Yazarlar

İnegöl'de tek taş, Başkan Ali Nur Aktaş!

post-img
Her yıl mutlaka en az 5-6 kez ayak basarım İnegöl’e. Ya bir seyahatten dönerken o nefis köftelerinin hasreti çeker beni kendine o kadim kentin, ya da Oylat’ın her daim aynı ısıda gürül gürül akan dünyanın hiçbir yerinde rastlayamayacağınız kadar güzel ve şifalı  kaplıca suları. Yılda mutlaka en az bir kez Boğazova’yla, Kocayayla arasında yolculuk eder, çoğunlukla köy kahvesinde oturmakta olan Mustafa Bayrak’ın çayını içer, az ileride içi alabalık dolu derenin kıyısındaki dükkanında kırmızı benekli olanlarını güveçte pişirerek sunan Mustafa’nın yerinde karnımı doyurur, Belen Geçiti’nden sağa doğru kıvrıldıktan sonra o muhteşem çam ormanlarının arasından geçerek yaylama, çocukluğumun geçtiği Kocayayla’mavarırım. İnegöl doğuda ceviz, kestane, gürgen ve de palamut ağaçlarının harman olduğu, bin bir çeşit bitki zenginliğiyle tam bir botanik bahçesidirbenim için. Ormandır, ağaçtır, o ağaçların konuk ettiği şakıyan bülbüllerdir, geceyi bekleyen Hacı Murat kuşları, gökte süzülen şahinlerdir İnegöl. Bir de tam 12 yıldan bu yana hizmettir, belediyeciliğe örnektir, çalışmanın, ufkun, vizyonun adıdır, vefa timsali, insana saygı ve sevgi kaynağıdır. Ve dahi tam 12 yıldır orada görev yapmakta olan Alinur Aktaş’tır. İnegöl’ün ardından tam beş yıl Bursa’ya da hizmet eden rahmetli Hikmet Şahin’in adınınkentimizde hiçbir yere hala verilmemiş olması ne kadar büyük bir ayıp! Ancak bu ayıbı bir nebze de olsa gidermek için ilçesinde yaptığı köprülü kavşağa “Hikmet Şahin’in” adını vermiş Alinur Aktaş. Ben bir kent yöneticisini değerlendirirken yaptığı hizmetlerinden çok oturmasına kalkmasına, yemesine içmesine daha doğrusu usul erkanbilip bilmemesine bakarım. “Şah Hatai” mahlasıyla şiirler yazan Şah İsmailbakın ne de güzel söylemiş: Usul erkan bilmez nadan elinden Usul ağlar,erkan ağlar, yol ağlar Bülbülün figanı gonca gülünden Bülbül ağlar, diken ağlar, gül ağlar Göreve gelişinin 12’nci yılı sene-i devriyesi münasebetiyle düzenlediği basın toplantısı sırasında defalarca Hikmet Şahin’in adınıanarak hem ona teşekkür etti, hem de “biz bu işleri hep birlikte çalışarak başardık” diyerek ekip arkadaşlarını onurlandırdı Alinur Aktaş. İnegöl Belediye Başkanı Aktaş artık bir ilçe idare etmiyor orada, nüfusuyla, ekonomiye sağladığı artı değeriyle ve turizm olanaklarıyla tam olarak bir şehir yönetiyor. Pırıl pırıl, caddelerinde, kent içindeki yeşil alanlarında yürümekten keyif alacağınız yepyeni, koskoca modern bir kent haline geldi bu sürede İnegöl. Yolu, kaldırımı, köprüsü ve alt yapısı inşa edilip gidiliyor İnegöl’ün. Ama onu diğerlerinden farklı kılan bir yanı var ki, o da belediye başkanının ufku ve vizyonu. Daha önce Türkiye’nin ilk kent müzesini kazandırmıştı beldesine Alinur Aktaş. Ardından da yine Türkiye’nin ilk mobilya ve ağaç müzesini kurdu. Oradan öğreniyoruz ki mobilyacılık ve ahşap işçiliği İnegöl’de milattan önce 1200’lü yıllarda Frigler tarafından da yapılıyormuş. Kadırgalarının kürekleri dahi İnegöl ormanlarından üretilen keresteler işlenerek hazırlanıyormuş. İlçedeki sokak hayvanlarının barındırılıp beslendiği tesise verilen isim benim çok hoşuma gitti: “Pisi Bahçe.” Ne hoş değil mi? Kedilerin yaşam ve oyun alanı olarak projelendirilen Pisi Bahçe haricinde şehrin çeşitli yerlerine ayrıca 40 kedi evi, 22 de kuş eviyaparak onlardan çaldığımız alanları bir nebze olsun iade etmeye çalışmış Alinur Aktaş. Bu günlerde merkezi hükümet 22 kişinin koştuğu, 40 bin kişinin de seyre baktığı yüz milyonlarca liralık