Bugünün insanları yüzlerce, binlerce yıl önce üstelik de güç için, iktidar için birbirlerini boğazlamış kişilerin yasını niye tutar, öfkelerini niye yaşatırlar bunu bir türlü anlayamam doğrusu?
Ne kadar da ağır bir yüktür bu çocukluktan itibaren ilmek ilmek beyinlere işlenen.
Üstelik de geçmişte o kavgayı yapan sen değil, senden hiç değilse.
Bu kültürle yetişmiş CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal’ın o sözlerini ilk işittiğimde hissettiğim duygu daha çok ona acımaktı!
Nasıl da içten haykırıp çemkiriyordu iktidar partisinden seçilen diğer milletvekillerine.
Gözlerinden kıvılcımlar çıkıyor, ağzından tükürük parçaları sıçrıyordu dört bir yana.
Son Anayasa paketinin 7’nci maddesi görüşülürken Sarıbal birden ortaya fırlıyor, “Alevi çalıştayı yaptınız bir şey çıkmadı, sadece Yavuz Sultan Selim katil köprüsü çıktı” diye bağırmaya başlıyordu.
Ne ağır bir duyguydu Orhan Sarıbal’ın içinde besleyip büyüttüğü o öfke.
Ne kadar da ağır bir yük taşıyordu öyle.
Belli ki Şah İsmail’in hayat hikayesini, katliamlarını, cinayetlerini hiç okumamıştı!
Şah Hatayi’nin kendi hükümranlığını perçinlemek adına “şiaya” döndürebilmek için Türk illerinde kılıçtan geçirdiği milyonlarca insanı kendinden görmüyordu 2017 yılında yaşayan Sarıbal!
Şah İsmail sultan, Yavuz Sultan Selim’se bir katildi onun gözünde.
Osmanlı topraklarını sadece 8 yıl gibi kısa bir sürede tam 2 buçuk kat büyütmüş, Türkleri Afrika’ya dek götürmüş, İslam halifeliğini Abbasilerden alarak İstanbul’a getirmiş bir fatih, bir komutan Şah İsmail’in yanında saf tutan “kızılbaşları” o gün öldürdü diye bugün “katil” ilan ediliyordu işte!
Tunceli’yi bombalatan Atatürk’ü yermeye gücü yetmiyordu diğer taraftan Sarıbal’ın, onun gölgesi altına sığınıp milletvekili oluyor, kinini anca 500 küsur yıl önce yaşamış bir padişaha kusabiliyordu.
İşin kötü tarafı bu adam CHP’liydi ve CHP’de bunlardan bir dolu vardı.
Ya 1337 yıl öncesinde yaşıyordu bunlar ya da 547…
Sahte, taklitçi “anti emperyalist” yanını da hiç sevemedim Orhan Sarıbal’ın, riya akıyor her tarafından.
Şu mesajı göndermiş geçen ayın 12’sinde partililerine:
“12 Eylül 1980 günü bu topraklarda, emperyalistler ve onun yerli iş birlikçileri tarafından gerçekleştirilen faşist bir darbeyle, demokrasinin, özgürlüklerin ve insanlık onurunun ayaklar altına alınarak karanlık dehlizlerde yok edildiğini unutmadık, unutturmayacağız.
Bugün Türkiye’de yükselen gericiliğin ve faşizmin, 12 Eylül 1980’le yaratılan antidemokratik düzenin bir sonucu olduğu bilinciyle, baskıya, zulme ve zorbalığa karşı, sarsılmaz bir kararlılıkla mücadele etmeyi sürdürecek ve eşit, adil ve demokratik bir düzeni hep birlikte inşa edeceğiz.
Orhan Sarıbal-CHP Parti Meclisi Üyesi-Bursa Milletvekili.”
Güldüm.
Orhan Sarıbal 1966 yılında Erzincan’ın, Refahiye ilçesinde doğmuş.
Artık neden, nasıl bilinmez, daha sonra oradan göçüp Gürsu’nun Adaköy’üne gelip yerleşmişler.
