Mercury, Amerika Birleşik Devletleri’nin insanlı ilk uzay yolculuğu projesiydi.
Adını da hızın simgesi olan Roma tanrısı Mercury'den aldı.
Bu gezegenle ilişkili bir çalışma olmamasına rağmen 1 buçuk milyar dolar harcanan projeye “Merkür” adı uygun görüldü.
İnsanoğlu kendisi çıkmadan önce pek çok canlıyı yolladı fezaya.
Bunlardan biri “meyve sineğiydi” mesela.
Bu hayvanlar ideal deneklerdir.
Bilinen insan hastalıklarının taşıdığı genlerin dörtte üçünün genetik kod karşılığı meyve sineklerinde bulunur.
Onlar da geceleri uyur, narkoza benzer tepki verir ve en önemlisi 15 günde yepyeni bir jenerasyon oluşturabilirler.
Uzay, yerden 100 kilometre sonra başlar.
Amerikalılar tarafından meyve sineklerinden sonra yosun, ondan sonra da maymun gönderildi fezaya.
Uzaya çıkabilen ilk maymun 2’nci Albert’ti.
Selefi rahmetli 1’nci Albert, 100 kilometre sınırına ulaşamadan boğularak can verdi.
Merhum maymun 2’nci Albert’se dönüşte bindiği roketin paraşütünün açılmaması sonucu mevta oldu.
Uzaydan geriye sağ dönebilen ilk maymun, yanında ona eşlik eden 11 fareyle birlikte 6’ncı Albert’ti.
Adamlar işi başarana kadar Habsburg Hanedanı’nın üyelerinin isimleri gibi, 6’ncı Albert’e kadar sürdürdüler uzaya maymun göndermeyi.
O da dönüşünden iki saat sonra öldü.
Genelde öncü uzay maymunları pek uzun ömürlü olmazlar ama 1959’daki görevinden sonra tam 25 yıl yaşayabilen Maymun Baker, bu işin gurur verici bir istisnasıdır.
Rus’larsa uzay çalışmalarında genellikle köpekleri tercih etmişlerdir.
Rusların yörüngeye gönderdikleri ilk hayvan Sputnik 2'deki Laika'dir.
Laika uçuş sırasındaki sıcaklık stresinden dolayı öldü.
Anısına pul basılmış, heykelleri yapılmıştır Rusya’da.
Uzaya çıkan ilk insan olan Yuri Gagarin'den önce en az on köpek daha gönderilmişti uzay araçlarıyla yukarıya.
Bunlardan altısı yaşamlarına devam ettiler.
Ruslar uzayın derinliklerine de hayvanlar gönderdiler.
Bunlardan biri kaplumbağaydı.
Aynı zamanda dünyanın en hızlı tosbağası unvanını da elde etti zavallı, şimdilerde hala Ay’ın yörüngesinde dolanıp duruyor cesedi.
Uzaya yollanan diğer canlılar arasında ki, şempanze türünden olan maymunların hiç biri ölmemiştir, ayrıca Hint domuzu, kurbağa, fare, kedi, eşek arısı, böcek, örümcek, balık ve semender gibi canlıları sayabiliriz.
Kolombiya uzay mekiği faciasından sağ kurtulan tek canlı, enkazda halinde bulunan aracın laboratuvarından çıkan Nematod kurtlarıdır mesela.
Uzaya özellikle maymunların gönderilmesinin nedeni elbette insan türüne en yakın canlılar olmalarıydı.
Ağırlıksız ortamın yaratacağı sonuçlar, radyasyonun etkileri gibi konular incelendi onlar vasıtasıyla.
İnsanoğlu ne yapıp ne edip türünün yok olmaması için uzayda kendisine yeni yaşam alanları bulmalıydı.
Çok değil, bundan 4 milyar yıl sonra bu galakside ne güneş diye bir yıldız kalacaktı geriye, ne de Dünya isimli bir gezegen!
Yüz milyonlarca yıl boyunca oluşan milyonlarca canlı türü, İnsanoğlunun biriktirdiği onca bilgi ve eser sanki hiç yaşanmamış gibi kül olup gidecekti.
