Yazarlar

Bir çağ yangını

post-img
Bundan bir önceki Meclis yani, şimdiki Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin o sıra başkanı olduğu Osmangazi Belediye Meclisi’ndeki AKP’li üyelerin oylarıyla çıkarılıyor o binanın kat yüksekliği 18 buçuktan, 21 buçuk metreye. Yasal olanı uyguladıkları takdirde Bursa’nın tarihi ve çok önemli bir noktasından şimdilerde aynen delik dondan fırlar gibi yükselen o binanın boyu hemen yanıbaşındaki Çelikpalas Oteli’ni asla geçemeyecekti. Devreye zaten Çağlar’ın sık sık kendisine danıştığını işittiğimiz Faruk Çelik mi sokuldu yoksa, “büyüyünce Büyükşehir’e aday olucam” diye hesap yapan Recep Altepe, “şayet izin vermezsem Cavit abim beni televizyona çıkarmaz” diye mi düşündü, artık orasını bilemiyorum ama bu dünyada tutturamazlarsa bile öte dünyada cayır cayır yanacak kendisi! İşlediği bu kent suçundan ötürü hiçbir şey yapmasalar bile en azından “huri edinme hakkını” tamamen elinden alıp, kendisine direkt Safiye Ayla’nın son halini verirler diye düşünüyorum! “Tabi bu kuru karı buradan gitsin” diye başının etini yiyecek “yengenin dırdırı” da işin hediyesi bu arada! Çekirge Caddesi üzerinde evi damı olan insanlardan ne üstünlüğü var Cavit Çağlar’ın da orada yaptığı devasa binaya daha en başta iki metre daha fazla inşaat izni veriyorsunuz ey AKP’li kardeşlerim. Dini referanslarla geldiniz, daha sonra en çok hakkı siz yediniz, nasıl olacak bu işin sonu? Rahmetli Erbakan’ın dediği gibi evvelden üzüm idiniz, üç ayda mayalanıp şarap oldunuz yalan mı? Velhasıl, Çağlar’a uygulanan bu “sütlü keçinin geriden gelen oğlağı” muamelesi sonucu mağdur olan arka parseldeki komşular yargıya başvururlar ve bina daha temel aşamasındayken mahkemece durdurulur. Mahkeme de der ki, “Çelikpalas’tan daha yükseğine yapamazsın kardeşim!..” Bu durumda da ortada ruhsat muhsat hiçbir şey kalmamıştır. Arzın merkezine doğru metrelerce temel kazan Çağlar’ın adamları Osmangazi Belediye Meclisi’ne bu kez “çökme tehlikesini” öne sürerek, “hiç olmazsa yol seviyesine kadar yapılsın inşaat” teziyle gelirler. Muhalefetin de “yol çizgisine dek yapılma” önerisine onay vermesiyle çalışma tekrar başlar ama artık hiç durmamacasına! O sıralarda seçimler yapılır ve göreve bu kez Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar gelir. Mustafa bey  “Dündar” değil de azıcık hakiki “dindar” olup Allah’tan korkaydı eğer, tamamen ruhsatsız bir şekilde o noktaya dek ulaşan beton yığınına göz yummaz, daha o dakika iki zabıta yollayarak inşaatı derhal durdururdu. Mustafa Dündar da öte dünyada cayır cayır yanacaklar veya kendisine “huri” yerine Akrep Nalan gibi bir dilber verilecekler arasındadır! Engin yeşil çayırlar üzerinde kovalayıp durur artık Mustafa Dündar’ı! Ayıptır, yazıktır, günahtır, bu nasıl bir haksızlık ve adam kayırmacılıktır böyle?!. Durun, daha bitmedi! Buranın Türkiye olduğunu, her derdin bir şekilde çözüleceğini yıllardan beri gayet iyi bilip uygulayan Cavit Çağlar bırakın 18 buçuk metreyi, 21 buçuk metreyi de geçer ve binayı 30 metreye doğru yükseltir; üstelik de mahkeme kararına rağmen ve tamamen ruhsatsız bir biçimde! Adam tüm Bursa’ya açıkça meydan okuyarak “ben canımın istediği her zaman kapınızın önüne gelip dilediğimi rahatlıkla yaparım” demektedir! Sonra ne mi olur? Dosya Mustafa Dündar’ın başkanı olduğu Osmangazi Belediyesi İmar Komisyonu’na gelir. AKP’liler orada bir plan değişikliğine daha giderek “kat sınırlamasını” tamamen ortadan kaldırırlar. Bir de üzerine ayrıca, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde de “turizm