüm dünyaya büyük bir ders verdi. Türk insanı uludur... Türk insanı cesurdur... Türk insanı yardımseverdir... Ve Türklük kavramı bu vatan sathında yaşayan, burayı kendine yurt bilmiş tüm insanlardan oluşur!.. Yapılan son değerlendirmelere göre şu ana dek yanan alan 550 bin dönüm... İmdüü!.. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay... Sana çok önemli bir vazife düşüyor... Bir önderlik yapacaksın Bursa'ya ve Bursalılara... Ardından adın tarihe geçecek!.. Şöyle kabaca bir hesapla tüm bu alanların masrafıyla birlikte ağaçlandırılması üç aşağı beş yukarı yaklaşık 500 milyon liralık harcama gerektiriyor... Hepsi ama hepsi, Manavgat'ı, Bodrum'u, Muğla'sı hepsi beraber. Ben diyorum ki, "Bursalı sanayici ve işadamları bu bedelin tamamını karşılar be"!.. Sadece bir önder, abilik yapacak biri gerek... Bu gün Maybach marka bir araba 800 bin dolardan başlıyor; Bodrum'da bir villa en aşağı 3 milyon dolar... Allah daha çok versin, Bursalı zenginlerin hangisinin Bodrum'da en az bir villası, milyonlarca dolarlık yatları yok?!. Bi kampanya yap abi, karınca kararınca halka da bir çağrı gönder... Yanan bütün o alanların hepsinde birer "Bursa Hatıra Ormanı" kurulabilir... Çavuş Örme'nin sahibi Metin Çavuş en azından 1000 lira verir vallahi! Metin Çavuş'un takıldığı Misi'nin oradaki Gümüş Vadi Et Mangal'ın sahibi Ramazan bile en az 2 bin 500 lira para verir! İşin şakası bir yana, ciddi söylüyorum... Oda'ya kayıtlı en az 5 bin şirketten yüzer, iki yüzer bin lira istense, paraları taşıyacak kamyon bulunamaz vallahi!.. Hadi abartmayalım, 30-40-50 milyon mutlaka su gibi toplanır... Örneğin Manavgat bölgesinin tüm ağaçlandırmasını Bursa yapabilir... Tarihe, gelecek nesillere ne güzel, ne anlamlı bir mesaj olur bu girişim... Sezen Aksu'nun dediği gibi, "Bana bi koca lazım, o da bu gece lazım"!.. Böyle bir çalışma hemen bu gece lazım İbrahim Bey! Hızlı giden Süleyman yol alır!.. Hemen işe başlamak gerek, şimdi tam zamanı... Bi fikir daha vereyim madem... Şöyle şoför mahalli geniş bir yangın uçağının bedeli aşağı yukarı 5 milyon dolar civarında... Milli mücadeleden sonra Bursa'nın en fakir insanlarının yaşadığı Orhaneli bile tam 2 uçak satın alarak ordumuza bağışladı... Günümüzde Bursalı sanayici ve işadamlarımızın 2 yangın söndürme tayyaresi alıp, devlete bağışlayacak gücü yok mu Allah aşkına? Gün oturma günü değil, çalışma günüdür... Haydi İbrahim Burkay, haydi İbrahim Burkay, haydiii!

Diğer Haberler