Yazarlar

Egemen abi ve yancılarının halleri

post-img
Gelişmeyi önce Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz duyurmuştu, “Bursa esnaf odaları birlik başkanı Arif Tak ve beraberindeki bazı arkadaşları yarın Ankara’ya, AKP Genel Merkezi’ne giderek orada ‘litfen Faruk Çelik Urfa yerine, Bursa’dan aday gösterilsin’ diyecekler” diye. Ertesi gün de orada yaşanan gelişmeyi şöyle özetledi Ahmet Emin Yılmaz: “Şanlıurfa Teşkilatı’nın AK Parti Genel Merkezi önüne çadır kurup Çelik’i yine Şanlıurfa’ya isteme kararından sonra Ankara’ya çıkarma yapan Bursa grubu planladıkları gibi Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşemediler. Buna karşın… AK Parti Genel Merkezi’nde, genel başkan yardımcıları Süleyman Soylu ve Öznur Çalık’a isteklerini ilettiler.” Dikkat edin, bu ifadedeki en önemli nokta “Başbakan’la görüşme” meselesidir. Topa aynı gün CHP Bursa-Nilüfer Çamlıca Mahalle Temsilcisi Veteriner Melike Soydan’ın nişanlısı Gazeteci-Yazar Yüksel Baysal da girdi. Hatırlanacağı gibi Veteriner Melike Soydan Çamlıca Mahallesi’ndeki ön seçim sırasında üyelere “sizden nişanlım Yüksel Baysal için bir torpil istiyorum” diyerek, kendisine bundan sonra kısaca YB diyeceğimiz bu şahsı delege yaptırmış ve kendisini mesut ve bahtiyar etmişti. Çamlıca Mahallesi’nde kurulan sandığa Veteriner Melike Soydan’ın bakım ve gözetiminde giren YB isimli bu şahıs, Yıldırım Belediyesi’nden ihale alamayınca gazete satın alan, kendileri aleyhinde yazılar yazılınca da arkasından kalleşçe saldırıp gazeteci darp eden Kutlucan’gillerin mevkutesi Yeni Dönem Gazetesi’ne gidip onlara hizmet etmeyi içine sindirecek, bu durumu midesi kaldıracak kadar da iyi ve muhteşem bir gazeteciydi. “Bursa’dan, Ankara’ya Faruk Çelik çıkarması” başlıklı yazısında şöyle demişti YB: “Esnaf Odaları Birliği Başkanı Arif Tak başta olmak üzere, 55 sivil toplum örgütü yöneticisi dün Ankara’ya giderek, “Bursa Faruk Çelik’i istiyor” dilekçesi verdiler. Ziraat odaları, muhtar dernekleri, başta Erzurumlular Federasyonu olmak üzere hemşehri derneklerinin yöneticilerinin de imzaladığı dilekçe, önce Genel Başkan Yardımcıları’na sunuldu. Onlarla yapılan görüşmenin ardından seçilen üç kişilik bir heyet, ATO Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen B-20 Zirvesi çıkışında Başbakan Ahmet Davutoğlu ile ayaküstü görüştü ve imzalı bildiriyi sundu.” Ahmet Emin Yılmaz ve YB’nin yazıları arasındaki farkı görebildiniz mi? Neymiş? Yılmaz’a göre bu heyetin mensupları Başbakan’la görüşemezlerken, YB’ye göreyse ayaküstü de olsa görüşmüşlermiş! Ben bu tür durumlarda her zaman Ahmet Emin Yılmaz’a inanır ve güvenirim. Kendisi Faruk Çelik’i sever ama “Faruk sevicisi, Faruk fetişisti” değildir! Namusludur Ahmet Emin Yılmaz, dürüsttür. Sahtekarlık yapmaz. Hain değildir. Çevresindekilere ihanet etmez. Menfaat peşinde koşmaz. Menfaat peşinde koşarken politikacı k.