Kulüp Başkanı Ali Ay her konuşmasında hani sık sık der ya “Biz Dortmund modeli uygulıycaz, Dortmund modeli uygulıycaz” diye?
Ali Ay 1976 yılında tahsil için gittiği Almanya’nın şirin bir liman kenti olan Krefeld’te tekstil ve kimya mühendisliği okumuş.
İşte bu yüzden de Alman ekolünü ve Dortmund modelini iyi biliyor.
Bu gün tam 351 buçuk milyon Euroluk futbolcu değeriyle Almanya’nın sayılı kulüplerinden biridir Borussia Dortmund.
(Etçiler, sepetçiler, sütçüler oranın kapısından içeriye bile giremez!)
Ve Bursaspor’un da ihtiyacı olan tam anlamıyla budur.
Yani, “oyuncuların sabır ve özenle alt yapıdan yetiştirilerek hazırlanması” anlayışıdır Dortmund modeli.
Fakat Ali Ay bu kafayla ve terkisine asıp yanından ayırmadığı bir “etçi” bir de “sepetçiyle” mi uygulayacak Dortmund modelini?!.
Ali Ay’ın yerine kulübü yönettiği ifade edilen Bursaspor Yönetim Kurulu Üyesi etçi Yüksel Çolak diyesiymiş ki bizim Arazici’ye, “Beni yazmamış, Ali Turan’ı yazmış, eğer beni yazaydı ertesi sabah erkenden basardım ofisini!..”
Hadi len düdük, turşu mu basıyon, ne basıyon, nereyi basıyon sen?!.
Hadi gel bakam, bascağın varsa, kascağın da var elbette, gel bekliyorum?!.
Bu biraz böle sokak ağzı, mafyavari tavırlar filan sergileyen bir herifmiş.
Artislik yapacak aklınca!
O olmayan aklını alırım oğlum senin.
Sen önce doğru dürüst kravat takmayı öğren o boynuna da ondan sonra gel bakiim benim karşıma!
Düdük makarnası!
Neyse…
Sepetçi Ali Turan, Sucu Ahmet Eraslan’dan Bursaspor’a verilmek üzere aldığı dönemin 200 bin dolar karşılığı olan 550 bin liranın yüz bin lirasını cebine atıp, sadece 450 bin lirasını yatırmıştı daha önce yazdığım gibi.
Aradan yılların geçmesine, her gördüğü yerde Sucunun Sepetçiyi “ver lan paramı” diyerek kovalamasına rağmen ben yazana dek vermedi Ali Turan, Ahmet Eraslan’ın parasını!
Peki ben yazdıktan sonra ne oldu?
Ali Ay başta olmak üzere herkesin “hötü” sıkıştı, aldı milleti bir “höt korkusu”!..
Sucuya haber gönderdiler “şöyle iki ay vadeli bir çek göndersek olur mu abi” diye?
Sucununsa paradan zaten umudu kalmamış, “sittin sene alamam ben bu heriften” diye düşünüyor!
Hani Başkan Ali Ay konuya dair yaptığı açıklamada demiş ya, “Bu arkadaş bana 5 ay önce futbolcuların alacaklarıyla ilgili kara kara düşünürken, ‘Başkanım ben çek karnemi getireyim’ dedi. Benim gözlerim yaşardı. Olduğu gibi çek karnesini getirdi, imzaları attı ve olduğu gibi gitti. Üç veya 3 buçuk milyona yakın onun şahsi çek karnesinden futbolculara ödeme yaptık. Bu kadar da iyi bir Bursasporlu” diye Ali Turan’la ilgili olarak?
Ahmet Eraslan, Ali Turan’ın çekini bile “zamanı geldiğinde ödeyemez bu” diye kabul etmemiş biliyor musunuz?
Zaten adam eskiden badanacıymış, değil 100 bin lira parası, cepte 100 lira bile olmadan gezermiş çoğu zaman, sinek sekizli sizin anlayacağınız!
Onun için de bu krizi aşabilmek için devreye Ali Ay’ın da bilgisi dahilinde etçi Yüksel Çolak’ın birlikte çalıştıkları ismi lazım değil, başka biri sokulmuş ve onun imzasını taşıyan 2 aylık çek Sucu Ahmet Eraslan’a gönderilerek aradaki hesap böylece kapatılmış.
Peki, ne oldu şimdi?
Hani yazdıklarım yalandı?
Peki, ey Bursaspor başkanı Ali Bey…
Madem ki futbolcu alacağı vadeli çekle ödenebiliyordu da, sen niye çıkarıp kesmedin çantandan?
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
İnsan biraz destekli atar!
Ali Turan’ın karşılığı olmayan çek karnesine mi kaldı koskoca Bursaspor?
Hem daha sonra o paralar Bursaspor kasasından ödenmedi mi zaten?
“Aralarındaki şahsi alacak-verecek meselesi, Bursaspor bundan zarar görmüş değil, eğer zarar görseydi gerekeni yapardım” diyerek Ali Turan’ı aklamaya, hala yanında tutmaya çalışıyorsun ki, bu sana hiç yakışmadı!
Bursaspor öyle büyük bir zarar gördü, görmeye devam ediyor ve edecek ki, bunun altından sen de kalkamazsın!
Kimse seni aday ol diye zorlamadı, kendi arzunla gelip talip oldun, kessene kendi çekini çükünü?
Yaşanan o olay öyle basit bir olay değil, adam parayı kulübe ödenmek üzere alıyor ve yıllarca kendi zimmetinde tutuyor resmen; çıktı işte şimdi tüm çıplaklığıyla gerçek ortaya!
Ve sen böyle birini vaziyeti çok iyi bildiğin halde koruyor ve hala yanında tutuyorsun!
Bu nasıl bir şey ey Ali bey?
Benim gözümde bu saatten sonra sen Bursaspor Başkanı değil, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçmişte sık sık Kemal Kılıçdaroğlu için dediği gibi artık sadece “kulüp müdürüsün”!..
İki tane adama söz geçiremeyen, gerektiğinde onları kapının önüne koyamayan, bir etçi, bir sepetçiyle koskoca Bursaspor’u idare etmeye çalışan, sırf onları koruyabilmek adına işini yapan bir gazeteciye teşekkür edeceğine dil uzatmaya kalkan, sinik, sönük, korkak bir adamdan “başkan” değil, olsa olsa en fazla “kulüp müdürü” olur!
O da bir yere kadar.
NOT: Yarın Dortmund modelinden devam.