Yazarlar

Recep Altepe’ye iki öneri

post-img
Sabahattin Ali dahil olmak üzere pek çok insanın mahpusluk yaşadığı Sinop Cezaevi’ni ziyaretimiz daha dün gibi aklımda. Bin bir acı ve hasretin harman olduğu o zindanların duvarlarından bahar çiçekleri fışkırıyordu o gün her nasılsa? Sabahattin Ali’nin, “Başın öne eğilmesin Aldırma gönül aldırma Ağladığın duyulmasın Aldırma gönül aldırma   Dışarda deli dalgalar Gelir duvarları yalar Seni bu sesler oyalar Aldırma gönül aldırma” dediği duvarları gördük, o gün o duvarları yalayan Karadeniz’in dalgalarını hayal ettik sessizce. Geçen hafta Bursa Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ali Usta’nın yanına uğradım kahvesini içmek için bir duruşmanın ardından. Ali abi muhabbetçi adamdır, sözü sohbeti dinlenen bir devrin eşine az rastlanır keyifli insanlarından biridir. Yanına giderken ayağımı sürümüş olmalıyım ki daha sonra kapısı bir bir açılmaya başlandı Ali Usta’nın, meslektaşları, tam üç başsavcı vekili daha geldi ziyaretine. Tanıştık; hepsi de keyifli insanlar. Dedim ki lafın arasında, Sinop Cezaevi’ni görebilmek için kapısında kuyruk olmuş ziyaretçilere atıfta bulunarak, “ne olurdu şu Bursa’nın duvarları arasında Nazım Hikmet’in de mahpus yattığı eski ceza evi de yıkılmayıp, müze yapılaydı da kentimize bir bellek daha katılaydı?” Hepsi sustu! Hiç biri yanıt vermedi. Başlarını öne eğdi Bursa adliyesinin dört baş savcı vekili. Daha o saniye hissettim içlerindeki acı ve kederi! Şimdiki adliye binasının bulunduğu alanda yer alan “eski Bursa cezaevi yıkılmasın, müze olarak korunsun” tartışmalarının yaşandığı bir dönemdi. Zamanın Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Nural Uçurum’un emriyle tartışmalara bir nokta konuldu ve o eski bina bir günde yer ile yeksan edildi. Sonra… Sonra, Zübeyde Hanım Doğum Hastanesi Kavşağı’nda, 1992 yılı Şubat’ının 18’inde Dev Sol örgütüne atfedilen bir silahlı saldırıya uğradı Nural Uçurum. Makam Şoförü Mustafa Bahçe ve aracında bulunan koruma polisi Halil Sarı yaşamını yitirmiş, ağır yaralanan Başsavcı Uçurum’sa felç olmuştu. Yaşamının kalan kısmını kötürüm olarak geçirdi Nural Uçurum. Eşi emekli hakim Leyla hanım 20 yılı aşkın bir süre baktı ona. Ölümünden sonra evlatları Cihan ve Cenk’in döktüğü gözyaşları kaldı hafızalarda. Bana kalırsa DHKP-C örgütü tarafından gerçekleştirilen bu menfur saldırının yine ideolojik bir yanı filan yoktu. Mutlaka Özdemir Sabancı suikastında olduğu gibi başka birilerinin nasırına basmıştı Nural Uçurum! Bursa’nın eski cezaevi yıkıldı gitti ama şimdilerde bir diğeri, ondan çok daha eski olanı yok olup gitmekten kurtarılmaya çalışılıyor Bursa Büyük Şehir Belediyesi tarafından. Kentimizde eski meslektaşımız Saffet Yılmaz’ın önderliğinde yayın yapmakta olan Bursa’da Zaman isimli bir dergi var. O derginin son sayısında Mimar Doktor İbrahim Yılmaz ve Bursa’da pek çok başarılı restorasyona imza atmış Sama İnşaat’ın kurucusu Mahmut Sabuncuoğlu’nun yazılarından öğrendim binlerce yıllık tarihi olan Bursa Zindanı’nın yeniden ayağa kaldırılmakta olduğunu. İstanbul’daki Anemas’tan sonra Anadolu’da yer altında odaları bulunan ikinci bir mahpushanedir Bursa Zindanı, çok önemli bir tarihi ziynettir kentimiz adına. SHP eski İl başkanlarından