çı yalamaz. Neyse odur. Göründüğü gibi olur, olduğu gibi görünür. Hele hele yalan söylediğini hiç göremezsiniz Ahmet Emin Yılmaz’ın. İşte onun için de “heyet Başbakan’la görüşemedi” diye yazıyorsa, durum gerçekten öyledir. Değilse de ilk fırsatta düzelterek, gazetecilik ahlakı gereği bilgi verir ya da gerekliyse özür diler. Konu, “haber” boyutundadır çünkü. Kenarda köşede konuşulanların aktarıldığı “politika kulisi” tarzında bir yazı olsa sözünü ettiğim, düzeltmeye hiç gerek yoktur; yazarını da bağlamaz zaten. Gazetecilik zor iştir. Herkes gazetecilik yapar ama gazeteci olamaz. Bir kere, her şeyden önce ahlaklı ve vicdanlı olmayı gerektirir. Bu “mesleğin eğitimini aldık” diye ortalıkta gezinip de bu günlerde Yeşilçam filmlerindeki Aydemir Akbaş gibi poltikacı k.çında dolaşan pek çok insan ya Ankara’da, Orman Fakültesi’nin karşısındaki kıraathanede pişpirik oynayarak geçirmiştir vaktini ya da aynı kahvehanede karı kız araklamaya çalışarak. Neyse, biz böyle ahlaksız, edepsiz, şahsiyetsiz, kubur ağızlı gazetecileri bir kenara bırakarak dönelim tekrar YB’ye. Peki niye hemen hemen tüm yazılarında Faruk Çelik’i parlatıp durur, ona asla ilişmez YB, bunu hiç düşündünüz mü? Ee sever kendisini yani, hem de fevkaladenin fevkinde yıllardır karşılıklı her fırsatta sevişip durur bu ikili. Peki, Ankara’da yaşanan bu ve benzer gelişmeleri üstelik de aynı saatte, “ertesi gün kendi istedikleri şekilde yazması için” kim servis eder YB’ye? Ya Faruk Çelik’in bizzat kendisi ya da yancılarından biri, öyle değil mi? Bakanlığa geldiğinden bu yana pek muhatap olmuyor YB’yle Faruk Çelik, sallamıyor, genellikle yancı kullanıyor lazım olduğunda; bu yancı da muhtemelen, bir vakitler Mustafakemalpaşa’ya kurulması düşünülen Marzinc Fabrikası’nın müdürleriyle yaptıkları görüşmenin ardından listelere bir kez daha konulmayan AKP’li Bursa eski milletvekili Mehmet Tunçak’tan başkası değildir. Efendim, objektif, gerçek, heyecanlı ve derin kulis haberlerini de her zaman bu sütunlarda bulabilirsiniz; “beni okumaya devam edin” derim! Yazarınız kimin ne halt ettiğini mutlaka öğrenir ve samimi bir şekilde sizinle paylaşır. İşin reklam kısmı bir yana, şöyle gelişiyor hadise: Sizce, Bursa esnaf odaları birlik başkanı Arif Tak, yanına diğer oda başkanlarını da alarak, Faruk Çelik’in haberi ve onayı olmadan Ankara’ya gidip “Faruk’u biz isteriz” diye nümayişte bulunabilir mi hiç? Adamı kaba yerlerinden tak-ır tak-ır doğrayıp, zırhla çekilmiş Urfa kebap kıymasına çevirirler vallahi! AKP Genel Merkezi şu sıralar arı kovanı gibi, öyle randevu alıp da içeri girebilmek hiç kolay değil. Ee Faruk Çelik de “beni şakşaklayacak bir heyet geliyor, hele bir konuşun” diye görüşme ayarlayamayacağına, artık yok hükmüne dönüşmüş Mehmet Tunçak’ı da artık oralarda kimse sallamadığına, bir yerlere girdiği vakit herkes ortalıkta mutlaka bir “film fırıldak” dönüyor diye düşüneceğine göre, devreye hiçbir şeyden