T.C
BURSA
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
ŞİKAYETÇİ: NURETTİN KUTLUCAN
VEKİLİ: AV. ERCAN KILIÇ-AV. HARUN TEKTAŞ
ŞÜPHELİ: MEHMET ALİ YILMAZ
SUÇ: HAKARET, KAMU KURUM VEYA KURULUŞLARININ İHALESİNE FESAT KARIŞTIRMAK, İFTİRA.
SUÇ TARİHİ: 29-07-2016
SORUŞTURMA EVRAKI İNCELENDİ:
Şüpheli Mehmet Ali Yılmaz, Yeni Marmara Gazetesi’nde köşe yazarlığı yaptığı halde gazetenin 29-07-2016 tarihli sayısında “…Pazartesi günü Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde bir ihale var ve eğer o iş şartnameye göre yapılıp bitirilirse 3 yılın sonunda belediyenin kasasından boş yere en az 100 milyon lira daha fazla para çıkacak, çünkü şartname bariz ve hiçbir şüpheye meydan bırakmayacak biçimde adrese teslim olarak hazırlanmış, bu iş kentimizdeki park-bahçe ve orta refüjlerin sulanıp, ilaçlanması işi, suyu da bedavaya belediye verecek…
Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne iş yapan pek çok müteahhitten de “himmet” adı altında büyük paralar alındığını duyduğum için, şartnameyi hazırlatanların paralel örgüt yandaşları olduğunu ve yapılacak fazla ödemenin çok büyük bir kısmının da o kanaldan yine cemaate akacağını düşünüyorum.
Şimdiye dek her seferinde 1 yıllık periyotlarla düzenlenen ihale bu kez ne hikmetse yaklaşık 3 yıl olarak planlanmış.
Direkt olarak adrese teslim bir operasyon olduğuysa 24/11 numaralı maddesinde açıkça belli.
Sözde, Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin 41’nci maddesine atıfta bulunularak, “yüklenicinin işleri yaparken kullanacağı kamyon ya da arazöz gibi ekipmanların kendi malı olması şartı” getirilmiş…
…Yani neymiş, gerekli teminatları yatırdıktan sonra yüklenici eğer isterse dilediği kadar ekipmanı kiralayıp kullanabilirmiş, asıl olan kamyon sahibi olmak değil, işin gereğini yerine getirmekmiş.
Peki, adrese teslim olduğunu daha başka nereden anlayabiliyoruz?
Yine yazmışlar oraya, 16 ton su taşıma kapasiteli 16 arazöz, 16 ton su taşıma kapasiteli 8x4 tahrikli yani, 4 dingilli arazöz falan diye…
Sana ne kardeşim, adam isterse 4 dingille çeker suyu, isterse 8 ton kapasiteli kamyonla.
Sana ne?
Sen işin gereklerinin yerine getirilmesine baksana.
Şu anda uzun yıllardan beri Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne iş yapan ve bu kez de adrese teslim şekilde 3 yıl boyunca oradaki işi garanti edilmek istenen firma aynı firma.
Makine parkının kendi malı olması gerektiği gibi komik maddeler konularak hazırlanan şartname rekabete açık bir şekilde düzenlenseydi eğer, oraya en az 20 işadamı daha katılırdı.
Oysa şimdi göstermelik olarak bunların iki şirketi ve belki de yancı bir firma daha katılacak ve yine bunlar alacak ihaleyi.
Şimdi geliyorum başka bir istihbarat bilgisine, yapılacak işin gerçek ederi yıllık 10-12 milyon civarında…
Soruşturdum, yani 3 yıl boyunca bu işi yapmayı taahhüt edecek bir firma şöyle 65-70 milyona bitirmeyi kabul ederse eğer, bu sulama-ilaçlama işinden cebine en az 10 milyon lira temiz para kalırmış.
İçeriden bana ulaşan son bilgiye göreyse 160 milyona uzlaşılmış. (!)
