Yazarlar

Bir gazeteci müsveddesi

post-img
Geçen gün bazı Bursalı İşadamları, Uludağ Üniversitesi, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Bursa Ticaret Sanayi Odası’nın ortak katılımıyla kentimizde kurulması  planlanan “Bilişim Vadisi Projesi” için bir basın toplantısı düzenlenmiş.   Yeni Vali Münir Karaloğlu’nun da iştirak ettiği bu birlikteliğin en sonuna, artık soru sorma faslına gelindiği vakit ki, İhsan’ın yazısını okuduğumda hemen o saniye anladım kim olduğunu…   Basıldıktan sonra hiçbir yerde görmediğimiz haftalık gazetesiyle,  gazeteciliği mesleki kaygılarla değil sadece ticari bir kazanç olarak gören bir zat almış yine mikrofonu eline…   -Sayın Valim, sayım müdürüm, sayın filanım, sayın feşmanım!..   Bir gazeteci asla böyle bir tarzda soru sormaz!   Hoş er kişi zaten gazeteci değil ama onca zamandır hiç mi usül adap öğrenemedin be adam!   -Efennim, öncelikle ifade etmek istiyorum ki gurur duydum, keyif aldım bu birliktelikten.   Gazetecinin görevi bürokrat veya siyasetçiyi okşamak, yalamak değildir. İşini yapar gazeteci. Korkmadan, yüksünmeden, çekinmeden sorusunu sorar haberini yapar. Basın toplantılarının yapıldığı alanlar bir gazetecinin keyif aldığı ve aldığı keyfi de uluorta ilan ettiği alanlar değildir.   İşte lafın sonunun nereye varacağını, az sonra yine birileri tarafından 30 yıllık mesleğinin ayaklar altına alınacağını hisseden bizim İhsan (Bölük) daha fazla tahammül edemez ve yüksek sesle önce yanındakilere dönerek, “Bu arkadaş gazeteci değil ki, ne sıfatla konuşup da soru soruyor” diyerek tepkisini gösterir?   Herkes susmuş, ortalık buz kesmiştir!   Bu kez elinde mikrofonla öylece kala kalan kişiye yöneltir bakışlarını Bursa Haber Gazetesi Yazarı İhsan Bölük:   “Siz gazeteci misiniz ki bu toplantıda soru soruyorsunuz?”   Adam, muhteşem gazetecilik sorusunu(!) tamamlamaya çalışır:   -Efenim, bu güzel birlikteliği daha başka projelerde de görebilecek miyiz efenim?   Olayı öğrenince içimden “Aferin İhsan’a” dedim. Artık o kadar deforme oldu, o kadar ayağa düştü ki bu meslek, birilerinin kimlik bulduğu, tehditle, şantajla para topladığı bir alan haline geldi.   Nitekim aynı kişinin, Vali’nin bir önceki toplantısında mikrofonu yine eline alarak, “Vali Bey’in masasına oturtulmadığı için” sitem ettiğini duyunca hiç şaşırmadım!   Uzun zaman önce bu şahsın, karısının Emine Erdoğan’la çekilmiş bir kare resmini cebinde dolaştırıp, “Ailece Erdoğan’larla ne kadar yakın olduklarını” ballandıra ballandıra anlattığını, bu sayede “danışmanlık” işi ayarlamaya çalıştığını işitmiştim.   Bursa’da, TMSF’nin el koyduğu bir şirkette epeyce bir keyif sürdü zaten.   AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte piyasaya çıkan “kimden ne koparabiliriz” anlayışındaki insanlar, bu insanlar.   Nitekim, AKP’nin Bursa yönetimine de burnunu sokmuş ancak ne olduğu kısa bir sürede anlaşılınca oradan da dışlanmıştı bu kişi.   Kimsenin görüp okumadığı gazeteleriyle ortalıkta cirit atıyor böyle tipler.   Basın mensupları için düzenlenen yemekli toplantılara aile fertlerini de götürüyorlar beslenip, semirsinler diye!   Yemeğin sonunda ikram edilen tatlılardan “Bir porsiyon paket yaptır da evde yengenin de gönlünü alalım” diye garsonun ardından ulu orta seslenenler de var!   İşleri güçleri “acaba yarın ne menfaat sağlayabilirim” diye ona buna yağ çekmek.   Toplantı bitiminde Vali Karaloğlu’ndan özür dilemiş İhsan, bu ani çıkışından dolayı.   Karaloğlu’nun yanıtıysa “Gazeteci tanımında çok tutucu olduğu” şeklindeymiş!   Eski bir basın emekçisinin, mesleğinin evrensel ilke ve kurallarına uyulmasını isteyip, beklemesi kadar doğal ne olabilir ki, bunun adı tutuculuk olsun?   Hem günümüzde “valiler” tutucu olmuyorlar da ne oluyor?   Nasıl savcılar “Cumhuriyet” savcılığını bırakıp da “Pensilvanya” savcılığına soyundularsa…   Giden bir önceki Vali Şahabettin Harput’un da açıkça söylediği gibi valiler de “Devlet’in” değil, “Hükümet’in” valisi olup çıkmışlar şu sıralar da ki, birinci vazifeleri demokratik anayasal haklarını kullanan vatandaşların üzerine zehirli suyla, gaz sıktırmak.   Ha! çıkışta bizim İhsan’a sağ elinin işaret parmağıyla “Gel bakim sen buraya” işareti yaparak, “Sen benim sözümü nasıl kesersin terbiyesiz adam” diye bir de hakaret etmiş malum kişi, haddini bir kez daha fersah fersah aşarak!   O işarete başka bir işaretle karşılık veren İhsan Bölük’ün yanıtıysa şöyle olmuş:   “Keserim, ben eğer 30 yıldır bu meslekten ekmek yiyiyorsam senin gibiler karşısında yapmam gereken ne varsa her şeyi yaparım!..”

Diğer Haberler