Söze, “dilerim kamuoyunun doğru bilgilenmesi adına yazdıklarımı da yine kendi köşenizden, saptırmadan, alıntılarla değil bütün olarak paylaşırsınız” diyerek başlamış Nilüfer Belediyesi Başkan Yardımcısı Turgay Erdem.
Niye alıntılarla paylaşayım ki?
Buradan her zaman söylüyorum “edep sınırları içerisinde olduktan sonra yanıt hakkına daima saygılıyım” diye.
Şimdi önce, nispeten sözünü ettiğim ölçüye uyan ve Turgay Erdem tarafından iletilen mesajıpaylaşarak başlayalım bu gün söze.
Buyurun birlikte okuyalım:
“Sayın Mehmet Ali bey,
Yazılarınızda zaman zaman hakkımda doğrulukla ilgisi olmayan, alaycı bir üslupla yaklaşarak yazdıklarınıza yanıt verme gereği duymadım. Somut bir olay konu edilmeden söylenenlerin dikkate değer yanları olmadığını düşündüm ancak; 25.05.2016 tarihli "Turgay Erdem'in Rant Bağımlılığı" başlıklı yazınızda hakkımda bir takım iddialarda bulunmuş olmanız nedeniyle cevap verme gereği duydum.
Şöyle ki;
Yazınızın ilk paragrafında "Turgay Erdem'i İsmetiye’ye bıraksanız evinin yolunu bulamaz" demişsiniz, bir yanıyla doğru, biz bu göreve gelirken yolumuzu bulmaya gelmedik, sosyal demokrat belediyecilik anlayışı ile hizmet etme çabasındayız, bunu da zaten Nilüferli seçmenler görmektedir. Sizin yazınızdaki ironi ise küçük düşürücü ve kabul edilebilir değildir. Kendinizce bölge ile ilgili bir takım varsayımlarda bulunmuş, bir anlamda 'doğmamış çocuğa don biçmişsiniz' oysa ortada bir Meclis kararından söz edilemez.
Kaldı ki İsmetiye bölgesini de bilmem. Büyükşehir Belediye Meclis üyesi olmam sıfatıyla, bir toplantı öncesi memurlar, ellerinde bulunan önergeleri Meclis üyelerine imzalatarak gündeme aldıkları sırada, benden de imzalamam için ricada bulundular. Bir talebin meclis gündemine alınabilmesi, dediğim gibi önerge ile gerçekleşir. Benim burada yaptığım İsmetiye Planına ait taleplerin Meclis kararı marifetiyle komisyona havale edilmesini sağlamaktır. Bahsi geçen İmar Komisyon üyesi de değilim. Bu önergedeki talepleri de komisyon değerlendirip, Meclis'e sunacak, ancak bundan sonra kabul ya da red olacaktır. Dediğim gibi bir karar söz konusu değildir.
Yazınızın içeriğinin önyargıdan kaynaklandığını düşünüyorum yine de bir konuda size teşekkür edebilirim. Bundan sonra iyi niyetle de olsa; ayrıntısını bilmediğim içerikteki önergelere imza atmadan önce bir kez daha düşüneceğim.
Yine yazınızda ironik bir dille hakarete varan diğer bir cümle de benim Nilüfer Belediyesi'ndeki görevlerimle ilgili. Bizim aracımız 120 kilometre hızla gidiyor, doğru, ancak şunu kabul etmelisiniz ki bu gücümüzü biz halktan alıyoruz. Öyle ki hızımıza hiç bir belediye yetişemeyecek.
Bunu hiç unutmayın. Bizi ille de eleştirmek istiyor olabilirsiniz, yapıcı eleştirilerinizi alır başımıza taç ederiz ancak yazdıklarınız hem bilgisiz, hem çirkin.
Yeri gelmişken sizi kişisel bir başka konuda daha bilgilendirmek isterim. Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nde yine O'nun kurduğu partide siyaset yapmak benim için sadece onur kaynağı değil aynı zamanda gurur kaynağıdır. Atatürk'ün bize miras bıraktığı kazanımların bilincinde olarak yetiştim, mirasının değeri benim için paha biçilemez. Değerli ailemden aldığım benzer bir miras da ahlak ve dürüstlüktür. Dolayısıyla sizin başlığınızdaki 'rant bağımlılığı' ifadesini görmezden gelemedim.
