Ve işte huzurlarınızda Erdal Aktuğ

Buradan hep söylerim, “kullandığı ifadeler edep sınırlarını aşmadığı sürece yazıda adı geçen ilgili kişinin yanıt hakkına karşı saygım sonsuzdur” diye. Edepsizce ifadeler kullanan olursa da onların açıklamalarını dikkate almam ve mahkemeden karar getirmelerini tercih ederim. Yazılanlar iftira ya da hakaret içerikliyse hakim tekzip kararını verir zaten; değilse de haddini bilmeyen insanların söylediklerinin yayınlanmasına lüzum yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi Mudanya ve Bursa Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi ve grup sözcüsü Elektrik Mühendisi Erdal Aktuğ’un Facebook(!) üzerinden bayram öncesi yolladığı ve bir sürü gereksiz laf kalabalığıyla, zırvalardan oluşan açıklaması da dikkate alınacak türden bir metin değildi ancak gerek CHP’nin Bursa’da kimlerin, nasıl tiplerin elinde olduğunu ifşa etmek, gerekse bu insancığın şahsiyetini ortaya koymak bakımından olduğu gibi yayınlamaya karar verdim. Tabi satır aralarına da kendi düşüncelerimi ekleyerek! Bayram öncesi öyle unutulup geçiştirilemeyecek türden çok önemli iki siyasi olay yaşandı Bursa’da. Biri CHP’li Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun devletin kendisine tahsis edip, maaşlarını da bizim ödediğimiz Meclis’teki kadrolara erkek kardeşini, kocasının akrabasını filan alıp şimdiye dek görülmemiş bir skandala imza atmasıydı ki, durum ortaya çıkınca demokratik ülkelerde siyasi ahlak gereği oradan derhal istifasını gerektiren bir durumdu bu. Geçmişte iki dönem Bursa milletvekilliği yapan Kemal Demirel bile bu kadarına cesaret edememiş, sadece baldızını yapmakla yetinmişti kendisine danışman tam sekiz sene boyunca! Olay ortaya çıkınca pişmiş kelle gibi pişkin pişkin gülüp, “ne var yani? Bir de başkasını mı alacaktım” türünden açıklamalar yapan ve Meclis’teki kadroları akrabalarına geçim kapısı olarak açan, idealist, solcu, memleket sevdalısı, ülkeyi kurtarmaya soyunmuş, Ankara’yı inim inim inletmek için yollara koyulmuş  Nurhayat Kayışoğlu’nu daha sonra değerlendirmek üzere bir kenara not ediyor ve bir diğer skandala geçiyoruz: O da CHP Grup Sözcüsü Erdal Aktuğ’un, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yeni  binasında yapılan ilk meclis toplantısı sırasında Başkan Recep Altepe’ye, CHP İl Başkanı Zafer Yıldız adına “o yapıyı hizmete sunduğu için” üstelik de nazar boncuklu bir tebrik ve teşekkür plaketi vermesiydi ki, siyaset tarihinde görülüp işitilmiş bir durum değildi bu da.     Üstelik de CHP’nin Bursa İl Başkanı ve grup sözcüsünün, seçim öncesinde halka “büyükşehir belediye binası için uygun olmaması nedeniyle bir kısmı bitirilen o yapının iktidara gelindiği takdirde hastaneye dönüştürüleceğine” dair söz verildiğinden haberleri de yoktu! Ayrıntıları merak edenler birkaç gün önceye dönüp, “Boncuklusundan plaket muhabbeti” başlıklı yazımı okuyabilirler. Şimdi geçelim Erdal Aktuğ’un yolladığı metni noktasına virgülüne dokunmadan irdelemeye: “Mehmet Ali Bey ; Size cevap bile vermek istemiyordum. (Dikkat edin! Burada ‘Aslında sen kimsin ki ben sana yanıt vereyim’ demeye getiriyor?!. Daha ötesi, ‘ben o kadar mühim ve acayip başka türlü bir adamım ki, öyle hakkımda her yazılana cevap -bile- vermem’ tınısını alıyorsunuz daha başlangıçta bu ifadeden.) Ama bilgisizce , cahilce eleştiriler hakarete varınca  bazı şeyleri bilmeniz ve öğrenmeniz gerektiğini düşünüyorum.Birde sizin dediğiniz gibi insanın güttüğü kalemşör koyunlara karşı bazı sorumlulukları vardır ya o baabtan!! (Vay vay vay! Bilgisizlik ve cahilliğimizin ne olduğunu az sonra Erdal efendiden öğreneceğiz elbette, bize öğretecek, büyük dersler verecek ama… Kendisini, “kalemşor bir koyun” olarak algıladığı bendenizi gütmekle sorumlu görmesi hakikaten bir kısa devre ve arıza işareti sevgili okurlar! Ben bu adama demiştim ki o yazıda, “bunlar siyaset yaptıklarını mı sanıyorlar yoksa, yaylada koyun mu güdüyorlar?”  