Yazarlar

Tıkandı Mustafa

post-img
Sultan Mahmut kılık kıyafetini değiştirip dolaşmaya başlamış. Dolaşırken bir kahvehaneye girmiş oturmuş. Herkes bir şeyler istiyor: “Tıkandı Baba, çay getir!.. Tıkandı Baba, kahve getir!..” Bu durum Sultan Mahmut’un dikkatini çekmiş. – Hele baba anlat bakalım, nedir bu Tıkandı baba meselesi? – Uzun mesele evlat, demiş Tıkandı baba. – Anlat Baba anlat! Merak ettim deyip çekmiş sandalyeyi. Tıkandı baba da peki deyip başlamış anlatmaya; Bir gece rüyamda birçok insan gördüm, her birinin bir çeşmesi vardı ve hepsi de akıyordu. Benimki de akıyordu ama az akıyordu. “Benimki de onlarınki kadar aksın” diye içimden geçirdim. Bir çomak aldım ve oluğu açmaya çalıştım. Ben uğraşırken çomak kırıldı ve akan su damlamaya başladı. Bu sefer içimden “Onlarınki kadar akmasa da olur, yeter ki eskisi kadar aksın” dedim ve uğraşırken oluk tamamen tıkandı ve hiç akmamaya başladı. Ben yine açmak için uğraşırken bir zat göründü ve: “Tıkandı Baba, tıkandı. Uğraşma artık”, dedi. Rüyamı sonra başka insanlara da anlatınca o gün bu gün adım “Tıkandı Baba”ya çıktı ve hangi işe elimi attıysam olmadı. Şimdi de burada çaycılık yapıp geçinmeye çalışıyorum. Tıkandı Baba’nın anlattıkları Sultan Mahmut’un ilgisin çekmiş ve çayını içtikten sonra dışarı çıkarak adamlarına, “Her gün bu insana bir tepsi baklava getireceksiniz. Her dilimin altında bir altın koyacaksınız ve bir ay boyunca buna devam edeceksiniz” demiş. Sultan Mahmut’un adamları “emredersiniz sultanım” demişler ve ertesi akşam bir tepsi baklavayı getirip önüne koymuşlar. Tıkandı Baba baklavayı almış, bakmış nefis görünüyor. Baştan “Uzun zamandır tatlı da yiyememiştik. Şöyle ağız tadıyla bir güzel yiyelim” diye içinden geçirmiş ama yolda giderken kararını değiştirip, evin ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla başlamış bağırmaya: “Taze baklava, güzel baklava!” Bu esnada oradan geçen bir adam baklavaları beğenmiş. Üç aşağı beş yukarı anlaşmışlar ve Tıkandı Baba baklavayı satıp elde ettiği para ile o günkü ihtiyaçlarını gidermiş. Müşteri tepsiyi alıp evine gitmiş. Bir dilim baklava almış, yerken ağzına bir şey gelmiş. Bir bakmış ki altın. Şaşırmış, diğer dilim, diğer dilim derken bir de görmüş ki hepsinin altında altın var. Ertesi akşam adam acaba yine gelir mi diye aynı yere geçip başlamış beklemeye. Sultanın adamları yine bir tepsi baklavayı getirip vermişler adama. Tıkandı Baba yine baklavayı satıp evin diğer ihtiyaçlarını karşılamak için aynı yere gitmiş. Müşteri hiçbir şey olmamış gibi, “Baba baklavan güzeldi. Biraz indirim yaparsan her akşam senden alırım” demiş. Tıkandı Baba da “Peki” demiş ve anlaşmışlar. Tıkandı Baba’ya her akşam baklavalar gelmiş ve adam da her akşam Tıkandı Baba’dan baklavaları satın almış. Aradan bir ay geçince Sultan Mahmut, “Bizim Tıkandı Baba’ya bir bakalım” deyip yanına gitmiş. Bu sefer padişah kıyafetleri ile içeri girmiş. Girmiş girmesine ama birde ne görsün bizim tıkandı baba eskisi gibi sinek sekizli vaziyetinde. Sultan, “Tıkandı Baba sana baklavalar gelmedi mi” diye sormuş? – Geldi sultanım! – Peki ne yaptın sen o kadar baklavayı? – Efendim satıp evin ihtiyaçlarını giderdim, sağ olasınız, duacınızım. Sultan şöyle bir tebessüm etmiş. “Anlaşıldı Tıkandı Baba anlaşıldı, hadi benimle gel” deyip almış ve devletin hazine odasına götürmüş. “Baba, sadece bir kez hakkın var, şuradan küreği al ve hazinenin içine daldır, ne kadar gelirse hepsi senindir” demiş. Tıkandı Baba o heyecanla küreği tersten hazinenin içine bir daldırıp çıkarmış ama bir tane altın küreğin ucunda, o da düştü düşecek! Sultan “Baba senin buradan