Yazarlar

Yer Çekimiyle Mücadele Eden Kadınlar Derneği

post-img
Kadınlar çeşit, çeşit; esmeri var, sarışını var, kumralı var…Çapkını var, hovardası var, kumarbazı var…Softası var, fingirdeği var, yosması var…Kısacası var da,  var… Ve bir de nesi var ?... Biyolojik olanı da var, biyonik olanı da var…Biyolojik olanı; Tanrı, Doğa vergisi ve yaşamı boyunca bu özelliklerini koruyan, doğal olan, doğal kalan kadınlar…Ve diğerleri; biyonik kadınlar… Ki onlar; silikonlular, botoxlular, ipliler (kaşlarını ya da yüzündeki bilumum ince kırışıkları astıranlar), emdirenler (elbetteki yağlarını), gömdürenler (emdirdikleri yağları ya da silikonları; çökük bölgelerine enjekte ettirenler)… Ve…Ve kaslarını çalıştıranlar… Onların da türleri var; yapay ve doğal yöntemleri yeğleyenler bağlamında…Elbetteki elektronik araçlardan yararlananlar yapaycılar olarak tanımlayabileceğimiz tembeller,  kolaycılar…Ve doğrudan psiko-motor sistemini kullanarak yağlarını yakanlar ki onlar gerçek emekçiler… Bedensel sağlıkları ve güzellikleri için usanmadan “kuşkusuz üşenmeden de” çalışanlar, kardiyovasküler yöntemlerle yağlarını yakanlar… Üstelik de o yağların yangınından sonra; cımbızlanacak kaşlarındansa, öncelikle kaslarını düşünen, dolayısıyla kemiklerinin sağlığı için çaba gösterenler, ileri yaşlarda kemik kaybı sorunu yaşamak istemediğinden kaslarını güçlendirenler…Yalnızca bodybuilding, Pilates vb uygulamalarla değil elbette… Bedenine; protein, vitamin, mineral depolayanlar ama kimyasal olanlarını değil, doğrudan sütten, yoğurttan, beyaz peynirden, yumurtadan alanlar…Meyveyi, sebzeyi; peynir, ekmek gibi tüketenler…Ve yıllara, bulunan eşlere, evliliklere, doğurulan çocuklara yenilmeyen kadınlar…Bencilce kendini en önde tutan kadınlar… Sofrada artan yemekleri; çöpe atan kadınlar “gerçekte sokak  hayvanlarının beslenmesine katanlar”, çöp tenekesine atmak yazıktır diye kendi bedenine atanlar/katanlar değil elbette… Sonuç olarak konumuz; yer çekimiyle mücadele eden kadınlar…Dolayısıyla yer çekimine yenilmemek, sağlıklı kalma savaşımında yanılmamak için bilinmesi gerekenlerse…İşte burada bir uzmana, Prof. Dr. Canan (Efendi) KARATAY’a başvuruyoruz…Daha doğrusu onun  KARATAY DİYETİ başlıklı kitabına…Kuşkusuz KARATAY’ın kitabı; öncelikle sağlıklı olmak üzerine yoğunlaşmış bir çalışma, onun kaygısı değil “yer çekimiyle mücadele eden kadınlar derneği”…O dernek bendenizin bir girişimi, bendenizin bir çalışması…KARATAY Hocanın önerileri eşliğinde, okura sunmak isteyişimde ki amaç da ilgilenecek olanların kulaklarının alışması için… Derneğimiz bir yana; biz kulak verecek ya da göz gezdirecek olursak Sayın KARATAY’ın önerilerine…İşte kitaptan alıntılar; daha da çoğuna ilgi duyanlar edinmeli KARATAY DİYETİ adlı bu çalışmayı… Bilindiği gibi çağımızın vebası AIDS derecesinde insanları korkutan bir başka sorun; Alzheimer…Bir başka deyişle bunamanın en acı veren türevi; çekene de, çekenin ailesine de… İşte bu sayrılığın, sorunun en büyük nedeni; karaciğer yağlanmasıymış…Karaciğer neden yağlanır ?...Elbetteki çokça kilodan, şişmanlıktan… Kiloyu önlemek, karaciğer yağlanmasının da önüne geçmek için; her gün 2 litre saf su vücuda girecek (çay, kahve dışında; ayrıca 2 lt su)… Her gün 3 öğün yemek yenecek…Günde 2 çay kaşığından çok tuz yasak…Ekmekte de çok tuz var; ekmek yasak… Bedenimizde D vitamini eksikliği varsa; kilo verilemezmiş…Bilindiği gibi D vitamini GÜNEŞ IŞIĞI ile alınır…Güneş kremleri bunu engelliyormuş (İnsanlar doğduğundan beri güneşle yaşadıklarına göre)…Denize girerken zeytinyağı sürülecek ve özellikle de sızma zeytinyağı ya da kakao yağı… Hava kirliliği olan bölgelerde; gökyüzünde bir tek yıldız görülmüyor özellikle İstanbul’da… D vitamini için güneş ışınlarının dik geldiği zamanlarda ki saat 10-14 