Geçen hafta kızım ve annesiyle birlikte rahmetli babamın ve aile büyüklerimizin mezarlarını ziyaret edip, bize kattıkları için şükranlarımızı sunduk.
Ecevit’in pek beğendiğim bir sloganı vardı geçmişte beni çok çeken, “Hayırlı evlat gibi hayırlı devlet” olsun isterdi DSP’nin merhum genel başkanı.
Mehmet dayım (Ekmekçi) işte bu “hayırlı evlat” tanımını en çok hak eden, çok vefalı bir oğul.
Dedem, anne annem ve Şefika ninemin mezarları yapılı ve üzerlerindeki güllerle tertemizdi her zamanki gibi.
Keles Mezarlığı'nın bakımını pek çok yerde olduğu gibi Bursa Büyükşehir Belediyesi üstlenmiş.
Açıkçası bu konuda başarılı olunduğunu söyleyemem, belediyede ilgili daire ihmal etmiş orasını, biraz yaz temizliği, ilgi ve alaka bekliyor.
“Hangi birine yetişsin, koca şehirde her yer artık oraya bağlandı” demeyin, ben pek çok konuda çok beğeniyor, çok da takdir ediyorum Recep Altepe’yi ve icraatlarını.
Bir kere dağ bölgesini, özellikle de Keles’i resmen ihya etti adam; doğduğum, suyunu içip, ekmeğini yediğim yöre kendisine daha önce sunulan bütçeyle 100 yılda yapılamayacak hizmetlere kavuştu son 2-3 senede, Altepe’nin özel ilgisi sayesinde.
Keles Belediye Başkanı Mehmet Teke, rahmetli İsmail dedem (Ekmekçi) gibi kır saçlı, sakin, efendi, ilçesine hizmet getirebilmek için canla başla çalışan mütevazı bir insan.
Bölgede yıllarca özveriyle veteriner hekimlik yaptığı için, aynı zamanda hayvancılık yaparak da geçimini sağlayan halk tarafından çok seviliyor.
Recep Altepe’nin de gönlünü kazanmış Mehmet Teke.
Kurulan iyi ilişkiler ve gönül bağı sonucu şimdiye dek 90 milyondan fazla yatırım yapmış Büyükşehir o bölgeye.
Sadece ilçe merkezi gelmesin gözünüzün önüne, ayrıca yeni adıyla “mahalle”, 38 parça köy ve onları birbirlerine bağlayan yüzlerce kilometre yol var.
Köy merkezlerinin tamamı kilitli parke taşıyla kaplanmış her şeyden önce.
Her birine ayrı ayrı mahalle konakları, halkın ortak kullanabileceği taş fırınlar inşa edilmiş.
Heyelanları engelleyebilmek için binlerce metreküplük taş duvarlar yapmış Keles Belediyesi.
Tarla yollarına varıncaya kadar ulaşım muntazam bir şekilde sağlanmış.
Eski başkanlardan rahmetli İsmail Saydam’ın yaptığı tiyatro salonundan bozma binada yapıyordu millet düğün derneğini, koca ilçede ihtiyacı görecek başka da geniş, kapalı bir alan yoktu.
Şimdiyse Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin destek ve katkısı sonucu, bünyesinde hem çok maksatlı salonları olan, hem de otopark ve pazaryeri olarak kullanılabilecek dev bir kompleks var sırada.
Altepe’nin tarihi eserlere olan ilgi ve sevgisi orada da kendisini göstermiş; talihsiz şehzadenin kendi adıyla yaptırdığı ilçedeki tek hamamı da restore ettirip ayağa kaldırmış.
Osmanlı hanedanının iktidar hırsıyla boğularak katledilen ilk mensubudur Osmangazi’nin torunu, 1’inci Murat’ın oğlu Yakup Çelebi.
Her alanda çok iyi yetiştirilmiş ve tüm savaşlarda babasının yanında yer almış kahraman, yiğit bir delikanlıydı Yakup.
