Yazarlar

Kırmızı kazaklı Necati Şahin

post-img
Kırmızı başlıklı kızın hikayesi gibidir kırmızı kazaklı Necati Şahin’in CHP’deki siyasi serüveni. Atadan dededen Nurcu olan, küçük kardeşinin adı bile Said Nursi’ye öykünülerek “Said” konmuş Necati Şahin, annesinin sözünden çıkarak ormanda bilmediği bir yola girince CHP’deki hain kurtla karşılaşıyor! Kırmızı balıklı kızın kolunda anneannesine götürmekte olduğu sepeti, onun içinde de kurabiyeler vardır. Kırmızı kazaklı Necati’nin elindeki sepeteyse Bursa büyükşehir başkan adaylığı konur! Ve asıl hedef elbette vahşi hayvanlarla dolu olan ormandaki kulübesinde yaşamakta olan anneanne, daha doğrusu Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir! Kulübeye vardığında artık çok geçtir. İlk karşılaşmalarında bir avcının oraya yaklaşması üzerine kaçmak zorunda kalan hain kurt, kırmızı başlıklı kızdan önce kulübeye vararak anneannesini yutmuş, onun yerine yatağına yatmıştır bile! Yorganın altındaki yaşlı kadını yani kurdu tanıyamayan kırmızı başlıklı kız sorar: -Senin kulakların niye büyük anneanneciğim? “Seni daha iyi duyabilmek için.” -Senin dişlerin niye sivri ve büyük böyle anneanneciğim? “Seni daha iyi yiyebilmek için!..” Kırmızı kazaklı Necat Şahin’se şöyle sorar CHP’deki hain kurt ya da kurtlara: -Senin kulakların niye büyük anneanneciğim? “Seni daha iyi duyup, kimsenin kabul etmediği CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapabilmek için!” -Peki dişlerin niye büyük ve sivri anneanneciğim? “Milletvekili adaylığı için yapılacak-sözde- önseçimde seni rahat rahat yiyebilmek için!..” Nitekim CHP’deki kurtlar sofrasında kıtır kıtır yediler Necat Şahin’i. Çok kısa sürede CHP’li üyelerin de büyük bir sempatisini kazanıp, çok yüksek oy almasına rağmen, seçilebilecek sıralara yerleşmesi mümkün olmadı. En çok da kendisi gibi partiye sağdan gelen başka birinin, bir önceki seçimlerde CHP’den Osmangazi Belediye Başkan adayı yapılan Erkan Aydın’ın kazığını yedi kırmızı kazaklı Necati Şahin. Birbirlerine yola birlikte ve dayanışma içinde çıkma sözü veren bu ikiliden Erkan Aydın kolundaki dağlı oylarını koyduğu sepetiyle kapı kapı gezerek tek başına başka ittifaklar kurmuş, Alevi üyelerin de desteğini alıp milletvekilliği için yapılan önseçimde dördüncü sıraya yerleşmiştir. Kırmızı kazaklı Necati Şahin’in anneannesini yani, milletvekilliğini ise kurt yemiş, şimdilerdeyse CHP kulübesinde kendisini yemeye hazırlanmaktaydı ki, tam zamanında o avcı kulübeye yetişmişti bile! Kadere bakın ki, kırmızı kazaklı Necati’yi kurtaran avcı, daha önce kendisini milletvekili ya da belediye başkan adayı yapmıyor diye partisini terk ettiği Recep Tayyip Erdoğan’dan başkası değildi! Erdoğan’ın aldığı “seçim” kararının ardından, Yüksek Seçim Kurulu da CHP’ye yeni adayları ön seçimsiz yani, merkezin kararıyla belirleyebileceklerini bildirince hain kurdun karnındaki anneanne de özgürlüğüne kavuşmuş, Necati Şahin için yeniden milletvekilliği umudu doğmuştur! Temel’i asmaya götürürlerken sormuşlar “Son bir diyeceğin var mıdır” diye? “Var” demiş temel. -Nedir? “Ha bu bana ders olsun!..” Belli ki Necati Şahin de CHP’deki siyasi serüveni sırasında görüp yaşadıklarından dolayı hayli incinmiş ve pek çok dersler almış. İşte onun için de geçen gün Facebook sayfasında, Kent Gazetesi’nde yazan sevgili Türkan Genç’in kaleme aldığı bir hikayeyi paylaşmış. “Kent Gazetesi'nden Türkan Genç bugün köşesinde çok güzel bir yazı yazmış. Sizlerle de paylaşıyorum” diyen Şahin’in aktardığı “Kanadı kırılan kuş, bir sofi ve Hz. Süleyman” başlıklı kıssa şöyle: “Bir kuş, kanadını bir sofinin kırdığından şikâyet ile Hz. Süleyman’a gelmiş. Hz. Süleyman da sofiyi getirtip sormuş: — Bak, bu kuş senden şikâyetçi. Niye kanadını kırdın? Sofi cevap vermiş: — Sultanım, Allah bu mahlûkatı bizim emrimize musahhar kılmıştır. Ben bu kuşu avlamak istedim, önce kaçmadı. Yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. O esnada da kanadını incittim. Adeta “Gel beni tut, ne istiyorsan yap” dedi. Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa hitaben demiş ki: — Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Neticede sen hakkını savunabilirdin. Kuş, Hz. Süleyman’a şöyle cevap vermiş: — Efendim, ben onu sofi kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı, o zaman hemen kaçardım. Fakat bundan bana zarar gelmez diye öylece bekledim. Hz. Süleyman bu savunmayı beğenmiş ve kuşu da haklı bulmuş. Kısasın yerine gelmesi için: — Kuş haklı. Hemen bu sofinin kolunu kırın, diye emretmiş. Kuş o anda: — Efendim, böyle yapmayın, diye feryat etmeye başlamış. — Ne yapayım? diye sormuş Hz. Süleyman, — Efendim, bunun kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapmaya kalkar. Bu söz üzerine Hz. Süleyman: — Peki, ne yapalım? diye sormuş tekrar. Kuş bu sefer şöyle cevap vermiş: — Siz bunu sofi kıyafetinden, libasından sıyırın! Sıyırın ki benim gibi kuşlar aldanmasın! Binlerce yıl ötelerden günümüze kadar ulaşmış bu çok anlamlı kıssadan hisse ile herkese iyi pazarlar. Bu hikayeyi yaşamın her alanına uyarlamak mümkün. Anlayana.” Hasılı, pek sevmiş sevgili Türkan’ın aktardığı hikayeyi Necati Şahin de. Şimdi burada Hazreti Süleyman, CHP’liler ya da CHP Genel Merkezi oluyor. Kanadı kırık kuşun kendisi olduğuysa çok belli. Peki ama avcı kim acaba? Hadi onu da siz bulun?!.

Diğer Haberler