Yazarlar

Balkondan bakış

post-img
Geçen gün bir arkadaşımın balkonuna misafir oldum, Arap Şükrü Sokağı'nın arkasında... Karşı köşede oturan komşu çocukla da ahbap olduk. Sokak, sokak değil, Bursa'nın göbeğinde apayrı bir dünya!.. Üzerindeki leopar desenli bluzüyle, topuklu ayakkabılarını taşıyamayan çarpık bacaklı bir kadın çıkıyor bayırdan yukarı yavaş yavaş... "Kimdir bu, nereye gidiyor" diyorum... "Kışla'ya" diyor karşı köşede camdan bakan çocuk. Rahmetli Osmangazi Belediyesi Eski Başkanı Basri Sönmez zamanında, genel başkanı Mesut Yılmaz insin diye bir helikopter pisti yaptırmıştı Tophane yamaçlarına... Ne Mesut inebildi, ne de başkası... Üstelik her ikisi de rahmetli oldu ancak, şimdilerde adına "Kışla" denilen bir alan kaldı onlardan geriye... Peki, ne için gidiyor akşamın ilk saatlerinde bu kadın oraya? "Fuhuş yapmak için elbette!.." Kışla'da geceleri her yol varmış... Kuytu köşelerde, ağaç diplerinde ucuza seks yapanlar, hapçılar, haplananlar, otçular, ne ararsan mevcut... Kendi esmer, saçları civciv sarısı bir oğlan çıkıyor ardından yokuşu... Onun da ne için geldiği çok belli. Sonra, Gemlik plakalı Kartal bir araba park ediyor aracımın önüne... Balkondan seslenip, "delikanlı" diyorum, "ben kısa bir süre sonra çıkacağım, koyma aracını oraya"... Arap Şükrü Sokağı'ndaki Beyaz Saray Hamamı'nın önünde kendisini bekleyen birini arıyor telefonla... Her ikisini de görüyor ve duyuyoruz... "Emaneti getirdim" diyor karşıdakine... Uyuşturucu hap Bursa'nın her yerinde bulunuyormuş... Gemlik bir liman kenti olduğu için taşıdığı daha özel bir madde olmalı... Kokain gibi mesela!.. Bir gramı 150-200 Euro'ya müşteri buluyormuş bu kadim kentte şu sıralar. Bursa Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Recep Altepe, Yıldırım Belediye Meclis üyesiyken çok eski yıllarda, her toplantıda çıkıp söz alırdı "Balıklı'daki genelevler kapatılsın" diye... Şimdi şehrin en merkezi yeri kerhane, haphane olmuş, kimsenin umurunda değil!.. Daha geçen gün de bir arkadaşım, "kendisinin Suriyelilerin kurduğu bir mafya örgütü tarafından tehdit edildiğini" anlatmıştı!.. Kuyumcularını, sakatatçılarını, hatta kendi süper marketlerini kurduklarını biliyorduk aramıza iyice yerleşen Suriyelilerin lakin, kendi mafyalarının türediğini işitmek hayli sarsıcı oldu benim için!.. Aradan geçen epeyce bir sürenin sonunda çarpık bacaklı kadının karşı yokuştan indiğini gördük; bacakları daha da bir çarpıklaşmıştı!.. Kentimizin başarılı, bir o kadar da eğitimli sanayicilerinden Celal Beysel'in bundan otuz yıl kadar önce söylediği bir söz aklımdan çıkmaz... Türkiye'deki kalitesiz insanların elindeki siyasette kendine yer bulamamıştı Celal Bey, O'na değil, Türkiye'ye üzülürüm hep... Sanayinin yarattığı "çevre kirliliğinin" durumunu konuşurken bir gün, "Örneğin İngiltere'deki süreç de aynı şekilde işledi" demişti, "Avrupa ülkeleri de sanayileşirken önce kirlettiler, sonra da önlemlerini alıp, temizleyerek, temizlendiler"... Bu son dönemde Bursa Büyükşehir Belediyesi özellikle Marmara Denizi'ne dökülen havzalarda yüzlerce milyon lira para harcayıp, dev arıtma tesisleri kurdu... Yıllardan beri iki eliyle bir "seyir tepeyi" doğrultamayan Mudanya Belediye Başkanı hayırsız Hayri de İstanbul'dan tekne getirtip, sanki denizi kendileri temizliyormuş gibi algı yaratmaya çalıştı!.. Hayri, sen hayatında bir adet arıtma tesisi kurdun mu gülüm Hayri? Bir tane çaydanlık arıttın mı hiç? Bursadabugün sitesi, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'la yaptıkları bir söyleşiyi yayınlamış... Yayın Yönetmeni Yaman Kaya (Divandelen) güzel bir iş çıkarmış ancak, bu çalışmayı yapan gazetecinin ismini duyurmamış röportajın altında her nedense?!. Başkan'a yöneltilen sorulardan biri de şu: "Yeni sanayi bölgelerine ihtiyaç var mı? Bursa bundan sonra nasıl sanayileşmeli?" Yanıt vermiş Aktaş: "Bursa'da