Tam da bu mirasın gücüyle siyaset yaparken, sizinki gibi eleştirilere hedef olmamak için kurucu ortağı olduğum söz konusu şirketteki hisselerimi Nilüfer Belediyesi'nde aktif göreve başlamamla devretmiştim. Ve bu sizin kolayca erişebileceğiniz bir bilgidir.
İlaveten sizin iddia ettiğiniz gibi görevde bulunduğum sırada, yönlendirdiğim herhangi bir iş, gerçekleştirdiğim bir proje kanıtlayın, daha önce de yeri geldi söyledim; ben istifaya hazırım.
Sağlığımı kaybetmek pahasına son derece yoğun bir stres altında, vatandaşın hızlı ve sağlıklı hizmet alabilmesi adına yaptığım görev benim değerlerimce kutsal.
Sizin basın mensubu olarak, kişisel hakları ihlal ederek yazdıklarınız ise sadece kırıcı, yıkıcı, yıpratıcı..
Dilerim kamuoyunun doğru bilgilenmesi adına yazdıklarımı da yine kendi köşenizden, saptırmadan, alıntılarla değil bütün olarak paylaşırsınız. İyilik dileyerek,
Turgay Erdem …”
Okuduk dey mi?
Kırıcı, yıkıcı, yıpratıcı, bilgisiz, çirkin, doğrulukla ilgisi olmayan, alaycı…
Bu lafların hepsini Turgay Erdem’e iade edelim önce.
İroni ve espriye evet, diğerlerine hayır!
“Doğrulukla ilgisi olmayan” lafı da komik çünkü, Osmangazi İlçesi, İsmetiye Mahallesi’ndeki“kişiye özel” plan tadilatı istemini ifade eden dilekçedeki imza bizzat Turgay Erdem’in kendisine ait zaten, bunu da inkar edemiyor, elime Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bürokratları verdi diyor!
Bu memlekette hangi insan, üstelik de CHP’li olsun, AKP’liler tarafından idare edilen bir belediyede, bürokratların önüne koyduğu bir dilekçeyi okuyup anlamadan imzalar bana söyler misiniz?
Üstelik de altında imzan olan önerge kişiye özel rant talebi içerecek?
Orayı geçeceksin bir kere…
Ve sözünü ettiğin gibi derhal görevinden istifa edip artık sağlığınla ilgileneceksin.
Bahsettiğin TİBA mimarlık bürosundaki hisselerini güya devrettin de madem, ikinci katında hala niye çalışma odan var Turgay Erdem?
Ve niye her akşam gidip de orada saatlerce vakit geçiriyorsun onu bir anlat da hele bir bilelim bakalım?
“İlaveten sizin iddia ettiğiniz gibi görevde bulunduğum sırada, yönlendirdiğim herhangi bir iş, gerçekleştirdiğim bir proje kanıtlayın, daha önce de yeri geldi söyledim; ben istifaya hazırım” demişsin mektubunda.
Belediye başkan yardımcılığı koltuğunda oturduğun mühletçe oraya iş yönlendirmene gerek yok ki zaten?
Oraya otomatik olarak yönleniyor insanlar!
Pahalıya da mal olsa işleri otomatik olarak bir çırpıda halloluyor çünkü!
Ve TİBA’dan gelen işlerin altında da nedense sürekli Turgay Erdem’in onayı ve imzası var!
Neden?
Şimdi ben soruyorum sıkışınca yine Atatürk’ün arkasına saklanan her Ce Ha Pe’li gibi Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı Turgay Erdem’e:
Parsel bazında Nilüfer Belediyesi’nden geçen plan tadilatlarının kaçı TİBA Mimarlık tarafından alınmıştır?
Bursa’da onca mimarlık bürosu dururken yüzlerce ruhsatın TİBA Mimarlık tarafından alınması doğru mudur?
Ve gerçekte belediye imar müdürüyle birlikte toplan 3 kişinin imzalaması gereken ruhsatların sadece ve sadece Turgay Erdem’in imzasıyla geçmesi, örneğin Nilüfer Arena’da olduğu gibi doğru mudur?
Madem Atatürkçüyüz ve dürüstlüğümüzü aileden aldık, bekliyorum bunların yanıtlarını?
Kestane kebap, acele cevap?