Erdalcım da böylece taşı gediğine koyuyor işte ve böylelikle aklınca benden intikamını fena alıyor! Laf sokuyor yani?  Fakat kurduğu cümleleri ve bu espriyi üretebilmek için harcadığı enerjiyi ve zeka düzeyini görünce insan çok acıyor bunun gibi insanlara oy vermiş CHP seçmeninin haline. O baaptan yani! ‘Kalemşörlükten’ kastettiği de benim o yazıda kendisini eleştirerek, başkaları(!) adına ‘tetikçilik’ yaptığım iddia ve paranoyası. Doğru, Bursa’da var öyle herifler. Üstelik de sayıları son yıllarda hayli arttı. Ancak Erdalcığımın bu lafı kullanabilmesi için en azından ‘kalemşörlüğün’ ne demek olduğunu bilmesi, bunun için de yaşamında en azından birine bir kez olsun ‘kalemşörlük’ yaptırıp, bedelini de ödemiş olması lazım. Gelin ben size bir hikaye anlatayım da bu adamın ne olduğunu anlayın? Bu Erdal bir vakitler Elektrik Mühendisleri Bursa Oda Başkanlığını yürütüyordu. Bursalıların çok iyi tanıdığı gerçek bir kent ve memleket sevdalısı Elektrik Mühendisi Lütfü Kırayoğlu o sıralar Oda’ya bir dilekçe verir. Dilekçede, ‘askerlik görevini yaptığı sırada şehit olan Vatan Partisi Bursa Milletvekili Adayı Sezai Okay’ın biricik oğlu Bilgisayar Mühendisi Zeki Burak Okay’ın adının yaşatılabilmesi için oda binasındaki bir bölüme onun isminin verilmesi’ talep edilmektedir. Bu Erdal ve ekibi bunu reddederler biliyor musunuz? Öne sürdükleri gerekçe de Okay’ın henüz odada kaydının bulunmamış olmasıdır! Oysa çocuk okulunu bitirmiş, askere gitmiştir. Bursalıdır. Sağ olarak dönebilseydi eğer, yapacağı ilk iş Elektrik Mühendisleri Odası’na kaydolmak olacaktır. Asıl mesele, Bursa’daki akademik odalarda görev yapan başkan ya da bazı yöneticilerin Kürt kuyruğuna takılmış, Kürtçülük yapan solculardan oluşmasıdır. Şehit Zeki Burak Okay’ın isminin sadece bir odacığa verilmesi teklifini reddettikten sonra, ileride böyle bir imajın yakasına yapışmasından çekinen Erdal Aktuğ ne yapar biliyor musunuz? Elinde G3 silahı olduğu halde Rambo özentisi bir askerlik fotoğrafını artık karşılığında kime ne verip, hangi ziyafeti çektiyse, Bursa Hakimiyet Gazetesi’ne servis ederek “Ben de oradaydım” başlığıyla yayınlatır!.. Vay, sen misin bunu söyleyen! Erdal Aktuğ’un meslek odasında kariyerinin bittiği andır işte o an. Çünkü Elektrik Mühendisleri Odası’nın Ankara’daki üst yönetimi çoğunlukla ÖDP’lilerden oluşmaktadır ve “ben de oradaydım” yani, “PKK’lı teröristlere karşı ben de savaştım” lafından hiç hoşlanmaz bu hazretler! Devam ediyoruz:) Siz nasıl bir yazarsınız yoksa kafanıza yakın zamanda da mı saksı düştü , hafıza gidip geliyor , aynı yazı içinde çelişiyor anlamsız ifadelerde bulunuyorsunuz. (Bu saksı meselesine de dikkat! Kısa bir süre önce uğradığım kalleşçe saldırıya “saksı-maksı diyerek gönderme yapıyor. Yazının sonuna doğru iyice ortalığa  saçacak düşük, zavallı zihniyetini.) “Adamın derdi Bülent Aydemir gibi insanlara dokunan proje ve yaklaşımlarla kalpleri kazanmak, “ diyor ve bunu Bülent Aydemir yada sağcılar yapınca doğru biz solcular yapınca yanlış oluyor öylemi ? Kendi kendinize çelişiyor Komik düşüyorsunuz. (Senin Recep Altepe’ye dokunmak gibi bir arzun mu var Erdal? Git nerede dokunacaksan dokun, herkesin özeli kendine ama bunu CHP Bursa İl Yönetim Kurulu’na danışmadan, partinin grup toplantısında görüşmeden yapma! Olabilir, Recep beyden elektrik alıyor olabilirsin. Sen ne gerek vardı da hiçbir kurula sorup danışmadan üstelik de boncuklusundan plaket veriyorsun Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı’na? Asıl amacın ne, onu söyle bana?)   