yeni sanayi bölgelerinden ziyade sanayi bölgelerinin doğru kullanımı ve daha yüksek teknolojili sanayi alanlarının kurulmasıyla ilgili bir ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Biz kesinlikle tekstilde de otomotivde de, otomotiv yan sanayiinde de fasonculuk değil, katma değeri yüksek işler yapmalıyız. Bir de sanayiyi merkeze yapmaktan ziyade farklı ilçeleri de bu işten istifade ettirmek lazım diye düşünüyorum. Mesela Karacabey'de, Mustafakemalpaşa'da da neden sanayi bölgemiz olmasın? Mesela TOGG Projesi gibi yüksek katma değerli projelere ev sahipliği yapmak çok önemli bize göre. Evet, yeni sanayi alanları olabilir ama bundan sonra yüksek teknolojili sanayinin burada olması gerektiğini ve turizmi kesinlikle geliştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Biz turizm pastasından daha fazla pay almalıyız. Bu konuda çok önemli çalışmalar yapıyoruz zaten." Eferin!.. Kimileri bana, "Bu adamı niye sevip, övüyorsun" diyorlar bazen? "İyi düşünüyor, iyi çalışıyor, Bursa için güzel işler yapmak için uğraşıyor da onun için." Sadece O da değil... Mevcut hükümet de çok iyi kararların altına imza atıyor aynı zamanda... Sohbetin bu mevzusuna şöyle gireyim: Biliyorsunuz Volkswagen Türkiye'ye, daha doğrusu Bursa'ya bir otomotiv yatırımı yapacaktı... Sonra vazgeçti! Bunun sebebi ne biliyor musunuz? Hükümet izin vermedi de ondan! Çünkü Almanlar içten yanmalı motor yani, fosil tüketen araç teknolojisini alıp, bizim memlekete getireceklerdi!.. Oysa, dünya bundan uzaklaşıyor artık... Kendi ülkende kapat, getir Türkiye'de kur! Alcaksın pupiyi!.. Ford bu gün Kocaeli'de, 1850 dönüm alanda, 2 milyar Euro'luk dev bir yatırım yapıyor... Ve üretimini yeni nesil, hibrit araçlara göre planlayacak. Hükümet Volkswagen'e izin vermiyor fakat, Ford'a müsaade ediyor... Neden? Geleceğe doğru bakıyor da onun için. Eferin! Tekrar Bursa'ya dönersek... Bursa artık geri çevrilemez bir şekilde sanayi kenti... Aynı zamanda tarım ve turizm kenti... Aktaş'ın dediği gibi "üstün teknolojisi olan ve getirisi yüksek alanlarda yatırım yapılmalı" bundan böyle. Lakin, sevgili başkan, eğer Ford Bursa'ya gelmek isteseydi, şehrimizde onlara tesis edilecek 1850 dönümlük bir organize sanayi alanı sunulamayacaktı! Anımsadığım kadarıyla Bursa'daki organize sanayi bölgelerinde kapasite kullanım oranı yüzde 90 civarında... Yer yok! Küçük alanlar bulunsa bile fiyatları çok yüksek. Sermaye de "maliyete" bakıyor doğal olarak... "Yüksek teknolojiye öncelik vermek" konusunda yüzde yüz haklısınız ancak, uygun sahalarda yeni sanayi bölgelerine ihtiyacımız var. Her gün üç vardiya çalışıp, ülkemize çatır çatır döviz getiriyor sağ olsunlar sanayicilerimiz... Diğer taraftan OSB dışında kalıp, kenti, dere yataklarını kirleten işletmeler de var... Bunların da disiplin altına alınıp, organize bölgelere taşınabilmeleri için de çok gerekli yeni alanlar... Bir de bazı girişimciler ileride kendi fabrikalarını büyütme düşüncesiyle bitişikteki parselleri satın alıp bekleme eğilimindeler... Bu durum da sanki "organize sanayi bölgelerinde boşluklar var" algısı oluşturuyor. Hülasa, mesele masaya yatırılıp, enine boyuna konuşulmalı. Yaman Divandelen'in yönetimindeki Bursadabugün yine sormuş Alinur Aktaş'a: "Bursa turizmi neden istenen düzeye gelemiyor? Bu kötü gidişe son vermek için neler yapıyorsunuz?" O da yanıt vermiş: "Bu bir kültür, inanç, altyapı meselesidir. Çok değerli şeyler olsa da sadece cami veya türbeye insanlar gelmez. Bunu gastronomi ile desteklemeliyiz. Bu da söylemle olmuyor. Yanı başımızda Osmangazi Köprüsü var. İstanbul'dan Bursa'ya çok kısa sürede gelmek mümkün. İstanbul'da iki havaalanı var. Şu an iç hatlarla ilgili Yenişehir Havaalanı'nda 3 destinasyon var ve bu 6'ya çıkacak bu. Deniz yolu, otoyol ulaşımıyla, hızlı tren devreye girdikten sonra, Bursa'ya ulaşmak daha da kolay