Barolar bağımsız, özerk kuruluşlardır.
Hem meslektaşlarının haklarını hem de “savunma” olgusunun “hukukunu” gözetirler.
Bundan yıllar önce “Baro mu boru mu” başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
İstanbul Barosu avukatlar ve adliye personeli arasında “Adli yargıda yolsuzluk ve rüşvet var mıdır” konulu bir araştırma yapmış, sonuç yüzde 80 civarında “evet” çıkmıştı!
Yani 10 kişiden 8’i adliye koridorlarındaki avanta zincirini duyuyor, biliyor ve bizzat yaşıyordu.
İstanbul Baro Yönetimi bu araştırmayı yayımladı.
Vay! Sen misin yüce Türk adaletini kötüleyen?
Yargının olmazsa olmazı olan üç ayağından biri “savunma mercii” derhal cezasını görmeli ve susturulmalıydı!
Adalet Bakanlığı yönetim kurulu üyeleri hakkında soruşturma başlattı.
Yargılama süreçleri filan derken…
Hepsi beraat etti.
Ne fayda, devletin temeli olan “hukuk” o gün bir kere daha iflas etmişti bir kere…
İstanbul Baro Yönetiminin her hangi bir zarar görmediğini anlayan rahmetli Ramazan Hoça Yönetimindeki Bursa Barosu Yönetim kurulu üyeleri de “Aynı anketten biz de yapalım” dediler.
Ve iki ayda bir İstanbul’da basılıp, Bursa’ya gönderilen Baro dergisinin orta fasikülüne anket sorularından oluşan bir bölüm koydular.
Kayıtlı avukatlar bunları yanıtlayıp Baro odasına teslim edecekler, elde edilecek sonuçlar da kamuoyuyla paylaşılacaktı.
O sabah dergilerden bir bölümü de Baro’ya kondu.
Artık napıyorsa, kameralardan filan gözetletiyor muydu yoksa; dönemin Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Emin Özler hemen Baro Başkanı Ramazan Hoça’yı çağırttı.
Bu bile büyük yanlış!
Eğer bir ricası varsa kalkıp, aynı katta bulunan Baro Başkanının yanına gitmeliydi!
Ramazan Hoça süklüm püklüm oturdu Başsavcının gül kurusu renkli masif masasının yanındaki koltuğa…
Anketi önüne doğru fırlatarak “Bu ne rezalet” dedi Savcı?!.
Derhal kaldırın dergileri oradan; dağıttıklarınız varsa da toplatın!
-Derhal efendim…
Ve artık tuzun koktuğu an işte bu andır!
Oysa hemen ayağa kalkarak şöyle demeliydi Baro başkanı savcıya:
“Beyefendi haddinizi bilin! Ben sizin emir eriniz değil, Bursa’da görev yapan binlerce avukatın temsilcisiyim. Ne basıp, ne yazacağımıza siz karar veremezsiniz!..”
Yazarınız kadar dik duramamıştı Bursa Baro Başkanı!
Ben bu sakil durumu “Baro mu boru mu” başlığıyla yazıp, okurlarımla paylaştım.
İçlerinde daha sonra Baro başkanlığı yapacak Asude Şenol’un da bulunduğu yönetim kurulu beni mahkemeye verdi; verince sanki Bursa Barosu’nun namusu kurtulacaktı.
Başsavcı Emin Özler kendisini devlet sanıyor, dur durak bilmiyordu.
Bu kez de Heykel’deki eski Adliye binasını “hakim evi” yapmaya girişti.
“Orası Cumhuriyet dönemi tarihi tescilli bir yapıdır. Konaklama ya da kağıt oyunlarının oynandığı bir mekan olamaz. Kültür amaçlı kullanıma uygundur” şeklinde rapor veren Anıtlar Kurulu’na bağlı çalışan 2 mimar kızdan birinin artık her nasılsa raporu geri çektirildi, diğeri de Bursa’dan Çanakkale’ye gönderildi!
Başsavcı Emin Özler devamında ağır ceza mahkemesi reisleri ve Anıtlar Kurulu üyelerini Almira Otel’de bir yemekte topladı.