Yani 3 yıl boyunca belediye kasasından yaklaşık 100 milyon fazladan ödeme yapılacak, daha sonra müteaahit bu rakamın belli bir kısmını belli yerlere ödeyerek vazifesini yerine getirecekmiş.
…Sayın Altepe, aradaki farkın önemli bir ölçüde cemaate de gideceği bilgisini edindiğim o şartnameyi ve o ihaleyi derhal iptal edin.
Daha şeffaf ve herkesin katılabileceği kıvama getirip öyle yapın.
Yıllardır verdikleri yüksek fiyatlarla, şimdilerde Yıldırım Belediyesi’nden içeri bile giremeyen Kutlucan’ları da artık tutmayın oralarda ve belediyede kimlerle irtibatlılar, bu işleri içeriden nasıl çözüyorlar onu da bir araştırıverin. (!)
Bu işin altından da bunlar çıktı yine.
Bu düzen değişmeli, ama ondan da önemlisi düzülenler de değişmeli artık. (!)
Meğerse bu adamlar Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin gözüne de yıllardan beri parmak sokup dururlarmış.
Hiç kimse hiçbir şey hissetmedi mi?
Aradaki fark, yarım stadyum parası kadar.
Neler yapılmaz ki Bursa’ya o 100 milyon lirayla” şeklinde yazı yazdığı;
Kutlucan Holding Yönetim Kurulu Başkanı olan Nurettin Kutlucan’ın avukatları tarafından Cumhuriyet Başsavcılığımıza verilen şikayet dilekçelerinde,
“şüpheli Mehmet Ali Yılmaz tarafından yazılan yazıyla hakaret suçunun işlendiğinin, zira müvekkilleri Nurettin Kutlucan’ın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici nitelikte, müvekkillerini aşağılayacağı ve küçük düşürücü nitelikte yazı olduğunu, iftira suçunun işlendiğinin, zira yazılan yazının gerçeğe uygun olmadığının, ihaleye fesat karıştırma suçunun işlendiğinin (!) zira yazarın zımni olarak ihalenin muhammen bedelini ve müvekkillerinin tekliflerini bildiğinin” ifade edilerek şikayetçi oldukları;
Şüphelinin alınan ifadesinde, “Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde yapılacak ihaleyle ilgili kendisine bilgiler ulaştığını, kendisine ulaşan bilgiler doğrultusunda araştırma yaptığını, kendisine ulaşan bilgiler ve yaptığı araştırma sonuçlarına göre suça konu yazıyı yazdığını, görünür gerçekliğe uygun olan yazısının kamuoyunu bilgilendirme amacı taşıdığını, kamu yararı gözettiğini belirterek” suçlamaları kabul etmediği anlaşılmakla;
Şüpheli yazar tarafından gazetede yazılan yazının kanıtlanma zorunluluğunun bulunmadığı ve yazarın somut gerçekliği araştırma yükümlülüğü bulunmadığı halde, görünür gerçekliğe uygun ve kamuoyunu ilgilendiren yazıda iddiaya ve soruşturmaya konu hakaret, iftira, ihaleye fesat karıştırma suçlarının unsurları oluşmadığından KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA;
Kararın şikayetçi vekillerine ve şüpheliye tebliğine;
Suçtan zarar görenin, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde Bursa Sulh Ceza Hakimliğine itirazı kabil olmak üzere CMK. 172-173 maddesi gereğince karar verildi. 06-09-2016
CELAL MEŞE
Cumhuriyet Savcısı”
NOTLAR:
Bu kararı veren Cumhuriyet Savcısı Sayın Celal Meşe’ye de çok teşekkür ediyorum. Zaten çok zor koşullara ve her türlü tehlikeye rağmen yürüttükleri kamu görevlerini yerine getirmeye çalışan, tek amaçları toplumu aydınlatmak olan “gerçek gazetecileri” kollayan, “basın özgürlüğünün” yeterince korunabilmesi için yasalar çerçevesinde hoş görülerini eksik etmeyen tüm hakim ve Cumhuriyet Savcılarımızı alınlarından öpüyorum.
