Yazarlar

Yalan, dolan, talan

post-img
Rahmetli babamla ilk ameliyatının yapıldığı Muradiye Devlet Hastanesi’nin bahçesindeki kantinin önüne oturmuştuk.   Elleri dert görmesin Beyin Cerrahı Sait Uysal ve ekibi yapmıştı operasyonu.   Gerçi daha sonra onu da özel bir hastane kaptı ya Devlet’ten!   Konsültasyon için testleri yapılıyordu.   Sıkıntılıydık ama moralimiz düzgündü.   Boyun kısmında gerçekleştirilecek bir fıtık ameliyatından sonra kanser hücrelerinin o bölgeyle birlikte vücudun çeşitli organlarına da kök salmaya başladığını henüz öğrenmemiştik o sıra.   Güneşli bir yaz günüydü.   İçim sıkılmış demek ki, şöyle bir etrafa bakıp güzel bir şeyler görmek istedim herhalde hastane bahçesinde mutsuz, dertli insanlardan başka ne bulacaksam?   Kantinin önündeki fıkır fıkır kaynayan kalabalığın arasında kadın ya da erkek olsun “güzel” denilebilecek numunelik bir tek insan evladı yoktu inan olsun!..   Söylememe gerek yok, asla insan ayırmam!..   Kadını, erkeği, güzeli, çirkini, sarısı, karası hangi formattaysa insanoğlu hepsi de benimdir, hepsi de canımdır!   Ama dediğim şey başka şey.   Çirkin çirkindir değil mi?   Hani bir insana bakarsınız da dersiniz ki içinizden “Biraz boyu kısa kalmış ama kaşı gözü pek güzel canım”!..   Ya da ne bileyim “Epey şişman ama gülünce ortaya çıkan gamzeleriyle de pek sevimli duruyor”!..   Yok!   O gün, o an, kadını erkeği, etraftaki insanların hepsi gerçekten de çok çirkindi!..   Erkekler eciş bücüş, yamuk burunlu, gözler patlak, kirpikler yoluk, kulaklar kepçe, dişler sarı ve de 30 yıldır fırça yüzü görmemiş,  suratlar tıraşsız, üst baş bakımsız, kıyafetler zaten genellikle pespaye, kadınlar 90 artı 90 artı 90 ve de hiç tartışmasız çirkin, suratlar sivilceli, zayıflar dal gibi kuru...   Hadi başka yerlere buradan hiç girmeyeyim!   Bi daha baktım şöyle bir sonra.   Ardından dönüp yanımda oturmakta olan babama dedim ki, “Görüyor musun etraftaki insanlar ne kadar da çirkin babam”?..   Başını sağa sola çevirdi ve hiç düşünmeden o bilgece yanıtı verdi:   “Napsınlar oğlum zavallı insanlar? Güzel kadınları zengin insanlar alıyor!.. Güzel kadınlar da azıcık çirkin bile olsalar zengin koca arıyorlar!.. Onun için zengin adamın aldığı güzel kadınlardan üreyen kesim de daha güzel oluyor dolayısıyla!.. Yani zenginin parası da güzel, karısı da!.. Git bakalım Acıbadem’e, özel Bursa hastanelerine, çirkin görebilecek misin? Güzeli çok, çirkini azdır oraların!.. Üç beş kuruş az para ödeyeceğim diye Devlet hastanesinde çile çekip kuyruk bekleyen fakir fukara, garip gurabadan başka ne bekliyordun ki?”   O ana dek hiç böyle bakmamıştım doğrusu.   Bu konuyla ilgili asıl gerçeği Mendel’in bezelyeleri ya da oğlan dayıya, kız halaya sanırken hep…   Kapitalizmin acımasızlığını, doğanın gerçek yüzünü bir kez daha hissetmiştim.   Dün yine gittim Muradiye Devlet Hastanesi’ne.   Polikliniklerden içeri girer girmez sizi geri geri iten ortalaması en erken 15 gün önce yıkanmış buram buram insan kokusuyla, sağa sola sedyelerde taşınan ve artık bedenleri çürüyüp yok olmaya yüz tutmuş dişsiz, gözleri çukurlarında çoktan kaybolmuş  90’lık ak saçlı ninelerin insanın yüreğini burkan son çırpınışları her zaman olduğu gibi yine aynıydı.   Yine aynıydı Devlet hastanesine derman aramaya gelen insanlarımız.   Değişmez kaderinin bir tecellisi olarak hem paramparça  hem de fakirdi üstelik.   Sağlık sorunu nasıl halledildiyse bu ülkede, ortalıktaki tablo yine balık istifi kalabalık, yine metrelerce kuyruktu?!.   Sağlık sorununun çözüldüğünü sanırken oradaki insanlar, randevuya para, reçeteye para, doktora para habire soyulup duruyor ama duruma uyanamıyordu bir türlü.   Hastanenin kantininde oraya gelen yoksul insanların içtiği kedi sidiği kadar çayı bile 1 lira 25 kuruş yapmışlar biliyor musunuz?   Hani yaratılanı yaratandan ötürü seviyorlardı ya bu memleketin insanına ucuz bir bardak çayı fazla gören birileri?   Personele de 75 kuruş yapmışlar önce ama herkes gidip de barakalardaki çay ocağından 50 kuruşa almaya başlayınca, çaresiz onlar da 50 kuruşa vermeye başlamışlar. Fakat sadece polikliniklerin önündeki bölümde içersen, hastane bahçesinde yine 75 kuruşmuş, değiştirmemişler!..   Şöyle bir dolaşıp göz attım, insanlarla sohbet ettim..   Çalışanlara bile yolunacak kaz gözüyle bakılıyor hala Bursa Muradiye Devlet Hastanesi’nde.   Rahmetli babam olsaydı inanıyorum ki şöyle derdi bu duruma:   “Yalan, dolan, talan!..”

Diğer Haberler