rahmetli Şemsettin Şen hepimizi toplamıştı bir vakitler “çok önemli bir yer keşfettim” diye Kültürpark’taki eski Kristal Çay Bahçesi’nin bulunduğu yere. “Keşfetim” dediği yer, sözde eski Bursa antik kentinden ovaya açılan gizli tünellerden biriydi ona göre ama sonra oranın bir dehliz değil, tarihi bir kanalizasyon hattı olduğu ortaya çıkmıştı! Asla vicdansızlık yapamam, hakkını yiyemem, bu kente çok büyük hizmetleri dokunmuş, ayrıca artık yok olmak üzere olan tarihi yapıları -bazıları eleştiriye muhtaç biçimde kusurlu da olsa- restore ettiren  Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’den hususi ricamdır. Antik Bursa gizli dehlizleri, tünelleriyle de meşhurdur. Onları da gün yüzüne çıkarmak için uğraş verirse başkan, çok büyük ve önemli hizmet daha  ekler hanesine. Derler ki kimileri, “Altepe ne yaptı bu kente?” Dedim ya “yargılarken bir parça vicdan sahibi olmak gerek “ diye? Metro ulaşım hattının batıda Görükle’ye, doğudaysa Kestel’e kadar uzatılması bile başlı başına çok büyük katkıdır Bursa’ya. Keza, yer altından götürülmesini ısrarla önermekle birlikte ki, eğer bütçe uygun değilse buna da razıyım, şehirler arası terminale kadar yapılmakta olan raylı sistem de ekmek kadayıfının üzerine konulan kaymak kadar lezzet katacaktır bu şehirin ulaşımına. Artık büyük şehrin hizmetleri 17 ilçeyi birden kapsadığı için bakmasını bilmeyenler yapılanları pek görmüyor. Ne yalan söyleyeyim, üstelik de hatır belasına yanında tuttuğu ufku yok, vizyon gözü kör bazı bürokrat kafalı arkadaşlarına rağmen yürütüyor bu hizmetleri Recep Altepe. İstanbul ya da Ankara’dakiler gibi cin baş ekip arkadaşları olsa yanında, demek ki Bursa uçup gidecek! Alt yapı yatırımıysa Gürsu, Emek, Alaaddinbey, Kestel, Esenevler, Uludağ Üniversitesi, Demirtaş, Buttim gibi çok sayıda kavşak… Yolsa söz konusu olan Çelebi Mehmet Bulvarı, Özlüce-Minareli Çavuş hattı, Mimar Sinan Bulvarı, Dağ Yolu Caddesi, Piremir-Yenimahalle yolu, Göynüklü-Altıntaş yolu, İnkaya, Nosab güzergahları, Derya Caddesi, Vişne, Eflak caddeleri… Onlarca köprü… Gözünüzde canlandırın, Kayıhan Meydanı, Emirsultan Meydanı, Yıldırım Sağlık Parkı, Alacahırka Parkı, Yavuz Selim Parkı, Beşevler Bölge Parkı ve Kültürpark’ın 4-5 katı büyüklüğünde o güzelim, muhteşem Hüdavendigar Parkı… Bursa Kalesi ve sur kapıları, İncirli Hamamı, Kayıhan Hamamı, Mahkeme Hamamı, Eskişehir Han, Üftade Tekke ve Camii, Mudanya Mütareke Evi, Dağ-Der Kültür Merkezi, Merinos Enerji Müzesi, İpek Müzesi, Tekstil Sanayi Müzesi, Göç Tarihi Müzesi, Kılıçkalkan Evi, Para Müzesi, Hünkar Köşkü, Mudanya İstasyonu, Gemlik Adatepe, Narlı, Karacabey, Ankara Bursa Evi tesisleri… Yok olmaktan kurtarılan Muradiye Külliyesi… İsimlerini yazmıyorum, yoksa parmaklarıma kramp girecek sayılarının çokluğundan, onlarca spor tesisi… Bir milyon 600 bin metre içme suyu, 996 bin metre kanalizasyon, 426 bin metre yeni yağmur suyu hattı, Nilüfer Çayı ve Yunuseli Deresi de dahil olmak üzere 25 derede ıslah çalışması, 36 yeni su deposu inşaatı… Kırsal, tarımsal kalkınma yatırımları… Geçen haftadan beri moralim çok bozuk! Sevgili validem Mürüvvet hanım ömrü uzun ve sağlıklı olsun, arka arkaya tavlada hezimet dolu günler yaşattı bana! Eski Bursa hanlarını seçiyoruz genellikle