Tüm bunlar olup biterken hiç kimse o maymunlara “uzaya çıkmak isteyip istemediklerini” sormamıştı bile, bu doğru!
Katlanmaları gereken sayısız deneyi, sayısız egzersizi, almaları gereken sayısız ilacı, kimyasal maddeyi, beyinlerine, karınlarına yerleştirilecek elektrotları hiç kimse anlatmamıştı.
Ancak, tarih boyunca bilim üretildiği sırada canını kaybeden pek çok insan gibi belki onlar da aslında kendi soylarının kurtarıcıları olacaktı, gelecekte uzaya Nuh’un gemisiyle yapılacak bir seyahat sonucu mesela!..
Bizdeki “yobaz solcuların”, “yobaz” diye niteleyip küçümsedikleri İran bile bu konuda bilgi birikimi edinebilmek için bu gün uzaya ikinci maymununu gönderebilmiş durumda.
Dünyanın aklı başında insanlar tarafından yönetilen tüm devletleri fezayla ilgili çalışmalar yürütüyorlar.
Tarih boyunca havacılık, uçak ve uzay mühendisliklerinin geliştirilmesi adına bu güne dek binlerce kayıp verdi insanoğlu.
Güvenli hava seyahatleri yapabilmek adına küçücük bir bilgi kırıntısına ulaşabilmek için yıllarca uğraş verilip, yüzlerce pilot ve teknik eleman kaybedildi.
Amerika’da havacılığın gelişimi sırasında yere çakılıp ölen pilotlarla ilgili onlarca da film çekilmiştir.
Bu gün de hala dahil olmak üzere çok önemli iki şeyi yapamadı Türkiye Cumhuriyeti Devleti, birincisi hiç matbaa üretemedi, ikincisi de Atatürk dönemi hariç, hiç uçak üretemedi.
Basit, iki kişilik bir uçağı yapabilmek için bile ciltler dolusu bilgi birikimine ihtiyaç var.
İleride kendi ürünlerini geliştirip yaratabilmek için günümüzde artık tek yol “lisans” satın almak.
Adamlar her alanda teknoloji üretip, lisanslarını da ceplerine koymuşlar çünkü.
Türkiye’nin uzay çalışması yok, binaenaleyh uzaya gönderecek maymunu da yok, yok ama buralarda boş beleş konuşup duran bol miktarda “yer maymunları” var çok şükür!
Bursa Büyükşehir Belediyesi Recep Altepe’nin teşvikiyle Mehmet Celal Gökçen gidip Almanya’dan dünyanın her yerinde üretim ve satış yapma lisansı bulunan bir “uçak fabrikası” satın alıyor, kentimize getirmek üzere…
Bizim “yer maymunlarından biri” oturmuş Facebook’ta, bu durumu olumlu bulup, övdüğüm yazımın altına önünü sonunu hiç düşünmeden şunları yazıyor:
“Mersedes fabrikasını satın alırsak biz mi imal etmiş oluruz... Ayrıca Recep Altepe kent katliamı yaptıkça değeri artıyor gibi...
Doğan Bey... Kiremitçi Mahallesi, Bursa, Osmanlıya başkentlik yapmış kente ne yakıştı ama.... Yeni stadyum da öyle… Say say bitmez.
AKP yerel yönetimlerinin icraatları... Sattığı koru park alanları falan... Şimdi de uçak yapıyormuş Altepe...”
Bunu yazan bir de okumuş bir insan biliyor musunuz?
Be hey kocakafa…
Sen git Mercedes’i satın al, eğer alabiliyorsan, evet o otomobilleri sen imal etmiş olursun!
Devir alacağın teknolojik bilgi birikimi ve lisanslarla geliştireceğin yeni modelleri piyasaya sürüp, dev ülkelerle de yarışa girebilirsin.
Öte yandan “Kiremitçi Mahallesi’ni mi konuşuyoruz burada, ey dangalak?!.”
Hasılı sevgili okurlar, uzay çalışmaları sırasında yaşamını kaybeden feza maymunları bile insanlığa çok şey kattılar giderlerken, bizim “yer maymunlarınınsa” oturup k.ç büyütmekten, boş beleş konuşup durmaktan başka hiçbir faydaları olmadı memlekete!