Neymiş koskoca profesör hem alkollüymüş, hem de sigara içiyormuş...
İçer, içer...sana neee...
Canın istiyorsa; sen de Çek Bir Buzlu Rakı...Karışma halkın keyfine...
Çek Bir Buzlu Rakı; diyeceğim kendime de ama hesaplar RTÜK’den olması koşuluyla!...
Eeeee Bekrilik vardır soyumuzda; ne de olsa kökler Rumeli… Yine de ben içmedim rakı, tüttürmedim tütün; istedim ki kalsın beyin hücrelerim bütün… Amma ve lakin şu dinci taifesi (ki dindarlara saygımız sonsuz), yüzlerinde maskesi, kandırarak halkı olunca iktidar, ehli keyiflere dar oldu yaşam… Donatıp da masayı her akşam; “parlatalım abicim ve de süslenelim” diyen pırnikçiler şöyle dursun beni bile dürter oldu televizyon yansılarındaki buzlanma… Aman be kadın; yeter nazlanma… Doldur bardağını buzlu rakıyla… İşin gerçeği ben; ne anasonun kokusuna, ne sigaranın dumanına katlanamam… AKP saltanatının 22 Temmuz 2007 günü itibarıyla başlayan II.devresiyle birlikte sigara dumanının; dumanlanışı/buğulanışı/buzlanışı/sansürlenişi önceleri pek dokunmamıştı kanıma… Ne de olsa sigaranın dumanı; yalnızca kullananı değil, yanında duranı da yakar ki pasif içiciler denir sigaranın olumsuz dışsallıklarının etki alanında kalanlara, üstelik onların ciğerlerini daha da sever sigaranın dumanı… Ama “Türkün Aslan Sütü”nün zararı da, yararı da yalnızca içene… Kendine ehli keyiflikle efendilik ya da aşırılıkla, taşkınlıkla eşeklik biçene…
Son yıllarda “Vatan, Millet, Sakarya” aşkına değil de, toplumsal kirlenme bağlamında yansıya düşen “ karı/koca bulmaca, para kapmaca, ev almaca, artiz olmaca” programlarıyla beyinleri un ufak olmuş milyonlarca şaşkına; us dışı, alt kültür düzeyinde dayatılan programlara ölü bir kütük gibi duran RTÜK, 2007 yılından beri buğulamakta, buzlandırmakta rakıyı, şarabı… Vallahi de, billahi de kışkırtmakta yalnızca ayrankolik olan ben gibi garibi… Buzlu, buğulu göründükçe filmlerde rakı, şarap şişeleri; inadına, inadına kurasım geliyor çilingir sofraları… Duyun beni RTÜK’ün softaları; yasaklar insanın dürtülerini gıdıklar… Bu ülkede düzeltilmesi gereken onca olumsuzluk varken IV. Murat mı kesildiniz başımıza ?... Yaşanan yolsuzluğun, hırsızlığın, olumsuzluğun nedeni mi rakı ?... Öyle mi karar verdi; şerri kadı ?... Dolandırıcının, hırsızın feneri mi söndü ?... Mafyanın, eşkiyanın kabadayılığı mı sindi ?... Hasımlar (ayrılıkçısı, tarikatçısı, kan davacısı) kinini mi gömdü ?... Herkesin aşı, işi, eşi huzura mı erdi ?... Türkün yurdunda yalnızca rakı, şarap mı RTÜK hazretlerini gerdi ?... Yoksa, yoksa Dünya’nın sonu, kıyametin saati mi geldi ?... Bizleri Cennet’e hazırlamak isteyenlere selam olsun !... Onlara inat; masalar donansın, kadehler dolsun !... Çek bir buzlu rakı; hesaplar RTÜK’den olsun !... Hesaplar neden mi RTÜK’den ?... Hiç aklımda, usumda değilken; buğulayıp, buzlarsa rakı, şarap şişelerini, kışkırtırsa her an baskılara başkaldıran şu bendeki benliği, hiç anlamam Boğaz’da rakılı balık keyfim için öder binliği…