arasında güneşe çıkılacak… Bedenimizin gölgesi, boyumuzdan uzunsa; güneşten D vitamini alınamıyor, gölge en küçük olduğunda D vitamini alınıyor…. Denize girerken sızma zeytinyağı sürüldüğü gibi, beslenmede de sızma zeytinyağı kullanılacak…Riviera kesinlikle yararsız, ille de sızma…Beslenmede zeytinyağı ve gerçek tereyağı yenecek, OMEGA 3 yağı mutlaka alınacak… Ve deride oluşan  kaşıntının nedeni; cilt kuruluğu imiş… Yıkanırken zeytinyağlı kalıp sabunlar kullanılacak (köylülerin evde yaptıklarından )… Bedeninde D vitamini eksikliği olanın kilo veremediği gibi; gizli gıda alerjisi olan kişiler de kilo veremezmiş…Kilo veremeyenler kesinlikle “gıda alerjisi testi” yaptırmalıymış ki bu da parmaktan alınan kanla yapılıyormuş… Ve yine aç karnına verilecek kan aracılığıyla kandaki D vitamini eksikliğine de baktırılması yararlı olurmuş… Üstelik gebelikteki D vitamini eksikliği sonucu OTİZMLİ ÇOCUKLAR doğmaktaymış… Ve OMEGA 3 yağı; beyin hücrelerinin yapısında bulunan  yağ imiş ki bilindiği gibi balıkta ve bahçelerde serbest dolaşan kuzu, tavuk gibi hayvanlarda  ve en çok da yumurtanın sarısında varmış… Depresyon ve unutkanlığın sebebi; OMEGA 3 eksikliğiymiş…Cevizde OMEGA 3 ve 9 yağları varmış… Doğal yağlı peynir yenecekmiş, ekmek kesinlikle yenmeyecekmiş… Üzerinde “diyet ürün” yazan hiçbir şey yenmeyecek ve içilmeyecekmiş… D vitamini; bağışıklık sistemini güçlendiren en önemli etkenmiş…Barsakların çalışması için bile gerekliymiş…Yaşlılardaki dengesizlik, sık düşmeler D vitamini eksikliğinden kaynaklanmaktaymış…Kanserdeki bağışıklık sistemi çökmesinin nedeni de D vitamini eksikliğiymiş… Ve yine OMEGA 3; 1)      Kilo verdiriyor… 2)      Kalp hastalıklarını önlüyor… 3)      Şekeri önlüyor… 4)      Depresyonu önlüyor… Ve de Tansiyon hastalarına günde 3 gr OMEGA 3 kapsülü öneriliyormuş Amerikan Kalp Derneği’nce… DEMİR eksikliği sorunsalına ilişkin olarak da KARATAY diyor ki; Kan kaybedildiğinde DEMİR eksikliği ortaya çıkıyor, yerine koymalı…Bunun için;  kırmızı et, fındık, fıstık (demir, potasyum, selenyum, B vitaminleri) ve yumurtanın sarısı yenmeli… Günde bir, iki bardak dolusu fındık, fıstık tüketilmeli ve bu; gün içindeki bir öğünün yerine geçecek (ekmeksiz bir öğün olaraktan)… Kısaca günlük beslenme düzeni nasıl olmalı denirse; işte bunlar da öneriler: *Kuvvetli kahvaltı yapılacak; iki yumurtalı, avuç içi kadar  peynirli kahvaltı ( kesinlikle ekmeksiz)… *Öğle yemeği yerine; bir, iki bardak dolusu fındık, fıstık yenecek, bol su içilecek… *Sık, sık yenirse; kilo verilemez…Düzenli 3 öğün yenecek… *Ekmeksiz, şekersiz beslenilecek… *Akşam saat 20’den sonra; hiçbir şey yenmeyecek… *Yatmadan önce 20 dakika yürünecek  ya da 20 dakika dans edilecek…Çünkü gün boyu alınan enerji uykudan önce yakılmalıymış… *Yatmadan önce meyve ve şeker kesinlikle YOK… *Günde en az 2 lt SU içilecek…İstenirse içine limon sıkılacak…SU; susadıkça değil, sürekli yudum, yudum içilecek… KARATAY DİYETİ işte böyle bir şey…Daha çoğunu öğrenmek ve de öğrendiklerini uygulamak isteyenler  Prof. Dr. Canan Efendi Karatay’ın kitabını kesinlikle edinmeliler… Sonrasında; YER ÇEKİMİYLE MÜCADELE EDEN KADINLAR DERNEĞİ’ne üye olabilirler…Çünkü KADINLAR; yalnızca güzel değil, sağlıklı ve özelikle de akıllı olmak zorundadırlar… Ve bu arada “yer çekimiyle mücadele etmek” tanımlaması, tarafımdan sanılmasın ki yalnızca yağlı, şişman bedenlerin sarkması sonucu, yere çekilmesi anlamında kullanılmaktadır…Böylesi bir anlama doğru, ancak yetersiz bir algıdır…Çünkü bu tanımlama aynı zamanda kadınların toplumsal yaşamdan soyutlanarak, yok edilmesi girişimlerine karşı savaşım verme bağlamında tutum ve davranışlar geliştirmesi, edinmesi, uygulamaya koyması kavramlarını da içermektedir…Okurun bilgisine ve ilgisine sunulur…

Diğer Haberler