2. Bu Kutlucan’lar aynen Mart kedileri gibi hem yapacaklarını yapıyorlar, üstüne bir de kalkıp bağırıyorlar! Dededen toruna, torundan oğula bu güne dek istisnasız ailenin erkek her ferdi şikayet etti beni savcılığa. Çok şükür ki tümü de lehimde sonuçlandı.
3. Sizlerle de paylaşmalıyım, çok sayıda şikayetinin tamamına yakını lehime sonuçlanırken, satın aldıkları Yeni Dönem Gazetesi’nin başına getirdikleri İbrahim Öge’nin sadece bir şikayetinden 2 buçuk ay ceza aldım.Bir yazımda Öge’ye, “milletin gözünde küçüldükçe küçüldün, bit kadar ufaldın” demiştim.
Açılan davada hakim bey bunu “hakaret” olarak değerlendirdi.
Onun da Yargıtay’dan bozulup geleceğine eminim!
Çünkü İbrahim’e “bit” demedim, “pire” demedim, “yavşak” demedim.
Peki ne dedim?
Boyut, küçüklük, büyüklük durumunu ifade edebilmek bakımından “bit kadar ufaldın” dedim.
"Bit" başka şey, “bit kadar ufalmak” başka şey. Aynen yukarıda kullandığım “mart kedisi gibi” ifadesinde olduğu şekilde!
Eğer “Mart kedisi” deseydim belki hakaret olarak değerlendirilebilirdi.
Ama ben orada Mart kedilerinin “bağırma hallerini” tanımladım.
4. Hani dedim ya “Mart kedileri gibi hem yapacaklarını yapıyorlar, hem de ardından bağırıyorlar” diye?Dilekçelerinde ayrıca bendenizi “ihaleye fesat karıştırmakla” suçlamış Kutlucangiller!..
Ba ba ba, nerden tutturmaya çalışıyorlar işi?!
Verecekleri fiyatı bildiğim için ihaleye asıl ben fesat karıştırıyormuşum!
Fesatınızı yiyem, ihalenize bi şey olmasın!
Verecekleri, verdikleri rakamı bildiğimi ifade ederek aslında beni doğruluyorlar, farkında bile değiller!
Bu arada, Bursa basın tarihinde her halde bir ilktir…
Bursa Büyükşehir Belediyesi’ndeki o şaibeli ihaleye dair bazı bilgiler tarafıma ulaşınca bir hata, yanlış bir şey yapmayayım diye gittim, Büyükşehir veznesine 1.000 lira para ödeyip şartnameyi satın aldım!
Aksi halde edinmek mümkün değil, vermiyorlar!
Var mı memlekette bir tane daha benim gibi çatlak adam?!.
5. O yazının ardından verdiğim tüm bilgiler ve öngördüklerim doğru çıktı. Devamında neler olduğunu merak edenler dünkü yazımı okuyup bilgilenebilirler.
6. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde İhale işlerinin tamamı “Araştırma Geliştirme” yani, AR-GE Şube Müdürlüğü’nde toplanır, orada incelenir.
Belediyedeki bu AR-GE birimi Recep Altepe’nin Eski Genel Sekreteri Seyfettin Afşar’a bağlıydı o sıra.
15 Temmuz’a kadar kendisini orada tutan Başkan Recep Altepe darbe girişiminin ardından ne yapacağını bilemedi ve kamuoyuna “Seyfettin Afşar emekliliğini istedi” bilgisi verildi.
Olağanüstü Hal döneminde emeklilik işlemleri yasaklandı oysa!
Afşar emekli mi değil mi belli bile değil?
Peki, 17-24 Aralık’tan sonra bile, Osmangazi Belediyesi’den yanında getirdiği Afşar’ı orada tutan Başkan Recep Altepe niye panik-yatak olmuştu dersiniz?
Avşar’ın oğlu Yrd. Doç. Dr. Veysel Avşar, FETÖ bağlantılı Florida International University’de tam burslu olarak doktora yapmıştı geçmişte.