Bu hakim evi ya yapılacaktı, ya yapılacaktı!
Mehmet Ali Yılmaz olduğu sürece zor yapılacaktı!
Emin Özler, Olay Gazetesi’nden kovdurdu beni, yine de başaramadı!
Önemli olan O’nun için Bursa’nın, Bursalıların çıkarları değil, kendi siciline bir “artı” yazılacak olmasıydı!
Bu konuyla da ilgili bir yazı yazdım…
Devreye Adalet ve Kültür Bakanlıkları girdi…
“Oraya zinhar bir şey yapılamaz” dendi!
Başsavcıya “kader kısmet oyunundan” çıtır çıkmıştı!..
Sinirden küplere binen Emin Özler hem Baro’nun davasını birleştirdi, hem de “Adliyenin manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif” iddiasıyla Başsavcılık adına bir dava daha açıp dosyayı 2’nci Ağır Ceza Mahmemesine gönderdi!..
Yanlış hatırlamıyorsam 21 yılla filan yargılanıyordum…
İlk duruşmada ne oldu biliyor musunuz?
Mahkeme başkanı yarım saat kadar “mır mır mır” katibe bir şeyler yazdırdı ve “Sayın yazarın sözünü ettiği Almira’daki toplantıda ben de vardım. Yazılanlar doğrudur. Dolayısıyla bu mahkemeye başkanlık etmek benim hukuk anlayışıma sığmaz. Bu dosyanın hakimliğinden çekiliyorum” dedi.
Başsavcı dosyayı başka bir mahkemeye verse de “haklı olmanın dayanılmaz hafifliği sonucu o beladan en sonunda kurtuldum…”
Şimdilerde yine Bursa Barosu, daha doğrusu Bursa Baro Başkanı Gürkan Altun kendisine hiç yakışmayacak şekilde başka bir “ayıp” içinde!
Ve bu inadını da ısrarla hala sürdürüyor.
Biliyorsunuz kendisi bundan kısa bir süre önce Barolar Birliği Yönetim Kurulu’na girdi.
Öncelikle şunu belirteyim ki Barolar Birliği, baroların amir kuruluşu değil; bir çatı örgütü niteliğindedir.
Her Baro bağımsız bir tüzel kişiliğe sahip.
Ancak Türkiye Barolar Birliği’nin 1971 yılında kabul ettiği bazı “meslek kuralları” var.
O belgenin 48’nci maddesinde aynen şöyle deniyor:
“Baro Başkanlığı, Baro Yönetim ve Disiplin Kurulu üyelikleri ile Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı, Yönetim Kurulu üyeliği, Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu Başkanlığı ve üyeliği görevleri bir kişide birleşemez.
Yani, hem baro başkanı olup hem de Barolar Birliği’nde görev yapamazsın arkadaş!
Peki ne yapacaksın?
Madem Ankara’yı seçtin, başkanlıktan istifa edeceksin!
Aynı göreve seçilen Aydın, Aksaray, Siirt, Sinop ve Yalova baro başkanları çoktan istifa edip gittiler.
Geriye bir Trabzon bir de Bursa Baro Başkanı Gürkan Altun kaldı.
Hadi Karadenizlinin jeton geç düşebilir de Artvin-Şavşat’ta doğanlarda da mı öyle oluyor arkadaş?
Acaba ben mi eksik bilgiye sahibim ya da yanlış mı düşünüyorum diye iki eski Bursa Baro Başkanına sordum…
Ekrem Demiröz şunları söyledi;
“Şimdiye dek hiç böyle bir şey duymadım.
Gürkan beyin yerinde kalması için yasal hiçbir engel yok ama etik kurallar var.
Kişi, aynı zaman diliminde bu iki görevi yürütemez.
Yapılan iş yanlıştır.”
Başbakan Eski Yardımcısı, Devlet Bakanı, Anayasa Komisyonu Başkanı Ertuğrul Yalçınbayır:
“Barolar Birliği seçimine Gürkan girdi başkan yardımcısı oldu.
