“Seni gavırın eniği” diyor Orhanelili kadın kendisine eziyet edip, sürekli kahvede kumar oynayan hayırsız kocasına, “aha da şu mayiş kartım, ahan da şu sigorta kartım, hayata tutunmak için sana hiç mi hiç ihtiyacım yok gali; kendine çeki düzen ver, vallahi alimallah goyverim gapının önüne de ne olduğunu anlayamazsın bile!..”
Bu lafların ardından muma dönmüş adam!
Peki, nereden geliyor bu özgüven?
Orhaneli Belediyesi’nde 12’nci yılını tamamlayan Başkan İrfan Tatlıoğlu’nun özellikle kadınların eğitimine yönelik olarak açtığı kurs, seminer ve programlardan sağlanan başarı…
Ve yine onun girişimleri sonucu ilçede kurulup da tam 150 kadına iş imkanı sağlayan konfeksiyon fabrikasıyla, yine bir o kadar insanın çalışmasına zemin oluşturan sebze-meyve paketleme tesisinden elbette.
Göreve başladığı ilk yıllarda bölgedeki gençlerin eğitimlerine katkı sağlamak için kıt imkanlara rağmen eşten dosttan destek alarak bir “burs fonu” oluşturuyor Orhaneli’nin datlı dilli Belediye Başkanı İrfan Tatlıoğlu.
Köylerden birinde dul bir kadının evladı üniversite kazanıyor ancak, kadının onu okutacak maddi gücü hiç yok.
Bahçesine ektiği birkaç karık fasulyeyle, domates ve biberi salı günleri Beyce pazarına getirip satarak yaşamları sürdürmeye çalışan dağ yöresinin gözü yaşlı, gönlü yaslı yiğit, çalışkan kadınlarından biri zaar.
“Git var Orhan İli’ne” diyorlar yakınları, “orada Tatlı Başkan talebelere burs veriyormuş, git de evladının okuması için ondan destek iste.”
Pek çokları inanmaz ama oralarda gerçekten de bu kadar yoksul ve bu kadar tevekkül içeren yaşamlar sürüyor hala.
“Ama” diyor kadın, “benim Orhaneli’ne gidecek param da yok ki!..”
Sözünü ettiği para o gün için sadece 2 liradır!
Ve gerçekten de 2 lirası dahi yoktur.
Kavruktur dağ insanı, temiz, dürüst, iyi yürekli, cefakar ve çalışkan olmasına rağmen cahildir, eğitimsizdir, işte onun için de son 150 yılın savaşlarında en çok şehidi verenler onlar olmasına rağmen bu devletten hak ettiğini alamayan, sürekli üvey evlat muamelesi görenler de yine onlardır.
Vicdan muhasebesiyle tartmak gerekirse AKP iktidara geldikten sonra dağ yöresinin bu makus talihi değişmeye başladı.
Datlı dilli başkan İrfan Tatlıoğlu’nun da “bu güne dek hiçbir isteğimize kendisinden ‘hayır’ yanıtı almadık, çok sağ olsun” diyerek hakkını teslim ettiği Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, özellikle “Bütün Şehir Yasası’nın” da çıkışının ardından bölgeye adeta hizmet yağdırmakta.
Köy yolları bile asfaltlı, köy meydanları parke taşıyla döşeli artık dağ yöresinde.
Keles ve Büyükorhan şimdilik hariç, diğer iki ilçenin ciddi bir altyapı sorunu yok artık.
Tatlıoğlu ve dönemin Bursa milletvekillerinin yöreye kattığı en büyük hizmetlerden biri de nedir biliyor musunuz?
Orada 5 yıl boyunca görev yapacak öğretmenlerin “doğu görevini tamamlamış sayılacaklarına” dair düzenlemeyi sağlamış olmalarıdır.
Eskiden öğretmenler gitmiyordu oralara; dolayısıyla dersler boş geçiyor, bu yüzden sınavlarda başarı sağlayamayan gençler yine eğitimsiz kalmaya devam ediyorlardı.
Düzenlemenin ardından ODTÜ mezunu canavar gibi gençler ders vermeye geldiler dağ yöresine.
Ve şimdi orada eğitimdeki başarı oranı yüzde 85 civarında olduğu gibi, daha da artan bir ivmeyle yükselmekte.
Bundan daha büyük bir hizmet, daha büyük bir hayır ve sevap olabilir mi dağ bölgesi için?
