Yazarlar

Kaybedenler kulübü

post-img
Adam belediye başkanlığını kazanmış, yılbaşı hindisi gibi kasım kasım kasılıyor!   Malum hikaye…   Bir diğeri de padişah olmuş.   Ve tahta oturur oturmaz kendisine sürekli “Senden adam olmaz” diyen babasını getirtmiş huzuruna.   “Bak” demiş, “gördün mü padişah oldum işte!..”   Yanıt vermiş adam:   “Beni yani, babanı ayağına getirttin! Ben sana padişah olamazsın demedim ki! ‘Adam olamazsın’ dedim. Yine adam değilsin vesselam!..”   Aynı misal:   “Ben sana belediye başkanı olamazsın” demedim ki!   “Adam olamazsın” dedim adam!..   Cumhuriyet Halk Partisi Bursa’da tarihi boyunca hiç alamadığı kadar yüksek bir oy oranına ulaştı.   Gerek Büyükşehir adayı Mustafa Bozbey, gerekse Osmangazi adayı Erkan Aydın neredeyse burun farkıyla kaybettiler seçimi.   Herkes biliyor ve tasdik ediyor ki, Bozbey tek başına aldı bu sonucu ve Erkan Aydın’ı da peşinden sürükledi.   Gerek CHP Bursa İl Yönetim Kurulu, gerekse Osmangazi yönetimi neredeyse hiç çalışmadılar!   Örgütlü bir birliktelik yaşanabilseydi CHP teşkilatlarında, aradaki küçücük farkın kapanması işten bile değildi.   Düşünün, seçim çalışması için Muharrem İnce Bursa’ya geliyor, neredeyse doğum günlerinde bile üyelere mesaj gönderen İl başkanlığından “tık” yok!   Kimsenin haberi olmuyor İnce’nin buraya gelişinden.   Nilüfer ve Mudanya’da beklenen sonucu aldı CHP.   Mehmet Uğur Sertaslan’la Gemlik’i yeniden kazanmasıysa tam bir başarı hikayesi oldu.   Aylar önce başladığı çalışmasını zaferle taçlandırdı Sertaslan.   Ve Mehmet Fatih Güler’in bir kumpasla görevden düşürülmesinin intikamı alındı.   Çoğu yerde seçimi kılpayı kazanan AK Parti’ye de çok önemli bir ders verdi seçmen.   Dedi ki, “Getirdiğim gibi götürmesini de bilirim, ayağını denk al!..”   Bu tablo önümüzdeki süreçte kabine değişikliğine bile yol açabilir.   Görevine bu kez seçimle ama burun farkıyla gelmeyi başaran Bursa’nın yeni şehir emini Alinur Aktaş’ın omuzlarındaki yük biraz daha ağır şimdi.   Her şekilde Bursa kazanacaktı zaten, Aktaş’ın yeniden göreve gelmesiyle yine kentimiz kazandı.   Benim gözümde son derece başarılı ve çalışkan bir başkan Alinur Aktaş.   Seçim öncesi seçmene vaatleri ve verdiği sözler hayli kalabalık.   Şimdi sıra bunları gerçekleştirmekte artık.   Özellikle ulaşımla ilgili hazırladığı projeleri yaşama geçirmesini bekliyor Bursalılar.   Tabii kaybedenler “acımadı ki” modundalar ama seçim kaybetmek hayli zordur ve koyar adama!   Sen onca çalış, uğraş, didin…   Sonra da burun farkıyla kaybet, hiç olacak şey mi?!.   Bu kıssa da “kaybedenler kulübü” için gelsin:   Derviş Mehmet pek ziyade küfürbazmış.   Şeyhi birçok nasihatler verip, cezalandırmasına karşın bir türlü bu fena huyundan vazgeçiremez Derviş Mehmet’i.   Sonunda bir bakla tanesine nefes ederek, “Al bunu, dilinin altına koy, dursun. Küfür etmezsin” der ve baklayı verir Mehmet’e.   Derviş, bakla ağzında durdukça küfretmez.   Baklayı çıkarıp atamaz; hem şeyhe saygı ve bağlılığından hem de şeyhin ikide bir “Bakla yerinde duruyor mu” diye sormasından?   Arada bir de çenesini açar, dilini kaldırır, baklayı gösterirmiş şeyhine.   Yağmurlu bir günde Şeyh Efendi, derviş Mehmet efendi ile beraber giderken, bir evin penceresinden bir kız çocuğu başını çıkarıp “Şeyh Efendi. Biraz durur musunuz” diye seslenir.   Şeyh efendi, “belki bir hastaya nefes ettireceklerdir” diye durur ve beklemeye başlar.   Aradan yarım saat bir zaman geçtiği halde bir ses seda çıkmayınca şeyh efendi, derviş Mehme’e “Kapıyı çalıp, ne istediklerini sormasını” söyler.   Kız yine başını pencereden çıkarıp, “Rica ederim, biraz daha durunuz” diye seslenir!   Bunlar yağmurun altında bir o kadar daha bekleseler de gene bir ses çıkmaz.   Artık şeyh efendi gitmeye karar verir.   Tam o sırada kız pencereden uzanıp, “Artık işiniz kalmadı. Size zahmet ettik, affedersiniz”diye konuşur.   Şeyh, bekletilmelerinin sebebini sorar?   Kız yanıt verir:   -Efendim, tavuklarımızı kuluçkaya yatırıyorduk. Komşu Pembe Hanım, anneme; “Kuluçkanın altına yumurta konurken bir büyük kavuklunun başına bakılacak olursa, piliçler tepeli çıkar” demiş. Annem de sizi buradan geçerken gördü de onun için bekletti!   Bunun üzerine Mevlevi şeyhi derviş Mehmet’e döner ve şöyle seslenir:   -Derviş Mehmet, çıkar ağzından baklayı!   Hadi, çıkarın ağzınızdan baklayı, o kadar sıkmayın kendinizi!   Sonuçta insanız hepimiz, geçmiş olsun.  

Diğer Haberler