Neden İlhan Parseker?

O zaman adı “Sevinç Baysal’dı”; ne mutlu ki O’na, tanrı bu ağır yükten kurtulmayı nasip etti, sonra “Sevinç Feyzioğlu” oldu adı!.. Diğeri de Özlem Yağmur Buğday’dır… Her ikisinin de o dadından yinmeyen söyleşi ya da röportajlarını çok özlüyorum; bence Bursalı okurlar çok şey kaybediyorlar onların yüzünden! Neyse Özlem, Marmara Gazetesi’nde  geçen gün bir tane yaptı Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Adayı İlhan Parseker’le birlikte. Aynı çağrıyı hiç sıkılmadan hala adaylığı düşleyen İbrahim Burkay’a da göndermiş ama ne anlatacak, ne söyleyecek dobra dobra sorulara karşı, cesaret bile edememiş Ramazan Karakök’ün damadı bu davete. BTSO seçimlerini çok önemsiyorum. Bursa gibi Türkiye ekonomisinin lokomotiflerinden birinde yaklaşık 40 bin sanayici ve ticaret erbabı, kendilerine istim verecek meslek örgütlerinin başına yeni yöneticiler seçecekler. Bundan daha önemli bir şey olabilir mi? Üstelik de BTSO çok uzun dönemdir yanlış ve basiretsiz adamların elindeyken! Çok bir şey kalmadı, Nisan ayının 3’nde komite seçimleri tamamlanacak, sonra da Meclisin belli olmasının ardından  yeni yönetim yapısı belirlenecek. Biliyorsunuz, ben bu seçim sürecinde açıkça Burkay’ın karşısında durup, İlhan Parseker’i destekledim. Ülkesini, kentini seven bir Bursalı, zaman zaman gitse de aklı genellikle başında biri olarak bunu yapmak en doğru seçenekti çünkü! Bu kadim şehrin öz evladıdır İlhan Parseker… Demiryolu altından, Teferrüç Mahallesine dek adım atmadığı, dolaşmadığı, bilmediği tek bir köşesi yoktur Bursa’nın. Yüzü daima güleçtir, İbrahim Burkay gibi sırıtmaz! Yıllarca emek verdiği siyaset sayesinde inanılmayacak derecede olgunlaşmış hatta, “olmuştur” artık. İnsan ilişkileri mükemmeldir; gecekondudaki bir adamla da yer içer, kralların sofrasında bulunmayı da becerir! BTSO’ya başkan olduğu vakit kapısını rahatlıkla çalıp, her daim girebilirsiniz içeriye. Çocuğunuza iş, muhtaçsanız aş mı lazım size, mutlaka çözer! Bunu anlatmaktan muradım, “insana dokunmayı” başarmasından dem vurmaktır. İbrahim Burkay’ın ana kapısından bile giremezsiniz içeriye! Allah’ın yasakladığı, haram kıldığı bir “kibir abidesidir” İbrahim Burkay! Parseker kapısına her gelene yardımcı olur, gerekirse iş bulur, iş bağlantısı yapılmasını sağlar… İbrahim Burkay’sa kayınpederi Ramazan Karekök’e, kendi özel şoförüne iş bulur, üstelik de BTSO kasasından! İlhan Parseker’e telefonundan 24 saat boyunca kesinlikle ulaşırsınız, İbrahim Burkay’a nah ulaşırsınız! Düğün derneğinizde, her türlü cemiyetinizde, cenazenizde  mutlaka görürsünüz İlhan Parseker’i yanınızda, İbrahim Burkay seçildikten sonra sizi tanımaz bile! Zengin cenazelerinde boy göstermeyi sever İbrahim Burkay; üstelik de en önde durup televizyonlara çıkmaya can atar. İbrahim Burkay’ın eline, yüzüne gözüne Fetö karası bulaşmıştır; bu katran temizlenecek, çıkacak gibi değildir, yanında duranı yakar! Bilenler bilir, Burkay’ın girdiği eve girer Fetöcü deve, gireceksen eğer tertemiz, huzurlu bir eve, İlhan Parseker’e oy ver gönül rahatlığıyla, mutlulukla seve seve!.. Parseker, genç