Kurtlar Vadisi dizisinin ilk bölümlerinde namlı kahraman Polat Alemdar'ın söylediği bir laf vardır...
"Sonunu düşünen kahraman olamaz" der sık sık orada.
Sonunu düşünen kahraman olamaz...
Eğer başarılı olamasaydı Mustafa Kemal milli mücadele esnasında, İngilizler bu kez de Yunan'la anlaşmış olacaklardı ve işin ucunda bir darağacında sallanmak vardı; bu da doğru.
Ben politikacının iyisini "risk" almasından tanırım!
Sümsük, her şeyden korkan, nane molla insanlardan ne köy olur ne de kasaba!
Rahmetli Mehmet Gedik, ne yiğit, ne mert adamdı...
Genel başkanına bile posta koyabilen, vatandaşın derdiyle dertlenen, yeri geldiğinde "bürokratik oligarşiyi" şimşek gibi delip geçen bir eşbeh adamdı Mehmet Gedik.
Şimdilerde O'nun gibi dirayetli siyasetçilere rastlamak pek mümkün değil artık.
Yine yerelde mesela, İlhan Parseker'i de tek geçerim...
Henüz gencecik bir ilçe başkanıyken Doğruyol'da, partinin bakanlığını yapmış Cavit Çağlar Küçük Balıklı semtinde "yeşil alanda" kalmış arsasını "sanayi parseline" dönüştürmek için belediyeye dilekçe verecek devr-i iktidarlarında...
Bu talep Osmangazi İmar Komisyonu'nda onaylanarak meclise gelecek...
Ve durumu öğrenince Parseker, "Biz bunu halka nasıl izah ederiz" deyip, derhal grubu toplayarak aleyhte karar aldıracak...
Ve Çağlar'ın isteği kendi partisinin meclis üyeleri tarafından reddedilecek Parseker'in organizasyonuyla!..
Her halde tarihte ilktir bu!..
"Halkçılık" öyle hamasetle yapılmaz, icraat gerek icraat!..
"Sonunu düşünen kahraman olamaz!.."
Tanıdığım pek çok işadamı aşırı derecede mutsuz biliyor musunuz?..
Parayı bulmuşlar...
Bulunca parayı, karıyı da kendilerinden uzaklaştırmışlar...
Karayip'te balık tutup, Honalulu'da istakoz yemeye varıncaya değin yaşamda tatmadıkları hiçbir lezzet kalmamış...
Aşna fişne işleri de çoktan bitmiş zaten ki, hep aynı şey, hep aynı şey gördükleri!..
Ve şimdi sıkı durun...
Hemen hemen hepsi çocuklarıyla kavgalı!..
Tam bir kuşak çatışması ve mutsuzluk hali yaşanıyor o cephede...
Hani diyorum ki maşallah, İlhan Parseker'in bir oğlu var ismi "Ahmet", bir mütevazı, bir şeker, bir çalışkan, bir saygılı ve bir akıllı oğlan ki, Allah herkese öyle bir çocuk nasip etsin, bayılıyorum vallahi...
Babasıyla çatışma yaşamayan, aile işlerini başarıyla sürdüren ender insanlardan biri...
Bir de Türkiye Genç İşadamları Derneği Bursa Şubesi başkanlığına seçildi geçenlerde, şu salgın dönemi bitsin, çok adını duyacağız bence ileride.
Babasına da torun sevmek düşüyor şu günlerde...
İlhan Parseker yeni bir motosiklet almış ki kendine, endurocuların ülke çapındaki liderlerinden Ali Bocan bile kıskanmış doğrusu!..
Ve Bocan almış motoru başkanından, test sürüşüne çıkmış geçenlerde:
Bu aralar can sıkıntısından herkes bi şeye biniyor nedense...
Bursa Milletvekili, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmet Büyükataman'ınsa derin bir at merakı var mesela...
