Ee yaşlandık tabii, gözlerim de hayli bozuldu, üstüne üstlük bir de astigmat da var, mümkünü yok yakını göremiyorum; gözlük kullanıyorum yıllardan beri.
Sağ olsun devletim her ay günü geldiğinde hem emekli maaşımı koyuyor bankaya, hem de her türlü sağlık ihtiyacımı karşılıyor.
Gidip devlet hastanelerinden hizmet alırsam bedava, yok, dilediğim özel hastaneye gitmek istiyorsam da katkı payını vermek şartıyla ki, eskiden özel doktorlara giderdik de dünya kadar para bayılırdık, yeniler bilmez bunu, neticede makul bir bedel ödeyip muayene olabiliyorum.
Kimilerinin aksine öyle çok şikayetçi olmuyorum, şükrediyorum halime, bizi koruyup kollayan bir devletimiz, bizler için yaşamını hiçe sayan polisimiz, aslan gibi bir de ordumuz var; olmayanların hallerini görüyoruz, per perişan sefil bir haldeler.
Devlet üç yılda bir bana camıyla, çerçevesiyle 2 gözlük hakkı tanıyor.
Zaten biri ya kazayla kırılıyor ya da dolmuşta filan düşürüyorum, ikincisiyle tamamlıyorum dönemi.
Ahmet Özkul’un, Hayat Hastanesi’ne gidiyorum genelde, çok iyi doktorlar var orada; mesela, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Fulya hanım eskiden günde 4 paket içen bendenize sigarayı bıraktırabilme başarısını göstermiş müstesna hekimlerimizden biri.
Sadece ben mi?
Sayesinde oraya gönderdiğim en az 6-7 arkadaşım daha “elveda” dedi o meret şeye.
Eski Bursalılar yakın tanırlar, onlardan biri de kulakları çınlasın, Hazım abidir (Adanur) mesela.
Sonra alıyorum reçeteyi, yabancıya gitmesin diye Ulucami’nin yanındaki aralıkta optik dükkanı bulunan Ali Nihat’a (Irkörücü) gidiyorum doğruca.
Ali Nihat geçen yaz oğlu Berk’i, gelini Duygu’yla evlendirdi.
Çok geniş katılımlı, güzel de bir düğün oldu o akşam.
Çok sevilir Ali Nihat Cumhuriyet Halk Partisi camiasında.
Çocuklar bir de masalara not yazdırmışlardı o akşam George Bernard Shaw’ın “Hayvanlar benim arkadaşlarımdır ve ben arkadaşlarımı yemem” sözünü de ilave ederek.
Şöyle deniyordu orada:
“Bu gece size sunulan yemekler için hiçbir hayvan ölmedi. Vicdan rahatlığıyla yiyebilirsiniz. Afiyet olsun. Duygu-Berk”
Yirim, yirim, yirim!
Konak 18’in bahçesinde, Şerafettin Atalay’ın ev sahipliğinde o nefis zeytinyağlıları yiyerek geçirdiğimiz akşam gerçekten de çok özeldi doğrusu.
İki çerçeve yaptırır bana Ali Nihat, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun uygun bulduğu.
İkisi de yakın gözlüğüdür; öyle ilave para verip o özel pahalı camlardan istemem.
Ne gerek var, yeter bana devletimin verdiği.
Öylesine aç gözlü, gözünü para hırsı bürümüş insanlar var ki memleketimize, üstelik de bunların arasında doktorların da olması fena halde acıtıyor içimi!
Çekirge’de bulunan Kalp Aritmi Hastanesi'ni bilirsiniz, mutlaka yolunuz düşmüştür oraya.
Ben hem babama anjiyo yaptırmıştım, hem de Mehmet dayım (Ekmekçi) kalp ameliyatı olmuştu.
Aynı binada Konur Hastanesi varken İsmail dedemi de (Ekmekçi) beyin kanamasından kaybetmiştik; o acılı günü de hiç unutamam.
“Aritmi Sağlık Grubu” diye geçiyor isimleri, bir hayli büyüdüler.
Ortakları arasında Nuri Daştan, Turan Turan, adına “Bursa Göz Grup” denilen ve 5 göz doktorunun oluşturduğu bir yapı ve duyarım, Sivaslı gayrimenkul zengini bir adam var.
Bu “Aritmi Sağlık Grubu” hani, Gençosman Meydanı’ndan, Ankara istikametine doğru ilerlerken sağda “Osmangazi Tıp Merkezi” vardı ya, Holiday İnn Oteli’nin arka tarafındaki, işte orayı Kamuran beylerden devralıyorlar ve “Osmangazi Özel Aritmi Hastanesi” olarak yeniden açıyorlar kısa bir süre önce.
