Yazarlar

Yeni bir siyasi partiye ihtiyaç var mı?

post-img
Geçen gün bir arkadaşım sordu, “ülke siyasetinde yeni bir oluşum, yeni bir siyasi parti görüyor musun” diye? Aslında son derece gerçekçi bir meraktı bu. Türkiye’deki muhalefet partileri seçmenlerini tam anlamıyla kucaklayıp mutlu  etmekten çoktan uzaklaşmışlardı çünkü. Kürtçülük yapan HDP’nin haricinde CHP’ye oy veren CHP’den, MHP’ye oy veren de MHP’den şikayetçiydi. Belli ki bir proje ve bilinçli bir iradeyle CHP’nin içindeki ulusalcılar bir bir uzaklaştırılıp tasfiye edilmiş, Deniz Baykal’ın partinin başından şantajla uzaklaştırılmasının ardından göreve getirilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun sağ yanına Rize Ermenisi Pontusçu Mehmet Bekaroğlu, sol yanınaysa Wikileaks belgelerinde adından kodlu CIA ajanı diye söz edilen Kürt görünümlü Diyarbakır Ermenisi Sezgin Tanrıkulu oturtulmuştu! Geçmişte bir İngiliz projesi olarak kurulan MHP’nin durumuysa, Alparslan Türkeş’in ölümünün ardından oraya çöreklenen bir ekip ve Devlet Bahçeli’nin sayesinde tam anlamıyla evlere şenlikti! Ne dediği, ne istediği, ne istemediği hiç belli değildi MHP’nin. AKP’nin her sıkıştığı durumda Devlet Bahçeli’ye bir yerlerden meçhul bir telefon geliyor, bazen Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı yapıp, bazen de Meclis başkanlığını atın tepsi içinde sunuveriyordu iktidara güya muhalefet partisi MHP. Vatan Partisi gibi yeni oluşumlar halktan destek görmemişti. Umutsuz bir şekilde yine, yönetimlerini hiç beğenmediği siyasi partilere oy vermeye zorlanıyordu seçmen. İşte bu tablodan acaba yeni bir oluşum çıkar mıydı? Her kesimden insanların katılımıyla Türkiye’nin, Türk halkının yaralarına merhem olacak yen bir siyasi parti kurulur muydu? Ben de uzaktan da olsa Ankara’nın havasını koklamak, birazcık da hasret giderebilmek amacıyla bilgisi çok derin, öngörüleri çok geniş sevgili abim, dostum Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Profesör Nurullah Aydın’ı aradım dün. “Bak” dedi… “Yıl 1944… O zaman seçime CHP ve Demokrat Parti giriyor. ABD, CHP’nin içinden 4 kişiyi alarak İslamcı görünümlü bir merkez sağ yapı olan Demokrat Parti’yi kurduruyor. Kim bunlar? Celal Bayar, Türk ama Musevi. Adnan Menderes, Sabetaycı dönme Musevi. Fatin Rüştü Zorlu, Rum. Hasan Polatkan, levanten. (İtalyan) Türk halkı bunları Müslüman görüp oy veriyor ve tek başına iktidara getiriyor. Amerika da tam 10 yıl boyunca güzelce tepe tepe kullanıyor! Sonra? Darbe. Peki ya ardından? Yine aynı güçler tarafından Adalet Partisi’nin başına Süleyman Demirel getiriliyor. Demokrat Parti’nin misyonunu üstlenen Adalet Partisi de 1965 yılında tek başına iktidara gelmesinin ardından 1971’deki darbeye kadar görevinde kalıyor. Demirel kim? Rockefeller bursuyla Amerika’da okumuş bir insan. Türk halkına “barajlar kralı” diye tanıtıldı ama görevde bulunduğu dönemde yaptığı bir tane bile baraj yok! Daha sonra kurduğu inşaat şirketi Erzincan Devlet Hastanesi’nin yapımını üstleniyor; o bina da depremde yıkılıp giden tek kamu binası olarak tarihe geçiyor! Kimse pek bilmez ama Süleyman Demirel de resmen Sırp kökenli birisidir aslında. Balkan savaşı sırasında Müslüman bir aile kimliğinde Dobroski’den gelip, şimdiki İslamköy’e yerleşiyorlar. Baştan “Dobroski” adını verdikleri yeni köylerinin ismini daha sonra Sırpça konuştukları için dikkat çekmesin diye “İslamköy” olarak değiştiriyorlar. Demirel’in ailesinin soy ismi de Dobroski. Onu da yine daha sonra Süleyman Demirel Afyon Lisesi’nde okurken önce “Dalaksızoğlu”, sonra da İstanbul Teknik Üniversitesi 2’nci sınıfındayken de “Demirel” olarak değiştirip, nüfusa kaydettiriyorlar! Geldik 1983 yılına… Turgut Özal… Malatyalı bir Ermeni. Herkes onu “Türkiye Elektrik Kurumu’nda çalışıyor” bildi ancak, tam 12 yıl boyunca MİT’te daire başkanlığı yaptı Turgut Özal! Daha sonra Dünya Bankası, DPT Müsteşarlığı, Başbakanlık Müsteşarlığı, Amerika’nın 24 Ocak kararlarını hazırlatıp uygulattığı has adamı ve devamında ANAP’la tek başına iktidar… Ve 2002… ANAP, DYP, CHP, MHP, Refah, Türkiye’deki siyasi görüşlerin hepsi mevcut ve seçime de girecekler. Bir el CHP’den Ertuğrul Günay, ANAP’tan Erkan Mumcu, DYP’den Köksal Toptan ve Mehmet Dülger, Refah’tan Abdullah Gül ve Bülent Arınç, Alevilerden Reha Çamuroğlu, Ateistlerden Haluk Özdalga gibi isimleri alıp, aynı çatı altında birleştiriveriyor beklenmedik biçimde. AKP kurucuların etnik kökenlerine hiç girmiyorum buradan. Onları da sen araştır! Halka, eşi türbanlı, beş vakit namaz kılanların oluşturduğu bir parti olarak takdim ediliyor AKP ve o gün bu gündür de tek başına iktidarda. Türkler haricinde Yahudi, Ermeni, Arap, Gürcü ya da Rumlar gibi ülkedeki tüm etnik unsurların yönetiminde İslami görünümlü bir örgüttür AKP. Türkiye’nin dününe bakılmadan bu günü ve geleceği değerlendirilemez. Dışarıdan ve içeriden ama özellikle de dışarıdan birileri “ne zaman sömürü ve rant paylaşımı için” tek başına iktidara getirilecek yeni bir siyasi partiye ihtiyaç duyarlar, işte o zaman kurulur o dediğin şey! Olay bundan ibarettir.”            

Diğer Haberler