Yazarlar

Ülkü Pastanesi'nin fiyatları

post-img
Geçen gün alışveriş için gittiğimiz bir süper markette kasanın önünde, ödeme yapmak için kuyruk bekliyoruz... Kasiyerin yanına üzerindeki resmi kıyafetin arka tarafında "Bursa Büyükşehir Belediyesi-Zabıta" yazılı bir bayan memur gelerek sordu: "Mağaza müdürünüz kim acaba?.." Genç kız telefonla hemen çağırdı sorumlu görevliyi... Yanlarına sokulup kulak misafiri oldum! "Biz" dedi zabıta memuru, "marketinizdeki bazı ürünlerin fiyatlarını aldık. Bursa'nın her yerinde 'fahiş fiyat denetimi' yapıyoruz. Şimdi bir tutanak hazırlayacağız. En geç bir hafta içinde not ettiğimiz ürünlerin faturalarını bize iletmenizi istiyoruz..." Helal be! Bu kentte vatandaşın hakkını hukukunu koruyan bir müessese var demek ki: "Bursa Büyükşehir Belediyesi." Hani fırınlara yapılanı bilirdim de şimdiye dek ilk defa böyle bir uygulamayı işitiyor, üstelik de yakından şahit oluyorum. Bunun üzerine eve dönünce birkaç gün önce alıp, çalışma masamın üzerine koyduğum bir adisyonla, bir mali fişi incelemeye alıyorum... İzmir yolunun paralelinden Fatih Sultan Mehmet Caddesi'ne açılan güzergahtayız... Canım şöyle abartmamak kaydıyla tatlı bir şeyler yemek istedi. Ülkü Pastanesi'nden içeri girip de camekanın ardındakilere bakınca "Bana oradan 4 adet mini ekler, bir de şu yanda duran yaş pastayı paketler misiniz" dedim? Kağıt çanta gelince sordum: "Ne kadar?.." -Kırk bir lira seksen iki kuruş. Çapı serçe parmağımın orta boğumuna bile ulaşmayan 4 adet yuvarlak ekler, onlardan az irice 1 de yaş pasta, ederi 41 lira 82 kuruş!.. Parayı ödedikten sonra kesilen fişin ardından adisyon da istedim; hangisine kaç lira ödediğimi bilmem gerekiyordu çünkü? Önce mırın kırın etti kasadaki insana hiç güven vermeyen tahsildar! Sonra ısrarım üzerine oradan bir kız devreye girdi. Sorun çıkmasın diye adisyonu uzattı. Marketten dönünce evde incelemeye başladım bu iki belgeyi: Toplam 270 gram ekler almışım, ederi 17 lira 82 kuruş. Ve sıkı durun, kilosu da tam 66 liraymış! Bu ne be! Vatandaş bu kadar saf yerine mi konulur?!. Biraz un, biraz krem şanti ve üstüne de zar gibi ince bir çikolata sosu: "Kilosu 66 lira!.." Pirzola mı satıyonuz, bonfile mi satıyonuz, antrikot mu satıyonuz siz?!. Hayat tabii pahalı olur! Kimden ötürü? İşte bu zihniyetteki adamlardan ötürü! Bitmedi! İlaveten kuş boku kadar yaş pastaya geldi sıra: İlle de janjanlı kakalayacaklar ya adı "fıstıklı operaymış", ulan 9'ncu senfoni olsa ne yazar be?!. Ona da tam 24 lira yazmışlar! Kiloya vursan en az 150 lira bayılman gerek! Şimdi işin fiş kısmına gelelim: Ne kadar fiş, o kadar iş! Bir yerde oturup yemek ya da pasta yediğin zaman devlete ödemen gereken KDV salgın koşulları nedeniyle şu anda yüzde 1'dir... İşletme sahibi bu meblağı senden alır ve Maliye'ye iade eder. Diyelim ki pastane işletiyorsun; malzemelerini satın alırken faturanı tam kestirirsen eğer, karşı tarafın yine devlete ödemen için sana verdiği KDV oranı bu kez yüzde 8'dir. Burada zaten bir haksızlık var! Malzemeyi satan yüzde 8 ödüyor, pastayı yapıp satan perakendeci yüzde 1 ödüyor! Aradaki fark da pastanecide kalıyor! Ancak, bu fiş meselesindeki konu bu da değil... Piyasadan unu, şekeri ve sair malzemeleri faturasız temin edebilirsin fakat, Coca Cola, Uludağ gibi kurumsal firmalardan faturasız mal alamazsın! O zaman ne olur? Stoğundaki içecek miktarı astronomik bir şekilde şişer ve muhasebe dengesi çıkmaza girer! Sene sonundaki denetimde de ayvayı yersin! Hangi tuşa basmış uyanık kasiyer fişi keserken? "Muhtelif içecek tuşuna!.." Ee ben içecek almadım ki! Pasta aldım! Vergi Usul Kanunu'na direk olarak aykırı bir durum! Üstelik sektörde cirolar öyle az buz rakamlar da değil ha! Şimdi... Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Alinur Aktaş, önce vatandaşın hakkını hukukunu korumak için yürüttüğünüz fahiş fiyat denetimleri için size ve ekibinize teşekkür ederim. Ricam o ki, zabıta ekiplerinizi başta pastaneler olmak üzere diğer işletmelere de gönderiniz ki, 3 liralık mamulü 15 liraya satan bu adamlar hak ettikleri cezaları bulup, aynı şeyi bir daha yapamasınlar. Diğer bir lafım da Bursa Vergi Dairesi Başkanı Sayın Hüseyin Erol'a: Sayın Başkan, işte ben, işte adisyon, işte fiş... Bir gazeteci olarak hem kamu hem de vatandaşlık görevimi yaptım... Gerisi size kalmış iş!

Diğer Haberler