Bundan çok uzun yıllar öncesi...
Olay Gazetesi'nden, şimdi Bursa Kent Müzesi olan Heykel’deki eski Adliye binasını Hakimevi yapmak isteyen dönemin Cumhuriyet Başsavcısı Emin Özler'i eleştiren bir yazı kaleme aldığım için atılmışım.
Nitekim o yazı üzerine bu karardan cayılıp Hakimevi başka yere yapıldı ve sayemizde Bursa bir müzeye daha kavuştu ama bunun için ödediğim bedel sonrasında çok ağır oldu.
Olay’ın ardından yazmaya başladığım Bursa Hakimiyet Gazetesi'nde de merhum Ramazan Hoça başkanlığındaki Bursa Barosu ve yönetim kurulunu eleştiren "Boru mu Baro mu" başlıklı yazım, yine dönemin demokrat ve Atatürkçü geçinen ama bana göre bunda hiç de samimi olmayan Uludağ Üniversitesi eski Rektörlerinden Mustafa Yurtkuran'ı teşhir eden yazılarımın üzerine tuz biber olunca oradan da kovuldum?!
İşte tüm bunların yaşandığı zaman dilimi 2000-2001 arasında.
Bu çok kısa süre içerisinde iki kez işten atılmanın arasında insan bir de evladını kaybederse, tüm bunlarla birlikte özel hayatlar karışıp da her şey işin içinden çıkılmaz vaziyette karman çorman hale gelirse adem oğlunda yarattığı travma çok ağır oluyor haliyle !
İnanır mısınız aynı dönemde üç ay içerisinde bir de arabama tam üç kez hırsız girmişti.
Üçüncüsünde ajandamın, banka kartlarımın, ehliyetimin ve kimliklerimin bulunduğu el çantamı arka koltuğun üzerine bırakıp sadece yirmi metre uzağa park ederek, arada bir dönüp bakmak suretiyle aklımca gözümün önünden ayırmadığım aracın yanına yolun karşısından sadece on dakika sonra dönüp de sol arka kapının açık olduğunu fark edince ister istemez başımı yukarıya doğru kaldırdığımı ve "artık daha fazla ne istiyorsun benden, bu kadarı yetmedi mi" dediğimi hatırlıyorum?!.
Bursa Trafik Şube Müdürü de usanmıştı benden, ehliyetler elden gittikçe yenisini çıkartabilmek için mecburen kapısına dikiliyordum adamın!
Sonra mecburen Ankara'ya, Flash Televizyo'nuna gittim hayatı sürdürebilmek için.
Çok çok ama çok zor günlerdi.
Tüm sevip özlediklerim Bursa'daydı ve ben gelecekte Ankara'ya dair hiç bir yaşam düşünmüyordum.
Bursa'da yaşayıp okuyan diğer evladım ve ekonomik mesuliyetini taşıdığım insanlar vardı.
Çok şükür daha sonra şehrime geri dönüp haftalık Yeni Bursa Gazetesi’ni çıkarmaya başlayacaktım ama o vakitler para sıkıntısı da çekiyordum açıkçası.
Sık sık başkente gidip gelen ve orada mutlu olmadığımı bilen zamanın CHP Osmangazi İlçe Başkanı Ahmet Memişoğulları bir gün televizyon binasında ziyaret edip dedi ki, o sıra yeni milletvekili seçilen Kemal Demirel'i kastederek, "Kemal abinin Meclis'te henüz danışmanı yok. Sahip olduğun bilgi ve birikimle kendisine çok faydalı olacağını biliyorum. Eğer izin verirsen seni önerip, bu konuyu onunla da konuşacağım, ne dersin?"
Hiç "hayır" diyecek halim yoktu.
Bir hafta sonrasında sözleşip Kemal Demirel, CHP'li bir diğer Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık ve Memişoğulları'yla birlikte yemek yedik Ankara’da.
Geleceğe dair projeler ve neler yapılabileceğini konuşup, iyi temennilerle ayrıldık oradan.
Sonrasında ne yaptı Kemal Demirel biliyor musunuz?
Karısının kız kardeşini yani, baldızını kendisine danışman yaparak tam 8 yıl boyunca Meclis’ten her ay maaş almasını sağladı.
Bir insan baldızına neyi danışır ki?
Belli ki aile “para dışarıya çıkmasın” diye düşünüp, baldız baldan tatlıdır yaklaşımıyla böyle bir tercihte bulunmuştu!
Nitekim iki dönem milletvekilliği süresince sadece “trencilik” oynayıp durdu Kemal Demirel, CHP Bursa Örgütü’nde hiçbir karşılığının olmadığı da yoldan geçenlerin bile ilk 38’e girmelerine rağmen, yapılan son önseçimde 39’ncu sıradan çıkmasıyla görüldü!
Bendeniz aradan yıllar geçip de o dönemde Mehmet Sevigen aracı kılınarak, Demirel’in ablasına ait Emine Örnek Kolejine alınan kredilerin hikayesini yazınca “zaten kendisi danışman olmak istemşti de, Kemal yapmadığı için aleyhimizde yazıyor” diye etrafa dedikodu salmış Emine teyzemiz!
