Yazarlar

Pazar ola hayır ola

post-img
Tabii, şu hakkı ve durumu tespit etmeliyiz. Kahvehanede oturan her vatandaşın “başbakan” olduğu ülkemizde özellikle “dış politika” için söz söyleyebilmek her baba yiğidin harcı değildir. Bunun için hem çok okumuş, hem uzmanlaşmış hem de çok tecrübe sahibi olunması gerekir. Diğer taraftan uluslar arası ilişkileri belirleyen asıl unsur dostluk ya da kardeşlik gibi subjektif unsurlar değil, kesinlikle karşılıklı menfaatler arasındaki dengedir. Diplomasi biliminde de aslolan budur zaten. Son bir noktaya daha işaret ettikten sonra konumuza geçelim. Geniş halk kitleleri, ülke yönetimlerinin diktatörler de dahil olmak üzere bizzat devlet başkanları ya da başbakanlar tarafından yürütüldüğünü sansalar da ne eniştesini köpeklere yediren Kuzey Koreli Kim Jong Un, ne Beşar Esat, ne Obama ne de Recep Tayyip Erdoğan bu işin gam yükünü çeken zavallı aktörlerdir aslında ki, son kullanma tarihleri dolduğu vakit bir saniye bile düşünülmeksizin kenara konurlar. İktidarları var eden, besleyen, yaşatan ve gerçekte politikaları uluslar arası dengelere göre belirleyen asıl güç, o iktidardan nemalanan sivil ya da asker çıkar gruplarıdır. Bunu hükümetlere bakan vererek ya da doğrudan yapabilirler. Güçlü yabancı müttefik ülkelerin etkileri bir yana, yıkılmamak için direnen, direten de bunlardır aslında! Örneğin Suriye’nin dağılıp gitmesini önleyen ve direnen asıl güç, baba Esad’tan başlayarak devletin tüm kademelerinde yine babadan oğla yerini almış rejimden beslenen çıkar gruplarıdır. Devletler arasındaki yegane gerçek “karşılıklı menfaate dayanır” demiştik; ayrıca birinin zayıflaması diğerini güçlendireceği için bel altı tüm girişimler de mübah sayılır bu âlemde! Geçmişte İran’ın, Irak’ın ve bu yazının konusu olan Suriye’nin, Türkiye’nin zayıf düşmesine neden olan PKK’yı desteklemesi ve bu örgüte yardım yapması sözünü ettiğim duruma işaret eder. Şimdi gelelim bu güne… Suriye’ye karşı benzer bir politikayı AKP Hükümeti uygulamaya çalışıyor ancak, Suriye’nin aksine bu kez Türk Hükümeti’nin amacı bu ülkeyi zayıflatmak değil, rejimin tamamen değişip El Kaide yanlısı İslamcıların eline geçmesini sağlayarak ABD’nin istediği Akdeniz’e doğru o mâlum  “Kürt koridorunu” açmak ve bu sayede Ortadoğu’da kendisine saç ayağı olacak 2’nci İsrail’in temellerini atmaktır! Diğer bir ifadeyle AKP Hükümeti, Türkiye’nin beynine silah dayamış vaziyette tetiği çekmeye çalışıyor! ABD bunu henüz tam anlamıyla Irak’ta yapamadı, İran’da yapamadı ve Erdoğan Hükümeti eliyle Suriye’de yapmaya çalışıyor. Daha geçen gün Suriye’deki  İslamcı gruplara 200 TIR dolusu silah ve askeri malzeme bilgisi ulaştı. Cemaatin güdümündeki bu akışı engellemek isteyen Jandarma istihbarat birimleri, en son sevkiyatları yöneten MİT mensuplarıyla birbirlerine silah çektikten sonra pasifize edildi; ülke bu halde! Oradaki, sakalları bellerine kadar uzamış grup El Kaide bağlantılı El Nursa Örgütü. Suriye’de yakaladıkları Arap Alevilerinin başlarını yere yatırıp kör bıçaklarla kıtır kıtır kesip gövdelerinden ayıran, bunu yaptıktan sonra “Allahuekber” diye bağıran insanlar bu insanlar! Bursa’nın Altıparmak ve Çarşamba semtlerinde kendilerine kiralanan evlerde kalıp, sokaklarda cirit atıyorlar. Vakti geldiğinde Sabiha Gökçen Havaalanı’ndan uçaklara bindirilerek kafa kesip, cihat yapmak üzere Hatay’a gönderiliyorlar. Kocaeli civarında eğitim  kampları olduğu ifade ediliyor. Niğde’de asker ve polisimizi öldürenler bunlar, Avrupa’dan Türkiye’ye getirilen aşırı İslamcılar. Muhtemelen ellerine mühimmat ve silah verildikten sonra bir yere göreve gönderilirken yolda askerle karşılaşınca paniğe kapılarak bastılar tetiğe! Bakın, AKP Hükümeti’nin destek ve onayıyla Türkiye’ye gelen, üstelik de  mahkemede ifade vermeyi reddeden bu adamlardan biri ne diyor: “Ben yalnızca Allah’a hesap veririm! Hepiniz müşriksiniz. Jandarmayı öldürerek sevap işledim!..” Bunların binlercesi az önce dediğim gibi Bursa da dahil olmak üzere ülkenin dört bir yanında cirit atıyor; dönüşümlü olarak Hatay üzerinden Suriye’ye gönderiliyorlar. AKP, Türkiye’yi çok çok tehlikeli sulara sürüklüyor. Kulağıma gelen bilgilere göre bu grubun bazı üyeleri Kırım’a gönderilmiş ve orada önümüzdeki günlerde Rusya’ya karşı yapılacak sabotaj eylemlerini planlamakla meşgullermiş şu sıralar. Yabancı ülkeleri yönetenlerin eli armut toplamıyor; düşünsenize karşı harekat olarak her gün milyonlarca insanın yolculuk yaptığı İstanbul metrosunda bir bombanın daha patladığını?!. Neyse, Pazar ola hayır ola.

Diğer Haberler