Emekçi kesimin yoğun olarak yaşadığı Demir Yolu altındaki mahallelerde yıllardan beri nal topluyor CHP.
Ama Çekirge, Kükürtlü gibi varsıl insanların, Bademli gibi çoğunlukla sosyete kesimin yaşadığı bölgelerdeyse her zaman fazla oy alıyor.
Önceki akşam Bademli’deki delege seçimlerinin tamamlandığını öğrenince biraz da gülüp şakalaşmak için CHP’nin Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Necati Şahin’i aradım “abi hayırlı olsun” diye.
Listeye Necati Şahin’i önseçim delegesi olarak yazmışlar.
CHP’de “önseçim delegesi olmak” hiçbir işe yaramaz.
“İşte sen de seçilip bir baltaya sap oldun artık” denilerek, milletin gazını alma müessesesidir önseçim delegeliği.
Genel seçim vakti gelecek de, genel merkez adayları önseçimle belirleyecek de, sen de gidip zahmete girerek oy vereceksin!
Asıl önemli olan ilk kongrede yönetimi belirleyecek olan “ilçe delegeliği”dir.
Her türlü “sakal” çıkar o arada; birileri için pazarı hayli bereketlidir!
“Ben” dedi Şahin, “hem genç, hem de hanım olduğu için kızım Selva’yı yazmalarını istedim ilçe delegeliğine. Beni de önseçim delegesi yazmış arkadaşlar.”
“Selva” şimdiye dek hiç duymadığım bir ad.
Sordum:
-Kızımıza verdiğiniz bu ismin anlamı nedir abi?
“Selva, Cennet kuşu demek.”
-Nasıl yani? Ne tür bir kuş bu?
“Hani İsrail oğulları çölde giderlerken Allah onlara yemeleri için Cennet’ten kuş gönderiyor ya?”
-Haa! Sen “bıldırcın” diyorsun?
“Evet, bıldırcın.”
Anlatılanlara bakarsanız gözünüzün önüne gökten ellerinde tepsilerle saf saf ve yavaş yavaş inen melekler gelir!
Tepsilerde yanlarında iç pilavıyla nar gibi kızarmış bıldırcınlar, beraberinde üzüm hoşafı ve irmik tatlıları vardır.
Sofralar kurulur, herkes bağdaş kurup yere oturarak afiyetle yemeğini yer.
Hatta daha sonra bulaşıkları da melekler toplar ve ardından tekrar göğe doğru yükselip ilahiler eşliğinde uçar giderler!
Nasıl hikaye ama?
Gerçekteyse olay şudur.
Musa’nın kılavuzluğunda Mısır’dan çıkıp, firavundan kaçan İbraniler çölde aç bilaç vaziyette dolanıp durmaktadırlar.
Vaat edilmiş toprakları bulana dek daha çok dolanacaklar, Musa öldükten sonra bile daha bir 40 yıl kadar göçebe hayatı yaşayacaklardır.
İlk çıkışta yanlarına aldıkları yiyecekler tamamen bitince Musa’ya, “senin tanrın nasıl bir ilah ki, bizim karnımızı doyuracak kadar kudreti bile yok” diye serzenişte bulunurlar.
Derken tam bu sırada gökyüzünde gri bir bulut görünür.
Bıldırcın göç eden bir kuştur.
Varacakları noktaya az bir mesafe kala vücutlarındaki yağı yani, enerjilerini tamamen tüketen içlerinden bazıları patır patır yere düşmeye başlar.
Kaderin garip bir tecellisidir ki, Musa ve kavmi işte tam da o sırada o noktada bulunmaktadır!
Her biri düşen bıldırcınları toplayıp pişirerek 6-7 adet kadar yer.
Ancak bu kuşlar kendi bünyelerine etki etmeyen zehirli bir tohumla beslenmektedir ve bu nedenle de etleri fazla tüketildiği vakit zararlı olabilmektedir.
Nitekim o gün çölde içlerinden 30 civarında insan Cennetten gelen (!) kuşları fazla yemekten dolayı yaşamlarını kaybedecek ve bu gökten bıldırcın yağması olayı da yüzyıllar boyunca kulaktan kulağa anlatılarak bir efsane haline gelecektir!
Aslında Allah gökten bıldırcın ve tatlı filan da yollamamıştır.
Yahudilerden, Müslümanlığa da geçen bir söylencedir.
İşte CHP Bademli İlçe Delegesi seçilen Seva Şahin kardeşimizin ismine konu olan hadisenin gerçek hikayesi tam olarak budur.
Bu arada meraklıları için not:
“Seva adı Kuran’da geçmiyor.”
“Ve o kuşların torunları aradan geçen yüzlerce senenin ardından göç zamanı hala her yıl o tarihlerde yine o bölgeye düşmeye devam ediyor!”
Peki kimler var Bademli listesinde daha başka dersiniz?
