Adını bin yıllar öncesinden gelen İbranice “kds” yani, “kutsal” kelimesinden alan Kudüs gerçekten de herkesin yaşarken mutlaka görmesi gereken bir bölge.
Her adımda Musevilik, Hristiyanlık ya da Müslümanlıkla ilgili o kadar çok kutsal alan görüyorsunuz, kutsal kitaplarda adı geçen o kadar çok peygamberin mezarıyla karşılaşıyorsunuz ki, orada 15 günden fazla kalan yabancıların yakalandığı bir hastalığa “Kudüs Sendromu” deniyor ve sırf bu işin tedavisi için de bir poliklinik açılmış kent merkezinde.
Kudüs sendromunun en önemli belirtisiyse, bu hastalığa yakalanan insanların kendisini “peygamber” sanmaları!..
…………
Kudüs’ün yakınlarındaki Beytullahim’de bir kilise var, Hz İsa’nın orada doğduğuna inanılan bir yerin üzerine inşa edilmiş bu kilise.
Hristiyanlar için en kutsal mekanların başında gelen bu Milat Kilisesi’nin farklı mezheplerden olan papazları her yıl Noel ayini geldiğinde bir birleriyle saç saça baş başa kavga ederler biliyor musunuz?
Hem de ne kavga!
O an ellerine süpürge sapından tutun da vaftiz kabına varıncaya kadar ne geçerse kafa göz yarmaca bir kavgadır bu!
Milat Kilisesi’nin yönetimini Katolik, Rum Ortodoks ve Ermeni papazlar birlikte yürütürler.
Her yıl Noel ayini öncesinde girişilen büyük kavganın sebebi de şudur:
Mesela yerler paspas yapılacak değil mi?
Eğer Katolikler, Ortodoksların paspas yaptıkları alana viledalarıyla bir santim bile girseler kavga derhal başlar!
……………
Bu durum yüzyıllar öncesinde Osmanlı Kudüs’ü henüz fethetmeden önce de böyleymiş.
Bu kez her sabah ana kapıyı Hristiyanlığın 3 ana mezhebinden hangisine mensup papazlar açacak diye kavga edermiş.
Osmanlı gelince kilisenin lojmanına bir Türk aile yerleştirmiş ve demiş ki:
Bu aile ve soyu her sabah ortaya kutsal bir kumaş yayıp, lojmandaki kasada bulunan kapının anahtarını bu kumaşın ortasına koyacak.
Tüm mezheplere mensup papazlar kumaşın ucundan tutarak hep birlikte kilisenin kapısına kadar götürecekler.
Görevli, anahtarı alıp, kapıyı açacak ve anahtarı da oradaki başka bir kasaya koyacak.
Bu durum akşamları kapanma vaktinde de aynı şekilde sürdürülecek.
Böylece Hristiyan mezhepleri arasındaki kapı açma kavgası aniden bitivermiş!
Bu hala yüzyıllardır böyle yapılırmış.
Ve şu an Milat Kilisesi’nin kapısını açma görevini hala o Türk ailesinin soyundan gelen bireyler yürütüyormuş.
……………
CHP’nin yeni kullanmaya başladığı “Türkiye’nin birleştirici gücü” sloganını çok beğeniyorum.
Geçmişte “dört siyasi eğilimi” bünyesinde barındıran ANAP bunu başardı.
Kuruluş aşamasında yine aynı şekilde hareket eden AKP milletvekilleri, bakanlar kurulu ve örgüt yapısında da kucaklayıcı davranarak geniş kitlelerin desteğini aldı.
Fakat yıllar yılı sürekli bu durumdan geri adım atıldı.
AKP şimdi artık çözülüyor; daha da ayrışacak!
Yeni düzenini tamamen eski milli görüşçü çekirdek kadroya göre aldı.
CHP’yse, Türkiye’nin yeni birleştirici gücü olmaya talip.
Bunu Bursa’da Necati Şahin, Erkan Aydın ve Ramazan Altunöz gibi adayları göstererek fazlasıyla ispat etti zaten.
Dün şehir merkezinde dolaşan Necati Şahin’in seçim otobüsünden yayılan kucaklayıcı sıcak melodileri işitip, Şahin Başkan’ın da insana güven ve huzur veren yüzünü bir kez daha görünce “değişime” dair umutlarım tazelendi.
İşte tüm mesele, herkesi o kumaşın etrafında toplayıp da kavgayı önledikten sonra “Milat seçiminin” kapısının kilidini açabilmekte yatıyor!