Fakat hastanenin iki bölümünü taşeronlara veriyor bu grup!
Ortopedi bölümünü Turan Turan alıyor, göz bölümünü de yukarıda sözünü ettiğim “Bursa Göz Grup” üstleniyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun “optisyenlik sözleşmesine” göre bir doktorun ya da bir hastanenin bir hastayı herhangi bir optisyene yani, gözlükçüye yönlendirmesi zinhar yasak!
Eğer bunu bir doktor yaparsa hasta başına cezası ilkin 15 bin, ikincisinde de 60 bin lira; yok eğer bir hastaneden yönlendirilirse hasta birincisinde 60 bin, ikincisindeyse 600 bin lira ceza var; üçüncüyse kapatma sebebi zaten!
Bu “Bursa Göz Grubu'nun” daha önce Fomara ve Yüksel İhtisas Hastanesi’nin orada sadece ayakta tedavi yapılabilen hastaneleri vardı; ikisini de kapatıp, Osmangazi Aritmi'ye geçmişler şimdi.
Organize polis operasyon da yapmıştı bunlara 6-7 sene kadar önce.
Köylere “bedava göz taraması yapacağız” diye gidip yaşlı insanları minibüslerle buradaki dükkanlarına getiriyorlar, sonra da devletin verdiğinin ötesinde pahalı pahalı camlar yazıp, bulundukları binanın hemen altındaki yine kendi mağazaları olan optikçilere yönlendirerek köşeyi dönmeye çalışıyorlardı o sıra gazetelerde yazıldığına göre!
Pahalı cam yazdırmak istemeyenleri köylerine geri bile götürmüyorlarmış, bırakıveriyorlarmış öylece orta yerde.
Bir de ancak ve ancak belli bir süreçten sonra yapılması gereken katarakt ameliyatları da yaptıklarını duymuştum hiç gereği olmadığı halde sırf devletten para alabilmek için.
Bunlardan bir kısmının gözü de tamamen kör olmuş.
Olaylar ve yakınmalar ayyuka çıkınca organize polis çöktü bunların tepesine; artık nasıl çözdüler işi bilemem, FETÖ’cüler hakimdi o sıra Emniyet Müdürlüğü bünyesinde.
İşte o gün bu gündür pek sesleri solukları çıkmıyordu.
Basit bir gözlük camı deyip geçmeyin, acayip karlı bir iştir, mesela size 2 bin liraya satılan bir malzemenin maliyeti taş çatlasın 250-300 liradır bu sektörde!
Başlarında da “Adnan İpçioğlu” diye bir adam vardı bunların; hala da var.
İşte, yeni açılan Osmangazi Özel Aritmi Hastanesi’nin bir katını kapatan grup işte bu grup!
Yine n’apıyorlar bir de biliyor musunuz bu uyanıklar?
Tam hastane binasının altında, yan sokakta bulunan dükkana da “Deniz Optik” diye bir gözlükçü açıyorlar!
Gelen ihbarlara göre, gelen hasta yukarıda muayene ediliyor, sonra da üstelik hastanenin yangın merdiveninden yanına bir sekreter de verilerek bu dükkana indiriliyor!
Fotoğraflarını çekip gönderdiler, her nasıl oluyorsa, artık kimler nasıl ruhsat verdiyse, hastanenin yangın merdiveni dışarıya değil, doğrudan bu dükkanın içine açılıyor!
“Sen in aşağıya, hele bir gözlüklerini yaptır gel, tekrar bir kontrol edeyim onu ben” deniyor insanlara!..
Açık söylüyorum, o dükkan ayda 300 bin ciro yaparsa istisnasız 200 bin lirası net kardır!
Oraya yaklaşık bu rakamlara kira ödemeye hazır binlerce insan çıkar günümüzde.
Ancak, söz konusu olan aynı zamanda hekimlik mesleğinin düştüğü, düşürüldüğü durumdur.
Ey hastanenin Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Daştan, bak çok ayıp oluyor, sen mi çıkardın yoksa bunları baştan?
Bursa İl Sosyal Güvenlik Müdürü Erhan Karaca kardeşim, İl Sağlık Müdürü Özcan Akan yeğenim, İl Emniyet Müdürü Selami Yıldız biraderim, Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Abdülkadir Şahin abimiz, bakın, demedi demeyin, çok nahoş işler dönüyor orada.
Hem gariban vatandaş hem de devlet organize bir şekilde zarar uğratılıyor gelen ihbarlara göre haberiniz olsun.