Aydın Baro Başkanı iki gün sonra istifa etti.
Aksaray Baro Başkanı Erhan Toprak istifa etmiş.
Koca Bursa’da başkası yok mu bu işi yapacak?
Gürkan Beyin tavrını çok yanlış buluyorum.
Bir insan ne olacak. ki güvenirliği olsun!
Gençlere örnek olacak.
Ya da Barolar Birliğine talip olmayacaksın.
Yarın iki kurumun arasında sorun olduğu zaman ne yapacaksın?
Hangisinin yanında yer alacaksın?
Hukukta usul, adap ve örf kurallardan ve kanunlardan önde gelir!
Böyle teamüllere aykırı hareket edildiği takdirde avukatlar vicdanlarda yer alamaz.
Bursa Baro yönetim kurulu derhal toplanıp bu konuda tavır koymalı.
O da mı olmadı?
Derhal geniş katılımlı bir genel kurul düzenlenip, mesele oraya taşınmalı.”
Durum gördüğün gibi sevgili okur…
Burnuma bir miktar “siyaset kokusu” geliyor…
Fakat Gürkan Altun büyük yanlış yapıyor ve her kesimden büyük tepki topluyor.
“Zeki Kahraman vakasını” unutmasın ve itibarını daha fazla ziyan etmesin.
Aklını başına devşirip, meslektaşlarının da önerilerine kulak vererek derhal istifa etsin!
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ MESLEK KURALLARI
TBB’nin 8-9 Ocak 1971 tarihli IV. Genel Kurulu’nda kabul edilmiş ve 26 Ocak 1971 tarihli TBB Bülteni’nde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
I. Genel Kurallar
1. Türk avukatları, baroların ve Türkiye Barolar Birliği’nin bağımsızlığı gereğine inanmışlar ve bu konuda kendilerine gerek kişi, gerek kuruluş olarak düşen görevleri başarma kararına varmışlardır. 2. Mesleki çalışmasında avukat, bağımsızlığını korur; bu bağımsızlığı zedeleyecek iş kabulünden kaçınır.
3. Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.
4. Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat, özel yaşantısında da buna özenmekle yükümlüdür.
5. Avukat, yazarken de, konuşurken de düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklamalıdır. Mesleki çalışmasında avukat, hukukla ve yasalarla ilgisiz açıklamalardan kaçınmalıdır.
6. Avukat, iddia ve savunmanın hukuki yönü ile ilgilidir. Taraflar arasında anlaşmazlığın doğurduğu düşmanlıkların dışında kalmalıdır.
7. Avukat, salt ün kazandırmaya yönelen her türlü gereksiz davranıştan titizlikle kaçınmalıdır. a. Avukat, yalnız adres değişikliğini, reklam niteliğini taşımayacak biçimde, ilan yoluyla duyurabilir. b. Avukatın başlıklı kağıtları, kartvizitleri, büro levhaları reklam niteliği taşıyabilecek aşırılıkta olamaz. c. Avukat, telefon rehberinde meslekler kısmında adres yazdırabilir. Bunun dışında farklı büyüklükte harflere ya da ilan niteliğinde yazılara yer verdiremez. d. Ortak büro kuran avukatlar, büronun reklam aracı olmamasına, hukuk bürosu olma niteliğini yitirmemesine dikkat ederler.
8. Avukat kendine iş sağlama niteliğindeki her davranıştan çekinir.
9. Avukat, kanunen bulunduğu başkaca mevki ve olanaklarının mesleki çalışmalarına etkili olmamasına dikkat eder. Avukat, mesleki çalışması dışında kişisel anlaşmazlıklarda, avukatlık sıfatının özelliklerinden yararlanamaz.
10. Avukat, aynı dava için birbirine karşıt isteklerde bulunamaz.
__________________________________________________
11. Avukat, Türkiye Barolar Birliği’nce kabul olunan mesleki dayanışma ve düzen gereklerine uygun davranmak zorundadır.
12. Avukat, bürosunun görevin vakarına uygun biçimde tutulmasına çaba gösterir.
13. Uzunca bir süre bürosundan uzak kalmak zorunda bulunan avukat, işlerine bakacak, müvekkillerini kabul edecek meslektaşının adını barosuna bildirir.