haberi olmayan garibim engelli Bursa Milletvekili Bennur Karaburun sokulur ve onun vasıtasıyla Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’dan randevu alınır. Hatta öyle ki, görüşme sonrası bir şeyler atıştırmak için AKP Genel Merkezi’ndeki restoran bölümüne inen Bursa heyetinin yanına tekerlekli sandalyesiyle gelen Bennur Karaburun sorar “sahi, içeride ne görüştünüz” siz diye?!. Dediğim gibi, orada yaşananları kendi istediği gibi yazsın diye YB’ye servis eden Mehmet Tunçak’tan başkası değildir kanımca. CHP’den milletvekili olabilmek için kulis yapmaya gittiği Ankara’da seçim öncesi gazeteciler İbrahim Erdoğan, Yılmaz Karaca ve AKP eskisi Mehmet Tunçak’la da bir araya gelip istişare yapan YB’ye o haberi yazdıran gerçekten de Tunçak’tan başkası olamaz! Bir de yazıda geçen şu ifadelere, kullanılan üsluba  bakın hele, kimsin sen, İhlas Haber Ajansı muhabiri misin, yorum ve değerlendirmelerde bulunan köşe yazarı mısın yoksa, malumatfuruşluk yaparak geçinen politikacı kırması mısın: “Bu arada Faruk Çelik’in, Başbakan Davutoğlu’nun da bulunduğu “İstişare Kurulu’nda”  Bursa’dan milletvekili adayı olmak istediğini ifade ettiği öne sürüldü. Aynı kurulda Başbakan eski yardımcılarından Bülent Arınç ile Hüseyin Çelik’in de, “Aday olmayacağız” beyanında bulunduğu öğrenildi.” Madem ki yazarlığa yeteneğin yok, sadece habercilik yapıyorsan eğer, 5 N 1 K kaidelerini uygulayıp söyle madem bize, “kim öne sürdü”? Yoksa sen de mi gazetecilik mektebini pişpirik oynayarak bitirdin CHP Çamlıca Delegesi YB kardeşim? Bir de şu yazdıklarına bakın: “Bize kadar ulaşan senaryo şöyle… Faruk Bey, birinci sırada olacak ama bakan yapılmayacak. 12 Eylül’deki Büyük Kongre’de Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlenecek!” Kim söylüyor, kim söyletiyor bunları sana en kahraman ultra yorumcu? Gerçek gazeteci kendisine aktarılan doğruluğu kesinleşmemiş bilgileri bile yorumlarken sorgular; malumatfuruşluk yapmaz öyle. Mesela oraya gidenlere der ki, “Bakın Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Ali Babacan gibi isimler bile aday olmayacaklarını açıklayarak kenara çekildiler. Faruk Çelik’se, tam dört dönem milletvekilliği yaptı, b.kunda boncuk mu buldunuz da Ankara’lara dek gidip onun adına beşinci dönemi istiyorsunuz?” Hem yanıt verdi mi Faruk Çelik bakalım, “kimdir bu Hasan Dağcı” sorusuna? Hey gidi yavrum hey! Biliyoruz sen bakan seviyorsun, Vali seviyorsun, büyükşehir belediye başkanı seviyorsun, duruma ve yerine göre rektör seviyorsun ama böyle de olmaz ki, sürekli bu kadar da ters köşeye yatılmaz ki! Öte yandan, önceki akşam katıldığı Olay TV’deki Mustafa Özdal’ın programında Faruk Çelik ve yancılarına öyle bir çaktı ki Bülent Arınç, başta Çelik ve Arif Tak olmak üzere her halde yaşamları boyunca öyle bir tokat yememiştir hiç biri! “Böyle bir ziyaretten herhalde Faruk beyin haberi yoktur, aksi takdirde mutlaka engel