“İnşaat sektöründe Türkler dünyada Çinliler'den sonra ikinci” demişti geçenlerde işin içindeki bir dostum; “Çok büyük projeleri alnımızın akıyla yapıp bitiriyoruz evvel Allah”!..
“Gerçek ticaret” ülke sınırları içinde birbirimizle değil, dışarıya sattığımız ürünlerle yapılandır.
Bir aile gibi düşünün ülkeyi…
Aynı evde yaşasın tüm bireyler…
Para onlar arasında el değiştirip dursun…
Dışarıdan giren bir şey olmadıktan sonra dostlar alışverişte görsün, ne anlamı ve kazancı var yapılan işin?
Kimileri “inşaat sektörünü” küçümsüyor.
Hiç olur mu öyle bir şey?
Bin tane ayrı alana yansıyor, bin tane ayrı ürün gamını besliyor inşaat işleri.
En önemli yanı da istihdam sağlamak üstelik.
Ve ülkeye döviz akıyor sayesinde.
Memleketimizdeki istikrar ortamından güç alan yabancı yatırımcı Türkiye’den emlak satın alıyor.
Bu alanda çok başarılı ve öncü şirketlerden biri de Bursa merkezli Alpiş İnşaat.
Geçen hafta Yalova yoluna değer katacak 136 bin metrekare üzerine 690 dairelik “Aden House” isimli yeni projelerinin temelini attı Karaalp kardeşler.
Toplam 300 milyon liralık minnacık bir iş!
Bitene dek de 800 kişi çalışacak.
Ve biliyor musunuz dairelerin yarısı daha şimdiden Suudi Arabistanlı yatırımcılara satılmış durumda!
Suudi Arabistan’ın Ticaret Ataşesi Prof. Dr. Mosaad Abdulmunem’in ta Ankara’dan kalkıp Bursa’ya, temel atma törenine gelmesi Alpiş İnşaat’ın bu alandaki ticari başarısına taç taktı resmen.
Siyaset ve ticaret dünyasının önemli isimleri vardı törende.
Tesadüf eseri de olsa bir insan milletvekili olabilir ama her insan o koltuğu dolduramaz.
Mesela Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin duruşuyla, oturuşuyla, beyefendi ve samimi tavrıyla seçmenlerinden her zaman 100 üzerinden 105 puan not almayı başarıyor.
Zekeriya Birkan otur sana sıfır!
Neydi Birkan’ın o temel atma törenindeki hali öyle?!.
Saç sakala karışmış, bakımsız, darmadağın, bir tarafı “oturalım şuraya”, diğer tarafı “hadi kalk gidelim” diyen bir garip adam indi arabadan!
İnsanın kendisine yoksa bile biraz etrafındakilere saygısı olur canım, aynaya bakar azıcık.
Herkes çok ayıpladı Zekeriya’yı.
Durun, daha da ötesi var…
Alpiş’in temel atma töreninden 3 gün sonra Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz’ın evladını everdiği düğün töreni yapıldı Kültürpark’ta.
Bir insan bu yaz sıcağında tam 3 gün boyunca aynı kıyafeti giyer mi be arkadaş?!.
Hiç mi yok senin bir elinden tutanın, bir yol yordam gösterenin Zekeriya?
Git bi hamama gir, bi tıraş ol!
Demirtaş Hamamı’nı işleten Hamamcı İrfan var, söyle selamımı ona Tokatlı Tellak Ömer Ustaya teslim etsin seni, o da bir güzel yuğsun, hem rengin de açılır belki biraz.
Bundan uzun yıllar önce bizim Ünlü Düşünür, Konuşur, Yazar ve de Söylenir Can’ı (Ertan) götürmüştüm oraya.
Rahmetli babasıyla gitmişler en son hamama.
O gün fazla sıcak gelmişti içerisi, ben soğuklukta kese oluyorum…
Can’ı keseleyen tellak azıcık hava almak için dışarı çıkınca sormuştum, “Nasıl gidiyor” diye?