14. Avukat meslek kuruluşlarınca verilen görevleri, haklı sebepler dışında, kabul etmek zorundadır.
15. Mesleki çalışmasından ötürü aleyhine açılan dava layihasının bir örneğini, avukat barosuna verir. Baronun hukuki anlaşmazlıklardaki arabuluculuk teklifini kabul etmek zorundadır.
16. Avukat, kendisiyle ilgili her türlü belgeleri baroda görmek hakkını haizdir. II. Yargı Organlarıyla ve Adli Mercilerle İlişkiler
17. Hakim ve savcılarla ilişkilerinde, avukat, hizmetin özelliklerinden gelen ölçülere uygun davranmak zorundadır. Bu ilişkilerde karşılıklı saygı esastır.
18. Avukat, daha önce hakim, savcı, hakem ya da başka resmi bir sıfatla incelediği işte görev alamaz.
19. Hakim ve savcı ile hısımlık ya da evlilikten gelen engelleri gösteren, kanun hükmünde yazılı derece dışında kalan hısımlıklar ve başkaca yakınlıklarda, avukat, meslek onuruna en uygun biçimde takdirini kullanır.
20. Avukatlar ve avukat stajyerleri, mesleğe yaraşır bir kılık ve kıyafetle1 mahkemelerde görev yaparlar. Duruşmalara, Türkiye Barolar Birliği’nce şekli saptanmış cübbe ile ve temiz bir kıyafetle çıkarlar. Erkek avukatlar, iklim ve mevsim koşullarının elverdiği ölçüde kravat takarlar.2
21. Avukat duruşmayı terk edemez. Ancak kişisel veya meslek onurunun zorunlu kıldığı hallerde duruşmalardan ayrılabilir. Bu durumda avukat derhal baroya bilgi verir.
22. Avukat savunma için zorunlu olmadıkça davanın uzaması sonucuna varacak isteklerden kaçınır.
23. Hakimin reddi, savcıların ve başkaca adalet görevlilerinin reddi veya şikayet edilmesi konusunda ve genellikle konuşmalarında ve yazılarında avukat, kanunun gerektirdiği gerekçeleri amacı aşmayacak biçimde açıklar. Ret veya şikayet dileklerinin bir örneği de baroya verilir. 3
24. Avukat, ilerde tanık olarak dinlenecek kimselerden, istisnai olarak bazı hususları öğrenmek mecburiyetinde kalmış olursa, onları etkilemiş olma şüphesi altına düşmekten kaçınmalıdır. Avukat, tanıklara tavsiyelerde bulunamaz, ne şekilde tanıklık edecekleri veya hakim önünde nasıl hareket edecekleri hakkında talimat veremez.
25. Avukat, mahkeme kalemlerinde, icra dairelerinde ve her türlü mercilerde çalışan görevlilerle olan ilişkilerinde de meslek onuruna ve ağırbaşlılığına uygun tutum ve davranışlarını korur.
1 8 DD 12.11.2014 T. 2012 / 5257 E , 2014 8567 K. sayılı kararı ile bu maddede yer alan “başları açık” ibaresinin kaldırılmasına karar verilmiştir.
2 Türkiye Barolar Birliği’nin 27-28 Mayıs 1989 tarihinde Giresun’da yapılan XX. Olağan Genel Kurul kararıyla değişik metin. 3 Danıştay İDDK 07.05.2014 T. 2011/1436 E. 2014/2028 K. Sayılı kararı ile bu kuralda hukuka uyarlılık bulunmadığı yönünde bozma kararı verilmiştir. D.8D. 15.10.2015 T 2015/3582-8680 sayılı kararı ile iptal kararı verilmiştir
III. Meslektaşlar Arası Dayanışma ve İlişkiler
26. Hiçbir avukat, bir meslektaşının mesleki tutum ve davranışları hakkındaki düşüncelerini kamuoyuna açıklayamaz. Bu yoldaki şikayetlerin mercii yalnız barolardır.