olurdu(!)” diye başladı söze Bülent Arınç. Sonra da “siz kimsiniz ki” dedi, “bu şehirden aday olmuş bir bakan, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu varken, gidip başka bir bakan Bursa’dan aday olsun diyebiliyorsunuz?!. Bunu söylemek, biz diğerini istemiyoruz manasını taşır. Ben yine buradan aday olsaydım, gidip Faruk Çelik’i isteyip destekleselerdi, hiç hazmedemezdim doğrusu! Erbakan’ı çok arayacağız!.. Rahmetli sağken de çeşitli kentlerden heyetler davul zurna eşliğinde genel merkezlere gelirler, “eğer filanca kişi aday yapılırsa biz buradan en az 8-10 milletvekili çıkarırız” diye gösteriler yaparlardı. Rahmetli hoca bu duruma karşı çok güzel bir yol bulmuştu. Gelenlere önce sorardı, “o kişiyi aday yaparsak sizin ilinizden kaç milletvekili çıkarırız” diye? Karşı taraf “en az 8 çıkarırız hocam” yanıtını verince bu kez de “eğer adamınızı listeye hiç koymazsak kaç çıkarırız” derdi Erbakan. Cevap genellkle “en fazla 3 çıkarırız” şeklinde gelirdi. Hoca’nın “İyi o halde, madem en az sekiz çıkarırız, sizin önerdiğiniz kişiyi 8’nci sıraya koydum, hem kendisi kazansın, hem de partimiz” yanıtı karşısında başları öne eğerek, çekip giderlerdi heyetteki adamlar! Bursa’dan bir bakan adaylığını koymuşken sen nasıl bu olmasın dersin?!.. Büyük bir densizliktir bu! Kimsiniz siz?!.” Biliniz ki, Bülent Arınç’ın yaptığı “tarihi” bir konuşmadır ve içinde çok önemli mesajlar barındırmaktadır sevgili okurlar. Bunları, malumatfuruşluk yapmaktan başka hiçbir özellik ve yeteneği olmayan birikimsiz, cahil köşe muhabirleri anlayamazlar. Görüntüde, AKP’lilerin kendi aralarında “egemen abi” diye söz ettikleri Faruk Çelik’e çakıyor ama “Erbakan’ı çok arayacağız” diyerek aslında “Recep Tayyip Erdoğan’a mesaj” veriyor Bülent Arınç! Necmettin Erbakan’ın adını anması hiç boşuna değil. Geçmişte nasıl merhum Erbakan Hoca’ya gidip, “dediklerimizi yap, bizi öteleme, yoksa başka parti kuracağız” mesajını verdiyse Arınç, şimdi de Erdoğan’a açıkça “bizi dışlayıp, dediklerimizi de yapmazsan eğer, karşında yeni bir parti bulursun” diyor! Dışarıda bu kez milletvekili adayı olmamış pek çok AKP kurucusu var. Ve Abdullah Gül’ün de ayak sesleri sessiz ve derinden de olsa duyulmakta. Erbakan Hoca’nın oğlu Fatih Erbakan, kendisine bilmem kaçıncı kez yapılan milletvekilliği teklifini yine reddetti. Faruk Çelik, geçmişte Bursa Atatürk Spor Salonu’nda yaptığı konuşmada AKP’ye giden milli görüşçüler için demedik laf bırakmayarak tümünü “hain” ilan etmiş, bu konuşmasının ardından bir hafta sonra da kendisi geçmişti partiye! İster misiniz, alınacak sonuca göre seçimden sonra yeni bir parti kurulsun; Faruk Çelik şimdiki partisinden istifa edip gideceklere de “hain” dedikten sonra, aradan yedi gün bile geçmeden kendisi AKP’den istifa edip yine saf değiştirsin?!. Bu dünyada insan oğlu için “kesinlikle” diye bir şey “kesinlikle” yok!                    

Diğer Haberler