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından rahvan atçılığa kazandırılan Ürünlü tesislerinin açılışında şöyle konuşmuştu Başkan Alinur Aktaş:
"Ulu Türkistan'dan göç ederken atımızın terkisinde rızkımız, gönlümüzde pak imanımız, alnımızda kader çizgilerimiz yola revan olduk.
At bize yoldaş oldu, derdimiz ile hem dem oldu.
Atalarımız nizam-ı alem gayretiyle, kızıl elma mefkûresiyle, üç kıta, yedi iklime yol alırken atlarını can yoldaşı edindi.
At, Hz. Peygamber'i taşıma şerefine nail olurken "Burak" olur.
At, Hz. Peygamber'den Hz. Ali'ye ve ondan da Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'e tevarüs ederken "Düldül" olur.
At; Battal Gazi'yi cenk meydanlarında koruyan Hızır, Sarı Saltık Gazi'yi diyar diyar dolaştıran kanat, Evliya Çelebi'yi bizlere ulaştıran köprü olur.
Alparslan'ın Malazgirt'te attığı naraya şahit olan oydu, Süleyman Şah'ın İznik surlarına bakışına ortak olan oydu, Osman Gazi'nin Bursa hasretiyle yanışını hisseden oydu, Fatih Sultan Mehmet Han ile İstanbul'a giren oydu, Atatürk'ün "Ya istiklâl ya ölüm" nidasıyla şahlanan da oydu.
Orhun Kitabelerinde taşa nakşedilen oydu, Divan-ı Lügat-it-Türk'ün sayfalarında doludizgin koşan oydu, şairlerin diliyle kanatlanan oydu, nasirlerin kalemindeki nal seslerinin sahibi de oydu."
Güzel ve hoş betimlemeler doğrusu...
Lakin bu Arapça "nasir" yani, "yayan" anlamındaki kelime yerine sanki "yazar" denseydi daha mı iyi olurdu ne?
Çünkü onlar daha ziyade ayet yazmışlar.
Bu arada...
Sevgili başkan, dün oradan iki kere geçince şahit oldum ki, Yalova yolundaki trafik sıkışıklığına, Beşyol Kavşağı'ndaki lambalar neden oluyor kanımca...
Ana arterdeki lambalar çok kısa sürede kırmızıya dönüyor...
Oraya bir el atmak gerek.
Ha! Bir de ileride bir "bat-çık" yapılırsa rahmetli Eski Başkan Hikmet Şahin'e atfen, dadından yinmez, rahatlar orası...
İsmet Büyükataman da rahvan atçıymış meğerse...
Ben atalarımızın uzak Asya'dan buralara dıgıdık dıgıdık dört nala geldiklerini sanırdım hep...
Öyle değilmiş meğerse, tırıs gelmişler binlerce kilometrelik yoldan...
Ve atları da "Rahvan" denilen, Türk'e özgü bir türmüş...
Ürünlü'de bir seyise sordum "Aradaki fark nedir" diye; "Şu parkurda yarış atları dokuz tur atsın" dedi, "hepsi çatlar. Rahvan at dokuz turdan sonra vites küçültür, saatlerce koşmaya yine devam eder"!..
İsmet Büyükataman da siyaseti rahvan koşan milletvekillerimizden biri...
Alparslan Türkeş zamanında sabırla geçen uzunca bir süreden sonra 23, 24, 25, 26'ncı dönemlerde hiç top sektirmeden mebus olmak, üstelik de MHP'nin zirvesindeki yerini korumak hiç kolay iş değil doğrusu.
İyi bir "ikinci adam" performansı gösterdi Ataman.
Devlet Bahçeli'nin yanında "gölge adam" gibi hep var oldu.
Ne demiştik?
"Sonunu düşünen kahraman olamaz!.."
Her ne kadar burjuvaziden de gelse, göbekçi eski CHP elitlerinin özenle yetiştirip büyüttükleri bir adam, Raşel'in yani Rahşan'ın rahle-i tedrisatından geçen biri de olsa, Kıbrıs Harekatı ve haşhaş konusundaki politikalarıyla Amerika'ya rağmen dik bir duruş sergileyebilmiştir Bülent Ecevit...
