Yazarlar

Karesi Köyü

post-img
Orhaneli'nin, "Karesi" diye bir köyü vardır hiç gittiniz mi? İlçeye varmadan önce anayoldan sola doğru kıvrılır, bir dizi yerleşim alanından geçerek Keles'e dek uzanırsınız. Eski kerpiç evlerin, damların, samanlıkların çokça bulunduğu, amatör fotoğrafçıların sıkça uğradığı köylerden biridir Karesi. "Üç ünlüsü" vardır bu köyün bilinen: Biri, gölge oyunundan bildiğiniz Hacivat'ın arkadaşı Karagöz!.. Evet, aynen öyle... Karagöz'ün bu köyden çıktığı rivayet edilir. Torunları da acayip komiktir. Alın size mesela "ikinci ünlü" olan "Rafet Alan'ı.... Yıllarca SS Hayri'nin (Yazıcı'nın) yanında çalışan Rafet'in Güney Afrika Cumhurbaşkanı'ndan tutun da İngiltere Kraliçesi'ne varıncaya dek tanımadığı hiç kimse yoktur dünyada. "N'aber lan Rafet" diye açar hepsi telefonu kendi dillerince?.. O da bildiği tek İngilizce kelime olan "O yea good" diye yanıt verir. Zaten, küçükken yazdırdıkları Kuran hocası bunu dövüyor diye köyden yürüye yürüye yalın ayak, başı kabak kaçıyor Bursa'ya, Rafet yıllar önce. Ömrü sopa yemekle geçiyor Rafet'in! Seneler sonra da yaramazlıklarından ötürü SS Hayri dövüyor bunu hem de hortumla! O da yetmiyor, uzun süre karete kursuna yolladığı kızının kafası bozulunca bir gün Rafet'e, Bruce Lee gibi "uçan tekmeyle" dalıyor inan olsun. Kim bilir, evde karıdan da kaç kere sopa yedi bilinmez ama bizim Rafet Alan da "Erkeğe Karşı Şiddete Hayır" kampanyasının savunucularından! Karesi'nin 3'ncü ünlüsü, RB Karesi Tekstil'in kurucularından Ramazan Bayduz'dur. Sen kalk sırtında bir tek ceketle Bursa'ya gel, Tütün Çiftlik'teki dokuma tezgahlarında işçilik yapa yapa kendine bir devere makinesi al, sonra günlerce eve dahi gitmeden gece gündüz çalış, ardından bir boya apre, dokuma tesisini kur, ipliğini, enerjini kendin üret, Cavit Çağlar'ın Bursa Organize Sanayi Bölgesi'ndeki fabrikalarını satın al, şirketlerinde binlerce insanı çalıştır, istihdam yarat, Bursa'ya, memlekete değer kat... Ne köymüş şu Karesi be! Rafet Alan'ın rahmetli babasını defnetmek için gitmiştik oraya yıllar önce... İçinde yüksek ağaçlar bulunan, garip, gizemli, az ışık alan bir mezarlığı vardı; hiç aklımdan çıkmaz. Cenazeyi defnettiler, mezarı kapattıktan sonra üzerine kocaman kocaman çalılar koyup, yine toprak attılar. Garip gelmişti, daha önce hiçbir yerde görmemiştim böyle bir uygulama! Geçen gün sordum, "Niye böyle bir şey yapıyorsunuz" diye? "Kurtlar geliyor abi" dedi, "eşeleye eşeleye sabaha kadar mezarları kazıp, içindeki cenazeleri yiyorlar"! -Yapma ya! "Aynı şeyi ayılar da yapıyor ancak, ayılar taze et yemiyorlar! Çıkarıp başka yere götürüyorlar. Ceset biraz çürüdükten sonra indiriyorlar mideye!.." Demek bazı insanların bifteği günlerce buzdolabında bekletip çürüterek yemeleri de bu yüzdenmiş; ayı oğlu ayılar çünkü! Boşuna değilmiş mezarlıkların etraflarının duvarlarla çevrilip, kapılarının da demirden yapılması! Bursa Büyükşehir Belediyesi bölgemizde 1000'den fazla köyün mezar düzenlemesini yeniden yaptı. Duvarlarını betonla yeniden ördü, üzerlerine demir çitlerini yerleştirdi, kapılarını demirden olanlarla değiştirdi, içerideki otları temizleyip, yolları kaldırım taşlarıyla bezedi... Hayırlı, güzel bir hizmet daha yaptı sizin anlayacağınız. "Sizin köyün mezarlığına da duvar yapıldı mı len Rafet" dedim, Alan Rafet'e? "Yok abi dedi yapılmadı..." -Peki neden? "Biz kendimiz yaptık çünkü." -Nasıl yani? "Bizim orada her sene köy hayırı düzenlenir..." -Eee? "İster Bursa'da, ister burada yaşasın herkes her sene karınca kararınca katkı koyar kasaya. Dört beş tane dana kesilir, kazan kazan pilavlar yapılır. Çevre köylerden de 1500-2000 insan katılır hayır günümüze. İşte orada 150-200 bin lira kadar bir para toplanır ve bu para da köyün ihtiyaçları için harcanır..." Karasi Obası oraya yerleştikten sonra en az 700 yıldır uygulanan bir gelenekmiş bu. -Peki, Ramazan Bayduz da para gönderiyor mu bu hayır gününe? "Göndermez mi abi! Her sene milyonlarca lira yolluyor ölmüşlerinin ruhu için. Ayrıca, köye bir de tuvalet yaptırdı ki abi, gelenler sıkıntı çekmesinler diye... Tuvalet mi yoksa, Malta Köşkü mü belli değil anasını satayım!.." -Ee? "Zaten bizim muhtar falan siyasilere gidip bir şey isteyince, 'madem köylünüz, gidin direkt O'ndan isteyin' derlemiş!.. 'Niye' diye soruduklarındaysa, biz de zaten O'ndan istiyoruz yanıtını alırlarmış İl, ilçe başkanlarından!.." Bravo Ramazan'a... Saklayınca değil, paylaşınca çoğalır her şey! "Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz sen de oyalan" derlermiş atalarımız!

Diğer Haberler