kavuşmalarımız için. Kapalı Çarşı’dan geçtiğimiz bir sırada o da kabul ve itiraf etti “çok güzel işler yaptı bunlar, şuranın eski hali neydi öyle oğlum” diye?!. Biliyorsunuz son günlerde çokça artan şehit haberleri ve terör nedeniyle merkezi hükümet 23 Nisan bayram kutlamaları dahil, pek çok tören ve etkinliği iptal etti. Ve dahi CHP’li bir başkan tarafından yönetilen Nilüfer Belediyesi de son derece hulisi bir yaklaşım göstererek konser ve eğlence programlarını askıya aldı. Geçen hafta Bursa Büyükşehir Belediye Meclis toplantısına da uğradım. Ardından İl Başkanı Şadi Özdemir de aynı yönde açıklama yaptı, belli ki ağız birliği etmişler öncesinde, CHP Grup Sözcüsü boncukçu Erdal (Aktuğ) kalkıp AKP’lileri “23 Nisan törenlerini iptal ettikleri için, Cumhuriyet düşmanı olmakla” suçlamasın mı o gün?!. Daha önce CHP Bursa İl Başkanlığı adına Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’ye nazar boncuklu tebrik plaketi veren Erdal bu kez de kayışı sıyırmış vaziyette kafayı “23 Nisan kutlamalarının iptal edilmesine” takmıştı! Altepe, “yahu be adam, onca emek sarf edip hazırlık yaptık. Bak Osmangazi ve Orhangazi’yi anma etkinliklerini de iptal etmek zorunda kaldık. Öküzün altında buzağı arama. Bu terör nedeniyle merkezi hükümet tarafından alınmış bir önlemdir. Gel Bursa’ya” dese de Boncukçu Erdal lafı uzattı da uzattı durdu. Hiçbir öneri, yapıcı bir fikir yok… Bazen düşünüyorum, es kaza belediye seçimlerini CHP kazansaydı geçmişte bu kentte, sadece Acemler Köprülü Kavşağı bile yapılabilir miydi diye? Yok, vallahi yapılamazdı! CHP Bursa İl Başkanı Şadi Özdemir’se daha yeni örgüt yemeklerine katılmış, oralarda partililer halaylar çekip göbecikler atmışlar, dönüp kendi hallerine bakmıyor, AKP’lileri gelen şehit haberlerine rağmen düğün dernek yapmakla suçluyordu! Cumhuriyet Halk Partisi kimden ötürü iktidara gelemiyordu, işte Şadi Özdemir ve boncukçu Erdal gibi insanlardan ötürü, kimden ötürü olacak? Artık her kim grup sözcüsü yaptıysa Erdal Aktuğ hemen değiştirilip, aklı başında bir insan görevlendirilsin o iş için, millet kahkahalar atarak anüsüyle gülüyor öte yanda haberiniz olsun! CHP’lilerin bir türlü başaramadığı yapıcı muhalefete iki örnek vererek bu işi bu gün bir parça ben üstleneyim: Sayın Altepe… Bu kente pek çok köprü ve köprülü kavşak kazandırdınız… Özellikle Karadeniz sahil yoluna yapılan pek çok köprüye o yöreden çıkıp da şehit olmuş Mehmetçiklerin isimleri verilmiş. Gelin siz de Bursalı şehitlerin adını vererek yaşatın onları yapılan hizmetlerde, ne dersiniz? İki: Bu gün ne yazık ki kentimizde yayın yapan gazete ve televizyonlar belediyelerden reklam almasalar, belediye yönetimleri onları fonlamasa birkaç aya kalmadan kapanıp giderler! Basın özgürlüğü açısından çok vahim olan bu tablo maalesef aynen böyle amma velakin yapacak başka da bir şey yok şimdilik! Ben diyorum ki, mesela Olay Televizyonu’na her ay kucak dolusu para akıtıyorsunuz… Bundan sonra belediye meclis toplantılarını canlı olarak yayınlasınlar, ne dersiniz? İşe yarasınlar hiç olmazsa biraz. Hem vatandaş görüp izlesin kiminkinin kaç okka çektiğini, hem de yapılan işleri öğrensin? Belki ana muhalefet de kendine çeki düzen verir. “Çok iyi olur” derim ben.      

Diğer Haberler