Artık yetmişine merdiven dayayan Thompson, daha fazla yaşayabilmek için hayat tarzını tamamen değiştirmeye karar vermiş.
Ardından sıkı bir diyete başlamış; koşmuş, yüzmüş ve güneşlenmiş. Üç ay içinde on kilo verirken göbeği on santim daralmış, göğüs kafesi beş santim genişlemiş.
İyice dinçleşen ve teni de bronzlaşan Thompson, bu başarısını yeni bir saç şekliyle taçlandırmaya karar vermiş. Bu yeni saç modeliyle berberden çıkıp da yolun karşısına geçerken ileriden gelen bir otobüs Thompson’u altına alıvermiş.
Artık son nefesini verirken “Tanrım” diye haykırmış Thompson, “nasıl yapabildin bana bunu?”
Yukarıdan cevap gelmiş:
“Valla kusura bakma Thompson, tanıyamadım ben seni be!”
……………………
Musa, İsa ve sakallı bir ihtiyar golf oynuyorlarmış. Musa uzun mesafeli bir atış yapmış; top çim alana inmiş ama dosdoğru gidip yapay gölcüğe yuvarlanmış. Aynı anda Musa asasını kaldırmış, gölcüğün suları ikiye ayrılmış ve top yoluna devam edip çimlere ulaşmış.
İsa da uzun bir atış yapmış. Onun vurduğu top da doğrudan gölcüğe gitmiş ama tam içine düşecekken havada asılı kalmış. İsa gitmiş, suyun üzerinde yürüyüp topu almış ve yeşilliğe bırakıvermiş.
Sıra sakallı ihtiyara gelmiş. İhtiyarın vurduğu top doğrudan çitlere çarpıp yola fırlamış. Tam o sırada yoldan geçen bir kamyondan sekip, gerisingeriye golf sahasına yönelmiş. Bu top da gölcüğe doğru gidiyormuş ama gitmemiş, çiçeklerin arasına düşmüş. Çiçeklerin arasında bulunan iri bir kurbağa fırlayarak topu ağzına alıvermiş. Yine aynı esnada bir kartal süzülerek gelmiş, kurbağayı kapmış ve yükselmiş. Kartal, pençesindeki kurbağayla golf sahasının ucuna doğru ilerlerken hayvan ağzındaki topu bırakmış ve top da süzülerek doğrudan deliğine girivermiş!
Bunun üzerine öfkelenen Musa, İsa’ya dönerek şunları söylemiş:
“Senin bu babanla golf oynamayı hiç sevmiyorum ben!..”
……………………
Ufak tefek yaşlı bir Hristiyan kadın her sabah sundurmasına çıkar ve “Sana şükürler olsun ya Rabbi” diye bağırırmış.
Ve yine her sabah yaşlı erkek komşusu derhal pencereye çıkar ve “Tanrı yoktur” diye haykırırmış!
Her gün aynı şey tekrarlanıyormuş. Yaşlı kadın “Şükürler olsun” diye bağırdıkça komşusu başını uzatıyor ve “Tanrı diye bir şey yoktur” diye yanıtlıyormuş.
Gel zaman, git zaman yaşlı kadın dara düşmüş. Evine yiyecek bile alamaz hale gelmiş. Bu sefer de sundurmaya çıkıp Tanrı’dan yiyecek yardımı dilemeye başlamış. Gene her duasının ardından “Sana şükürler olsun ya Rabbi” diye bağırmayı da ihmal etmiyormuş.
Derken bir sabah sundurmaya çıktığında ne görsün? Merdivenlerde torbalar dolusu yiyecek! Ve hemen göğe doğru bakmış, yine “Sana şükürler olsun” diye bağırmış.
Aynı anda komşusu kafasını bahçe duvarının ardından uzatıp “Aha” demiş, “yiyecekleri sana ben aldım. Tanrı diye bir şey yok işte!”
