Ali Rahmi Beyreli, kentimizden 2 dönem milletvekilliği yapan üretken, çalışkan bir mühendis.
Her fırsat bulduğunda düşüncelerini Bursalılarla paylaşmayı kendisine görev edinen Beyreli kısa bir notla, Osmangazi Köprüsü ve İstanbul-İzmir Otoyolunu değerlendirdiği bir de yazı yollamış.
Şöyle diyor orada:
“Mehmet Ali Bey,
Son zamanlarda yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Yazılarınızda yer verdiğiniz görüşlerinize zaman zaman katılmamakla beraber, yazılarınızda bazı konuların üzerine cesurca gitmeniz çok güzel. Kimsenin dile getiremediği konuları gündeme getirmenizi takdir ediyorum.
Son yazınızda değindiğiniz Uludağ Üniversitesi yerleşkesinde bulunan otel ile ilgili yazdıklarınız çok vahim. Umarım Üniversite yetkilileri bu konunun üzerine giderler.
Bu arada eğer ilginizi çekerse “İstanbul-İzmir otoyolu ve Osmangazi Köprüsü” ile ilgili bir yazı hazırladım ekte size de gönderiyorum.
Çalışmalarınızda Başarılar Dilerim
Ali Rahmi Beyreli”
Hiç ilgimi çekmez mi?
Aynı zamanda bir “Dünya insanı” olan Ali Rahmi Beyreli’nin gözlem ve değerlendirmeleri hayli dikkat çekici:
“İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu ve Osmangazi Köprüsü
İstanbul-Bursa-İzmir otoyolunun ve bu yola bağlı olarak Osmangazi Körfez geçiş köprüsünün faaliyete geçmesi ile birlikte ülkemizde bugüne kadar hiç tartışılmayan, hiç gündeme gelmeyen “Otoyol Geçiş Ücretleri” konusu yaz aylarında ülke gündeminin en önemli tartışma konularından biri haline geldi.
Trafiğin yoğun olduğu yaz dönemi bitince bu konu ülke gündeminden çıkmış gibi görünse de yeni yılla birlikte zamlanacak geçiş ücretleriyle birlikte tartışmalar yeniden başlayacak gibi duruyor.
Ancak ne var ki bugüne kadar, ne siyaset kanadından, ne bürokrasi kanadından, ne de (akademisyen, mühendis odaları v.s.) bir başka kanaldan bu tartışmaları sonlandıracak, kamuoyuna sağlıklı ve doğru bilgi verecek bir açıklama hiç yapılmadı.
Hükümet bu konuda kamuoyunu aydınlatmadığı gibi, AKP yanlısı kesimler de “ne güzel yol ve köprü yapılmış, AKP yaparsa böyle güzel işler yapar…” gibi propaganda kokan söylemlerde bulundular. Buna karşılık muhalefete mensup kişiler de pahalı köprü ve otoyol geçiş ücretlerini, verilen yüksek sayıda garanti geçişlerini kıyasıya eleştirdiler.
Dolayısıyla kamuoyu tam bir propaganda ve bilgi karmaşası içinde sonuçlandırılamayan tartışmalara sahne oldu ve tüm söylemler, doğru bilgi ile donatılmadıkları için, havada kaldı.
Türkiye’de karayolu ulaşımı ile ilgili olarak bilgisizlikten kaynaklandığına inandığım bir karmaşa var. Bu husus dün de böyle idi, bugün de böyle. Yani mevcut AKP iktidarına has bir şey değil.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; Karayolu ulaşımı dünya genelinde, (çeşitli kalite ve standartta) normal “devlet yolları” ve “otoyollar” olarak ikiye ayrılırlar. Normal devlet yollarında çift yönlü seyahat etme olanağı vardır. Otoyollarda ise geliş ve gidiş şeritleri birbirlerinden bariyerlerle ayrılmışlardır. Ama geliş ve gidiş şeritlerinin ayrı olması otoyolların özelliklerinden sadece biridir.
“Bölünmüş Yol” bizim uydurduğumuz bir kavramdır. Ucuz olsun diye uydurulmuştur, sadece geliş ve gidiş şeritlerinin ayrılmasından başka bir işlevi yoktur, bu husus yeterli karayolu güvenliği sağlamamaktadır.
“Otoyolların” ise belirli güvenlik standartları vardır; “Öncelikle beton asfalt kaplı yollardır. Otoyollarda belirli açıdan daha keskin virajlar olmaz, yine otoyollarda belirli açıdan daha dik (iniş ya da çıkış) yokuşlar olmaz, keskin virajlar ve dik yokuşlardan kaçınmak için otoyollarda tüneller ve viyadükler vardır. Otoyollarda şerit genişlikleri normalden daha fazladır, otoyollarda güvenlik şeritleri vardır, otoyolların her iki tarafında (otoyol güvenliğini tehdit etmesinler diye belirli mesafede alan boş bırakılır ve bu alanlara insan, hayvan kısaca hiçbir canlı giremez), otoyollarda belirli aralıklarla imdat telefonları vardır, otoyollarda sis ve rüzgâra karşı önlemler alınmıştır. Ve daha birçok özellik”…
Dolayısı ile 1 km otoyol maliyeti hesaplanırken tüm bu hususlar belirli oranlarda maliyet unsuru içinde yer alırlar ve bundan dolayı otoyol maliyeti normal devlet yoluna göre oldukça fazla görünür. Ama şu bir gerçek ki, insan hayatının maliyet değeri olamaz. Otoyolların getirdiği güvenlik, konfor, rahatlık ve zaman tasarrufu unsurlarının değeri hiçbir şekilde maddiyatla ifade edilemez.
