Yazarlar

Bursa Fetö çatı davası son durum

post-img
“Kız Özlem…” “Kız Özlem” dediğim bizim meslektaş, Yeni Marmara Gazetesi’nin çiçeği burnunda yeni yazarı Özlem Buğday Yağmur. “Kız Özlem…” “Ayıp kız!..” “Dün Bursa Adliyesi’ndeki duruşma salonunda kenarda “kral penguenler” gibi bekleşen avukatların hepsini süzdüm, tek tek…” “Bir tek senin kocan Özgür’ün (Yağmur) cübbesinin yakası kirli ve yağ içindeydi kız!..” “Bakar insan biraz kocasına!..” “Fetö’den yargılanan Bursa eski valisi Şahabettin Harput’un avukatlığını üstlenen eski baro başkanlarından, CHP’li eski Bursa Milletvekili Yahya Şimşek’in cübbesinin yakası bile pırıl pırıl, tertemizdi vallahi…” “Kız ayol, ne kadar CHP’li, sosyal demokrat avukat varsa Bursa’da, hepsi birer Fetöcü bulup, vekaletini kapmış sanki kız Özlem!..” “En fakir Fetöcünün ücret-i vekaleti bile 100 bin liradan başlıyor vallahi!..” Fakat kesin bilgi, en tiril tiril, en temiz, en bakımlı Avukat Turgut Özkan’dı salonda. Cübbesinin yakası tertemiz, bayrak kırmızısıydı lekesiz. Belli ki yenge hanım titiz ve kocasına da iyi bakıyor. “Adamdan para istemeyi biliyosun ama di mi?!.” Çok komik bir hikayeleri var Özlem’le, Özgür çiftinin… Bir gün Özlem bunalmış; işte dergi işleri, matbaa giderleri filan… “Kız biraz para versene bana” demiş Özgür’e… “Valla bi kuruş yok” demiş Özgür, “bu ay büro kirasını bile henüz ödeyemedim zaten”!.. O gece de bunların evine hırsız girip, çantalarda, çekmecelerde, günlük kıyafetlerde ne bulduysa artık, hepsini çalıp gitmemiş mi?!. Ertesi gün karakolda tutanak düzenleyen polis memuru soruyor Özgür’e, “Üzerinizde ne kadar para vardı” diye? Özgür Yağmur da saymaya başlıyor: “İkibinbeşyüz dolar, üç bin Euro, iki milyar Türk Lirası!..” İşte o günün akşamında evde yaşanan olaylardan sonra zuhur ediyor yavrum Özgür’de başlayan “Panik etek” rahatsızlığı!.. Ahh, ahh!.. Pek zordur bu kadın milleti, biliriz! Özlem, Özgür’ün cübbesinin yakasındaki artık iyice müzminleşmiş kiriyle hiç ilgilenmiyor ama… Özgür, Lodos Haber’in bedavaya, karın tokluğuna çalışan fahri muhabiri olarak Fetö duruşmalarındaki gelişmeleri an be an gayet güzel bildirmeyi sürdürüyor kendisine! Sabahki olayı, Özlem’in patroniçesi olduğu Lodos Haber’den okudum duruşma salonunda. Bursa 8’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan FETÖ/PYD Çatı Davası sırasında sanıklardan Sami Şentürk, “Villasında yapıldığı iddia edilen toplantılarla ilgili olarak BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ın da dinlenmesini” talep etmiş! Birileri tanık, gizli tanık beyanlarıyla yıllardan beri zindanlarda eziyet çekerken, o insanlar ne yaptılarsa, aynılarını yapanlarsa sırıtarak ortalıkta dolaşmaya devam ediyorlar. Adalet bu değil ama er ya da geç yerini bulacak! Gizli tanık “Kartal’ın” ekranda yüzü kapatılmış, sesi dijital ortamda değiştirilmiş şekilde verdiği ifadesi sırasında bulundum duruşma salonunda. Bu işte var bir gariplik! Sabah konuşan “gizli tanık” da tanıyamamış hiç birini! Hakim, sanıklardan 5-6 kişiyi kamera önüne çıkararak gizli tanık “Kartal’a” gösterdi