Yazarlar

Canlı bombanın perde arkası

post-img
Drama alanında En İyi Televizyon Dizisi Altın Küre Ödülü’nü üst üste iki yıl alan Amerikan yapımı Homeland dizisini bilmem izlediniz mi? Homeland çok iyi kurgulanıp çekilmiş güzel bir politik gerilim dizisi. Dizide duygu durum bozukluğu rahatsızlığı olan bir CIA ajanı Carrie Mathison'ı canlandıran oyuncu Claire Danes ve bir Amerikalı deniz piyadesi olan Çavuş Nicholas Brody'yi canlandıran Damian Lewis muhteşem bir performans sergilerler. Çavuş Brody bir arkadaşıyla birlikte el-Kaide militanlarının eline esir düşmüş ve tam 8 yıl boyunca vatanından uzakta yaşamıştır. Bu sürenin sonunda da bir operasyonla tesadüfen kurtarılıp bir savaş kahramanı olarak ülkesine geri götürülür. Evde onu bir oğlu, bir kızı ve artık kocasının geri döneceğinden umudunu kesip Çavuş Brothy’nin en yakın arkadaşıyla aşk yaşamaya başlamış olan karısı beklemektedir. Fakat geçen bu süre boyunca önce çok ağır işkence ve yaşatılan acılar sonucu beyni sıfırlanan, daha sonra da Müslüman bir insan olarak yeniden programlanan Brothy saf değiştirmiş, çok özel, uzun vadeli bir projeyle Amerika Başkan Yardımcısı da dahil, hükümetin üst düzey yöneticilerini tümden yok edecek bir canlı bombaya dönüşmüştür. İlk sezondaki o sahne daha dün gibi aklımda, “Terzi” kod adlı hazırlayıcısından içine ufacık yüzlerce çelik bilye döşenmiş yelek şeklindeki bomba düzeneğini teslim alıp üzerine geçiren Brothy iki elini aşağıdan yukarıya doğru kaldırıp başını işaret ederek sorar, “önce burası kopup fırlayacak değil mi?” Sessizce kafasını sallayarak bunu onaylar Terzi. Önceki gün akşam saatlerinden itibaren konuştuğum olay yerinde ya da çok yakınında bulunan onlarca görgü tanığı havaya yayıldıktan sonra saçlarının içine dek sinmiş kesif bir barut kokusundan söz ediyor yani, bomba hiçbir şekilde C4 benzeri ağır patlayıcı içermiyor, sadece kapalı bir hazne içerisine sıkıştırılmış barutun yanması sonucu oluşan ani basınçla ortaya sadece korkunç bir sesin çıkması hedefleniyordu. Basınç etkisi de ciddi bir bombaya göre hayli zayıftı bu düzeneğin. İçine Suruç, Ankara ve İstanbul’da patlayanlarda olduğu gibi çivi, bilye ya da başka metal parçalar konulmamış, işin aslı insanların öldürülmesi hedeflenmemişti. Aksi olsaydı sadece terörist kadın değil hiç kuşkusuz, oradan geçmekte olanların ve sokaktaki esnafın arasından çok sayıda insan yaşamlarını kaybederdi. Şanlı Urfa’dan “Sultan” adına otobüs bileti alıp, Bursa Terminali’nde iniyor kadın. Oradan bir taksiciye gideceği adresin yazılı olduğu kağıdı verip elindeki irice bir el çantasıyla araca biniyor. Nitekim Bursa’ya ulaştıktan tam dört gün sonra yine varacağı Ulucami batı kapısının bulunduğu sokağa girdiğinde elinde aynı çanta vardır. Başı sıkı sıkı örtülü 25 yaşlarındaki bu kadın terminalden doğruca Görükle’ye, Kardelen Sitesi’ndeki “İ” bloğun 3’ncü katında kendisini bekleyenlerin evine gidiyor. Muhtemelen daha sonraki günlerde Kapalıçarşı civarında dolaşılıp keşif yapılacak ve bombanın patlatılacağı yer terörist kadına ayrıntılı olarak gösterilecektir. Ortada bir bilgi kirliliği var ve gereksiz dedikodular dolaşmakta. Pek