Yazarlar

Dişçi Tahsin Bulut

post-img
Zülfikar Yüksel anlatmıştı… Almanya’da yaşadığı yıllarda dişindeki bir sorun yüzünden bir kliniğe gider Yüksel. Oraya vardığında muayene olabilmesi için sekreter bir form uzatır kendisine. Sağlık durumundan tutun, özel bilgilere varıncaya değin pek çok kişisel sorunun yanıtlanması istenmektedir orada. “Ben bu formu doldurmak istemiyorum” der Yüksel, “ama tedavi de olmam gerekiyor.” Kız bunun üzerine içeriye, doktora durumu bildirmeye gider. Biraz sonra kabul eder doktor hastasını. Muayene koltuğuna oturttuktan sonra ağzını kontrol eder. Sonra da “Beyefendi” der, “şimdi lütfen kalkın başka bir hekime gidin. Biz sizin tedavinizi üstlenemeyiz!..” “Neden” diye sorar Zülfikar Yüksel, büyük bir şaşkınlıkla?!. “Yasal mevzuat gereği sizin o formu doldurmanız gerekir. Aksi halde sizi tedavi edemeyiz. Ben sizi muayenehaneme aldım çünkü, ettiğim doktorluk yemini gereği ‘acil bir durumunuz var mı’ diye bakmam gerekiyordu! Eğer olsaydı müdahale edecektim! Sizde öyle bir durum yok. Şimdi lütfen kalkın oradan!..” Görüyor musunuz Alman’ın hekimlik anlayışını?!. Geçen yıl Dişçi Tahsin Bulut’un ofisine uğradım ağzımdaki bir sorun yüzünden. Sekreteri içeri gidip geldi, “Sizinle görüşemeyecekmiş, uzun işi var” dedi. Olabilir. Ha, “Randevu alıp öyle gelsin” demiş, bir de. Oysa durumum acildi! Kız telefon numaramı aldı, “Yarın sizi arayıp, randevu saatini bildireceğiz” dedi, ben oradan ayrılırken. Sonuçta hiç arayan soran olmadı biliyor musunuz?!. Onca yıl gizlemiş meğerse, ettiği hekimlik yeminine de hiç saygısı yokmuş Tahsin Bulut’un? “Politikacı” yanı içler acısı, evlere şenlikti zaten bunun ama “doktorluk” yanı, meslek anlayışı da o günden sonra benim gözümde öldü gitti! Nereden bilebilirdim bunun o kadar büyük bir öfke, kin besleyeceğini içinde? Merak edenler Google’da ‘Havada bulut, Tahsin Bulut’ diye arasınlar, hemen karşılarına çıkacaktır. Hiç doymak bilmeyen, her şeyi kendinde hak ve had gören yanını eleştirmiştim sadece. Sonradan fark ediyorum, meğerse çocuk gibi, sosyal paylaşım sitelerine varıncaya kadar her yerden engellemiş bendenizi! Yani şimdi, şöyle bir adam düşünün: “Ülkücü” kimliğinle girdiğin ANAP seni alacak, tam 2 dönem Bursa İl Genel Meclisi üyesi yapacak ilkin. O sıra icraat mekanizması olan Encümen’e de gireceksin. Yetmedi, Emir Koop’un yönetim ve denetim kurullarına da konuldu. Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz bile mendil kadar olsa da geçen dönem görev yaptığı 5 yıl boyunca bir Tekel Parkı olsun yaptı, hayrı dokundu ilçeye, bunun siyasette Bursa’ya şu kadarcık bir hayrının olduğunu görmedi hiç kimse! Ona sorarsanız her şeyi en iyi Tahsin bilir! Ortadoğu ve balkonların en çok okuyan siyasetçisidir kendisi! Dolayısıyla her türlü makam ve mevkii doğuştan itibaren en çok hak eden kendisidir! Hâlâ gidin, çalışma masasının üzerine bakın, ekonomiden politikaya, kent yönetiminden, geri dönüşüme kadar pek çok konunun işlendiği bir yığın kitap görürsünüz; kitap vitrini gibidir orası, gelenlere ne kadar çok okuduğunu gösterme yeridir! Bir vakitler Güniz Sokak’taki evinde, sehpasının üzerine kapağı bile hiç açılmamış yığınla kitap koyarak, Anadolu’dan gelenlere âlim görüntüsü vermek isteyen merhum Süleyman Demirel