AKP yönetimindeki Osmangazi Belediyesi’nin “Roman Açılımı Projesi” çerçevesinde kim bilir kaç yüz yıldır esmer vatandaşlarımızın yaşadığı Kamberler bölgesinin bir kısmı istimlak edilerek yıkıldı.
Bir kısmı diyorum çünkü, yarıya yakını hala bitişikteki apartmanlarda getto hayatı sürdürmeye devam ediyorlar.
Peki, önü sonu hesaplanmayan bu girişim sonunda ne mi oldu?
Romanlar hemen yakında bulunan Meydancık ve Selçuk Hatun gibi mahallelere taşındılar.
İstimlak parasını kapabilenler ev aldı, fakir olanlarsa kiraladı.
Yaşam tarzları tamamen farklı olan esmer vatandaşlar ne oralarda rahat edebildiler ne de gittikleri mahallelerde yaşayanlara huzur verdiler.
Cadde ve sokakları gidin bir gezin?
Aşağıdan yukarıya her yerin “sahibinden satılık” olduğunu göreceksiniz, alan yok!
Romanların etrafa dağılmalarıyla birlikte çevredeki gayrı menkullerin fiyatları onda bir fiyatına düşmüşken üstelik!
Yıktığı evlerin bulunduğu alana bir de park yaptı Osmangazi Belediyesi.
Üstüne de bir Deli Ayten heykeli dikti sanki memleketin başka delisi yokmuş gibi!
Eski yerlerinden ayrılmayan Romanlar, çevreden hava almak için gelen hiç kimseyi oturtmadılar oraya, gelenleri sopalayıp gönderdiler!
Şimdi gidin, ottan hapa, haptan damara dek her türlü uyuşturucunun satıldığını göreceksiniz o parkta!
Alt tarafa bir de çim futbol sahası yaptı Osmangazi Belediyesi.
Yine çevre mahallelerden top oynamak için oraya gelen çocuklar, Roman delikanlılardan sopa yiyip döndüler evlerine!
Selçuk Hatun Mahallesi’nde, tarihi Irgandı Köprüsü’nün hemen başında Bakkal Mehmet var, yıllardır emeğiyle orada ekmek parası kazanmaya çalışan bir insan.
Bundan birkaç sene önce Mehmet’in oğlan kavağa su yürüyüp de kanı kaynamaya başladığı vakit, dükkana gelen yaşıtı komşu Roman kızlarından birinin eline bir mektup tutuşturmuş.
Gençlik hali bu hiç ayıplanacak bir yanı yok; demiş ki özetle mektupta, “Ben seni beğeniyorum. Görüşmek istiyorum. Bir de ben yaşım gereği kadınları fazla tanımıyorum, bu konuda da bana yardımcı olabilir misin rica etsem”?!.
Gerçi son cümlede biraz kulak çekilesi başka bir durum(!) var ama…
Mektup evde kızın anasının eline geçiyor.
Ve kurulan telefon irtibatı sonucu mahalleye çevreden yarım saat içinde 50 Roman kadını geliyor.
Hiçbir şeyden haberi olmayan zavallı Mehmet’i alıyorlar mı ortalarına!
Yer misin yemez misin?!.
Mehmet bir fırsatını bulup dükkana kaçmakla kurtarıyor canını!
Arkadan kilitlediği demir kapı da fayda etmiyor.
Camlar kırılıyor; “Tüü edepsiz adam be ya” diye bağırılarak buz dolabının arkasına saklanan Mehmet’in kafası, duvardan sektirilerek atılan taşlarla bir güzel yarılıyor!..
Karakol, polis filan derken…
Bu kez de olayı haber alan Roman adamları toplaşıp geliyorlar mahalleye!
Bir de onlardan sopa yiyiyor mu hala hiçbir şeyden haberi olmayan garibim Mehmet!
Oğlan kayıp tabii, kadınları tanıyayım derken akşam evde babasının tokatlarını tanıma korkusuyla terk-i diyar eyliyor!
Hasılı, Selçuk Hatun’un eski sakinlerinin devreye girmesiyle ancak kurtarılabiliyor Bakkal Mehmet.
A be büle bi şey olur mu sevgili okurlar?
Büle proje, büle açılım, büle işin önünü sonunu hesaplamadan akşam düşündüm, sabah da yaptım anlayışıyla koskoca bir kent yönetilebilir mi alla’nızın aşkına, deyiverin bana hele be sevgili ukurlar?!.