Ya, nasıl bir anlayışa sahipse necip milletimiz, Korona’ya yakalandığını biliyor ama eğer öğrenirlerse “bizim oğlanın düğününe kimse gelmez” diye bunu kimseye söylemiyor ve törene katılıp da pistte iki tur dönenlerin hepsi hasta oluyor!
İşin fena yanı bilim insanları da bu konuda net bir şey söyleyemiyor.
Bir…
Genç olabilirsiniz, hastalığı hafif belirtilerle geçirmiş olabilirsiniz ama aynı zamanda taşıyıcısınızdır.
Bunun doğru olup olmadığı belli değil!
İkincisi…
Korona’ya yakalanmış olabilirsiniz, atlatmış olabilirsiniz ancak, hastalığı yeniden kapabilirsiniz.
Bu da net olarak bilinmiyor.
El yordamıyla ilerliyor insanlık.
Barış Şentürk…
Yıldırım’dan, CHP Gençlik Kolları üyesi pırıl pırıl bir genç.
Yerel medyada yerli yersiz kalem oynatan pek çok köşe yazısına konu oldu Barış geçen hafta.
Çocuğun adı bile güzel:
“Barış”
Yok efendim, “kız arkadaşı bu hastalığa yakalanmış da, CHP Gençlik Kolları Bursa İl Kongresi öncesinde 10 arkadaş aynı evde kalmışlar da, seçim esnasında akşama kadar salonda bulunmuş da, daha sonra onun testi de pozitif çıkmış da, ardından ertesi gün 30 Ağustos kutlama etkinliklerine katılmış da, herkese bulaştırmış da”, olmuş da olmuş yani!
Bu durumda yüzde 80’i emekli, koltuk altı çanta ve bahar aylarında şemsiye taşıyan yaşlı amca ve teyzelerden oluşan CHP Bursa İl Örgütü salgın nedeniyle pek yakında tümden kırılıp, “CHP-19” kriziyle tarihe karışacak demektir ki, Muharrem’e armağan olsun!
Yok öyle bir şey!
İşin doğrusu şu:
Barış’ın çalıştığı Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bir tekstil fabrikasının üretim bölümünde çalışan 3-4 kişinin Covid-19 virüsü kaptığı tespit ediliyor.
İşletmenin imalat departmanında Barış Şentürk’ün kıymetlisi, yavuklusu bir kızımız da çalışıyor.
Yönetim bu durum karşısında herkesin testten geçirilmesini istiyor.
Barış da alıyor arkadaşını, hastaneye götürüp test yaptırıyor.
Kızcağızda hiçbir şey çıkmıyor çok şükür.
Sonra, o hafta sadece Cuma günü bir müşteri ziyaretine gidiyor, akşam dört arkadaşıyla, ertesi gün gerçekleşecek Gençlik Kongresi’ne katılmak için aynı evde çalışma yürütüyorlar, Cumartesi de seçime katılıyorlar, ertesi günse 30 Ağustos programları var.
Barış 30 Ağustos’a iştirak etmiyor, yakınları için riske girmemek adına.
Gelin görün ki aradan üç gün geçtikten sonra yani, Pazartesi günü Barış’ta baş ağrısı ve halsizlik belirtileri oluşuyor.
Hastaneye gidiyorlar, sonuç yine negatif!
Bu arada arkadaşlarını ve temas kurduğu partilileri arıyor Barış; durumdan haberdar ediyor onları.
Aradan iki gün daha geçince çocuğun sıkıntıları daha da artıyor.
Tekrar gidiyor sağlık kurumuna.
Bu arada hane halkı dahil, temas ettiği herkesin raporu olumlu çıkıyor.
Ve Barış’ın Covid-19’a yakalandığı tespit ediliyor!
Hastalığı CHP’lilere O’nun bulaştırdığı değil, Gençlik Kongresi sırasında bazı CHP’lilerin O’na bulaştırdığı olasılığı ağırlık kazanıyor bu durumda!
Tam da bu noktada diyeceğim o ki, ben onu da yanlış bulurum, böyle bir salgın döneminde kendiliğinden de gelişse Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Giresun’da yaptığı nokta mitingi ne kadar sakıncalıysa, CHP’lilerin de daha dün gençleri toplayıp sarmaş dolaş yaptığı seçim o kadar abestir.
Devlet, evinde karantina altına alıyor Barış’ı.
İl Sağlık Müdürlüğü’nden, semt polis merkezinden sürekli arayıp kontrol ediyorlar.
Hatta e-nabız sisteminden cep telefonunu uydu aracılığıyla takip edip, evinden markete bile gitse uyarıyormuş sistem insanları.
Çalıştığı fabrikadakiler karantina sürecini tamamlamak üzerelermiş.
Barış da bu dönemi atlatıp, yaşama yeniden kaldığı yerden devam edecek hiç kuşkusuz.
Bu ara politikacılara pek yaklaşmayın, hatta gerekliyse WhatsApp’tan el filan sallayıp, gülücük atın!
Fakat şunu da iyi bilin:
Bu hastalığı yapan bir virüs, örneğin ortaçağda insanlığı kırıp geçiren, yüz milyonlarca insanın ölümüne neden olan vebanın kaynağı olan bir bakteri gibi çok büyük bir mikro organizma da değil üstelik, çok çok daha küçük bir canlı.
O tarihlerde antibiyotikler keşfedilebilseydi eğer, hiç kimse ölmemiş olacaktı.
Bakteriler normal bir mikroskopla görülebilirler, onlardan 10 bin kat daha küçük olabilen virüsleri görmek içinse elektron mikroskopu gerekir.
Günlük kullandığımız maskelerin koruyucu etkisi bakteriler için geçerli olabilir.
Fakat virüsler için asla!
Kullanılan elyafın dokuları arasındaki boşluk bakteriler için demir parmaklık anlamını taşırken, virüsler içinse bir stadyum kadar geniştir!
İşte onun için bu mikrobu kapmamak adına antimikrobiyal yani, virüslere karşı da koruyucu etkiye sahip maskeleri kullanmamız gerekir.
Satın alacağınız 1 liralık maskeler sizi tesadüfen korur.
Oysa Bursa’da, Beste ve Doğa’nın üretip de tüm dünyaya “Do Not Afraid”, baş harflerinden oluşan (DNA: Korkma) markasıyla sunduğu antimikrobiyal, gümüş iyon teknolojisine sahip, üstelik de defalarca dezenfekte edilebilen maskeler herkese yüzde yüze yakın koruma sağlar.
Bu özel maskelere donotafraid.com adresinden ulaşıp, bilgi alabilirsiniz.
Ülkemde ve çevremde iyi bir şey yapıldığında seviniyorum, mutlu oluyorum.
Hastaneden Barış’a Türkiye’de üretilen Favicovir isimli ilacı da vermişler eve gönderirken.
“Şimdi çok daha iyi hissediyorum” dedi, görüşmemiz sırasında.
Barış Şentürk gibi, etrafına karşı duyarlı, sıkıntısını hemen arkadaşlarıyla paylaşan gençlerin varlığı da yarınlar adına umut veriyor insana.
Kimilerinin öyle algıladığı gibi dünya sadece siyah ve beyazdan ibaret değil; “gök kuşağı” gibiyiz, ne mutlu bize.
Tekrar geçmiş olsun Barış.