Yazarlar

Reina olayında gözden kaçan bir gerçek

post-img
“İşin öncesinde Amerikan istihbaratından bilgi gelmişti” diyor Reina’nın sahibi Mehmet Koçarslan ve ekliyor:   "Yaklaşık iki haftadır Arnavutköy-Bebek-Ortaköy Boğaz hattında olağanüstü emniyet tedbirleri alınmış, tüm bu noktalara çadırlar kurulup 24 saat sabit uygulama yapan ekipler yerleştirilmiştir. Sahil güvenlik ekipleri ile deniz tarafında da gerekli önlemler alınmıştır. Emniyet güçlerimiz tarafından alınan tüm bu önlemlere rağmen maalesef bu elim olay gerçekleşmiştir.”   Sonra da kıvırdı, “Amerikan istihbaratından bana bilgi gelmedi, ben 29 Ekim’de gazetelere de yansıyan, Amerika’nın kendi vatandaşlarına yaptığı uyarıyı kast etmiştim” diye!   Orası Reina…   İstanbul sosyetesinin en ünlü eğlence mekanı.   İçeri girebilmeniz için ya birilerinin kefil olması lazım size ya da kapının önünde janti biçimde çok lüks bir araçtan inmeniz.   Girişte kapıda kim var?   Gencecik bir gariban polis memuru ve bir de güvenlik görevlisi.   Başka?   Başka hiç kimse yok!   Asıl skandal budur.   Bu tür bir işletmede çift güvenlik sistemi olur.   Birinci kademede insanları kontrol eder, kimliklerinden emin olduktan sonra ikinci kademeye geçişleri için onay verirsin.   Öyle bir gecedeyse ilk kademede en az beş, ikinci kapıdaysa yine en az beş silahlı güvenlik görevlisi olmalıydı Reina’da.   Tabloya bakıyorsun, biri polis, diğeri güvenlik personeli sadece iki kişi var koskoca mekanın girişinde.   Ortada doğru dürüst net bir kamera sistemin bile yok.   Güvenlik sistemin tarrak gibi!   Kamera sistemin tarrak gibi!   Amerikan istihbaratı haber vermişmiş…   Bu gün o ölü ya da yaralıların aileleri dava açsalar aleyhinde, inanın hepsi kazanır!   İşin şurası bir gerçek…   Biz aslında 30 yılı aşkın süredir bir savaş halindeyiz.   Yeni yüzyılın devletler arasındaki savaşları terörle, sivillere karşı yürütülen terör eylemleriyle oluyor.   Öyle açık açık harp ilan edemiyorlar birbirlerine.   Hükümetler terör eylemleriyle dizayn edilip, hizaya getirilmeye çalışılıyor.   Bir kere bu durumun net olarak kavranması lazım.   Ve ardından da gerek devletin, gerek zabıtanın, gerekse de özel sektörün “güvenlik” kavramını yeniden ele alıp, ona göre tekrar düzenlemesi lazım.   Tüm resmi kurumlarda bu yeni konsepte göre önlem alınması lazım.   Eğlence yerleri, insanların toplu olarak bulundukları yerler başta olmak üzere yeni yeni nizamnameler çıkarılması lazım.   Katil içeride 7 dakika kalmış.   Ve tam 6 şarjör boşaltmış.   Askerlik yapanlar bilirler, otomatik tüfekle atış için 7 dakika çok çok uzun bir süredir.   Bölük komutanımız bir gece eğitimi sırasında G3 makinalı tüfekten bizlere göstermek için bir şarjör mermi boşaltmıştı toprağa doğru.   “Tırrttt”, birkaç saniye sürmedi mermilerin bitmesi!   Sadece 20 mermiyi arka arkaya atınca nasıl da kor gibi kızarmıştı namlu!   Dokunamazdınız, eliniz yanardı!   Hiç durmadan ikinci şarjörle devam etse yüksek ısıdan dolayı muhtemelen mekanizmanın arızalanmasından dolayı, tutukluk yapacaktı silah!   Bizim askere verilen G3’ler aslında işte böyle dandik tüfekler.   Arka arkaya sürekli ateş edemiyorsun; soğumasını beklemen gerek namlunun.   Ağır, yoğun çatışmalarda sırf bu nedenle pek çok askerimizin şehit düştüğünü öğrenmiştim daha sonra!   Oysa aynen Reina katliamını yapan terörist gibi karşı taraf Kalaşnikof kullanıyor.   Bir G3 tüfeğinin şarjörü sadece 20 mermi alabilir, gerçi biraz küçüktürler ama Kalaşnikof’larınkilerse tam 32 mermi alırlar.   Ayrıca hiç tutukluk yapmaz bu silah.   Ve dediğim gibi, tetiğine basılı tuttuğunuz anda “tıırrtt” diye bir anda boşaltıverir içindekileri ne var ne yoksa.   Toplam 7 dakika boyunca içeride kalması çok sakin hareket ettiğini, mermileri birden boşaltmayıp, hedef gözeterek yavaş yavaş sıktığını gösteriyor teröristin.   Sakin sakin hareket edip, yanındaki dolu tam 6 şarjörü de insanların üzerine doğru tüketmiş saldırgan.   Ve o süre boyunca içerideki silahlı hiçbir güvenlik görevlisi de mevzi alıp ateş etmemiş buna!   Ortada çok ciddi bir güvenlik açığı var, hem de çok!   Başka bir açık daha var ki, o da burnumuzun dibinde duruyor!   Yeni yılın ilk günü, Osmangazi Belediye Meclisi Eski Üyesi CHP’liAli Sarı arayıp bilgilendirdi.   Ali abi Çeltik Köyü’nde oturur.   “Saat 12’ye çeyrek kala bir başladı ki, yarıma kadar hiç durmadan devem etti” dedi.   Yunuseli’nin öte yakasından, Güneştepe ve Bağlarbaşı mahallelerinden gelmiş silah sesleri.   Yüzlerce silahla, binlerce mermi yakılmış yeni yıl akşamı!   Sözünü ettiğim bölgelerde daha çok Doğu ve Güneydoğulu vatandaşlar yaşarlar.   Ali Sarı’nın sözünü ettiği tablo “silahlanmanın” hangi boyuta ulaştığının net bir göstergesi.   Nasıl önüne geçilecek, o da bir muamma?   Allah korusun, birkaç kendini bilmezin yaratacağı provokasyonla insanlar ilerde birbirine girerse, çok kan dökülür bu ülkede, hem de çok!   Ama ben yine de Reina’nın sahibi Mehmet Koçarslan’a takılmış vaziyetteyim!   Amerika istihbarat veriyor…   Durumu biliyorsun…   Ve neden kendin önlem almıyorsun?!.   Çok büyük bir zaaf.

Diğer Haberler