Yazarlar

Nurlar İçinde Yat Hüseyin Avcı

post-img
“ Tatlı tatlı, gülümsemeni özledik.  Makamından çıkıp, Kılıçaslan Caddesi boyunca yürüyerek evine gidişini özledik. İnsanlarla senli benli sohbetini özledik. Garibana sahip çıkışını özledik. “Aga nasılsın”, diyen samimiyetini özledik.  Deveci armudunu severdin, kimseye aldırmadan insanlar içinde onu ısıra ısıra yiyişini özledik. Sen sıra dışı bir kaymakamdın, senin bu sıra dışılığını özledik. Ulaşılmaz, erişilmez bir insan değildin, bizlere cebimizdeki bir telefon kadar yakındın, bu yakınlığını özledik…”   ………………….   “Bazılarımız seni kıskandı. Çalışkanlığını kıskandı. İznik’i, İznik yapan değerleri onlardan daha iyi bilmeni kıskandı. Bu değerleri birer birer ortaya çıkarmanı kıskandı. Kolay iş değildi bunlar. Senin bu eserleri ortaya çıkarmak için  gösterdiğin çabaları kıskandı. Önüne çıkan sorunları aşmadaki becerini kıskandı. İş yapmadaki ustalığını kıskandı. Bürokratik ve siyasi engelleri aşmadaki maharetini kıskandı. İznik’i sevmeni kıskandı. Senin bizlere devleti sevdirmeni kıskandı.”   ………………………   Yukarıdaki sözler mail kutuma 23 Şubat 2010 tarihinde düştü. İznik Çini Vakfı’nın kurucularından, ilçenin ANAP eski başkanı sevgili Coşkun abi (Büyükçetin) göndermiş, ortak dostumuz olduğunu bildiği için. Belediye meclis üyesi Ahmet Kaynak, ölümünün birinci yıldönümünde kendisini anmak için toplananlara İznik’in eski kaymakamı Hüseyin Avcı’yı anlatmak için sarf etmiş bu sözleri. Dün, Belediye Başkanı Kadri Eryılmaz’ın davetiyle İznik’e hareket etmek için bindiğimiz minibüsün kaptanına soruyorum, “Hüseyin Avcı’yı nasıl bilirdiniz” diye? Gelen yanıt şöyle: “Türkiye’de O’nun gibi 10 tane daha adam olsa, bu ülkenin sırtı yere gelmez!.. Ancak ne yazık ki bizde taşlanmak için çalışmak kafi!..” Ben, “50 kişi daha olsa” diye düşünürdüm hep ancak, bizim kaptan sayıyı 10’a çekmiş!.. Böyle bir insan, böylesine değerli bir kamu yöneticisiydi rahmetli Hüseyin Avcı. Ve ne yazık ki, sadece –kendisini kıskananların- uyduruk kaydırık karalamaları sonucunda mahkeme kapılarına düşünce, hele bir de artık çoktan hak ettiği valiliği beklerken Tokat’a vali yardımcısı olarak atanınca, o pırıl pırıl, bu memlekete daha pek çok faydası dokunacak o güzel insan gencecik yaşında, daha 45’ini bile doldurmadan aramızdan bir kalp krizi sonucu göçüp gitti.   ……………………..   “Dava nasıl gidiyor” diye sormuştum, son telefon görüşmemizde. Sesi hüzünlü, üzgün ve yorgundu. Dahası gönlü kırılmıştı. Tüm ayrıntıları anlattıktan sonra bir ara sustu ve o her zamanki sıcak yaklaşımıyla, “Agam ben bu Vali’ye çok kırgınım, yapmayacaktı bu işi” dedi! Hüseyin Avcı’nın helalliğini almadan O’nu buradan gönderen, dahası elinde yetkisi olduğu halde Avcı hakkında “soruşturma izni” veren, O’nu gönülden yaralayan kişiyse Bursa Valisi Şahabettin Harput’tan başkası değildi.   …………………….   Dün, yeni dönemdeki bir yıllık hizmetlerini paylaşmak için bizi bir araya toplayan İznik Belediye Başkanı Kadri Eryılmaz basın toplantısını, Hüseyin Avcı’nın mezbelelikten çıkarıp ayağa diktiği 1’nci Murat Hamamı Kültür Merkezi’nde yaptı. Yine Hüseyin Avcı tarafından çinicilere sunulan çarşıda dolaşıp, O’nu andık. Bu gün eğer İznik surlarının önemli bir kısmı yıkılmadan hala ayakta kalabildiyse, Adapazarı istikametine giden tır ve kamyonları şehir dışına çıkaran Kuzey ve Güney çevre yolunun sayesindedir ki, o da Hüseyin Avcı’nın eseridir. Hangi birini sayalım? Bin 500 kişilik meslek yüksekokulunu mu? Yine yıkıntı haldeki eski tütün deposunu ayağa kaldırıp, kaymakamlık ve kültür merkezi haline getirmiş olmasını mı? 30 yıldır kazı işlerinin rantını yiyip, eşelenmekten başka bir iş yapmayanların karalama kampanyalarına rağmen ortaya çıkardığı Lefke Kapı’yı mı? Türkiye’nin en yaşlı çınarını barındıran Davud-u Kayseri Türbesi’ni çöplükten cennete çevirmesini mi? Restore ettiği Kızgızlar, Alaattin Mısri ya da Musa Dede Türbelerini mi? Dünyada çok az şehirde bulunan dikilitaşı ortaya çıkarmak için sarfettiği emekleri mi? Antik Roma tiyatrosunda 30 yıldır eşelenen kişiyi, fincancı katırlarını ürkütme bahasına artık  bu işten el çektirmek için giriştiği mücadeleyi mi? Ayasofya Müzesi için uğraşılarını mı? Çandarlı Sülale mezarlarını ayağa kaldırışını mı? Roma yolunu mu? Ortaya çıkardığı binlerce yıllık su kaynağını mı? Daha hangi birini?   ……………………….   Ben de İznik’i gezerken her yerde, aynen başkaları gibi her adımda  Hüseyin Avcı’yı görüyorum. Eğer bir insana “Cennet’lik” denirse, o kişi Hüseyin Avcı’dan başkası olamaz! Ama daha da ötesi, henüz hayattayken insanların gönül bahçelerine girmeyi başarabilmiş ender insanlardan biridir Hüseyin Avcı. Çünkü orası İznik. Evliyalar kenti. Çünkü bilemezsin orada kim deli, sokakta yürüyen kim veli!..   ……………………….   Belediye Başkanı Kadri Eryılmaz’a gelince… Henüz tamamlanmamış da olsa iyi niyetli projeleri var. Zaman içinde her gidiş gelişte onları sizinle de paylaşacağız elbet. Ancak, kendisine de söyledim, “yapılan ya da yapılacak bir esere ya da bir caddeye ahde vefa örneği olarak Hüseyin Avcı’nın ismi verilsin” diye. Hem İzniklilerin hem de bizim gönlümüzde çok daha büyür eğer bunu yaparsa!     NOT: Bu yazı bundan yaklaşık 6 yıl önce kaleme alındı. İznik eski kaymakamı Hüseyin Avcı’yı bir kez daha özlem ve şükranla anıyorum. Belediye Eski Başkanı Kadri Eryılmaz gitti, yerine Osman Sargın geldi ama ne yazık ki Hüseyin Avcı’nın adı hiçbir yere verilmedi. Anlattıklarımın eksiği var fazlası yok. Bizim insanlarımız ahde vefa gösterip, ne zaman kadir kıymet bilecekler acaba?      

Diğer Haberler