12 Eylül 1980 sonrasında ÖZAL’la birlikte başlayan LİBERALLEŞME girişimlerinin ardından liberalizm ve İkinci Cumhuriyet saçmalıklarını ortaya atan öncelikle Çetin ALTAN ve oğulları…Kısaca LİBOŞLAR olarak adlandırılan bu sözde üstadlar…Ve pek çok bilim insanının kuramsal öğretileri eşliğinde ülkemiz GLOBALIZATION ki Türkçe karşılığıyla KÜRESELLEŞME adlı bir kavramla tanışdı. Bu süreçle birlikte yalnızca toplumsal alanda değil, dilimizde de bir kirlilik süreci başladı.Örneğin; konuşma dilinde “yaptı” olarak kullanılan edim, yazım dilinde “yapdı” diye yazılması gerekirken, “t” harfiyle yazıldı, sanki Türkçemiz’de “ti’li geçmiş zaman” varmış gibi…
Bu kavramla dildeki ya da toplumsal yaşamdaki kirlilik, bozulma, tozuma yetmezmiş gibi bir de “ötekiler” kimliği ve “ötekileştirme” eylemleri yaşanmağa başladı. Doğal olarak bu ve benzeri kimlikler; bu toplumun, gerçekde ulusun, bu ülke yurtdaşlarının Cumhuriyet’le edindiği değerleriyle çelişmeğe, etkililerin ve yetkililerin ağızlarından da ÜST ve ALT KİMLİK tanımları dökülmeğe başladı.
Bugünlere değin üç anakaraya yayılmış Osmanlı’nın ardılı ve 29 Ekim 1923 günü varlığını tüm Dünya ülkelerine duyuran YENİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’nin; ırk-din-dil-cinsiyet ayrımı yapmaksızın oluşturduğu ULUSAL KİMLİK ve ULUS kavramlarına saldırılar başladı.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE söylemini kullanmak; horlanır, aşağılanır, ırkçı bir söylem olarak değerlendirildi.
Gerçi bugün AFRİN HAREKATI nedeniyle; sözüm ona ülkeyi yönetenler ve onların peşinde gezenler, yeniden sarılsalar da TÜRK KİMLİĞİ’ne…Daha düne değin ULUS kimliği yerine ÜMMET kavramını ikame etmek/yerine koymak için ne çok çaba gösterildiği gerçeği kuşkusuz silinmez belleklerimizden.
Ve şimdi yeni bir oyuncak verdiler yurtdaşların eline; sanal ortamda aile ağaçlarını bulsunlar, soy sop bulmacalarını çözsünler, birazcık da böylelikle ULUS kimliğinden, NE MUTLU TÜKÜM DİYENE ilkesinden uzaklaşsınlar diye…
Bu oyuna katılmadan, bu bulmacayı çözmeden olur mu, özellikle de çoğunluk köklerine ilişkin yanlış bilgiler edinince yapılan araştırmalar sonucunda?...Hiç kalmak olur mu bu oyunun dışında?...
Bilindiği gibi “e-Devlet” soy ağacı uygulaması sonucunda, yapılan paylaşımlardan anladığımıza göre; kimlik bunalımı yaşayan, yaşayana…
Kendini Selanikli sanan birisinin kayıtları; Suriyeli…Yine kendisini Selanikli sanan bir başkasının ki de Çorumlu çıkıyor… Genellikle şaşkınlık geçirenlerin çoğuna soy-sop araştırmasında piyangodan çıkan kimlik; Suriyeli ya da Çorumlu olmak…
Bu durumda ne olur?...Doğal olarak komple teorileri üretmesini pek seven benim aklıma/usuma kurtlar düşer mi, düşer…
TRT1’de yaklaşık iki yıldır süregelen ERTUĞRUL dizisinde; utanmasalar (ya da tepkiler alacaklarını düşünebildiklerinden olsa gerek) Araplar’a kurduracaklar DEVLET-İ ALİ’yi… Örneğin; bu devletin kurucusu anlı, şanlı ODMAN’ın adını bile, OSMAN diye okuttular kulağına…Oysa Batılı bu adın ODMAN olduğunu bildiği için OTTOMAN der bu yüce devlete…
Ve cihadcı terör örgütü IŞİD belasının da birkaç yıl önce yapılan ”İSTANBUL’u alacağız, İslam Devleti’nin başşehri yapacağız” açıklamaları anımsandığında…
Üstelik de İstanbul’un yedi tepesi; ÖZAL döneminden beri Araplar’a satıldıkça; ne gelir insanın aklına?...
Komplo teorilerine hiç gerek yok; kör, kör parmağım gözüne…Bu ülkede hızlı bir ARAPLAŞTIRMA gerçeği vardır. Bu süreç başladığından beri de ATATÜRK’den, O’nun çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma ilke ve amaçlarından da hızla uzaklaşılıyor ne yazık ki…
Ve yazımızın başlığına gelince…Neden MANTAR?...
Çünkü benim anne ve babamdan öncesi görünmüyor kayıtlarda…Annemin doğum yeri Yunanistan…Ve babam da 1926 Bursa doğumlu (Annesinin karnında gelmiş Saraybosna’dan)…Tohum orada atılmış, doğum Bursa’da…Bursalı Boşnaklar’ın ilk yerleşim yeri olan İnegöl’de…Ama ana-baba kayıtları yok… Annem 1930 Yunansitan doğumlu olunca, onu mecburen yazmışlar. Ama onun da ana-baba kayıtları yok…
Büyük anne ve babalarımın; cinsini, cibilliyetini yazmak şöyle dursun, onlara hiç yer vermemişler.Neden acaba?...
Bence nedeni çok açık; çünkü onlara SURİYELİ kimliği biçemeyecekleri için…Çünkü babamın anne ve babası; Saraybosnalı, safkan Boşnak ve de Bogomil inançlı…Annemin babası; Bulgaristanlı Pomak, annesi Makedonyalı Trak…Alperenler gelince Rumeli’ye, öğrenmişler onlardan BEKTAŞİ düşüncesini, inancını, felsefesini…Şimdi bu durumda; bu insanlara SURİYELİ etiketi yapıştırmak birazcık zor, hatta olanaksız…Bu durumda ne yapmışlar?...1800’lere değin ulaşılabileceğini ileri sürdükleri kayıtlarda; bizim soyumuza yer vermemişler.
Biz ansızın babamın 1926 yılında; Bursa İnegöl’de doğuşuyla ortaya çıkmışız. Ne gibi?... Doğa’da kendi, kendine biten MANTAR gibi…
Pek çok işi beceremedikleri gibi; soy,sop ağaçlarını de çıkarmayı becerememişler, yüzlerine gözlerine bulaştırmışlar besbelli….
Bir de OSMANLICILIK oynamağa kalkışıyorlar.Ama Osmanlı’nın gerçek halkını yok sayıyorlar.Boşnaklar; Osmanlı için Aryan(saf, katıksız) tanımlaması yapar, Sırp’la karıştırmaz. Bunlar AYRAN bile yapamamışlar.Bundan dolayı diyorum ki MANTAR’ız biz, MANTAR…Ama SURİYELİ yaftası yapıştıramamışlar ya buna da şükür diyelim, gülüp geçelim…