27. Hiçbir avukat, herhangi bir meslektaşı özellikle hasım vekili meslektaşı hakkında küçük düşürücü nitelikteki kişisel görüşlerini açıkça belirtemez. Bir avukat, başka bir avukata karşı asıl ya da vekil sıfatıyla takip edeceği davayı kendi barosuna bir yazı ile bildirir.4 Bu kural, bilgi verme yükümlülüğü ile bağlı olarak baroların ve Türkiye Barolar Birliği’nin üçüncü şahısların aleyhine veya üçüncü şahısların barolar ve TBB aleyhine açacağı davalar için de geçerlidir.5 Resmi ya da özel kuruluşlarda bağımlı olarak birlikte çalışan avukatlar, kadro görevleri ne olursa olsun, adalet ve eşitlik ilkelerinden ayrılmamaya ve iş dağıtımı, denetimi ve her türlü iş ilişkilerinde meslek dayanışmasına ve onuruna uymayan davranışlardan kaçınmaya özen göstermekle yükümlüdürler.6
28. Bir başka baro bölgesinde ilk kez bir davaya giden avukat, o yer Baro Başkanı’na nezaket ziyaretinde bulunmaya gayret eder.
29. Bir meslektaşının ölümü veya başkaca nedenlerle, Baro Başkanı’nca görevlendirilen avukat, kabul edilebilir bir neden göstermeksizin bu görevi reddedemez.
30. Mesleki çalışmada avukatlar arasında usule ilişkin işlemlerde ve dosya incelemelerinde dayanışma gereği sayılabilecek yardımlar ve kolaylıkla esirgemezler. Duruşmaya geç kaldığı için hakkında gıyap kararı alınan avukat hemen gelmişse, diğer taraf vekili olan avukat, gıyap kararının kaldırılmasını veya düzeltilmesini istemek zorundadır. Bir başka yerdeki duruşmasına mazereti nedeniyle gidemeyen avukat, karşı taraf avukatı bir başka yerden geliyorsa, mazeretini önceden meslektaşına bildirmelidir. Avukatlar arasında “özeldir” kaydı taşıyan yazışmalar, yazanın rızası alınmadan açıklanamaz.
31. Avukat hasım tarafın ancak avukatı ile görüşebilir. (Hasmının avukatı yok ise) avukatın hasımla teması zorunlu sınırlar içinde kalır. Hasım tarafla her temasından sonra avukat müvekkiline bilgi verir.
32. Avukat, dava türü ve usulü ne olursa olsun, mahkemeye verdiği layiha ve önemli belgelerin birer örneğini (istenmese de) karşı taraf vekili meslektaşına verir.
33. Yanına stajyer almayı kabul eden avukat, stajyerlerin iyi yetişmesi için gerekli dikkati ve ilgiyi gösterir ve olanaklarını hazırlar. IV. İş Sahipleriyle İlişkiler
34. Avukat, müvekkiline davanın sonucu ile ilgili hukuki görüşünü açılayabilir. Fakat bunun bir teminat olmadığını özellikle belirtir. 4
Danıştay İDDK 31.03.2014 T. 2011/76 E. 2014/1397 K. Sayılı kararı ile bu kuralda hukuka uyarlılık bulunmadığı yönünde bozma kararı verilmiştir. D.8D. 17.01.2017 T. 2016/12242 E. 2017/31 K. Sayılı kararı ile iptal kararı verilmiştir. 5
Türkiye Barolar Birliği’nin 12-13-14 Ocak 1978 tarihinde Ankara’da yapılan XI. Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir. 6 Türkiye Barolar Birliği’nin 10-11-12 Ocak 1980 tarihinde Ankara’da yapılan XIII. Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir
___________________________
III. Meslektaşlar Arası Dayanışma ve İlişkiler
26. Hiçbir avukat, bir meslektaşının mesleki tutum ve davranışları hakkındaki düşüncelerini kamuoyuna açıklayamaz. Bu yoldaki şikayetlerin mercii yalnız barolardır.