Geçen 12 yıllık süre içerisinde girişkenliği, çalışkanlığı ve kurduğu iyi ilişkileriyle beldesini tam anlamıyla hizmete boğdu zaten İrfan Tatlıoğlu.
Bu gün çalışmalarından ziyade “insani” yönlerinden söz edeceğim size.
Geçen gün 12’nci hizmet yılı nedeniyle “Orhaneli’nin vefa toplantısı” adı altında öyle bir davet verdi ki Tatlıoğlu, ilçenin o yüksek tavanlı geniş düğün salonunu dolduran pek çok insan göz yaşlarını tutamadı orada.
Tatlıoğlu’nun “gizli kahramanlar” diye tanımladığı geçmiş dönemlerde belediye meclis üyeliği yapan arkadaşları yine onun elinden aldılar şükran plaketlerini.
Bursa İl Genel Meclisi’nde bulundukları dönemde yöreye hizmet gitmesi için olağanüstü gayret sarf eden Şaban Yurdal ve Mehmet Alp’in yüzlerine yansıyan gurur duygusunu görmeliydiniz.
Kendisinden önce görev yapan merhum belediye başkanları Cemil Orhan, Veli Bektaş ve Gürel Yıldız’ın da ruhlarını şad etti İrfan Tatlıoğlu.
Teşekkür plaketlerini oğullarına verdi.
DSP’nin iktidarda olduğu dönemde muhalefet partilerine mensup olanlar da dahil olmak üzere tüm Bursa milletvekilleri bu şehir için hep birlikte kenetlenmiş ve örnek bir tutum sergilemişlerdi.
Eski milletvekili Hayati Korkmaz da aldı nasibini İrfan Tatlıoğlu’nun vefa dolu engin gönlünden.
Devlet Eski Bakanı Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, AKP Bursa İl eski başkanları Şevket Orhan, Hayrettin Çakmak, Cafer Yıldız, AKP’li Bursa eski milletvekilleri Faruk Ambarcıoğlu, Sedat Kızılcıklı, İsmet Su, Abdulmecit Alp ve Mustafa Kemal Şerbetçioğlu, Orhaneli Belediye Başkanı’nın daveti üzerine koşup gelenlerden bazılarıydı.
Eşi Ulviye Hanım’la Orhaneli’ne varan Ertuğrul abi, Tatlıoğlu’ndan şükran plaketini aldıktan sonra yaptığı konuşmasında “yerel demokrasinin geliştirilmesi gerektiğinden bahisle, AKP Bursa milletvekili listesinin ilk 10’unda 5 yabancıya yer verilmesini hiç doğru bulmadığını” anlattı.
Bursa’da AKP’yi AKP yapan, daha ilk dönemde ellerini taşın altına sokarak ülke siyasetine katkı sağlamaya çalışan hemen herkes oradaydı ancak, son seçimde ortağını bile milletvekili yaparak listeyi kendisi dizayn eden Cemalettin Torun ortada yoktu!
“Gönül almak, yol açmaktan çok daha önemlidir” dedi orada İrfan Tatlıoğlu.
Çok da güzel söyledi.
Çok keyifli, duygu dolu bir sunum gerçekleştirdi.
Ve kendisini seven ne kadar çok kıymetli insan olduğunu, onca yıldır ne kadar çok gönül biriktirdiğini gösterdi eşe dosta.
Salonda en güzel konuşmalardan birini son seçimde yine Cemalettin Torun’un başını yediği milletvekillerinden biri olan Avukat İsmet Su yaptı.
İsmet bey Uludağ’ın karlı yamaçlarından akan o berrak, tertemiz suların çağıldaması gibi başladığı hitabetinde, “Muhibbi” mahlasıyla beyitler yazmış Kanuni Sultan Süleyman’ın o çok bilinen şiirinin ilk iki mısrasında yer alan “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” sözlerini paylaştıktan sonra, daha az bilinen ve devamında gelen şu ifadelere dikkat çekti:
“Saltanat didükleri ancak cihan gavgasıdır
Olmaya baht u saadet dünyada vahdet gibi”
“Vahdet” yani, birlik, beraberlik, dayanışma…
“Vahdet”, değişik ideoloji ve inançlara sahip olsalar da insanların ortak noktalarda birleşmeleri, müşterek noktalarda aynı görüş ve stratejiyi takip etmek için birlik olmaları halidir.
Önceki gün “hizmet” adına tam bir vahdet-i vücut vardı Orhaneli’nde.
Ev sahipliğini de Belediye Başkanı İrfan Tatlıoğlu yaptı.
Bir kez daha teşekkürler kendisine.