
Nedir “onur” bir insan için söyler misiniz?
“Kişinin kendi varlığına, kendi kişiliğine karşı beslediği saygı, insanı insan yapan iç değer, başkalarının gösterdiği saygınlıktır onur.”
Bu da insanın yaşamdaki duruşuyla, gelişmeler karşısındaki oturuşuyla çıkar ortaya.
Mesela seni oraya FETÖ seçtirecek.
Şahitler, tanıklar, gizli tanıklar hep bunu söyleyecek.
Yetmedi, FETÖ’nün baş zanlılarından Hilmi Gülcemal’in tam 10 yıl boyunca “dış ticaret müdürlüğünü” yürüteceksin…
ASKON, TUSKON, NAHKON, FETÖ’nün ne kadar işadamı ve dış ticaret örgütü varsa, bu süre zarfında onlarla koyun koyuna yatacaksın!
Sonra, 17-25 Aralık yaşanacak, Fethullah Gülen’in kardeşlerinin işlettiği İzmir’deki Çağlayan Matbaayla iş tutmayı sürdürecek, yönetimine aldığın FETÖ zanlılarıyla öpüşmeye devam edeceksin.
Ne zaman ki 15 Temmuz darbe girişimi yaşanacak, etrafındaki FETÖ’cüler bir bir ayıklanacak, sen de madem onlarla birliktesin, adam gibi durmak yerine ne yapacaksın?
“Onu gözü dağıtıp”, korkundan “15 Temmuz şehitlerine” kendi cebinden değil ha, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın kasasından paralar dağıtacaksın!..
Sonra onları yanına alıp, kameraların karşısında yine sırıtarak “samimiyet pozları” vereceksin!
Ve sen BTSO Başkanı İbrahim Burkay olacaksın!
Gördüm…
Geçen gün yine “fırsat bu fırsattır” deyip yine eski görüntüyü unutturmak amacıyla benzer bir toplantıyı da “Zeytin Dalı Harekatı” için yapmış İbrahim Burkay.
Yanında BTSO Meclis Başkanı Remzi Topuk filan da vardı.
Hele hele bu saatten sonra…
Remzi Topuk başta olmak üzere, İbraam’ın yanında, sağında, solunda, arkasında önünde her kim duruyorsa, hepsi birden kadrajda haberiniz olsun!
Önüm, arkam, sağım, solum, sobe!
Bu böyle biline…
Bir an önce Burkay’ın yanından topuklamayanlar, “onur” sözcüğünün anlamını sorgulasınlar artık bence.
“Kendilerine karşı duydukları özsaygılarını, bir de dışarıdan nasıl göründüklerini” düşünsünler.
……………..
Nedir “onur” bir insan için söyler misiniz?
Kadına diyorum ki, “Yazdıkların yalan, üstelik amacın, niyetin de belli”!..
Buna yanıt vermek yerine sağa sola “Benden istedii, benden istedii” diye bağırıyor tombul şempanze!
Seni kim ne yapsın, a be kokmuş!
Yalan haber ya da yazı yazmak mıdır onuruna düşkün olmak yoksa, isteyene vermek midir elinde ne kaldıysa artık?!.
Hayır, o da bir şey değil, bu kentte 40 kişiyiz, kırkımız da birbirimizi çok iyi biliriz.
Başka bir meslektaşım arayıp da demesin mi, “Kadınlık onurunu ayaklar altına aldığın için seni piretesto ediyorum” diye!
Nedir ki kadınlık onuru?
İster kadın olsun, ister erkek…
Yalan yazanı yazana çemkirmek midir olay?
Yoksa, yalan yazana değil de, yalan yazanı yazanı piretesto etmek midir kadınlık onuru?
“Fırıldak abi eğer orada kalırsa Mudanya Belediyesi 25 yıl daha bizim” demişim sözde, O da bunun hilafında hareket etmişmiş!..
Ba ba ba, yalanlarını itiraf etmek yerine nerelerden tutturmaya çalışıyor işi!
Kaç sefer buradan da yazdım açık açık…
Dediğim şu:
“Hayri Türkyılmaz Mudanya’da belediye başkanlığı yapmaya devam ederse eğer, CHP orada en az 25 yıl bir daha seçim kazanamaz!..”
Bu yaklaşık 2 sene önce söylenmiş bir laftı .
Şimdi güncelliyorum yine:
“Bu saatten sonra, hayırsız Hayri orada kalsın ya da kalmasın, artık çok geç, CHP Mudanya’da en az 125 sene daha belediye başkanlığını kazanamaz bir daha!..”
Biliyorsunuz, “Ciciş” lafını gazetecilik literatürüne yazarınız soktu.
Hani bir insan O.pu mu yoksa, sanatçı mı belli olmadığında adına “ciciş” deniyor ya?
İşte avantacı mı yoksa, gazeteci mi belli olmayan, 100 liraya açtıkları İnternet sitelerinden kendilerine basın mensubu süsü verip, “Abiden bu gün bi 100 lira koparsak” derdinde olan yeni türedi böylesi kadın ya da heriflere de ben “ciciş” diyorum!