“Sorma abi” dedi Davut, “meslek hayatımın zirvesini yaşıyorum bugün!.. Arkadaşınızın bedeninden 15’lik çivi uzunluğunda, serçe parmağım kalınlığında kirler çıkıyor!..”
Keselenmek işte böyle bir şeydir, dünyevi kirlerden arıtıverir insanı ama öte dünyaya ilişkin olanlar nasıl temizlenir, işte onu da Cemo ağa düşünsün gayrı!
Ne kadar güzel yazmış Can yine “niye sola meylettiğini” dünkü makalesinde değil mi, ne kadar da saf, sıcak ve yalın kelimelerle ifade etmiş duygularını?
Diyor ki orada, “İdeolojik bir tercih olarak sola yönelmemde temel etmen adalet düşüncesiydi. Adil olmayan ekonomik ve toplumsal koşulları adil hale getirme arzumun bir uzantısı olarak sol düşünceyi benimsedim”.
Budur!
Adalet, eşitlik, paylaşım…
Ve dahi dürüstlük…
İşte tam da tüm bu değerler Kemal Kılıçdaroğlu ve yandaşlarının yanından bile geçmedikleri kavramlardır!
En yakın örneği kendimden biliyorum.
Tekin Bingöl…
Kılıçdaroğlu’nun, Alevileştirdiği CHP’de Örgütten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı bu adam.
Melih Gökçek, Ankara’nın giriş çıkışlarına yaptırdığı kapıları bunun ve kardeşlerinin sahibi olduğu firmaya verdi.
Yok muydu hiç partili ya da partisiz başka bir müteahhit firma?
Olmaz mı hiç…
Yüzlercesi vardı hem de!
Melih Gökçek bu, binmeyeceği eşeğin önüne ot koyar mı hiç sizce de?!.
Gökçek’ten iş alan CHP’nin bir Genel Başkan Yardımcısı onun aleyhine doğru dürüst bir muhalefet görevi yürütebilir mi dersiniz?
Tam 20 milyon sakal yapmışlar Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden Bingöl kardeşler.
Ben bunu yazdım.
Hiçbir yerden, hiçbir yalanlama gelmedi!
Sonra ne oldu?
Tekin Bingöl, CHP Bursa İl Başkanı Şadi Özdemir’e talimat verdi, o da İl Disiplin Kurulu’na yazdı, heyetin “adil, özgür fikirli” üyeleri oy birliğiyle yazarınızın partiden atılmasına bir anda karar verdiler!
Oh! Kulunçlarıma iyi geldi, şuramdan da atın!
Dosya Yüksek Disiplin Kurulu’nda.
Orası da onasın, yargıya gideceğim!
Olmadı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne!
Sonra Bursa Ulucami’den Allah’a havale!
Adalet, adalet, adalet…
Herkes için adalet!
Bir gazeteciyi partiyi yönetenleri eleştirdi diye partiden atanlardan ne adalet, ne demokratlık, ne insanlık, ne de solculuk beklenebilir!
Lafım bu skandala alet olan, cevaz veren tepeden tırnağa herkese!
CHP’nin tepesine getirilen bu Sorosçular, milyonlarca insanı kandırıp sözde “adalet için”yollara düşürüyor!
Ne kadar hain, memleket düşmanı herif varsa, bunlarla kol kola yürüyor üstelik!
Vatandaşa sokağa çıkma çağrısı yapıyor çakma demokrat Kemal Kılıçdaroğlu.
15 Temmuz akşamı niye çağırmadın?
Niye içine kaçtın?
FETÖ’cüleri almış yanına, hiç utanıp sıkılmadan “darbe karşıtlığını” kendisi benlenmeye çalışıyor!
Demek ki bir sigorta müdüründen ancak bu kadar oluyormuş solculuk ve demokratlık!
Kılıçdaroğlu ve avanesinin yapmaya çalıştıkları tek şey gittikçe büyüyen ve yürüdükçe yürüyen Türkiye karşısında batının elini güçlendirmek!
Asıl amacının bu olduğu, yürüyüş sonunda yaptığı konuşmanın satır aralarında gizliydi zaten.