Ve pek çok insanın gözünde bu gün bir kahramandır hala.
Hele hele Necmettin Erbakan'sa bir efsanedir beyinlerde tohum bırakan!
Sonunu düşünmeksizin yedi düvele meydan okuyan benzersiz bir kahramandır rahmetli...
İktidara yedi kez gelip, yedi kez giden memleketi Isparta'nın yediveren gülü Çoban Sülü bile sabrıyla pek çoklarına rahmet okutur!..
Da, bu Kemal Kılıçdaroğlu da ne ya?
Ne ayak bu?
Ne bir duruşu var ne de vuruşu!..
Binebildiği tek şey Hazine'den partilere verilen yardımlarla alınan son model Audi lüks otomobil.
Deniz Baykal'ın bile bir karakteri vardı...
Nasıl bir adam bu ya?
Benim sümsük eniştem bile valla bundan daha iyidir!
Çıkmış ekranlara erken seçim istiyor sürekli...
Ya sen kimsin, nesin de hangi yüzle erken seçim istiyorsun?
Muharrem'in dediği gibi, "çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş"...
Avcı mısın nesin sen?!.
Bir seçimin maliyeti kaç para biliyor musun gülüm?
Yaklaşık eski parayla 1000 trilyon!..
Senin kıçının altına yeni bir koltuk alma hevesin yüzünden vatandaş neden ödesin bu parayı cebinden?
Nasıl bir halkçısın sen?
Nasıl bir yüzün var ki hala orada sıkılmadan oturmayı becerebiliyorsun?
Pöh, erken seçimmiş!
Bi de prematüre erken doğan parti başkanları var memlekette!..
Selocan, Ali Babacan!..
Arkadaşlar, bu memlekette parti kurmak çok ama çok ciddi bir kaynak gerektirir...
İli, ilçesi, Türkiye'nin yüzde bilmem kaçında örgütleneceksin, parti binaları, kiraları, aracı, gereci, sekreteri, geldisi, gittisi, reklamı, tanıtımı ödeyeceksin...
Akarı, hazineleri olmayan bir kişinin ne serveti yeter bunu karşılamaya, ne de yedi sülalesinin mal varlığı!..
Kim ki acaba Ali Babacan'ı "Belki yüzde bir-iki oy alır" diye sahneye süren güç?!.
Keza Ahmet Davutoğlu'nu?
Bursa Kız Öğretmen Lisesi'nden mezun, asıl mesleği muallimlik olan Meral Akşener partisini babasından aldığı emekli maaşıyla mı kurdu sanıyorsunuz?
Eğer öyle düşünüyorsanız, salaksınız kuzum siz!
Pokerde karoyu, politikada parayı takip edin, parayı!..
Para nerden geliyor, değirmenin suyu nasıl akıyor, işte ona bakın hepiniz...
Sorun bakalım, Meral apla parti üyelerinden kaç para toplamış?
Çakma Gandi kaç para toplamış da nerelere harcamış?
Bunların sarf ettiği kaynakları doğru dürüst denetleyen parti içi bir mekanizma var mı?
Yok!..
Genel başkanının hesap vermediği, üyenin hesap soramadığı bir yapı ne kadar demokratik olabilir arkadaş?
Habire "Anayasa değişsin" diyorlar bir de...
Bin kere değişti Anayasa...
"Siyasi Partiler Kanunu güncellensin" diyen var mı memlekette?
"Saltanatımız sorgulansın, bizden hesap sorulsun" diyen var mı?
"Fırk fırk" ettiği burnuna ne çektiği belli olmayan, MOSSAD'ın elindeki bir mafya bozuntusundan medet umuyor şimdi de hepsi!..
Bu kafa ve bu yapıyla avucunuzu yalarsınız hepiniz avucunuzu!
Hayvan terli.
Yemez!