Trenci, okulcu, Ortadoğu ve balkonların en iyi şairi Kemal Demirel elbette!
Birinci sıraya kurum kurum kurulmuş Kemal Demirel.
Bu sütunlardan paylaşmıştık, en son biricik eşi Nimet hanım için şu muhteşem edebi dizeleri kaleme almıştı kendisi muhtemelen bir yandan da doktorculuk filan oynarken:
“Güneşimiz aynı
Oksijenimiz aynı
Suyumuz aynı
Gökyüzümüz aynı
Aşımız
Ekmeğimiz aynı
Yok
Birbirimizden farkımız
O halde
Biz
Canız ikimiz de”
Kemal bey bu şiirinde küçük bir değişiklik yapıp, “ekmeğimiz aynı” cümlesinin altına “delegeliğimiz aynı, aynı delege listesindeyiz ikimiz de” şeklinde bir ek yapsa çok daha şahane olur kanımca.
İnsan karısını oraya yazmayı düşünürken bile birazcık yüzü kızarır be!
CHP’de iki dönem mebus karılığı yapıp kurum kurum kurulmaktan başka hiçbir emeği, hiçbir katkısı olmayan Nimet Demirel de uzun zamandır “eş durumundan dolayı” ilçe delegesi yapılanlardan biri.
Bu parti niye bu halde şimdi daha iyi anlayabiliyor musunuz?
Milletvekiliyken baldızını danışman, eşini de delege yapan bu kelleler yüzünden işte.
Onun yerine bir fazla üye kazandır da onu delege yap şiirci Kemal!
İkinci sırada CHP’ye Doğruyol’dan kopup gelen Akın Poroy var.
Öğrendiğime göre Demirel’le birlikte o listenin diğer mimarı da Akın Poroy’muş.
Şuraya bakın hele:
Tülay Gül-Erdoğan Gül
Nejat Ketani-Oya Ketani
Kemal Demirel-Nimet Demirel-İsmet Demirel (Şairimizin kardeşi)
Hasan Remzi Şimşek-Zatigül Şimşek
Osman Arıkan-Yüksel Arıkan
……………..
CHP’de sosyete mahallesinin yeni nesil delege listesi işte aynen böyle sevgili okurlar.
Uludağ Üniversitesi’ndeki öğretim üyeleri arasında bile bu kadar çok kız kızan akraba topluluğu yoktur vallahi!
Akın efendi merkez sağdan geldi, daha gelir gelmez de abileri tarafından baş köşeye oturtuldu.
Bu nasıl bir iltimas, nasıl bir ayrıcalıktır bir türlü çözemedim doğrusu?
Elbet onu da çözeriz bir gün!
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’ye CHP adına nazar boncuklu plaket verip tebrik eden, başarılarının devamını dileyen Mudanya Belediye Meclis Üyesi Erdal Aktuğ’la panpa olduklarını öğrendiğimden bu yana incelenip çözülecekler listesine aldım Akın Poroy’u da!
Şimdi de kalkmış CHP’nin delege listelerini dizayn ediyor.
Yok mu koskoca partide daha cin olmadan Şeytan çarpmaya kalkışan, delik dondan çıkar gibi neredeyse her taşın altından çıkan Akın Poroy’a “otur bakayım biraz yerine, öyle çok fazla girme derine” diyecek birileri?
Ve sosyete mahallesinin gülü Sena Kaleli ablamız.
CHP Bademli delege listesinde bir tek Sena hanımın eşi Doktor Tufan Kaleli eksik!
O da olaydı hep birlikte Tur-Hoy halk oyunlarınınki gibi bir ekip oluşturacaklar ve Bademli çayırlarında çayda çıra oynayarak raks edebileceklerdi.
Parti Meclisi Üyesi Sena Kaleli’yi 5’nci sıraya yazmışlar Demirel ve Poroy ikilisi.
Belli ki bu duruma içerleyen Kaleli delege seçimi bitip de sıra artık oradan ayrılmaya geldiğinde Kemal Demirel’e dönerek, “Madem liste başısın, öde bakalım madem çay paralarını Kemal” demiş.
Kahveciye para verirken sağ eline kramp giren Kemal Demirel sabaha kadar uyuyamamış komşularının dediğine göre!
Günün ilk ışıklarına dek sinirden evinin salonunda volta atıp durmuş Demirel.
Sabah sekize doğru kahvaltı masasında “ben o parayı nasıl ödeyebildim” diyerek kitlenip kalan Demirel’i dün de ablası Emine Örnek ve okulunun havuz kurucusu eşi Doktor Mahmut alıp Psikolog Yalçın Kireççi’ye terapiye götürmüşler.
İşittiğime göre “ben bunu altı ayda zor kendine getirebilirim” diyen Kireççi, Kemal Demirel’e “cebinde akrep yok” terapisi uygulayacak ve arada bir de kulaklarına da 220 volt elektrik verecekmiş.