yaşından itibaren kendisini ticaret ve sanayi yaşamında fazlasıyla kanıtlamış ve pek çok sektörde büyük başarılara imza atmıştır. Bu alanlarda sahip olduğu bilgi birikimi ve ufku apaçık ortadadır. İbrahim Burkay’sa bu gün Fetö’den yargılanan Hilmi Gülcemal’in tam 10 yıl boyunca dış ticaret müdürlüğünü yapmış biridir, “tel maşadır” yani! Hayattaki en büyük ticari başarısı toptan güneşlik, tül ya da masa örtüsü alıp, iç piyasaya satmaktan ibarettir! Olayı idrak edemeyen bazıları bana diyorlar, “Neden Parseker” diye? Bir kere İbrahim Burkay gibi yeteneksiz, beceriksiz, verdiği hiçbir sözü yerine getiremeyen, Oda’nın kaynaklarından Fetö’ye yararlandıran, kayınpederini orada işe alacak kadar nasıl diyeyim, buna tenezzül edecek kadar, üstelik de hiç sıkılmadan sürdürecek kadar, hadi devamını siz getirin?!. “Böyle bir adamın karşısında 1000 değil, 100 bin kez İlhan Parseker diyorum!..” İki… Kendisi hakkında kaleme aldığım ağır eleştiri mahiyetli yazıların ardından uzattığım diyalog elini o meşhur kibri nedeniyle geri çevirdi İbrahim Burkay. Sürekli dava açmayı tercih etti. Diyalog nedir bilmeyen, savaş durumunda bile iletişim kurmayı beceremeyen bir insandan değil BTSO’ya başkan, Ulucami’ye hela bekçisi bile olmaz bence! Üç… Burkay son derecede başarısız bir süreç geçirdi. Verdiği hiçbir sözü tutamadı. En iyi yaptığı şey, o da BTSO’nun kasasından gazeteci geçinen cicişlerle, bazı iş adamlarını yurt dışına götürüp gezdirip, yedirip, içirip, öptürüp, döndürmek oldu! O koskoca sanayici ve iş adamlarının arasında “Burkay bizi Oda’nın parasıyla yurt dışına gezmeye götürdü” diye O’nun dizayn ettiği komitelere oy verecek kadar düşük insanlar varsa eğer, vermezseniz ta a… koyim! Bu Uludağ Elekrik Dağıtım Anonim Şirketi’nin Nilüfer İşletme Müdürü varmış “Necdet Şenöz” diye biri… Necdet… Senin o kulağını bir çeker lastik gibi, sonra da bir bırakırım, ne olduğunu anlayamazsın vallahi! Artis misin oğlum sen de sanayici ve ticaret erbabını üstü kapalı tehdit ediyormuşsun, “Buraya da günün birinde işin düşer” diye İbrahim Burkay’a oy istemek için?!. Kimsin sen, kimsin?!. Artık menfaati neyse, aklınca UEDAŞ’ı ve çalıştığı kurumu kullanarak Burkay’a oy devşirecek! UEDAŞ Yönetim Kurulu Başkanı uyuyor her halde; çekmiş sıcacık elektrikli battaniyeyi altına! Şirketin bağlı olduğu Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir ve Yardımcısı Sezai Bacaksız… Burada küçük, küçücük rütbeli müdürler sizin onca yılda oluşturduğunuz kurumsal kimliğinizi kendi çıkarlarına alet ederek parça pinçik ediyorlar haberiniz olsun! Eğer siz tutup bunu kulağından koymayacaksanız kapının önüne, “kulak çekmek” bizim işimiz haberiniz olsun! Bir husus daha var Parseker ve Burkay’la ilgili… İlhan Parseker hayat mektebinin yanı sıra, üniversite eğitimini de layıkıyla tamamlamış biridir. İbrahim Burkay’sa 2 yıllık meslek yüksek okulunu ite kaka ancak bitirebilmiştir. Mevzu o da değil… Nice işadamları tanıdım ilkokul mezunu ama emrinde düzinelerce profesör çalıştıran… İbrahim Burkay’da o da yoktur, boştur, bomboştur! İşte olay tüm bunlardan ibaret.