Birde ben hayatımda sigara içmedim yani dışarda cigara tüttürenlerden değilim. (Afferin Erdal, otur on!..) Ve yıllardır , siyasete girmedende  cenaze namazlarında saf tutup, tabutlara omuz verdim,Herkesin iyi ve kötü gününde yanlarında olmaya çalıştım. (Afferin Erdal, gene otur on!..) Zamanım ve sağlığım müsade ettikçede  olacağım.Önce hakkımda doğru kaynaklardan bilgi sahibi olunuz sonrada  aynı yazı içinde tutarlı olunuz ki insanlar size inansın sizi bir şey sansın. (İlk baştaki gibi kendini önemli ve değerli hissetme takıntısı her safhada kendini gösteriyor sende be Erdal! Benim senin gibi insanların beni bir şey sanmasına filan ihtiyacım yok. Yazdıklarım doğru olsun yeter. İnanan inanıyor, merak etme sen. Yaşadığım gibi olan, olduğum gibi yaşayan bir adamım ben. Asıl sen beni bir araştır da öğren bakiim gülüm Erdal?)    Benim zaten sizin gibi dümenimi yürütmek için bunlara (kör kalemşörlük) ihtiyacım yokki ; (Erdal, hakikaten sen kendine bir baktır! Epeyce bir elektrik kaçağı var sende. ‘Kör kalemşörlük’ ne len? Hadi ‘kalemşörlüğü’ duyduk da bunun ‘körü’ nasıl oluyor? Kör imam gibi bir şey mi sözünü ettiğin? Neler de biliyorsun sen bakıyim? Ne kadar önemli bir adamsın. Millet seni bir şey sanıyor demek? Evladım Erdal, benim dümenimi yürütmek için etrafa boncuklu plaket vermeye filan hiç ihtiyacım yok! Yaklaşık 25 senedir namus ve şerefimle bu işi yapıyorum ben. Senin gibi parayı sevseydim, şimdi bana iş yapıp, hizmet ediyor olurdun Erdal.) daha meclis üyesi ve oda başkanlıklarımdan öncede ben o dediğiniz işleri yapıyor Allaha şükür kimseye muhtaç olmadan yaşayıp gidiyordum.O zamanda büyük küçük enerji yatırımlarını yapıyor küçük küçük veya kocaman kocaman  teklifler veriyordum.İşlerde alıyordum.Benim ekmek kapım , işim ve uzmanlık alanım  bu. Geçmişte de öyleydi şimdide öyle.Kimse benim siyasetim ve kara kaşım kara gözüm için iş vermiyor.Siz beni başkaları ile karıştırıyorsunuz.? (Bravo sana da tüm bunların konuyla ne ilgisi var? Kentimizde elektrik mühendisleri pek zengin olamaz. Orta halli bir yaşam sürerler. Biliyoruz, sen Orhan Holding’ten aldığın işlerle palazlanıp, Bursa’da kısa zamanda Bademli’ye atlayıp zengin olan bir adamsın. Burada mevzu senin paran pulun değil. Asıl mesele, böylesine önemli ve sıra dışı olayı partinin yetkili kurullarına danışıp, onay almadan nasıl yaptığınız konusu Erdal?) Bildiğiniz veya bilmediğiniz gibi benim geçmişim odalardan geliyor. (Odalarda ışıksızım Erdal! Seni tanımayan ölsün!) Bugüne kadar yaptığım çalışma ve siyasi duruşumda hiçbir kırılganlık olmamıştır.Çizgim hep net ve dosdoğrudur. başkaları gibi (buna bazı rant kalemşörleri ve kalemlerinden para damlayanlar dahil ? ) (Gel para vericem sana Erdal? Tam 50 lira vericem, bakkaldan kendine yalama şeker filan alırsın? Hatta en iyisi kalemimi vereyim de eline, oradan damladıkça toplar, bir yerlere koyarsın? Ne dersin Erdal? Valla vericem, gel bak?)   DEVAM EDECEK-ARKASI YARIN!