Türkiye Komünist Partisi Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Yavuzkan’ı, On TV’deCan Ertan’ın hazırlayıp sunduğu programda izledim.
Son derece keyifli bir sohbet oldu; her ikisini de kutluyorum.
Canlı yayın sırasında dedi ki Mehmet Yavuzkan, “Her belediye meclis üyesi adayı rant paylaşımının birer unsurudur!..”
İstisnai şahsiyetler elbette olabilir ancak, bu lafın yanlışlığını kim iddia edebilir?
Her yerel seçim dönemi geldiğinde “Bu memleket benim birikimimden istifade etmeli” diyen binlerce meclis üyesi adayı çıkıyor ortaya!
Her şeyi hallettik de bir senin birikimine kaldıydık!
Belediyede iktidar partilerine mensupsanız zaten, 5 yıllık süre boyunca parmağınızı yalama olasılığınız çok yüksek!
Peki ya muhalefeti temsil ediyorsanız belediye meclislerinde?
Her sene birkaç kere yurt dışına götürülür, yedirilir, içirilirsiniz.
Eh, Allah bereket versin, çok değil ama toplantı başına aldığınız hakkı huzur paralarıysa cep harçlığı olarak kâr kalır yanınıza.
Ortalıkta ayrıca bir muhtar enflasyonudur sürüp gidiyor.
Ne hikmetse herkes mührü kapma peşinde.
Vatan millet aşkına mı?
Ne gezer!
Ayda yaklaşık 3 bin lira maaşı var.
Belediye başkanı seçildiyseniz eğer, temsil ettiğiniz bölgenin nüfusuna göre 8 bin liradan başlayıp, 25 bin liraya kadar artan rakamlarda her ay para alırsınız.
Lojmanı, makam aracı, benzini, koruması, şoförü de yanında bonus olarak veriliyor.
Rahmetli Çetin Altan hep yazardı, “Bizim halkımız Devletten beslenmeyi çok sever” diye.
Artık ne alakası varsa, “Atatürk’ün henüz 7 yaşındayken dayısının çiftliğinde karga kovaladığı”öğretilerek büyüdü bizim nesil.
“Korkuluk” esprisi devletimizi yönetenlerin pek hoşuna gitmiş olmalı ki vatandaşı korkutmaya, üstelik de “korkulukla” korkutmaya devam ediyorlar!
Yol kenarlarına koydukları tenekeden mamul “polis arabası maketleridir” sözünü ettiğim şey!
Sürücüler karşıdan gördükleri vakit “Anaa!” diyecekler “Polis”!..
Ve gaz kesecekler teoriye göre.
Üstelik her birine güneş enerjisi sistemleri takılıp, ışıldaklar da yerleştirilmiş.
Vatandaşlar da sazan ya…
Her gün gelip geçtikleri güzergahlarda hep aynı yerde duran “korkuluk arabalarını” her gördüklerinde tırsıp korkacaklar!
Kargalar bile yemez artık bu komik durumu.
Hani “Devletten geçinenler” dedik ya?
Kim bilir kimlere kaç adet yaptırıldı bu arabalardan?
Mesele ne biliyor musunuz?
Aynen “7 yaşındaki bir çocuğun karga kovalaması” örneğinde olduğu gibi, “korkuluk zihniyetli”bir nesil arzu edilmiş büyüklerimiz tarafından.
Korkut ki, düşünen, sorgulayan, geleceği kurgulayabilen kuşaklar yetişmesin!
Korkut ki, her türlü bilgiye özgürce ulaşıp, bunları analiz ederek değerlendirebilen “baş belası” insanlar çıkmasın ortaya!
Devlet bu yüzyılda bireyleri hâlâ “korkuluklarla” korkutmaya çalışıyor, düşünebiliyor musunuz?
Ve sanki politikacılar farklı mı?
Kimi, “Devletin beka sorunu var” diyor, kimi “Laikliğin elden gitmekte olduğunu” haykırıyor.
Hepsinin siyaseti “korkutma” üzerine kurulu!
Biri diğerine “Bak hapse gidersin” diyor, öteki “Senden korkan namerttir” diye bağırıyor.
Bereket versin memleket Nasrettin Hocaların, Hacıvat ve Karagöz’ün memleketi.
Arada bir ortaya çıkan komik tablolar karşısında biraz olsun gülümseyebiliyoruz hiç olmazsa.
Yine aday mı bilmiyorum ama…
Benim için tüm zamanların favorisi Muhtar Selattin.
Yazmış adam seçim minibüsüne:
“Tin tin tin, Muhtar Selattin!
Başın düşerse dara, Muhtar Selattin’i ara!..”