tesisi yapılmak şartıyla” o bölgede inşa edilecek binalara bir plan notuyla yüzde 50 daha emsal artışı getirirler mi? Bunu da Meclis’e getirip de yine AKP’li üyelere onaylatırlar mı! Peki, yapılan iş hukuki mi? Değil elbette ama “daha önce sadece biri için dava açmıştık ama adam biz yargıya gittiğimiz için üzerine gözümüze soka soka 3 kat daha fazla yaptı” diyen arka taraftaki davacılar işittiğime göre yılmış ya da susturulmuşlar! Yani şimdi bu durumda yeni bir dava açacak yiğit ve namuslu insanlara ihtiyaç var. Çağlar’la kanki olan eski İl Başkanı Metin Çelik’in maçası yemedi zaten yemezdi de. Kaldı ki görev yaptığı dönemde o da suç ortağıydı bu işin. Bir muhalefet partisinin İl başkanıydı, bir tek basın toplantısı bile düzenleyemedi binanın önünde hatta CHP İl Merkezi’ni taşıdığı katın sahibi bile bizzat Cavit Çağlar’ın kendisiydi, o dereceye kadar yani! Metin Çelik de öbür dünyada cayır cayır yanacaklar hatta kendisine muhtemelen “huri” yerine “Nuri” verilecek olanlar arasındadır! Yeni İl Başkanı Zafer Yıldız da etliye sütlüye dokunmaz bir kıvamda ama CHP Osmangazi İlçe Başkanı Recep Çohan’ın duruşunu sağlam buluyorum. Gerek İmar Komisyonu’nda, gerekse Meclis’te bu konuya ilişkin yaptığı çalışma ve konuşmalar yüz ağartıcı türden. Bu yüzden de Çağlar’ın medya kuruluşlarında ambargo uygulanıp, yer verilmiyor kendisine. Mıstafa Mıstık arada bir ona da vurup duruyor oturduğu yerden! Recep Çohan’a çok yakışır bu davayı açmak, siyasette de büyür gider. Bundan yaklaşık 15 gün kadar önce Osmangazi Belediyesi’nden “ak ruhsatını” aldı Cavit Çağlar. Yüz odalı olanların Çevre Etki Değerlendirme raporu almaları gerektiğine dair yasal hükmü de her nasılsa atlayarak, tam 140 odaya çıkardığı otelini Bursa’nın en önemli ana arterinin üzerine bıçak gibi sapladı. Otel açılıp da oraya giriş çıkışlar nedeniyle her dakika kent trafiği kitlendiği vakit en azından tüm dolmuş ve taksi şoförleri iyilikle anacaklardır sık sık kendisini ve de diğer kent günahkarlarını. Ben asıl şu Anıtlar Koruma Kurulu’ndakileri anlayamıyorum? Ha! Mesela üyelerden Uludağ Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden Doçent Murat Taş’ı anlıyorum mesela. Kendisi Faruk Çelik abisinin hürmetkar bir hayranıdır. “Öl” desin ölecek, “böl” desin bölecek kadar da çok sever sayar kendisini. Kurulun bir diğer üyesi ki, biliyorsunuz daha önce AKP Nilüfer Belediye Başkan adayı göstermişti kendisini, Işıl Gençoğlu’ndan Nilüferlileri Allah korumuş hem valllahi hemi de billahi! Biliyor musunuz Anıtlar Kurulu Üyesi Mimar Işıl Gençoğlu da ortağı Süleyman Taşan’la birlikte, Cavit Çağlar’ın sözünü ettiğimiz şaibeli binasının “mimari projesini” yapıyor üstelik hem iç hem de dış! Kudretinden sual olunmaz yüce Rabbim Işıl hanımı da öte dünyada en azından bir tosbağaya  dönüştürüp, cehenneme odun taşıtacaktır artık diye düşünüyorum! Hadi, Işıl Gençoğlu’nun da niye böyle davrandığını anladık artık ama Kurul’un diğer üyelerini anlamakta epey güçlük çekiyorum doğrusu. O binayı oraya dikiyorlar, “18 buçuk metreden fazla çıkamazsınız” diyen mahkeme kararı önlerinde, bölge turistik kaplıca bölgesi, az ötede Atatürk Müzesi, onun ilerisinde Hamzabey Camii var, kent siluetini son derece çirkinleştiren bir beton yığını, kişiye özel yapılan plan değişikliğiyse mal gibi ortada… Siz nasıl onay verebiliyorsunuz böyle bir projeye ey Anıtlar Kurulu’nun diğer üyeleri? Yoksa Sezen Aksu’nun ünlü parçasında söylediği gibi “eller günahkar, diller günahkar, bir çağ yangını bu bütün, dünya mı günahkar yav?!.”  

Diğer Haberler