Madem “Pandoranın Kutusu” açıldı, içindekiler etrafa saçıldı…
Bu gün de devam edelim o vakit:
Yer Bursa Fomara Meydanı…
Medical Park Hastanesi’nin yakınlarındayız.
Bir yürüyüş var.
Cumhuriyet Halk Partisi Osmangazi Örgütü’ne mensup bir kadın uzun zamandır içinde beslediği o derin öfkeyi dizginlemek için büyük bir mücadele içindedir.
Ama az ileride diş bilediği kişinin de kortejle birlikte yürüdüğünü farkedince kendini daha fazla tutamaz ve bir çırpıda yanına ulaşıp, ani bir hareketle saçlarından tuttuğu gibi kafasını sarsmaya başlar, “Sen oraya nasıl gidersin? Sen benim vekilim değil misin” diye bağıra bağıra üstelik?
Bursa Milletvekili Sena Kaleli’yi zor alırlar öfkeli kadının elinden.
Hadise Kaleli’nin, BDP’li Sabahat Tuncel’le birlikte sahnede el kaldırmasının ardından yaşanıyor!
Bir anda meydana gelen bu olay bitip de saç baş toparlandıktan sonra yanındaki bir başka kadın “Yapılan şeyin parti suçu olduğunu, saldıran kişiyi disiplin kuruluna vermesi gerektiğini” söylüyor Kaleli’ye.
Sena Kaleli disipline vermiyor, veremiyor!
Yaşananlar, orada bulunan az sayıdaki insanın hafızalarında unutulmayı bekliyor.
Ama ne mümkün!
……………..
İl eski Başkanı Gürhan Akdoğan tarafından Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapıldıktan sonra seçimi kazanamasa da yıldızı parlayan Sena Kaleli önce CHP Parti Meclisi’ne alınır, sonra da genel başkan yardımcısı yapılır.
Gerçi daha sonra kısa süre içinde o makamı taşıyamayacağı anlaşılır ama genel seçimlere girilirken o bir genel başkan yardımcısıdır.
Milletvekili adaylarından birisi de 12 senedir Nilüfer İlçe Başkanlığı görevini yürüten, şimdiki CHP Bursa İl Başkanı Metin Çelik’tir.
Kaleli öncesinde kiminle konuştu, kimle görüştüyse artık der ki zamanın örgütten sorumlu genel başkan yardımcısı Gürsel Tekin’e:
“Ben Metin Çelik’in listenin seçilecek sırasına konmasına karşıyım. Eğer onu üst sıralara yerleştirirseniz istifa ederim”!
Partiye daha dün gelmiş bıldırki Kaleli böylece, 12 yıldır merkez ilçe başkanlığı yapan Çelik’i milletvekili listesinin 15’nci sırasına attırır.
Bu durumu kendisine yapılmış ağır bir hakaret sayan Metin Çelik de sonuçta listeden istifa ederek kırılıp gider.
Şimdi aynı Metin Çelik’le gezip duruyor Sena Kaleli.
Çay filan içiyorlar birlikte.
………………..
Aralarında Ahmet Memişoğulları, Sabit Şerbetçioğlu, Recep Tek gibi CHP’de Osmangazi İlçe başkanlığı yapmış ve partiye bağlılıkları da fazlasıyla kanıtlanmış isimlerin de bulunduğu 40’a yakın kişi, Gürhan Akdoğan döneminde sırf siyasi sebeplerle, ileride rakip olmasınlar diye partiden ihraç edilirler.
Baykal ve ekibi gidip devran dönünce bu durumu bilen Ankara’daki kimi üst yöneticiler yapılan ayıbın ortadan kaldırılması ve itibar iadesi için girişimde bulunurlar.
Gelin görün ki Sena Kaleli bu kez de karşı çıkar!
CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil’e der ki, “Eğer onlar affedilir de partiye geri dönerlerse istifa ederim!..”
Canının istemediği her noktada “istifa” tehdidini masaya koymaktadır Sena Kaleli Artık.
İhraçların kaldırılması işlemi O’nun yüzünden aylarca bekletilir.
Sonunda Kaleli’nin borusu artık ötmeyecek ve ona rağmen ihraçlar kaldırılarak yapılan haksızlık giderilecektir.
Gelin görün ki habire “istifa” tehdidini öne süren Sena Kaleli sonuçta istifa filan etmeyecek, şimdilerdeyse “Ahh ahh!.. Bir Mudanya Belediye başkan adayı olsam ne güzel idare ederim birader ama di mi” şeklinde beyanatlar vererek gazete gazete dolaşacaktır.
……………….
Kadın, kadının kurdudur; biliriz.
Çekemezler birbirlerini hiç.
Fakat gelin görün ki dünkü yazımın ardından akşama dek hiç susmayan telefonumu çevirenlerin arasından bir tek kadın da Kaleli’nin siyaseti hakkında olumlu şeyler söyleseydi canım!
Ama aralarında CHP’li bir hanım vardı ki söyledikleri fazlasıyla paylaşılmaya değer:
“Şimdiye dek ne yaptı ki Sena Hanım kadınlar için, Bursa için, çağdaş bir gelecek için? Mesela bir kadın sığınma evi yapılmasına mı önayak oldu? Çocuklarımızın çağdaş koşullarda barınabilecekleri bir kız yurdu mu yaptırdı; bir eğitim kuruluşuna mı vesile oldu, ne yaptı?”
İşte bu lafların ardından artık görev Sena Hanım’a düşüyor!
Ne görevi mi?
Çağdaş Eğitim Kooperatifi’ne, merhum Kamil Koç adına 1000 yataklı bir öğrenci yurdu yaptırabilir mesela?
Bir okul yaptırabilir.
Keza, Nilüfer Belediyesi’ne 250 yataklı bir kadın sığınma evi yaptırıp, bağışlayabilir?
Ya da Kamil Koç adına bir vakıf kurar, tüm bunları o vakıf bünyesinde yürütür.
Öyle Rabbena hep bana olmaz!
Bundan sonra çokça boş vakti de olacak nasılsa.