olacak. Bursa'daki tarihi izleri, kültürümüzü, sanatımızı, termalimizi, zengin mutfağımızı hem Türkiye'ye hem de dünyaya tanıtmalıyız. Bu konuda bir Dış İlişkiler Daire Başkanlığı oluşturduk. Bursa Turizm Tanıtma Birliği'mizin yapısını revize ederek dinamik hale getirdik ve genç ve güçlü bir ekip kurduk. Çok güzel işler yapmaya başladılar. Bu çalışmalarımızı meyvesini vermeye başladı bile. Birde kırsal turizm diyoruz. Ama bu insanlar kırsala geldiğinde nerede kalacaklar? Bununla ilgili Dağyenice'de yaptığımız proje için 70 milyon civarında para harcanıyor. O tesisler bittiğinde insanlar konaklayıp bu tesislerden istifade ettiğinde tekrar gelecekler. Harmancık'ta eko turizm, Orhaneli'de rafting için çalışmalarımız var. Orhaneli'de yapılan çalışmalarda yalnızca yol için 7 bin kamyon altyapı malzemesi kullanıldı. Sıcak Su bölgesiyle ilgili görüşmelerimiz var. İznik'te, Büyükorhan'da çalışmalar var. Bunların amacı Bursa'yı çekim merkezi haline getirip insanların buralardan faydalanmasıdır." Güzel... Keles, Kocayayla'daki Büyükşehir'in yaptığı konaklama tesislerini unutmuş Başkan bu arada. Şimdi... Öncelikle diyeceğim o ki, bir kentte genelevleri kapatırsanız nasıl şehrin tamamı umumhaneye dönüşürse, alkolü kaldırıp, fiyatlarını da astronomik şekilde yükselttiğinizdeyse nasıl insanlar sahte içkilere yönelerek sapır sapır ölürlerse... Bu meselenin de masaya bir yatırılması lazım kanımca... Yüz milyonlarca lira para harcayıp abad ettiğiniz Merinos Kongre ve Kültür Merkezi'ne gelen konuklara kokteyllerde birer kadeh şarap ikram edilmesinin önüne geçerseniz eğer, orası kongre değil, kına, sünnet, düğün merkezi olur ancak!.. Hiçbir organizasyon şirketi de gelip mekanda program düzenlemez. Elbette aynı şey diğer turizm tesisleri için de geçerli. Öyle değil mi Yaman? Sana bir divan alacağım, delemeyeceksin öyle aman aman!.. Bir polis aracı yaklaşıyor aşağıdan yukarı doğru... Çıkamıyor dik yokuşu... Arkadaşım diyor ki, "Bence bir ihbar geldi, göreceksin, görevini yapmış olmak için Kışla'ya gitmeden buradan dönüp gidecekler"!.. Doblo tipi araç yokuştan çıkamıyor ya!.. Belli ki motoru bitmiş, çekmiyor! Ve yine belli ki Celal Sönmez'in Bursa İl Emniyet Müdürlüğü'ne yepyeni Ford marka en az 100 adet araba hibe etmesinin zamanı çoktan gelmiş. Ha! Bir de bu Hüseyin Özdilek de elini cebine atsın ya! Geçen gün bir dostumla konuşurken öğrendim... Mağazalarına et temin etmek için Yenişehir'de kurduğu besi çiftliğinden çıkan, devletin imha zorunluluğu getirdiği hayvan b.klarını bile millete parayla satıyormuş kerata!.. Ya bir insan bu kadar mı bereketli olur?!. Hangi işe el atarsa atsın, bu kadar mı verimli olur? "Şöyle bir sürtünsem" diyorum ama denk getiremiyorum bir türlü adamı! CHP'nin meyhaneci Bursa İl Başkanı İsmet Karaca'ysa her zaman olduğu gibi başka bir alem!.. Eprimiş, buruşuk çakma Lakos tişörtler giyerek milletin önüne çıkan Karaca, eleştirilerim üzerine sayemde gömlek ve takım elbise kullanmaya başladı. Lakin, kısmetsiz İsmet ne takım elbiseyi taşıyabiliyor ne de siyasetin ağırlığını!.. Beden ve ruh uyumsuzluğu var aralarında! CHP'nin İl eski başkanlarından Sadık Çakar bile O'na yüz çakardı! Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin açık ihaleyle duyurduğu kent bilgi iletişim sistemini millete yalan yanlış rakamlarla "ceza garantili elektronik denetleme" girişimi olarak tanımladı meyhaneci İsmet. Sözleşmeye baktım... Anlattıklarının hepsi hikaye! Teferruata bile gerek yok... İsmet'in zaten kendi hikaye! Hep derim, "memlekette iktidar sorunu yok, etkin ve yetkin bir muhalefet sorunu var" diye... Akşam mekanında bira sifonu çek gece yarılarına değin, öğleden sonra yataktan kalkınca da uyduruk bir basın açıklaması çek Arjantin bardağa, maksat siyaset olsun diye!.. Bıktık artık bu anlayıştan, "İllallah" dedik milletçe, çek babam çek!

Diğer Haberler