dev stadyumların yapımını destekliyor. Oysa asıl olan her mahallede evlatlarımızın spor yapabilmesi ve sağlıklı bedenlerden oluşan, sağlıklı bir nesil yetiştirilebilmesi değil midir? Yeni, yepyeni tam 28 spor salon ve tesisi de kazandırmış Alinur Aktaş ilçesinde yaşayan gençlere. Kulakları çınlasın Erdem Saker’in, ilk olarak Bursa’ya kattığı Hamitler’in ardından Türkiye’de ilçeler arasında tek olan İnegöl’deki modern ve çevreyi kirletmeyen sıhhi katı atık depolama sahasını da çok önemsedim. Ve 135 bin metre küp kapasiteli sıvı atık arıtma tesisini de elbette. Nilüfer’in ardından çöp konteynırlarını yer altına alan ikinci ilçe belediyesi İnegöl. Mobilya ve ağaç işleyen firmalar için yeni kurulan ihtisas organize sanayi bölgesinde 25 fabrika faaliyete başlamış, 50 fabrikanın da inşaat ve hafriyat çalışmaları devam ediyormuş. Her yıl uçaklar dolusu işadamını Avrupa ya da Çin’deki mobilya fuarlarına götürüyormuş Alinur Aktaş. Sadece klasik belediyecilik hizmeti vermiyor sizin anlayacağınız, yöresindeki ekonominin gelişip büyüyebilmesi için kişisel olarak büyük emek sarf ediyor. Bu güne dek tam 4 kat büyütüp 28 bin metre kareye çıkardığı MODEF fuar alanı ve ilçesinde kurduğu Mobilya Tasarım ve Rekabet Merkezi bu anlayışa örnek iki güzel çalışma. Mahalle konakları da var İnegöl’ün. Eski ahşap Osmanlı evleri belediye tarafından satın alındıktan sonra onarılıp restore ediliyor. Ve oraları çevrede oturanların eğitim, sanatsal faaliyetler ve kültürel çalışmaları için kullanılıyor. Ve yine eski bir Osmanlı konağı satın alınıp baştan aşağı yenilendikten sonra “engelli çocukların” hizmetine sunulan o harika yapıdan da bahsedince size, İnegöl’ün çalışkan ve becerikli Başkanı Alinur Aktaş’ın neden bu kadar çok övgüyü hak ettiğini daha iyi anlayacaksınız? Otistik bir evladı bulunan bir anne anlatmıştı bundan uzun yıllar önce: “Kaygıyla geçmeyen hiçbir günümüz yok ki, her sabah “biz öldükten sonra oğlumuza kim bakacak” diye uyanmayalım, her gece aynı kederle gözümüzü yummayalım!..”Hiç kimseye de bırakıp emanet edemiyoruz evladımızı, nereye gidersek yanımızda götürmek zorundayız.” O geniş avlusu el yapımı yer karolarıyla bezenip süslenmiş olan konak ne hizmeti veriyor biliyor musunuz sevgili okurlar?     Evde bakacak kimi kimsesi olmayan engelli anne ve babaları bir işleri çıktığı vakit getirip çocuklarını bakılması için oraya bırakabiliyorlar. Eğitimci, psikolog ve sosyologların nezaretinde engelli çocuklar orada konuk edilip, ebeveynleri gelene dek güven içerisinde tutuluyor. Ayrıca evlilik öncesi danışmanlık, anne baba-çocuk iletişimi, aile danışmanlığı, ergenlik dönemi iletişimi konularında da herkesin destek alması mümkün. Bırakın içlerinde sunulan hizmetleri, işlevsellik katılmasını, bu eski evlerin restore edilerek yok olmaktan kurtarılması bile çok önemli bir katkı ülkemize. Tam 12 yıldır adeta İnegöl’ün tektaşı gibi pırıldıyor Alinur Aktaş! İnegöl’de, Alinur Aktaş’ın yaptığı hizmetler saymakla bitmez ama ben bir öneriyle bitireyimbu günkü yazımı: Bir tatil günü yanınıza sevdiklerinizi de alıp İnegöl’den girin, sonra Boğazova’ya doğru o oksijen deposu ormanların arasından ilerleyerek ala balıkçı Mustafa’nın yerinde durun. Şu sıralar çiçek açmaya başlarlar artık; yaklaşık bir ay sonra da kızarırlar. Balıklarınız pişene kadar derenin karşısına geçecek ve oradaki yeşilliği kaplayan binlerce küçük yaban çileğinin sizi beklediğini göreceksiniz! Ve diyeceksiniz ki kendi kendinize, “ben bu güne dek hiç çilek yememişim!..” Hadi size afiyet olsun.

Diğer Haberler