Geçen yıl yerel seçimler yapılıp da sıra siyasi partilerin ilk meclis grup toplantılarına geldiğinde CHP’nin büyükşehir üyeleri arasında çok ilginç bir diyalog yaşanır.
Listeye Mustafakemalpaşa’dan girerek gelen Profesör Doktor Hasan Ertürk toplantıda der ki, “bu konu benim uzmanlık alanım. Pek çok yayınım ve de kitabım da var. Üstelik de ‘çevre bilimleri’ konusunda Türkiye’de bilimsel araştırmaları olan iki kişiden biriyim, Bursa Büyükşehir Belediyesi Çevre Komisyonu’nda CHP’yi ben temsil edeyim. Sanırım partimiz adına daha uygun olur?”
“Olmaz” der, Osmangazi listesinden gelen Gamze Kayabaş, “ben de Gemlik’te okulda çevre dersleri veriyorum, benim girmem daha doğru olur.”
Gamze Kayabaş’ın “Gemlik’te okul” dediği yer aslında bir sürücü kursudur!
Kendisini Türkiye’de kent yönetimi ve çevre bilimleri alanında sayılı uzmanlardan olan bir profesörle denk, hatta ondan daha üstün görmektedir.
Göremez mi?
Görebilir elbette.
Ama onun böyle düşünmesinden ziyade bu konuyla ilgili oy kullanacak CHP Büyükşehir Grubu’ndaki üyelerin ne düşündüğüdür önemli olan.
Sonunda oylama gerçekleşir.
Birileri tarafından daha önceden planlanıp kotarılan, sonra da bazı üyelere dikte edilen karara göre Çevre Komisyonu’na ne Hasan Hoca, ne de Kayabaş seçilebilir.
Onların yerine siyasette en büyük özelliği yıllardır CHP’ye bedava salon tesis etmesiyle bilinen “partinin düğün saloncusu” Şerafettin Atalay seçilecek ve bilgiden, bilimden başka verilecek bir şeyi olmayan Profesör Hasan Ertürk de siyasette yeni bir şey daha öğrenecektir:
“Ne kadar sallarsan salla, dona düşer son damla!..”
Şimdi bu nedir diye soracak olursanız eğer, “siyaset baronlarının verdiği son karardır aslolan” diyeceğim, o kararlarda genellikle liyakat ya da nitelik değil, adamcılık esaslı nemacılıktır ya da mamacılıktır geçerli olan kural?
İşte onun içindir ki merkez ilçelerdeki belediye meclislerinde CHP’nin çıkmıyor sesi.
Sadece ve sadece “adamcılık” esasına göre belirlenip oluşturulan listeler CHP’yi ve Bursa’yı temsil etmekten çok uzak isimlerle doldurulmuş durumda.
Bir kere her şeyden önce kenti tanımıyorlar, siyasi birikim ve geçmişleri pek çoğunun zaten hiç yok.
İşte onun içindir ki örneğin Osmangazi’de sadece 3 üyesi bulunan MHP kasıp kavuruyor yerel iktidarı.
MHP’li üyeler Mehmet Hasanoğlu, Volkan Birkan ve Grup Sözcüsü Cemil Aydın, kök söktürüyor Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar’a.
Bir yandan da hafıza tazeliyorlar, ezber bozuyorlar.
Alın size daha geçen gün Cemil Aydın’ın gönderdiği bir mesaj:
“Korupark Konut Alanında plan değişikliğine gidilerek zemin katlar emsal değerinden çıkartılıp yol baz alınarak inşaata izin verildi. Bu sayede inşaat firması haksız bir şekilde fazladan yüzlerce daire yaptı. Yapılan itirazı mahkeme haklı buldu ve uygulamayı iptal etti. 08 Nisan 2015 tarihli Osmangazi Belediye meclisinde mahkeme kararına uyuldu. Fakat geçen uzun süre içinde konutlar bitti ve iskana açıldı. Şimdi ne olacak? Yapılan konutların ruhsat ve yapı kullanma izinleri nasıl izah edilecek. Zamanında plan değişikliği dosyası görüşülürken bunun yanlış olduğunu kişiye özel plan değişikliği ve rant içerdiğini ifade ettiğimizde, AKP'li başkanlık ve meclis grubu siyasi ve sermaye baskısı altında değişikliği kabul ettiler. Nasıl bir yol izleyeceklerini hep birlikte göreceğiz. Büyükşehir ve Osmangazi Belediyelerinin tutumunu kamuoyu merakla bekliyor. Kamu adına takibimizi sürdüreceğiz.”