Bunlar sabah kalkarlar ilk öğünlerini gazeteci pozlarında “kahvaltılı basın toplantılarında” alırlar ayrıca, akşam yemekleriniyse filanca derneğin ya da feşmekan partinin verdiği dinner’larda geçiştirirler kadeh kadeh şaraplar eşliğinde!
Kadın meğerse aslında bu cicişlerden daha alt katmanda yer alıyormuş da haberimiz yokmuş!
Geçen gün diyor ki bir “ciciş” cenaze töreni sırasında cami avlusunda, “Mehmet Ali Yılmaz’ın yazısını Facebook’ta paylaştım diye bana düşman kesildi haspa!.. Hadi biz tekil gidiyoruz, kendisi kızını, damadını, edisini, büdüsünü sülalecek toplayıp öyle geliyor ya sabahları kahvaltılara!.. Onları da yazsa ya madem!..”
Harbiden, bu ülkede hiç ama hiç kimse açlıktan ölmez, bunu biliyor musunuz?
Bursa’da tüm mezarlıklarda öğleden ikindiye dek sürekli sınırsız cantık ya da pilav, dana kavurma, süt helvası, ayrandan oluşan mönü dağıtılıyor.
Devamlı bir “ölü gömme” ve “ikram” faaliyeti mevcut tüm kabristanlarda.
Üstelik de “kimsin, nesin, ne kadar aldın” diye soran yok, limitsiz, topla eve de götür!
İşin gücün, paran pulun yok mu?
Ayda en az 5-6 bin lira kazanmanın formülünü de sunuyorum şimdi sizlere, bu köşenin kıymetini iyi bilin ona göre!
Sadece Pınarbaşı Mezarlığı’nda her gün 3-5 defin işlemi gerçekleşiyor…
Giyeceksin başına hacı takkesini…
Mezara toprak atılırken hemen bir kürek kapıp, can hıraş vaziyette çukuru mevta yakınlarıyla birlikte doldurmaya girişeceksin dualar okuyarak!
Sonra da işlem bitip de ahali dağılmaya yüz tutunca cenaze sahiplerinin yanına yaklaşıp, “Hacı abi ben burada biraz daha kalıp, rahmetli için duaya devam etmek istiyorum” diyeceksin!
Arif olan anlar…
En az 100 lira garanti!
Günde tek iş çıkarsan ayda 3 bin lira yapar, yok eğer 2 conta kaparsan da toplam 6 bin lira!
Eh! Allah bereket versin, taş attın da kolun mu yoruldu!
Bu rakamın beşe çıkması, aylık gelirinin de 15 bin lirayı bulmasıysa her zaman olasılık dahilinde.
Nedir onur?
Yeşil Camii’de imamlık yapan bir herifin dönemin Bursa müftüsüne şöyle sövdüğünü anımsıyorum:
“Kaç kere rica ettim, kaç yıldır buradayım, bir türlü almadı beni Ulu Camii’ye! Oysa kızıma buradan araba aldım, bir de ev almak niyetim, 2 seneye kalmaz o işi de hallederim ama bir türlü almıyor şerefsiz!..”
Nedir şeref, nedir onur?
Bir din görevlisi camiye gidenden, gitmeyenden, Müslümandan, Hıristiyanlardan toplanan vergilerden her ay tam 3 bin 500 lira maaş alıyor.
Bunun karşılığında verdiği hizmetse, günde sadece 5 vakit namaz kıldırmak.
Yetiyor mu?
Yeter mi hiç!
Bursa’da en çok cenaze Ulu Camii’den kalkıyor, en zenginlerin namazları orada kılınıyor.
Mezarlığa gittin, 15-20 dakika duanı okudun…
Tarifesi en az 200 lira!..
Her gün bir gömü, ilave olarak ayda 6 bin lira ek gelir demek!
Ee bunun 7’si var, 40’ı var!..
Trink, trink, eder bir ölüden temiz en az 600 lira!
Yetmedi, imam nikahları da bu sektörün ayrılmaz parçalarından!
Sadece ölümde mi?
Doğumda da yine cukkayı kapıyor hoca takımı!
Bebeğin kulağına ezan okunup, ismi verilecek, boru mu bu, ederi en az 200 te le!..
Basında var, cenaze sektöründe var…
Peki, “fitbolda” yok mu cicişler?
Olmaz mı?
Alın size amigo Ardiles!
Her sabah “kaavede” önce yerel gazeteleri tarar Ardiles.
O gün “hangi güzel ölüler” var, vefat ilanlarına bakar önce.
Sonra öğleye doğru ekibi toplayıp sürü halinde en zengin cami avlusuna ulaşır.
Sadece cenaze sahipleri mi koparılacak olanlar?
Yook!
Karşıdan bağırır önce mesela, “Bülent Aydemir, Allah senin de babanı nurlandırsın, rahmetini esirgemesin anandan da Aydemir”…
Bu duaya karşı bütün milletin içinde en az bir yüz kağıdı cebinden çıkarıp, Ardiles’e toka etmek zorundadır artık Bülent Aydemir çaresiz!
Devir, “Abiden bir 100 lira koparsak” devridir!
Ortalığı her alanda “cicişler” sarmıştır günümüzde!
“Onur” diye bir şey kalmamıştır çoktan!