hepsini birer birer… Hilmi Gülcemal hariç, hiç birini tanıyamadı biliyor musunuz?!. Biri Fetö’den gizli tanıklığa soyunacak, örneğin bir Emin Akça’yı, Sami Şentürk’ü, Feridun Kahraman’ı, bir Ali Fuat Er’i  hiç tanımayacak öyle mi?!. Var bu işte bir alavere, dalavere!.. Ya iddianame düzenlenirken en başta sonuç ileride Fetö’cülerin lehine, “olay daha sonra çelişkili ve patlak çıksın” diye büyük bir kurguyla planlandı… Ya da sanıklar aleyhine büyük bir kumpas var! Gizli ya da açık, diğer sanıkları hiç tanımayan böyle bir tanık mı olur yahu!.. Duruşma salonundaki tiril tiril, bakımlı ve dahi yakışıklı avukatlardan biri de Hakan Dinçtürk’tü hiç kuşkusuz. Onun da Turgut Özkan gibi avukat olan eşi Hakan’a sabah erkenden kendi elleriyle, sevgisiyle ütülediği takım elbise ve gömleğini giydirerek evden göndermiş, akşam işi bittiğinde hiçbir yere uğramadan eve geri gelmesi için “Muhabbet Duasını” okuyup, ardından bir tas da su dökerek Adliye’ye doğru yolcu etmişti. Hakan son 20 yıldır hiçbir yere uğramıyor zaten! Salonun en çok göz dolduran avukatı, Hilmi Gülcemal’in müdafi Veysel Orhan’dı bence… Avukat Osman Orhan’ın yeğeni olan Veysel, “gizli tanımadık” Kartal’a, “Hilmi Gülcemal’le birlikte Yalova’da, Kırgızistan’a gönderilmek üzere teslim edilen 4 buçuk milyon doların yerleştirildiği çantanın ebatlarını” sordu? Mahkemenin hakimi bunu anlamdı biliyor musunuz?! Niye ısrarla sorduğunu çözemedi Veysel Orhan’ın? Garip bir şekilde önce savcıya mütalaasını sordu, sonra da diğer üyelere hiç danışmadan, “Bunun sorulması oy birliğiyle reddedilmiştir” diyerek tutanağa geçirtti! Dedim ya, “Bu davada garip giden bir şeyler var” diye?!. Oysa, içinde aynı zamanda dört kişinin bulunduğu minibüsle taşındığı iddia edilen bu paranın, gizli tanığın ağzından hacmini öğrenmek istiyordu Veysel!.. Tanık yalan mı söylüyor yoksa, anlattıkları gerçek mi bu durum çıkacaktı ortaya? Hakim izin verseydi eğer, mesela “bir spor çanta içinde teslim ettik” ya da “50 santim ebatları olan bir karton kutuda verdik” diyebilirdi örneğin… Garip bir şekilde bunu da yanıtlayamadı “gizli tanımadık” gizli tanık Kartal!.. Şimdi günün averaj sorusu geliyor: “Sıfırdan başlayıp, 1 milyara kadar kaç saatte sayarsınız?..” “?...” Şimdi aranızdan bazıları bu soruya “1 saat” veya “6 saat” filan gibi yanıtlar verecektir. Oysa gerçek çok farklıdır. Hiç yemeden, içmeden, uyumadan, tuvalete gitmeden  “1 milyara kadar saymak” yaklaşık 22 gününü alır insanın! Kağıt para da öyle bir şeydir, çok büyük hacim tutar. Mesela 100’lük banknotlar halinde istiflenmiş 4 buçuk milyon dolar bir VIP minibüsün 3’lü koltuğunu tavana kadar işgal eder! Bir karton kutuya ya da çantaya asla sığmaz! İki kişi kesinlikle taşıyamaz! Şeytan ayrıntıda gizlidir! İşte onun için sordu Veysel Orhan paranın konduğu çantanın ebatını! “Özlem…” “Kocanın cübbesini bu akşamdan hemen yıka, yarın yine duruşma var çünkü!..” “Yıka Özlem, yıka!..” “Uzun yıkama yap hem de çok kirlenmiş!..” “Çitile iyice…” “Ayıp oluyor ele güne karşı!..” “Yıka Özlem yıka…”

Diğer Haberler