da nasibin yok. Sen bizim şu askerlerle beraber git onlar sana ne yapacağını anlatırlar” demiş ve yeniçerilerden birini yanına çağırmış: “Alın bu adamı Üsküdar’ın en güzel yerine götürün ve bir tane taş beğensin. O taşı ne kadar uzağa atarsa o mesafe arasını ona verin.” Padişahın adamları “derhal” deyip adamı Üsküdar’a götürmüşler. Baba hele şuradan bir taş beğen bakalım, demişler. Baba, “niçin” demiş? Askerler, “Hele sen bir beğen bakalım” demişler. “Belli ki padişah bana bu kez taşın ağırlığı kadar altın verecek” diye düşünen Baba, “şu yamuk, bu küçük” derken kocaman bir kayayı beğenip işaret ederek göstermiş etrafındakilere. Ardından da “ne olacak şimdi” diye sormuş? “Baba, sen bu taşı atacaksın ne kadar uzağa giderse o mesafe arasını padişahımız sana bağışladı” demiş askerlerin başındaki kişi. Adam bin bir güçlükle kaldırmış ama tam atacakken taş elinden kayıp başına düşmüş ve adamcağız oracıkta ölüvermiş. Askerler bu durumu Padişah’a haber vermişler. İşte o zaman Sultan Mahmut o meşhur sözünü söylemiş: “VERMEYİNCE MABUD, NEYLESİN SULTAN MAHMUT!” Dün CHP’li milletvekilli adayları Ceyhun İrgil, Lale Karabıyık, Nurhayat Altaca ve Mustafa Şenyurt gazetemizi ziyaret edip, Hamza Eren’in konuğu olmuşlar. Hamza’ya, Özlem de (Yağmur) eşlik etmiş. O saatte başka bir işim olduğu için ben orada bulunamadım. Sonra Özlem, orada çekilen bir fotoğraf karesini Facebook sayfasında paylaşarak demiş ki, “moraller pek iyi, 5-6 nedir ki, en az 8 vekil çıkartacaklarmış.” Şehir Gazetesi’nin sahibi Nezir Asaroğlu da o fotoğrafın altına “Mustafa Şenyurt’ta ‘Tıkandı Baba şansı’ varken zor” diyerek süper  bir yorum yapmış ve  tarihe bir not düşüp, adeta Şenyurt’la ilgili yeni bir kehanette bulunmuş. Mustafa Şenyurt ilk olarak 1993’te Ahmet Kömbe’yle girdiği CHP Osmangazi Kongresi’ni kaybetti. Sonra, birinci sırada Yahya Şimşek’in çıktığı 1995’teki önseçimden aldı eline mazbatayı. 1999’daysa milletvekili listesinin birinci sırasındayken Bursa’ya kontenjan gelince hem ikinci sıraya düştü, hem de parti baraj altında kaldığı için Meclis’e hiç milletvekili gönderemedi! Daha sonra merhum Yılmaz Akkılıç’ın listesinden İl yönetimine girdi. Akkılıç istifa edince yönetim kurulu içinden seçilen Kemal Ekinci’yle çalışmaya başladı. Sonra Kemal Ekinci de görevden alınınca hep birlikte bu durumu protesto etmek için Ankara’ya doğru yürüyüşe geçtiler. Gürsu civarına geldiklerinde yolda bunları köpekler kovalayınca da ayakkabıları orada bırakıp, kaçarak geri döndüler! Ardından bu ekip yaklaşık on yıl kadar hiç ortalıkta görülmedi yani, partinin kapısından adım dahi atmadılar ta ki, Kemal Kılıçdaroğlu gelene kadar. 2011 yılında yine merkez yoklamasıyla milletvekili adayı oldu Mustafa Şenyurt. Genel Merkez Şenyurt’a bu kez de  “tak sepeti koluna, hadi bakalım herkes kendi yoluna” deyip onay vermedi. Yapılan son önseçime tekrar girdi Mustafa Şenyurt. Ve listede bu sefer kendine 6’ncı sırada yer bulabildi. Hasılı uzun yıllardan bu yana tam bir profesyonel milletvekili adayıydı kendisi. Partinin şu an Bursa’da sadece 5 milletvekili var. Şimdi ister misiniz “Tıkandı Baba” misali CHP Bursa’da yine 5 milletvekili çizgisinde  kalsın?!. Bu arada hani geçen gün CHP Bursa İl Başkanı Zafer Yıldız’a ulaşan ve genel merkezin yaptırdığı bir anketten söz etmiş, Yıldız’ın yönetim kurulundaki arkadaşlarına “durum hiç iç açıcı değil” dediğini duyurmuştum? Şimdi, işte o ankete göre CHP’nin Bursa’da şu anki oy oranını açıklıyorum: “Yüzde 23.9!..” Bu vaziyete göre “Tıkandı Mustafa” Meclis’e yine gidemiyor! Ee ne demişler? Vermeyince mabud, neylesin Sultan Mahmut!

Diğer Haberler