Mahkeme kararı alınıp, gereğinin yerine getirilmesi yani, aramaların yapılıp, şüphelilerin de göz altına alınmaları için evraklar İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne gönderiliyor…
İşte işin bundan sonrasını bir tutanak düzenleyerek kaleme alan İzmir Cumhuriyet Başsavcısı’nın tarihe de geçen aşağıdaki sözleri tekrar tekrar okunup hafızalara iyice kazınmalı, kazınmalı ki bir daha asla unutulmamalı:
“Mahkeme tarafından verilen kararlar mesai sonrasına kalmış, kararların emniyete icra için gönderilmesinden sonra saat 19.38'de evimde bulunduğum sırada, Adalet Bakanlığı'ndan arayan sekreter, sayın müsteşar Kenan İpek’in benimle görüşmek istediğini iletti. Sayın müsteşar, hal hatır sorduktan sonra, sözü yürütülen soruşturma evrakına getirip içeriğini sordu. Kendisine kısaca soruşturmayla ilgili bilgi verdim. Bunun üzerine, bu soruşturmanın derhal durdurulmasını, ilgili cumhuriyet savcısının değiştirilmesini istedi. Makamda beklediğini, sonucun kendisine bildirilmesini istedi. Cevaben kendisine, hukuk ve yasalara aykırı bir işlem olmadığını izah etmeme rağmen ısrarcı oldu. Dört dakika süren görüşme sonrası, tekrar soruşturmayı durdurmamı, mahkeme kararlarını kolluktan geri istememi ve cumhuriyet savcısını değiştirmemi ısrarla istedi. Cevap beklediğini belirterek telefonu kapattı.
Daha sonra beni tekrar 22.31’de aynı şekilde müsteşar bey arayarak ne yaptığımı sordu. Ben de yapılan işlemin hukuk kuralları içinde olduğunu, herhangi bir müdahaleyi gerektirir hukuka ya da usule aykırı bir durumun bulunmadığını nezaketle anlatmama rağmen, bana hitaben, bu saatte git cumhuriyet savcısını değiştir, tüm kararları iptal et, bu soruşturmayı durdur. Bunu yapmazsanız sonuçlarına katlanırsınız diyerek telefonu kapattı.
Cumhuriyet Başsavcılığımızca yapılan bu işlemlerde hukuka aykırı bir işlem görmediğimden bu talepleri yerine getirmedim.”
Şimdi, bu mu paralel devlet?
Bu mu paralel yapı, İsrail, Amerika, faiz lobisi?
Bu mu dost modern darbe?
Ayakkabı kutusundan çıkan 4 buçuk milyon doların paralel devletle, komployla ne ilgisi var?
Bakanlar niye istifa etti?
Bakan çocukları da dahil olmak üzere 24 kişi onca engellemeye karşın mahkemeler tarafından niye tutuklandı?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında açıkladığı yukarıdaki rezalete Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın verdiği yanıtsa bir o kadar pişkince:
"Kendisi ile konuşmuştur. Ancak, Adalet Bakanı Müsteşarı, devam eden olayla ilgili bilgi almıştır. Arkasından da hukukun uygulanmasını, hukukun uygulanmasına engel olunmamasını ve hukukun dışına çıkılmamasını istemiştir.”
…………………..
Efendim şimdi, paraleller parça pinçik edilip de sağa sola saçılınca mecburen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen “yolsuzluk ve rüşvet” operasyonunun iddianamesinde, istifa eden/ettirilen AKP’li 3 eski bakan terörle mücadele kapsamında “suç örgütü kurmak ve bu örgütün hiyelarşik yapısı içinde bulunmakla” itham ediliyorlarmış.
Dün de ne oldu biliyor musunuz?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında görevli hukuk insanlarına uygulanan “tayin furyasının” ardından Başsavcıvekilliğine atanan Oğuzhan Atamtürk Uyar tarafından, Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’ncu maddesiyle yetkili tüm savcıların ellerindeki soruşturma dosyalarına el konuldu!
Bu nedenle şu anda hiçbir savcı hiçbir işlem ve çalışma yapamıyor!
İzmir Cumhuriyet Başsavcısı’nın ki, o makama kadar gelebilmek için uzun yıllar pek çok sınav ve hukuk nosyonu açısından onaydan geçmiş olması beklenen bir yerdir görev yaptığı makam; “AKP Hükümeti’nin adaleti de karartmaya çalışmasına” tarihi bir örnek ve delil teşkil ediyor söyledikleri.
Adalet Bakanı’nın bu haykırış karşısında takındığı umursamaz tutumsa, insanı dehşete düşürecek cinsten.
Söylenecek hiçbir şey kalmıyor artık bu noktadan sonra geriye.
İşte onun için, biraz olsun yüreklerin ferahlayabilmesi için bu günkü yazımızı Fethullah Gülen’in “Yolsuzluk sohbetinde” sarfettiği sözlerinden bir bölümünü paylaşarak bitirelim:
“…Hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum insanlara cürüm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar... Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkan vermesin."
Amin!