Yazarınızı tanıyan tanır, tanımayan da er geç tanıyanlara sorup öğrenir.
Öte yandan, kendi baldızını yıllarca danışman gösterip de devletten para ödeten insanların çapını da düzeyini de bu millet bilir.
Bu gün her milletvekilinin Meclis’e 3 personel aldırma hakkı bulunuyor.
Biri danışman, diğeri sekreter, öteki şoför.
Danışman yaklaşık 5 bin, sekreter 4 bin, şoförse 3 bin liraya yakın para alıyor Meclis’ten.
Yani örneğin CHP’nin Bursa’dan seçilmiş 5 milletvekili 4 yıl boyunca her ay yaklaşık 60 bin liralık bir rant ve iş kapısı kuruyor.
Bu insanlar neye göre seçiliyor, hangi kriterler göz önüne alınıyor, tespit edilirken kimlerle konuşulup, kimlere danışılıyor bilen kimse yok?
Eğer Bursa’da CHP’li milletvekillerinin doğru dürüst danışmanları bulunsaydı her halde ki onca yıldır bu güne dek ortaya dişe dokunur bazı projeler çıkardı.
Kulislerde, CHP 5’nci sıra adayı Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, eşi Yusuf Kayışoğlu’nu kendisine danışman yapmak istediği ancak, aynı soy ismi taşıdıkları için bunun yasal olarak mümkün olmadığı konuşuluyor.
Bunu gerçekleştirmek için de 3’ncü sıra adayı Orhan Sarıbal’dan ricacı olmuş anlatılanlara göre Kayışoğlugiller, Sarıbal da kabul etmiş.
Ne güzel etik, abidik gubidik hareketler bunlar!
İşte size dürüstlüğün, vatana millete hizmetin simgesi aday profilleri.
Daha neler göreceğiz bakalım?
Milletvekilliği ve sağladığı avantajlar bir geçim kaynağı olup çıkmış memleketimizde.
İşte 15 oradan, 5 de buradan gelse gül gibi geçinip gideriz durumları.
Danışman kadrosuna alınmak için lisans eğitimi görmek şart; bu koşul da kısa bir süre önce getirildi.
Sırf para alabilmek için geçmişte memleketteki deli kardeşini bile danışman yazdıranlar görüldü bu ülkede çünkü.
Mesela yine CHP’li Bursa Milletvekili Doçent Aykan Erdemir’in ben bilebildiğim kadarıyla lise mezunu olan Cengiz Kütükçü’ye dört yıl boyunca ne danıştığını hiç anlayamadım doğrusu?
Hayır yani, adam profesör filan olsa mutlaka bir faydası dokunurdu!
Fakat yaklaşık 15 yıl kadar önce kentimize gelen Cengiz Kütükçü önce Kırcılar’ın Setbaşı’ndaki mağazasına müdür olarak girdi, Sonra Mudo’ya mağaza müdürü oldu, ardından Berat Tunakan’ın Otantik Oteli’nde müdürlük yaptı, sonra Altınceylan ve şu anda AKP’nin bulunduğu Fomara’daki Kırcılar AVM’de müdürlük.
Cengiz Kütükçü’nün sorumluluğundayken patladı orası. Kendilerine verilen sözlerin tutulmadığını, zarar ettiklerini iddia eden kiracılar şirketi mahkemeye verdiler.
Ha! Bir de Magazin Outlet’te müdürlük var.
Adamın hayatında istikrar diye bir şey yok, ayrıca savrulup gidiyor oradan oraya!
CHP’nin eski yöneticilerinden Ali Nihat Irkörücü’yle ortak bir Bafra pide salonu açtılar Apolyont Han’da, orası da patladı!
Sonra bir baktık ki, artık kimler önerdiyse CHP Milletvekili Aykan Erdemir bu arkadaşı Meclis’e, kendine danışman almış?!.
Kütükçü’nün kamuoyuna yansıyan hiçbir meziyeti, mağaza müdürlüğü yapmak dışında hiçbir özelliği yok, üstelik pek çok insana göre soğuk ve itici bir insan kendisi.
Şimdi öğreniyoruz ki, yeniden milletvekili olamayan Aykan Erdemir, Cengiz Kütükçü’yü bu kez CHP’nin 2’nci sıra adayı Ceyhun İrgil’e önermiş ve İrgil de kendisini kıramayarak bu teklifi kabul etmiş!
Biri baldızını yapar, diğeri baldızının baldırını, bir başkası eniştesini, beriki görümcesini, öteki de arkadaşının önerisiyle hiç tanıyıp bilmediği başka birini!
Vatandaş yıllardan beri sırf AKP’den kurtulmak için gidip “paşa paşa” oy verecek, bunlar da bir elleri yağda, bir elleri balda milletvekilcilik, danışmancılık oynayıp keyif sürecekler.
Hadi canım siz de!