Bir diğer önemli husus da şudur; otoyollar dünyada iki şekilde kullandırılırlar;
• Almanya, ABD, Hollanda gibi ülkelerde otoyollar ücretsizdir.
• İtalya, Fransa, Slovenya gibi ülkelerde ise ücretlidir.
Otoyolu ücretsiz kullandıran ülkelerde (bizdeki adı yıllık taşıt vergisi olan) yol vergisi bizdekinin 4-5 mislidir. Yani tüm taşıt sahiplerinden otoyol maliyeti peşin olarak alınır. Otoyolu ücretli kullandıran ülkeler ise hakkını vererek, yolu kullanandan o yolun parasını alırlar. Biz ise bugüne kadar ne doğru dürüst yol vergisi aldık, ne de otoyollarımızı doğru fiyatlandırdık.
Dolayısıyla Osmangazi Köprüsü ve İstanbul-İzmir Otoyolu faaliyete geçince, kamuoyu bizdeki bu karmaşık ve standart dışı uygulamaların farkına varabildi. Türk halkı “ne oluyor” “ne bu ücretler” diye tartışmaya başladı ve buralardaki kullanım ücretleri tartışma konusu oldu.
Öncelikle şu gerçeği kabul etmemiz lazım; Karayolu ulaşımında çözüm, tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, otoyollardır. Bu sayede karayollarımızın güvenliğini arttırarak her sene binlerce (ölü-yaralı) zayiat vermekten ve araç hasarları nedeniyle oluşan milyonlarca dolarlık zararın önüne geçebiliriz.
Gelişmiş ülkeler böyle yapmaktadırlar biz de böyle yapmalıyız. Bu gerçekleri göz ardı edip dünyada örneği olmayan, bölünmüş yol gibi, kendimize özgü çözümler yaratmak hem amaca hizmet etmemekte, hem de milyonlarca dolar kaynağımızın yok olmasına neden olmakta ve en önemlisi trafik kazalarında ve kayıplarında dünyada birinci olmamıza engel olamamaktadır.
Şimdi gelelim günümüzün tartışma konusuna;
1. Osmangazi köprüsünün (köprü faaliyete geçince hükümet zoruyla biraz daha düşük olarak belirlenen ama yine de yüksek olan) ihalede öngörülen “35 dolar artı KDV” olan geçiş ücreti çoktur. Bu konuda ilk ihale 1998 yılında AnaSol-D hükümeti tarafından yapılmış ve şartnamede geçiş ücreti “11 dolar artı KDV” olarak belirlenmişti. (1999 yılında Marmara Depremi olunca proje rafa kaldırılmıştı).
(Kimse sormuyor ne oldu da aradan geçen yıllarda geçiş ücreti yeni ihale şartnamesinde bu derece fahiş fiyatlı hale geldi. Acaba bu ihalede birilerine rant aktarmak mı hedeflendi diye sormadan edemiyor insan).
2. Ayrıca yine ihale şartnamesinde Otoyolda alınacak ücret binek otolar için “kilometre başına 5 cent artı KDV” olarak belirlenmiş. Nitekim Otoyol faaliyete geçince bu fiyat uygulanmaya başlandı. Burada bir sorun yoktur. Köprü geçiş ücreti pahalı olmasına rağmen Otoyol ücreti dünya standartlarındadır. Yanlış olan belli ve yüksek sayıda kullanım garantisi verilmesidir.
(Kimse efendim bizim milli gelirimiz o ülkelerden düşük demesin, çünkü otoyolun yapım ve bakım maliyeti bütün dünyada hemen, hemen aynıdır. Bugün faaliyette olan eskiden devlet eliyle yapılmış olan otoyollarda (değil km başına) 10 kilometre başına bile 5 cent artı KDV ücret tahsil edilmiyor. Devlet eliyle yapılan otoyollardan alınan ücretlerle yapım maliyetlerini zaman içinde karşılamak olanaklı olmadığı gibi bu yolların yıllık bakım maliyetleri bile ancak karşılanabiliyor.
Dolayısıyla bu yolların yapımında ve ayrıca bakım-işletme için her sene harcadığımız milyonlarca doların bedelini yıllardır bu yolları kullanan üst gelir gruplarına değil emekli-memur-küçük esnaf, çoğunluğu asgari ücretle geçinmeye çalışan işçilere, tarım kesiminde daha da az ücret alan bütün milletimize ödettik, ödetmeye de devam ediyoruz. İstanbul-İzmir Otoyolu faaliyete geçince ortaya çıkan bu muazzam ücret farklılığı bir türlü halka izah edilemiyor ve tartışma burada başlıyor).
İtalya’da yaşadığım dönemde (zaman zaman hafta sonları Fransa’ya geçiyorduk orada da durum aynı idi) genel uygulama normal bir benzinli binek otomobil için otoyol ücreti pratik olarak (yaklaşık olarak) 3 benzine veriliyorsa 2 de otoyola ödeme yapılıyordu. Yani aşağı yukarı 3’e 2 oranı vardı. Bu hesaba göre İstanbul-Bursa-İzmir otoyolu için alınan geçiş ücreti pahalı değildir.
Kısaca özetlemek gerekirse Osmangazi köprü geçiş ücreti çoktur ama İstanbul-İzmir Otoyol ücreti normaldir. Yanlış olan hem bu yol için hem de Osmangazi Köprüsü için yüksek sayıda kullanım garantisi verilmiş olması ve devlet eliyle daha önce yapılmış olan otoyollardaki düşük geçiş ücretleridir.
Ali Rahmi Beyreli
20-21.Dönem DSP Bursa Milletvekili”