Ve devamla…
Daha önceleri nefesi kokarken şimdilerde halkalı arabalardan başkasına binmeyen, geçmişte Bursa’da “yeni damat” da dahil pek çok insana don biçmiş olan “terzi’nin” dolduruşuna gelip de öyle hareket eden Turgay Erdem, Bursa 18’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği 2015/1042 sayılı kararın İDDİA bölümünü okuyalım birlikte önce, hani somut veri olması bakımından:
“GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Yukarıda açık kimliği yazılı sanıklar hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Sanık Sami Bozoğlu’nun Nilüfer Belediyesi’ne hizmet sunan inşaat firmasının sahibi, sanık Mustafa Yazıcı’nın harita teknikeri olup Nilüfer Belediyesi’ne hizmet temin eden taşeron firma personeli, sanık Mustafa Bozbey’in Nilüfer Belediyesi başkanı, sanıklar Engin Yener, TURGAY ERDEM, Nail Canpolat, Meliha Öz ve Sevim Ünal’ın ise Nilüfer Belediyesi’nde görev yapan kamu görevlileri olduğu, Nilüfer Belediyesi’nin 5-5-2009 tarihinde gerçekleştirdiği Üçevler Mahallesi meydan düzenlemesi yapım işiyle, 19-03-2008 tarihinde gerçekleştirdiği Üçevler Mahallesi muhtelif cadde ve sokaklarda bordür, tretuar ve beton parke ile düzenleme yapılması işinin sanık Sami Bozoğlu’nun sahibi olduğu şirkete ihale edildiği, işlerin gerçekleştirilmesi sırasında hakkediş ödemelerinde USULSÜZLÜK YAPILARAK SANIK SAMİ’NİN SAHİBİ OLDUĞU FİRMAYA FAZLA ÖDEME YAPILDIĞI, katılanın şikayeti üzerine bu durumun ortaya çıktığı, kamu görevlisi olan sanıklar yönünden 4483 sayılı yasa uyarınca soruşturma izni verildiği, bu surette kamu görevlisi olan sanıkların GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA, sanık Mustafa Yazıcı’nın bu suça yardım etme, sanık Sami Bozoğlu’nun ise bu suça azmettirme suçlarını işledikleri…
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
Sanıklar Ergin Yener, Meliha Öz, Sevil Ünal, Nail Canpolat ve TURGAY ERDEM’İN SABİT OLAN GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA suçundan eylemlerine uyan TCK’nun 257/1 maddesi uyarınca suçun işleniş şekli, KASTIN YOĞUNLUĞU VE SUÇUN İŞLENMESİ ile ortaya çıkan zarar miktarı dikkate alınarak ayrı ayrı taşdiren ve teşdiden 1YIL SÜREYLE HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMALARINA…
Sanıkların duruşmalardaki olumlu halleri lehlerine indirim nedeni kabul edilerek cezalarından TCK’nın 62’nci maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılarak ayrı ayrı 10 ay süreyle HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMALARINA…
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına…
Sanıkların 5 yıl süreyle denetime tabi tutulmasına…
Karar verildi.”
Evet…
Daha ne kadar somut veri ve kanıt istiyor Turgay Erdem acaba?
Mahkeme kararlarından gayrı daha ne bekliyor?
Bu gidişat sürdüğü mühletçe Turgay Erdem, İsmetiye’den de “yolunu” bulamaz ve bu araba 120 kilometre hızla duvara çarparak içindeki herkesi telef eder; demedi demeyin, onu da söyleyeyim!
NOT: Son dönemlerde kendisini tanımaktan büyük memnuniyet duyduğum insanların arasındadırAvukat Halil Ağa.
Güle meftun bir bülbül kadar romantik ve duygusal, gerektiğinde hedefini paramparça edecek bir Leopar tankı kadar da sert ve mücadelecidir kendisi aynı zamanda.
Geçenlerde Rüstem Aşkın’la ilgili olarak kaleme aldığım bir yazının içeriğinde, bana verdiği hukuk desteği için ona da teşekkür etmiştim ancak, verdiği destek Rüstem Aşkın içinmiş gibi algılanmış ve ortak dostları tarafından da bir dizi sitemle aranmış Halil Ağa.
Halil abinin sunduğu hukuki destek Rüstem Aşkın’la ilgili değil, ortalıkta dolaşan Murat Dindoruk isimli bir tipin yargılanıp cezalandırılmasına ilişkindir.
Ya ben karıştırdım, ya da ortak tanıdıkları. Avukat Halil Ağa’yı geçen gün bu durumdan ötürü kendisini mutsuz ve bedbaht hisseder vaziyette görünce açıklama gereği hissettim.
Kendisinin o olayda hiçbir katkısı yoktur, boşuna üzmeyin adamı, yazıktır!