Bursa Erkek Lisesi’ni 1984’te bitirmiş Sarıbal yani, 12 Eylül öncesinde bir gün dahi yaşanmışlığı yok!
Evet, darbe için zemin yaratıldı.
Evet, darbeyi Amerikancı subaylar yaptı.
Evet, binlerce insan yıllarca nahak yere hapis yatırıldı, işkence altına alındı, çok büyük mağduriyetler yaşandı.
Evet, evet, evet…
O dönemde doğuyla, batı bloğu arasında yaşanan soğuk savaş sonucu bir gece yanındaki bir arkadaşı 17 kurşunla hayatını kaybetmiş, bir diğeri 9 kurşunla yaşamış ve kendisi de yaralı olarak kurtulmuş biri olarak ne ben hayatta kalabilirdim ne de daha on binlerce genç eğer, 12 Eylül harekatı yapılmasaydı!
Kendisi yaşamamış ama kafasındaki plağı 12 Eylül’de takılıp kalmış birilerinin doldurması belli ki Orhan Sarıbal!
Var öyle “kırık plak”, takıntılı solcu bozuntuları alemde.
Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, Görükle Belediye Eski Başkanı Hüseyin Akkuş bunlardan sadece ikisi örneğin.
Sarıbal’sa bunların yıllardan beri yaptıkları “timsah yürüyüşüne” sonradan katılanlardan.
“12 Eylül hamasetinin” ekmeğini yemeye çalışıyor aklınca.
Sen kim, o günleri yaşayıp anlamak kim.
Eğer “emperyalizmse” karşı durduğun şey, hemen sağına soluna, batının CHP’nin başına getirdiği “Soros’un çocuklarına” bak!
Yobazlığa gerçekten karşıysan eğer, yine o “Soros’un çocuklarının” alıp hem milletvekili,hem de genel başkan yardımcısı yaptıkları, ömrü CHP’ye ve Atatürk’e sövmekle geçmiş, ilk icraatı partide mescit açmak olan Mehmet Bekaroğlu gibi herifleri gör!
Sen kim, mücadele kim?!.
Bundan 547 sene önce, o günün koşullarına göre yaşamış birine “katil” demek kolay, oturduğun yerden 12 Eylül’e laf etmek kolay, hadi genel başkanına da hesap sor bakalım, “Mehmet Bekaroğlu’nu partiye niye, kimin isteğiyle almış, başka birinin hakkını yiyerek onu neden milletvekili yapmış, 15 Temmuz akşamı daha önce söz verdiği gibi bir tankın üzerine çıkacağına, niye İstanbul’da içine kaçmış”?
Bursa’ya gelince yanlarında getirdikleri büyük miktarda parayla Gürsu’dan ve sonrasında da Yenişehir Ovası’ndan büyük miktarlarda araziler alıyor Sarıbal ailesi.
Büyük çaplı “meyvecilik” yapıyorlar oralarda.
Ben güya “anti kapitalist” Orhan Sarıbal’ın mevsimlik tarım işçilerine bir gün olsun piyasadakinden daha fazla yevmiye verdiğini hiç işitmedim mesela; hiçbir yerde yazılıp çizilmedi böyle bir şey.
Oysa “Halife Harun Reşit kadar zengin” diyorlar onun için.
Bir de basamakları üçer-beşer tırmanmaya çalışıyor kerata!
Geçenlerde yazmıştım, CHP İl Başkanı Şadi Özdemir genel başkana gitmiş, “seçimlerden önce belediye başkan adaylarımızı açıklayalım, Mustafa Bozbey’le kesin büyükşehri alırız” demişti ya?..
“Ulan” dedim kendi kendime, “Alevi ya da kırık plak eski solcu, şimdininse en büyük kapitalist insanlarından oluşan bu ekibin gözü büyükşehirde filan değil, Nilüfer’de Mustafa Bozbey’in başını yiyip, oraya çökmek istiyorlar bunlar asıl! Mutlaka bir de adayları vardır bunların, o kim ki acaba?”
Geçenlerde ortaya çıktı.
Hiç de itiraz etmedi.
Sarıbal’mış.