Hani Başbakan arada bir çıkıp da “Bu Ce-Ha-Pe zihniyeti var ya bu Ce-Ha-Pe zihniyeti? Belediyeciliği bilmez bu Ce-Ha-Pe zihniyeti” deyip duruyor ya?
Sağolsun, kendisi bir gün helikopterle Bursa semalarında dolaşırken “Yeni stadyumu te işte buraya yapın” diyecek kadar bilir belediyeciliği!
“Başbakanım, buraya stadyum olmaz” diyemeyip, yüz milyonlarca lirayı dere taşkın yatağına, üstelik de insanların kolayca gidip gelemeyeceği bir mekana inşa edenlere ne demeli peki?
Yaklaşık 50 bin insanın bir akşam üstü maç sonunda birden dağıldığını düşünün?
Nereye yönelecekler?
Acemler Bursaray istasyonuna değil mi?
Bırakın 10 sene ya da 20 sene sonrasını, Bursaray daha şimdiden Bursa’nın ulaşım ihtiyacını karşılayamıyor.
Özellikle akşam saatlerindeki sıkışıklıktan ötürü vagonlara girebilmek mümkün değil.
Sefer sayısını arttıralım deseler…
Bu da olanak dışı çünkü, sistem güvenliği gereği katarın 4 dakikadan önce gelmesi mümkün değil!
Vagon sayısını arttıralım deseler…
Bu da mümkün değil çünkü, tüm istasyonlar sadece 4 vagon alabilecek şekilde tasarlanmış!
Peki bu durumda ne olacak şimdi?
Ne olacağını çok yakında izleyip göreceğiz de…
Her şeyin suçlusu bu Ce-Ha-Pe zihniyeti zaten!
………..
Gerçek belediyecilik helikopterle tepeden bakıp, stadyum yeri seçmekle olmaz.
Peki nasıl olur?
Bu kentin en önemli dinamiklerinden biri olan mesela İnşaat Mühendisleri ve Şehir Plancıları Odalarının temsilcilerini bir araya toplayarak, anışıp danışmakla olur!
Ne yapıyor Başbakan?
Gezi olaylarındaki demokratik tepkilere destek verdiler diye sırf onları güçsüz bırakmak amacıyla Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı meslek odalarının vize işlemlerinden aldığı geliri kesiyor!
Aynı Başbakan daha başka ne yapıyor?
Türkiye’de 90 yıl boyunca bu yoksul halkın birikimleriyle üretilmiş her şeyi haraç mezat satıyor ancak bir tek şeyin devlette kalmasına, üstelik daha da devletleştirilmesine karar veriyor ki o da Toplu Konut Ortaklığı İdaresi’nden (TOKİ) başkası değildir!
Bununla da kalmıyor Başbakan; TOKİ’yi yani “inşaat sektörünü” direkt Başbakanlığa, kendisine bağlıyor!
Üstelik de devletin her türlü denetim müessesinden uzak tutup, dilediği gibi, dilediği yerde plan ya da inşaat yapabilmesinin önünü açarak!
Aynı helikopterle uçarken gökyüzünden Doğanbey rezaletini görüp, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’ye fırça atmış Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.
Öyle dediler.
TOKİ Altepe’ye bağlı değil ki!
Oradaki kent katliamının bizzat sorumlusudur Başbakan.
………….
Dün, önümüzdeki hafta genel kurulu yapılacak Bursa İnşaat Mühendisleri Odası’nın iki başkan adayından biri olan Ertuğrul Akagündüz ve arkadaşları geldiler gazeteye ziyaretimize.
Akagündüz’ü siyasetten, CHP İl Başkanlığı yaptığı dönemden tanır bilir ve severiz.
Dünya tatlısı bir insandır.
Malum, Necati Şahin odadaki başkanlık görevini bırakıp Cumhuriyet Halk Partisi’nden Bursa Büyükşehir Başkan adayı oldu ya?
Ertuğrul Akagündüz’ün, “Biz şimdi Çağdaş İnşaat Mühendisleri Grubu olarak Necati beye yerel seçimlerde koşulsuz destek ve de oy vereceğiz ancak kendisi bize vermeyecek çünkü, karşımızdaki sağcı grubu destekliyor” demesi taş gibi mideme oturdu inanır mısınız?
…………
Meslektaşlarının tamamını kucaklayıp sarmalayacak bir yapı oluşturma arzusunda Akagündüz.
Odanın, siyasetin arka bahçesi olarak görülmesini yanlış buluyor.
Yerel iktidarın uygulamalarına kafa sallamak yerine yeni stadyum ve Doğanbey örneklerinde yapılmayanın yapılmasını, İMO’nun karar aşamalarında etkin ve kişilik sahibi bir meslek örgütü olarak mutlaka yerini alması gerektiğini savunuyor.
Ertuğrul Akagündüz siyaseti noktalamış.
Görüldüğü kadarıyla mülayim ve sevecen yapısıyla bir “ağabeylik” görevi üstlenme arzusunda.
Rakibi Basri Akyıldız’ın iktidar yanlısı açıklamalarını doğru bulmuyor.
“Uyumlu olacağım” dendiği vakit bunu açıkça “siyaset yapma” anlamına geleceğini vurguluyor ve İMO yönetiminin uzun yıllardır en iyi yaptığı şeyin “mevcut iktidarla uyumlu kalmayı” başarması olarak tanımlıyor!
Ve ekliyor:
“İnşaat Mühendisleri Odası gibi son derece önemli bir kent dinamiği yerel ve genel iktidara karşı, yanlış ya da eksik yapılan işlerde dik duramaz ve uyumlu olmak adına susmayı tercih ederse işlenen tüm günahları paylaşıp, suç ortağı olur ki bunun vebali çok büyüktür.”
Evet…
İMO ağlıyor!
İMO oradaki kim olursa olsun iktidara sürekli gülücük ve de öpücük yollayan değil, kimliği ve duruşu olan, kişilikli, çağdaş değerlere bağlı yeni başkanını arıyor.