Ne demek “saldırgan dış politikaya son verilmelidir” demek?
Kimin ağzıyla konuşuyorsun sen?
Kime, neye hizmet ediyorsun?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinde dış politikada ilk kez operasyonel bir çizgiye ulaşıyor, ana muhalefetin güdük başkanının ettiği laflara bak!
Eğer bu sözler cehalet ürünü değilse, ardında mutlaka ihanet vardır ve kokusu da çıkar yakında ortaya!
Bu leş kokusunu ilk fark eden kişi de Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek oldu.
CHP Müdürü çakma Gandi çarkçı İngiliz Kemal’in ağzından The Guardian Gazetesi’nde bir yazı yayımlanmış geçen gün.
Demiş ki Müdür orada, “Yalnız değiliz. Dünya, aşırılık yanlısı, liberal olmayan popülistlerin ve diktatörlerin yükseldiğini görüyor. Diktatörler birbirlerinden öğreniyorlar. Demokrasilere karşı birlikte komplo kuruyorlar…”
Bak bak bak!
Küplere bindi Doğu Perinçek!
Kılıçdaroğlu’nu, “ABD ve Avrupa Birliği’ni, Türkiye’ye müdahale etmeye çağırmakla”suçladı!
Dedi ki:
“Bütün insanlık, ABD’nin “diktatör” suçlaması yönelttiği kampanyalardan sonra, “demokrasi götürmek” adına, Irak’a, Libya’ya ve Suriye’ye silahlı müdahalede bulunduğunu çok iyi bilmektedir.
Şimdi hedefte Türkiye var. ABD emperyalizmi, 15 Temmuz darbe girişiminde başaramadığı silahlı müdahale tehdidini gündeme almış gözükmektedir.
Bu, beklenen bir gelişmedir. Çünkü Türk Ordusu, ABD’nin “kara gücü” olan PKK/PYD/YPG’ye karşı harekete geçme hazırlığı içindedir.
Rusya ve İran, Türkiye’nin bu harekâtını destekliyor.
Öte yandan Barzani, Irak’ın kuzeyinde sözde “Kürdistan”ın bağımsızlığı için 25 Eylül 2017 günü “referandum” yapacaklarını ilan etmiştir.
Türkiye, Rusya, Irak, Suriye, İran ve Katar, ABD emperyalizmine ve İsrail’e karşı toprak bütünlüklerini korumak için aynı cephede toplanmış bulunuyorlar.
CHP Genel Başkanı, Türkiye’yi ve dostlarını “diktatörlükle” suçlayarak kendi safını belirlemiş bulunmaktadır.
Kılıçdaroğlu, ABD ve İsrail cephesindedir ve onların Türkiye’ye karşı iç cephedeki harekâtlarına alet olmaktadır.
HDP/PKK ve FETÖ mensuplarıyla kol kola yürümesi de bu rolle bağlantılıdır.
Açıkça “rejim kurbanları” olarak ilan edilen cezaevindeki FETÖ ve PKK/HDP mensuplarını hapisten kurtarmak için yürüdüklerini dünyaya bildirmektedirler.
Kılıçdaroğlu, “105 bin” sayısını vermeye ısrarla devam ederek, Ordu, Polis, Yargı ve Devlet kurumlarından temizlenen FETÖ ve PKK bağlantılı herkese sahip çıkmakta ve Gladyo’nun yeniden Devlet ve Ordu içine yuvalanmasından başka bir anlama gelmeyen ABD ve NATO talebini yinelemektedir.”
Helal olsun!
Geçmişte, uzun yıllar önce elimin bir kez gitmişliği var, azıcık arızalı tarafları mevcut Perinçek’in ancak, son yıllardaki doğru duruşları nedeniyle ilk seçimde yine oy vereceğimVatan Partisi’ne.
Güdük Müdür ve etrafındakilere bundan sonra bir kez daha oy veren na böyle olsun!
Tıraş ol Zekeriya.
Git üstünü de değiştir!