Ve sonra da paralel yapının vakıf üniversitesi olanUluslararası Antalya Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak işe başlatılmıştı.
Avşar’ın ayrıca askerlikten atılan eski astsubay Ahmet Avşar isimli bir de erkek kardeşi vardı.
Bu Ahmet Afşar’ın sahip olduğu Değişim Medya isimli kuruluş, daha düne kadar paralelin yandaş medyası Bugün Gazetesi’nin Bursa reklam ajansı olarak çalışıyordu.
Afşar Ailesi’nin paçalarından akıyordu FETÖ adeta.
Tüm bunları “paralel avcısı” Nezir Asaroğlu’nun sahip olduğu Şehir Gazetesi’nden öğrendik.
Peki, aynen özerk bağımsız bir kuruluş gibi çalışan ve belediyedeki tüm ihale ve götürü verilecek işleri planlayıp kimlere paslanacağına karar verilen bu AR-Ge’nin başında kim bulunuyordu dersiniz?
Seyfettin Avşar daha önce de Osmangazi Belediyesi’nde yaptığı gibi, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin de tüm birimlerini FETÖ üyeleriyle dolduruyor, dünyada pek çok devletten daha büyük bir bütçeye sahip bir yapının tüm imkanlarını örgütün kullanımına sunuyordu.
Büyükşehir Belediyesinin en kritik noktası olan AR-GE Şube Müdürlüğü’ne Aslan Sevi’yi atamıştı Avşar.
Seyfettin Avşar tarafından AR-GE Müdürü yapılan Aslan Sevi’nin daha önceki bağlantıları kendisi hakkında bir takım bilgiler veriyor.
Tesadüf bu ya, Avşar’ın adamı Aslan Sevi, daha önce de paralelci Gemlik eski Kaymakamı ve İl Özel İdaresi’nin son Genel Sekreteri Bilal Çelik’in özel kalem müdürlüğünü de yapmış bir isimdi.
Aileden paralelci olan Aslan Sevi’nin abisi Selahattin Sevi de the Cemaatin amiral gemisi Zaman Gazetesi’nde editör olarak görev yapmıştı.
Geçtiğimiz Mart ayında editör olarak çalıştığı Zaman Gazetesi’ne devletin kayyım ataması ve el koyması üzerine paralel yapının başlattığı provakatif protesto eylemlerinde de ön sıralarda yer alan abi Sevi, protestocu grupla birlikte hareket ederek gerek hükümet, gerek kayyım, gerekse de devletin polisine karşı direnişte bulunmuştu kameralar önünde.
Bu kişi şu an yurt dışında, kaçak!
Peki kardeşi Aslan Sevi nerede?
15 Temmuz’un ardından kulağına “göze fazla görünmemesi, zamanını beklemesi” fısıldanıp, belediye birimlerinden birine gönderildi sessiz sedasız.
Seyfettin Afşar vazifesini bıraktı ama Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin her birimi fıkır fıkır FETÖ üyesi kaynıyor şu anda da.
Celal Sönmez’in bile tepesine çöküp haracını alan FETÖ, sözünü ettiğim 100 milyonluk farkı Kutlucan’lara tek başına yedirir mi sizce?
7. Bursa FETÖ’nün en önemli merkezlerinden biri. Buna karşın en az operasyon yapılan şehirler arasında! Ben de, Nezir Asaroğlu da sık sık edindiğimiz bilgileri paylaşıyoruz. Yazı ve haberlerimizin satır aralarında bir istihbaratçı için hazine kıymetinde olabilecek çok önemli bilgiler oluyor çoğu zaman.Acaba Bursa İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde mi bir tıkanma var?!.
Yoksa bağlı olduğu “istihbarattan sorumlu” İl Müdür Yardımcısında mı sorun?
Acaba yeterince izlenip değerlendirilmiyor mu basında da yer alan bazı bilgiler?
Pas mı geçiliyor?