de yapardı aynı şeyi! Eski partisi güçten düştükten sonra Adalet ve Kalkınma Partisi kurulunca kapağı bu kez de oraya attı bizim Tahsin Bulut. İl yönetim kuruluna aldılar. Orada Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Başkan Yardımcılığı'na getirdiler. Tahsin’in partisini tanıttığına dair bir tek iz düşümü yok belleğimde! Yetmedi… İl başkan vekili yaptılar! O da yetmedi, Nilüfer Belediye Başkan adaylığı gibi muhteşem bir fırsat sundular kendisine. İktidar partisi diğer ilçelerde silme götürürken bence Tahsin Bulut’a seçim kaybettiren sadece Mustafa Bozbey’in oradaki başarısı değildi, Tahsin’in siyaset ve insan ilişkilerindeki başarısızlığı da buna etkendi kanımca! O da yetmedi Yerel Gündem 21 ve Kent Konseyi Genel Sekreterliğine getirildi Tahsin Bulut. Yediği önünde, yemediği arkasında, özel aracı, makam şoförüyle uzun yıllar saltanat sürdü. Geride hafızalarda bıraktığı bir iz var mı? Yok! Bir kez daha partinin Bursa İl Yönetimine aldılar onu. Üstelik de Teşkilattan Sorumlu İl Başkan Yardımcılığı görevine getirdiler. Sıra artık milletvekilliğine gelmişti. En çok onun hakkıydı vekil olmak. AK Parti kendisi gibi bir Hint kumaşını bulmuştu, değil milletvekilliği, bakan olmalıydı o artık bir bakan! Aday oldu. Zzzt Erenköy! Yapmadılar vekil filan. Sonra… Sosyal medya başta olmak üzere bulabildiği her zeminde iktidar partisinin aleyhinde konuşmaya başladı Tahsin Bulut. Peki, sebep? Efendim, Ak Parti “Milli Görüşe” kayıyormuş, falan filan! Senin “Milli Görüşü” ağzına alabilmen için salavat getirip, sabaha kadar tövbe namazı kılman lazım Tahsin!.. “Bu parti bana ne kadar çok şey verdi” diye şükretmedi bu, “benim gibi mühim bir adamı nasıl olur da daha yukarılarda değerlendirmezler” diye sitem etti hep. En son politikada bir baltaya sap olamamış bir grup insanla birlikte “Farklıyız, Birlikteyiz, Biz Türkiye’yiz” diye saçma sapan bir grup kurup, İyi Parti’ye göz süzdüğünü gördük Dişçi Tahsin Bulut’un! Artık yüzüne de bakan olmadı bunun sonuçta! En son belki bendeki birikimi onlar anlar diye gittiği İran dolaylarında görünmüş kendisi! Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim! Siyasette en çok hakkı yenenlerden biri olan Ak Parti’nin Bursa İl eski başkanlarından Sedat Yalçın, partisini ve ülkenin genel durumunu değerlendirdiği bir basın açıklaması yayınladı geçen gün. Son derecede seviyeli ve gerçekçi fikirlerle güzel bir bildiri olmuş. Orada Tahsin Bulut ve onun gibilere kapak olacak çok güzel bir bölüm var. O kısmı okuyarak bitirelim: “…Şikayet ettiğimiz konular olabilir fakat parti olarak bütün bunları çözüme kavuşturacak birikime de sahip olduğumuzu unutmayalım. Geçmişte bu türden sorunlarımızı çözdük yine çözebiliriz. Bu yakıcı gerçekler gün gibi ortadayken hayatı boyunca sahip olduğu bütün unvanları Ak Parti sayesinde elde etmiş olanların, ülkemizin bu zor günlerinde Ak Parti ile yollarını ayırma kolaycılığı doğru ve kabul edilebilir bir şey değildir. Bunun değerlerimizde de bir yeri, karşılığı yoktur. Bu vefasızlıktır... Haksızlığa uğradığınızı, emeğinizin dikkate alınmadığını, mağdur edildiğinizi düşünseniz bile onurlu duruşunuzu bozmamalısınız.” Eh! Birinin soyu “Yalçın”, diğerinin ki “Bulut”!.. Havada bulut, Tahsin Bulut!..

Diğer Haberler