çok kişi kadının Görükle’den, Bursaray’a binerek Fomara’da indiğini, oradan yukarıya, Ulucami’ye doğru çıktığını, batı kapısına geldiğindeyse bedenine sarılı olan düzeneği ateşlediğini düşünüyor. Bunların hiç biri doğru değil! Bir kere terörist aşağıdan yukarıya değil, yukarıdan aşağıya doğru hareket ediyor. Bomba da gövdesinde değil, elindeki irice el çantasında. Bu durum mobese kayıtlarında açıkça görülmekte. Belli ki Atatürk Caddesi’nde, yine ulu caminin az ilerisindeki dolmuş duraklarına yakın bir yerde aracından inmiş kadın. Sokağa o taraftan gelerek giriyor çünkü. Muhtemelen yine taksi kullanmış. O sıra Atatürk Caddesi’nin sol yanı park edilmiş tek sıra arabalarla dolu, kaldırılmayı bekleyen iki cenaze ve ölenlerin yakınları dolu avluda. Amacı çok sayıda insanın hayatını almak olsa, doğruca o tarafa yönelir, ancak değil! Caminin içine girmek gibi de bir niyeti yok. Hele hele CHP’nin, Setbaşı’nda az sonra başlayacak laiklik yürüyüşü umurunda bile değil kadının. Yoksa direkt o tarafa yönelirdi. Ne yapıyor? Araçtan indiği noktadan itibaren geriye dönüp batı kapısına doğru yöneliyor ve önceden kendisine tembihlendiği gibi sokağa girdikten on metre sonra da eğilip çantasındaki düzeneği harekete geçiriyor. Bomba çok güçlü bir kimyada ve bedenine sarılı olsaydı eğer,  Homeland Dizisi’nde işlendiği gibi saldırganın kafası da mutlaka kopar, vücudunun üst kısmı tahrip olurdu; oysa cesedine bakıldığında başının yerinde olduğu, sadece ayak ve ellerinin parçalandığı görülüyor. Bir metre yakınından başlayarak çevresinde yürümekte olan insanlaraysa hiçbir şey olmuyor! Yaralılar yüksek basınç sonucu çevredeki dükkanların kırılan camlarından kopup gelen parçacıklardan ötürü zarar görüyorlar. Ağır yaralı yok. Peki kim yaptı bunu? Resmi bir açıklamada bulunulacak her zaman olduğu gibi elbette ancak, önceki canlı bomba eylemlerinde failin ismi ilk yarım saat içinde duyurulurken, bundayse aradan saatler geçmesine rağmen görevlilerden ses seda yok! Saldırganın başının örtülü olması ve Suriye’den gelmesi nedeniyle “IŞİD yaptı” diyenler de var, “bu örgüt hiçbir zaman kadın militan kullanmadı, PKK ve yan unsurları yaptı” diyenler de. Aslına bakarsanız sırtını Uludağ’a yaslayan Bursa, üç kapısıyla  emniyetli bir kent yani, yasadışı örgütlerin kendilerine güvenip de kolay kolay eylem yapmayı tercih edecekleri bir şehir değil. Üstelik de bu şehirde öteden beri özellikle bazı İslami örgüt  liderlerinin barınıp saklandıkları ve kendi yaşadıkları kentte eylem yaparak, yine kendi güvenliklerini riske atmayacakları da söylenir durulur! Canlı bombayı hangisi göndermiş olursa olsun, neyin hedeflendiği önemli? Burada mühim olan bu örgütleri kullanarak Türkiye’yi baskı altına almaya çalışan yabancı devletler. Tatil için özellikle Orta Doğulu Arapların tercih ettiği Bursa hedef alınarak ülke turizminin baltalanmaya çalışıldığı çok açık. Endişelenmeyin, arka arkaya birden çok bomba patlatacak değiller, olan oldu zaten, ziyaretçiler endişelenmeleri gerektiği kadar korktular buraya gelmekten. Tesellimizse, can kaybının yaşanmaması. Buna da şükür. Büyük geçmiş olsun.          

Diğer Haberler