27. Hiçbir avukat, herhangi bir meslektaşı özellikle hasım vekili meslektaşı hakkında küçük düşürücü nitelikteki kişisel görüşlerini açıkça belirtemez. Bir avukat, başka bir avukata karşı asıl ya da vekil sıfatıyla takip edeceği davayı kendi barosuna bir yazı ile bildirir.4 Bu kural, bilgi verme yükümlülüğü ile bağlı olarak baroların ve Türkiye Barolar Birliği’nin üçüncü şahısların aleyhine veya üçüncü şahısların barolar ve TBB aleyhine açacağı davalar için de geçerlidir.5 Resmi ya da özel kuruluşlarda bağımlı olarak birlikte çalışan avukatlar, kadro görevleri ne olursa olsun, adalet ve eşitlik ilkelerinden ayrılmamaya ve iş dağıtımı, denetimi ve her türlü iş ilişkilerinde meslek dayanışmasına ve onuruna uymayan davranışlardan kaçınmaya özen göstermekle yükümlüdürler.6
28. Bir başka baro bölgesinde ilk kez bir davaya giden avukat, o yer Baro Başkanı’na nezaket ziyaretinde bulunmaya gayret eder.
29. Bir meslektaşının ölümü veya başkaca nedenlerle, Baro Başkanı’nca görevlendirilen avukat, kabul edilebilir bir neden göstermeksizin bu görevi reddedemez.
30. Mesleki çalışmada avukatlar arasında usule ilişkin işlemlerde ve dosya incelemelerinde dayanışma gereği sayılabilecek yardımlar ve kolaylıkla esirgemezler. Duruşmaya geç kaldığı için hakkında gıyap kararı alınan avukat hemen gelmişse, diğer taraf vekili olan avukat, gıyap kararının kaldırılmasını veya düzeltilmesini istemek zorundadır. Bir başka yerdeki duruşmasına mazereti nedeniyle gidemeyen avukat, karşı taraf avukatı bir başka yerden geliyorsa, mazeretini önceden meslektaşına bildirmelidir. Avukatlar arasında “özeldir” kaydı taşıyan yazışmalar, yazanın rızası alınmadan açıklanamaz.
31. Avukat hasım tarafın ancak avukatı ile görüşebilir. (Hasmının avukatı yok ise) avukatın hasımla teması zorunlu sınırlar içinde kalır. Hasım tarafla her temasından sonra avukat müvekkiline bilgi verir.
32. Avukat, dava türü ve usulü ne olursa olsun, mahkemeye verdiği layiha ve önemli belgelerin birer örneğini (istenmese de) karşı taraf vekili meslektaşına verir.
33. Yanına stajyer almayı kabul eden avukat, stajyerlerin iyi yetişmesi için gerekli dikkati ve ilgiyi gösterir ve olanaklarını hazırlar. IV. İş Sahipleriyle İlişkiler
34. Avukat, müvekkiline davanın sonucu ile ilgili hukuki görüşünü açılayabilir. Fakat bunun bir teminat olmadığını özellikle belirtir. 4
Danıştay İDDK 31.03.2014 T. 2011/76 E. 2014/1397 K. Sayılı kararı ile bu kuralda hukuka uyarlılık bulunmadığı yönünde bozma kararı verilmiştir. D.8D. 17.01.2017 T. 2016/12242 E. 2017/31 K. Sayılı kararı ile iptal kararı verilmiştir. 5
Türkiye Barolar Birliği’nin 12-13-14 Ocak 1978 tarihinde Ankara’da yapılan XI. Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir. 6 Türkiye Barolar Birliği’nin 10-11-12 Ocak 1980 tarihinde Ankara’da yapılan XIII. Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir
__________________________
50. Yukarıda yazılı meslek kuralları, Türkiye Barolar Birliği’nin 8-9 Ocak 1971 tarihli IV. Genel Kurul Toplantısı’nda kabul edilmiş ve Türkiye Barolar Birliği Bülteni’nde yayımı tarihinde yürürlüğe girmesine karar verilmiştir