Yaşlı kadın komşusuna bakmış ve gülümsemiş. Ardından gene göğe seslenmiş:
“Sana şükürler olsun ya Rabbi! Dualarımı kabul edip sırf yiyecek göndermekle de kalmadın, üstüne bir de parasını bu Şeytan herife ödettin!..”
……………………
Yahudi bir kadın kumsalda oynayan torununu izlerken dev bir dalga gelir ve çocuğu aldığı gibi denize doğru götürür. Kadıncağız, “Lütfen Tanrım” der, “tek torunum o benim. Kurtar onu, yalvarırım.”
Derken kocaman bir dalga daha gelir ve çocuğu sağ salim kıyıya bırakır.
Kadın torununa bakar ve göğe tekrar seslenir:
“Şapkası da vardı ama!..”
……………………
Abraham ve Solomon birlikte yürüyüşe çıkarlar. Bir Katolik kilisesinin önünden geçerlerken kapıya asılı tabelada şu yazıyı okurlar:
“Dinimize geçen herkese 1000 dolar veriyoruz.”
Solomon kiliseye girip içeride neler döndüğünü anlamaya karar verir. Abraham ise dışarıda beklemeyi tercih eder. Aradan saatler geçtikten sonra Solomon nihayet kiliseden çıkar:
“Ee” der Abraham, “ne oldu?”
-Din değiştirdim.
“Ciddi misin sen” der bu kez Abraham, “peki aldın mı bari 1000 doları?”
“Siz Yahudiler” der Solomon hayretle, “paradan başka bir şey düşünmez misiniz kuzum?!.”
…………………….
Adam falcıya Cennet’in neye benzediğini sorar? Falcı kristal küresine bakarak “Hımm” der, “bir iyi, bir de kötü haber görüyorum.” İyi haber şu:
“Cennet’te hepsi de birbirinden güzel bir çok golf sahası var.”
Golf oynamaya son derece meraklı olan adam “Vay! Harika yahu! Kötü haber ne peki” diye karşılar bu durumu?
-Sahalardan biri yarın sabah sekizde sizin adınıza ayrılmış!
……………………..
Tomy kiliseye günah çıkarmaya gider ve kabinde rahibe “Bağışla beni peder, günah işledim, yollu bir kızla beraber oldum” der.
Rahip, “Sen misin Tomy” diye sorar?
-Evet, benim peder.
“Kimle birlikte oldun Tomy?”
-Söylemesem daha iyi peder.
“Bridget miydi?”
-Hayır.
“Colleen?”
-Hayır peder.
“Megan mıydı peki?”
-Cık!
“Peki Tomy. Dört defa ‘Babamız’, dört defa da ‘Bakire Meryem’ duasını oku.”
Tomy kiliseden çıkar, dışarıda bekleyen arkadaşı Pat, “günah çıkarmanın nasıl geçtiğini” sorar?
“Şahane geçti” der Tomy, “sekiz dua ile üç süper tüyo aldım!..”
…………………..
Adamın biri kilisede günah çıkarma kabinine girip “Peder” der, “ben 75 yaşındayım ve dün gece iki yirmilik kızla seviştim. Hem de aynı anda!..”
Rahip, “en son ne zaman günah çıkartmıştınız” diye sorar?
-Hiç çıkarmadım ki peder, Yahudi’yim ben!
“Ee o zaman niye gelip de bana söylüyorsun be adam!..”
-Herkese söylüyorum!..
……………………
Bir dinin, daha doğrusu mensuplarının eleştirilere açık olması, mizah ve ince hicivleri gülümseyerek karşılaması insanlığın evrimi adına ne kadar hoş ve önemli değil mi?
Darısı kendileri gibi olmayanı gavur görüp, yok etmeye çalışan bazı İslamcıların başına.
Bu günü de hoş fıkralar paylaşarak geçirdik, hadi kalın sağlıcakla.