Bu ikincisi:
“Israrımız, takibimiz, etkin ve yol gösterici muhalefet anlayışımız sonuç verdi. Alemdar İl Özel İdare İlköğretim Okulu bahçesinde bulunan, çocuklarımızın sağlık ve güvenliğini tehdit eden elektrik trafosu kaldırılıyor. Plan değişikliği ve komisyon raporu ekte bilginize sunulmuş olup, mecliste oy birliği ile kabul edilmiştir.”
Ve bu da üçüncüsü:
“1326 Kuruluş Panoramik Müze Proje Bedeli ihale sürecini, ödenen 961.000 TL ve konu ile ilgili diğer iddiaların açığa çıkartılması için meclis üyelerinden bir komisyon oluşturulmasıyla ilgili MHP Grubu adına vermiş olduğumuz yazılı önerge sert tartışmalar sonunda AKP meclis grubu tarafından red edilmiştir. Unutulmasın ki güneş balçıkla sıvanamaz. 13.04.2015 Osmangazi Belediye Meclis oturumundan.”
Osmangazi Belediyesi Bursa’nın fethini tasvir eden ki, Bursa gerçek manada hiçbir zaman fethedilmemiştir çünkü, uzun yıllar boyunca çevreleri tamamen kuşatılan, bağ ve bahçeleri bizimkiler tarafından talan edilen Bitinyalılar, yapılan anlaşma gereği taşıyabilecekleri kadar eşya ve altınlarını yanlarına alarak, Doğu Roma’nın son kalesi İstanbul’a doğru gitmek üzere, kendiliklerinden ayrılırlar Bursa’dan…
Evet, bir panoramik müze yapmak ister Belediye.
Hoş bu “panoramik” müze olayı eski Demirperde ülkelerinden kalma ilkel bir mirastır ayrıca, pek çok örneğini Bulgaristan ve orta Asya devletlerinde gördük.
Batı’da gavırlar artık neredeyse tarihi kişiliklerle yüz yüze sohbetler edebileceğiniz üç boyutlu müzecilik uygulamalarına başlarken, bizim AKP’liler yeni görüp tanıdıkları bundan 100 yıl öncesinin anlayışıyla boyanıp, üzerlerine kıyafet giydirilmiş mankenlerle yapılan panoramik müzeleri bir şey sanıyorlar hala.
Diğer bir yanlış da bu müzenin Kız Yakup yani Kamberler Mahallesi’ne yapılacak olmasıdır ki, o bölgede güvenlik bu gün bile tam anlamıyla sağlanamıyor. Gidin bakın bakalım, Kamberler Parkı’nda kaç vatandaş rahatça oturup dinlenebiliyor bu gün?
Mevzu o da değil.
Tamamı 26 milyon yan,i eski parayla 26 trilyon liraya çıkacak mendil kadar bir müzenin sadece proje bedelinin niye 961 bin lira yani, 960 milyar gibi şimdiye dek hiç işitilmemiş kadar astronomik bir bedelle verildiğinin de hesabını soruyor MHP’liler?
Yozgat, Ankara ve Kütahya gibi illere yapılan arkeoloji ve etnografya müzelerinden örnekler veriyorlar ki, proje bedelleri Osmangazi’dekinin üçte biri bile değil.
Hele hele panoramik anlayışla Sarıkamış’a yapılacak ve Ermeni mezalimiyle, Sarıkamış şehitlerini de kapsayacak bundan çok daha büyük bir müzenin proje bedeliyse sadece 112 bin lira!
CHP’nin yapamadığı muhalefeti yapıyor Osmangazi’de MHP daha en baştan beri.
Ve yine, bir kez daha alkışı hak ediyorlar.