Kosova Meydan Savaşı kazanılmış, Yakup Çelebi kendisine bağlı birliklerle düşman artıklarını takibe koyulmuştu.
Tabii o sırada babasının savaş meydanında bir Sırp tarafından hançerlendiğini, kardeşi Yıldırım Bayezid’in de tahtı ele geçirdiğini hiç bilmiyordu henüz.
Pek bilinmeyen tarih kitapları Sultan Murat’ın ağır yaralandığını ancak ölmediğini, hayatının Yıldırım Bayezid ve ekibi tarafından alındığını da yazar!
Hiçbir şeyden habersiz dönüşte bir anda 20-30 kişinin saldırısına uğrayan Yakup Çelebi oracıkta boğularak katledilmiştir.
Öleceği sırada “Bayezid, bana kıydın, dilerim sen de bu tahtın hayrını görmeyesin” diye beddua ettiği söylenir.
Yıldırım’ın, Timur’un elinde nasıl bir sonla yaşama veda ettiği konusuysa herkesin malumu!
Belenören Köyü’nde de sivil mimari örneği 3 katlı bir yapıyı mahalle konağı ve müze olarak ayağa kaldırmış Recep Altepe.
Belenören, Issızören, Pelitören…
Bunlar Keles’in köyleri.
“Ören” ne demektir, hangi manaya gelir bilir misiniz?
“Ören yeri” çok eski dönemlere ilişkin yerleşimlerin kalıntılarının bulunduğu sahaları tanımlamak için kullanılır.
Bahsettiğim bu köylerin bulunduğu alanların dibinde, toprak altında aslında bir tarih yatıyor, hiç kimse farkında değil.
Ne olurdu Bursa Büyükşehir Belediyesi oralarda kazı çalışmalarının başlayabilmesi için de önderlik etseydi!
Öylece toprağın altında kuzu gibi yatıyor her şey.
Her ne kadar süt ürünlerinin işlendiği iyi niyetli bir tesis kuruldu oraya ama yörenin kalkınması ancak ve ancak turizmle gerçekleşebilir.
Özel sektör girişimiyle Gököz’e yapılan bungalov odalar umutlu bir başlangıç oldu sadece.
Turizm amaçlı, doğal dokuya ters düşmeyecek, doğru ve kaliteli her proje, el üstünde tutulup pamuklara sarılmalı her iki belediye tarafından.
En çok da neye sevindim biliyor musunuz?
Yıllarca insanları kanser eden asbestli içme suyu borularının artık değişiyor olmasına!
Tüm malzemeler yol kenarlarına yığılmış; Keles’in yağmur suyu ve kanalizasyonla, içme suyu boru hatları Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından ayrı ayrı, sıfırdan yenileniyor harıl harıl!..
Müthiş bir gelişme bu!
Sadece BUSKİ’den 35 milyon lira para ayrılmış bu işe.
İlçe tarihinde görülmemiş böylesi büyük yatırımlar; resmen ihya ediliyor Keles.
Borcu da yok Keles Belediyesi’nin, kendi yağıyla kavrulup gitmekte.
Bursa kent merkezi 40 dereceyle kavrum kavrum kavrulurken 25 derecenin serinliğinde gezdik kekik kokulu çam ormanlarını.
Tam şimdi Kocayayla ve kekik zamanı, yemyeşil, zümrüt gibi her yer.
Bu arada, Kocayayla’ya yapılan gölet de tamamlanmak üzere artık.
Önümüzdeki kış su toplamaya başlar artık sanırım.
Orası da ayrı bir güzellik katacak bitince.
Öylesine güzel bir yurdumuz var ki dünyada hiçbir millete nasip olmayan, önümüz deniz, arkamız dağ, dibimiz tarih…
İnsan bir de yapılan hizmetleri görünce kıvanıyor, gurur duyuyor doğrusu.
Sağ olasın Mehmet Teke…
Sağ olasın Recep Altepe…
Ve tüm emeği geçenler.